• Sonuç bulunamadı

Rüya ve Yazının Oluşum Süreçlerindeki Benzerlik ve Farklılıklar

1. Mektup

1.2. Rüyanın Taşıyıcısı Olarak Rüya-Yazı ve Mektup Etkileşimi

1.2.1. Rüya ve Yazının Oluşum Süreçlerindeki Benzerlik ve Farklılıklar

Yazıyı oluĢturan kelimelerin dildeki yerini anlamak yazı öncesi sürece dair ve yazma sürecine dair bilgi sağlar. “Anlam bilimde gösteren ile gösterilenin bir gösterme olayında oluĢturduğu durum göstergedir. Gösteren kendi dıĢında haber veren unsurdur ve anlamsal iĢlev yüklenir.”56 Bu nedenle göstergelerin anlamı ögeler arasındaki iliĢkide gizlidir. Yani bir kelimenin anlamını kullanıldığı bağlamda aramak, bir kelimenin gösteren ve gösterilene

56 Sevim Ġnal, “Beynin Algılama Süreci, Yazma ve Kümeleme Stratejisi”, DoğuĢ Üniversitesi Dergisi, 9 ( 2008), s. 55

74

bağlı anlamın dıĢında yeni anlamlara gelebilecek kelimeler üretebildiğini göz önünde bulundurmak gerekir. Dil dıĢ dünyadaki somut ve soyut her bir ayrıntıyı; duygu ve düĢünceleri ifade etmek için kelimelerini ve anlam alanlarını çoğaltma eğilimindedir. Bu nedenledir ki çoğu zaman bir kelime birçok durumu karĢılayabilmekte ya da aynı durum farklı kelimeler tarafından farklı anlamlara gelecek Ģekilde ifade edilebilmektedir. Bu durum kelimelerin mecazlaĢması durumunu ortaya çıkarır. Dolayısıyla “dildeki kelimeler, her zaman belirli karĢılığı olan göstergelerden ibaret değildir. Dil hayal, duygu ve kelimelerin yardımıyla, kendisini kullananların her türlü yaĢantısını yansıtan bir ayna durumuna geçmiĢtir”.57 Herhangi bir benzerlik durumundan yola çıkarak mecaz anlam üreten dilin bu yapısı ile beynin yazma süreci öncesinde gösterdiği iĢleyiĢ biçimi benzerlik gösterir. Yazma süreci öncesinde zihnin yeni anlam alanlarını keĢfetmesi ve bunları zihinde resmetmesi gerekir. Bunun için beynin sağ ve sol loblarında karĢılıklı etkileĢimle ortaya çıkan bir düĢünme stratejisi geliĢtirilir. Beynin ussal sol yarımküresi ve sezgisel sağ yarımküresi beyin fırtınası yardımıyla uyumlu bir Ģekilde çalıĢır. Bu çalıĢma sonucunda ilk kez Gabriele Rico tarafından kullanılan “kümeleme stratejisi” ortaya çıkar. “Kümeleme, düĢüncelerin zihinsel olarak haritalanması demektir.” 58 Kümeleme tekniğinde bir uyaran

57 Ġnal, “Yazma ve Kümeleme”, s. 55-56

58 Ġnal, “Yazma ve Kümeleme”, s. 56 (Kümeleme tıpkı sağ beyin gibi doğrusal olmayan (nonlinear) bir beyin fırtınası tekniğidir. Verilen çekirdek sözcük, zihinde canlanan sözcük ve sözcük öbeklerine adeta kapıyı açar gibi algılamayı hızlandırmaktadır. Bu ilk yapılan eylem yazara ilk taslağın oluĢmasında yardımcı olmaktadır.

Anahtar görevi yapan çekirdek sözcük, çağrıĢım, iliĢkilendirme ve mecaz yardımıyla sözcükleri, imgeleri, duyguları, zihinsel depodaki bilgileri sağ beyinden bir mıknatıs gibi toplayarak çoğaltır. Sol beyin temel olarak mantıksal, doğrusal ve sözdizimsel (syntactic) becerilere sahipken, sağ beyin hayalleri yaratan ve bu hayalleri anlamlandıran bireĢimsel (sentetik) bir yeteneğe sahiptir. Rico‟a (1990: 119) göre, yazı yazarken önemli olan her iki yarım kürenin bu doğal yeteneklerini kendi zamanlarında kullanmasıdır. Yazara göre (1990: 120) kümeleme beynin, eleĢtiren, sansürcü ve analitik olan sol tarafını geçici olarak bloke eder; sentez yapan sağ beynin doğrusal olmayan yeni bağlantılar oluĢturmasını sağlar. Ambron (1988) bunun, sağ beynin doğal görevlerinden biri olduğunu savunmaktadır. Daha sonra üretilen sözcüklerin ve fikirlerin beynin sol tarafı da devreye girer. Sol beyin toplanan sözcük ve kavramları sözcük öbeklerine, cümlelere ve paragraflara

75

etrafında bir ilgi odağı bulmak amacıyla düĢünceler çoğaltılır. Kümeleme, ilk anda akla gelen birçok fikri keĢfetmeyi sağlayan bir yazma öncesi stratejisidir. “Serbest çağrıĢımlarla zihinde kesin fikirler olmaksızın yazıya baĢlamayı sağlar. Beyni haritalama bir anlamda onun bir konu hakkındaki fotoğrafını çekmek ve bu fotoğrafa bakarak hayal gücünü geliĢtirmektir.”59 İmaginari sözcüğü Latince kökenli olup zihinsel olarak resmetmek (imagination) anlamına gelmektedir. Resim zihnin bir Ģeyi kolay hatırlanmasına ve öğrenmesine yardımcı olur. Bu nedenle bazen bir resim kelimelerden meydana gelen bir terkipten daha kolay hatırlanır. Ġmge sözcüğünün ruhbilimdeki karĢılığı yeniden hatırlamadır. GeçmiĢteki duyumsal ya da algısal yaĢantının zihinde yeniden canlandırılması imgeye karĢılık gelir ve tat, koku, dokunma, duygu gibi görsel olmayan sayısız imge vardır.

“Görsel imge, bir duyum ve algılamadır; görülmeyen bir Ģeyin, iç dünyayla ilgili bir baĢka Ģeyin yerine geçip onu göstermesidir.”60 Buna nispeten dildeki kelimelerin kendini çoğaltma yöntemi içerisinde bulunan ve yazma sürecini oluĢturan eğretileme ve benzetme de aslında birer imgedir. Zihinde önce bir imge olarak beliren fikir ya da anahtar kavram beynin iki lobunun ortak çalıĢması sonucunda baĢka düĢüncelerle arasındaki iliĢkiyi keĢfeder. Dilin kelimeleri çoğaltırken izlediği yola benzer Ģekilde kümeleme stratejisiyle anahtar düĢünceler ve destekleyici ayrıntılar çoğaltılır. Birbirine görünmez bağlarla bağlanan yeni düĢünce halkaları kümeleme stratejisi sayesinde dallandırılır ve bilginin haritalanır ve açığa çıkarılır. Yazma süreci öncesindeki bu strateji temelde iki aĢamada gerçekleĢir. DüĢünceleri kaydederek