• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE FİNANSAL REGÜLASYONLAR VE

2.1. Finansal Krizlere Yönelik Uygulanan Finansal Regülasyonlar

2.1.6. Regülasyon Politikasının Araçları

Regülasyon politikası araçları aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir:  Fiyat Regülasyonları

 Giriş Regülasyonları  Bağımsız İdari Otoriteler  Finansal Regülasyon

2.1.6.1. Fiyat Regülasyonları

Fiyat regülasyonu, firmayı o pazarda faaliyet göstermeye ve geleceğe yönelik verimliliği artırıcı yatırımlar yapmaya teşvik ederken, üretim verimliliğinin sağlan- ması ve kaynak optimizasyonun sağlanması amaçlanmaktadır (Erol, 2003: 44).

Üretici ve tüketicilerin tamamının olurunu alacak bir fiyat regülasyonu siste- minin oluşturulması oldukça zordur. Çünkü böyle bir sistemde oluşturulacak fiyatın hem tüketicilerin ödeyeceği asgari miktar olması hem de üreticilerin bu fiyattan üretmeye razı olması gerekir. Ayrıca, geleceğe yönelik olarak firmanın teknolojik gelişme sağlayarak fiyatı daha aşağılara çekmesi arzu edilir. Ancak bunun içinde firmalara, teknoloji yatırımı yapacak kadar kar bırakılmalıdır (Özrahat, 2009: 48).

Fiyatlandırma açısından diğer bir sorun da, çok büyük miktarlara ulaşan sabit maliyetlerin kullanıcılara nasıl dağıtılacağıdır. Değişken maliyetlerin, kullanılan ürün miktarına bağlı olarak tüketicilere yansıtılması mümkündür. Fakat sabit maliyetler, mal veya hizmetin ulaştığı tüketicilerin hepsine eşit dağıtılabileceği gibi, kullanılan

mal veya hizmetin miktarına bağlı olarak da yansıtılabilir. Bir diğer alternatif ise tüketicileri, taleplerinin fiyat esnekliklerine göre gruplayıp bu gruplara sabit maliyet- leri değişik oranlarda yansıtmaktır (Ardıyok, 2002: 35).

2.1.6.2. Giriş Regülasyonları

1930’lı yıllarda, rekabet potansiyeli olan fakat yüksek yatırım maliyeti gerekti- ren yoğunlaşmış endüstriler, rekabetin toplum yararına olmayacağı ve iflaslara yol açıp yıkıcı olabileceği gibi gerekçelerle regülasyon kapsamına alınmıştır. Bu tip en- düstrilerin regülasyona tabi kılınmamasının toplum refahını azaltacağı, başka bir ifadeyle, regüle edilmeyen doğal tekellerde ya da tekelleşme eğilimine sahip olduğu düşünülen endüstrilerde rekabetin ekonomik etkinliği sağlayamayacağı gerekçesiyle, firmaların piyasaya girişi kısıtlanarak üretimde etkinlik artırılmaya ve fiyatlar kontrol altında tutularak firmaların pazar gücünü kullanmasıyla oluşacak refah kayıpları ön- lenmeye çalışılmıştır (Berkman, 2006: 21). Giriş kısıtlaması kamu yararı perspekti- finden, sosyal refahı ve iktisadi etkinliği hedefleyen bir devlet, tüketicilerin güvenilir satıcılardan daha yüksek kalitede mal satın aldıklarından emin olmak için piyasalara girişi kontrol altında tutmaktadır. Bu tür regülasyonlar, tüketicilerin güvensiz üretici- lerden düşük kalitede mal almak ve kirlilik gibi piyasa başarısızlıklarını azaltmakta- dır (Çetin, 2009: 28).

2.1.6.3. Bağımsız İdari Otoriteler

1980’li yıllarda çoğu ülkenin idari yapısında düzenleyici kurumlar ya da diğer bir ifadeyle Bağımsız İdari Otoriteler (BİO) yoğun bir biçimde yer almaya başlamış- tır. 1980’lerden sonra gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’deki özelleştirme uygulama- ları ile regülasyon ihtiyacı daha çok hissedilmeye başlamış, teknolojinin katkısıyla hızla gelişen, karmaşık bir hal alan ve aynı zamanda uzmanlaşmayı gerektiren altyapı, finans, rekabet gibi alanlarda siyasal iktidarların ve ekonomik baskı gruplarının olumsuz etkilerinden uzak olarak faaliyetlerini sürdürmek için regülasyon kurumları oluşturulmuştur (Özrahat, 2009: 81).

 İdari Bağımsızlık, otoritelerin düzenleme yapma, hesap verme gibi konular- da parlamentoya karşı sorumluluğunun olduğu göz ardı edilmemelidir.  Organik Bağımsızlık, karar organlarında çalışanların bazı güvencelere ka-

vuşturularak karar almalarını sağlanmasıdır.

 İşlevsel Bağımsızlık, yürütme organının bu otoritelerin işlem ve eylemleri- nin geçersiz olmalarını sağlayacak bir yetkisinin olmamasıdır.

 Uygulattırma Bağımsızlığı, bağımsız idari otoriteler, karşı karşıya oldukları sorumluluklar nedeniyle, kamu yararına yerine getirecekleri görevler için uygulama/uygulattırma kapasitesine sahip olmalıdır.

 Mali Bağımsızlık, görevlerini yerine getirebilmek için devlet bütçesinin ola- nakları ile kısıtlı olmaması anlamına gelmektedir.

2.1.6.4. Finansal Regülasyon

Finansal regülasyon, düzenleyici otoritenin finansal ajanların kararlarına ve ha- reketlerine kendi sosyal amaç fonksiyonunu maksimize etmek için getirdiği kurallar ve kısıtlamalardır (Tosuner, 2005: 58). Ekonomi sektöründeki diğer regülasyonların aksine, finansal regülasyon, finansal sistemin ana aktörlerinin, kurumlarının ve piya- salarının tedbirini, güvenliğini, bütünlüğünü ve şeffaflığını sağlamak amacıyla özel- likle finansal sistemdeki belirli katılımcı sınıfların davranışlarını etkileme ya da kont- rol etme ile ilgilenmektedir (OECD, 2010: 25).

Finansal regülasyonun iki temel amacı vardır: Bunlardan ilki finansal sistemin güvenliğini ve istikrarını sağlamak, ikincisi ise finansal piyasaların büyümesini ve gelişmesini teşvik etmektedir. Bu iki amacın gerçekleştirilebilmesi için optimal bir regülasyon sistemi, etkinlik, hesap verebilirlik, yetki ve yasallık olmak üzere dört temel karakteristik özellik taşımalıdır. Bu dört karakteristik özellik regülasyon amaç- larının gerçekleştirilmesinde bir regülasyon sisteminin başarısı için temel oluştur- maktadır (Pan, 2009: 3-6).

Finansal regülasyon nedenlerine göre ekonomik regülasyon ve ihtiyat regülas- yonu olmak üzere iki farklı kategoriden oluşmaktadır. Bunlardan ekonomik regülas- yon kaynakların dağılımındaki piyasa başarısızlığını azaltmayı amaçlamaktadır. Bu tür bir finansal regülasyona faiz oranları ve kredi dağılımı üzerindeki kontrol örnek gösterilebilmektedir. İhtiyat regülasyonu ise finansal sistemin istikrarını ve yatırımcı- ları özellikle de küçük yatırımcıları korumayı amaçlamaktadır (Aktaran: Bahar ve Erdoğan, 2011: 3).

Finansal piyasalardaki regülasyonları, bankacılık alanındaki regülasyonlar ve sermaye piyasalarına yönelik regülasyonlar olarak iki farklı başlıkta ele almak müm- kündür. Bankacılık alanındaki regülasyonlarla ilgili genel kabul edilen prensip; dü- zenlemelerin sistemik riskleri yok etmek veya azaltmak üzerine kurulmasıdır. Ser- maye piyasaları ile ilgili düzenlemeler ise yatırımcının korunması ile piyasada eşit rekabet koşullarının sağlanması mantığına göre biçimlendirilmiştir ve genelde daha liberal bir bakış açısını yansıtmaktadır. Bankacılık kesiminin regülasyonu, bankacıla- rın davranışlarına ilişkin kuralları belirlemenin yanı sıra bu kurallara uyulup uyulma- dığının kontrolünü sağlamaya yönelik düzenlemeleri de içermektedir (Delice vd., 2004: 104).

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, devlet altı şekilde finansal regülasyon uygulamaktadır (Mangır, 2006: 416):

 Kredi tayınlaması,  Faiz oranlarına baskı,

 Finansal sektöre girecek yeni kurumlar düzenleme,  Banka işlemlerine müdahale,

 Finansal kurumların sahipliğine müdahale,  Piyasada borçlanma şartlarına müdahalelerdir.

2.1.6.4.1. Finansal Regülasyonun Gerekçeleri

Devletin finansal piyasalara müdahalesinin en önemli gerekçelerinden biri pi- yasa başarısızlığıdır. Piyasalar kendi haline bırakıldığında asimetrik bilgi ve dışsallık problemi gibi etkin olmayan bazı sonuçlar meydana gelmektedir. Bu durum devletin piyasaya müdahalesi için bir gerekçe oluşturmaktadır. Burada bahsi geçen asimetrik bilgi problemi, finansal piyasalardaki iktisadi aktörlerin eksik ve farklı bilgiye sahip olmalarından kaynaklanmaktadır. Dışsallıklar ise, finansal sektörde yaşanacak bir sorunun tüm ekonomi için tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarabileceği anlamına gelmek- tedir (Yay vd., 2004: 105).

Finansal kurumları kontrol etme gerekliliği ve bu faaliyette mevcut olan ölçek ekonomileri de önemli bir regülasyon gerekçesidir. Finansal kurumlar ve müşterileri arasındaki finansal sözleşmelerin yapısı gereği bu kurumların davranışlarının sürekli kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu açıdan finansal kurumların işleyiş mekanizmala- rını denetimi bu kurumların etkinliğinin ölçülmesinde önemli bir rol oynamaktadır (Delice vd., 2004: 110).

2.2. Türkiye’deki Finansal Krizler

Benzer Belgeler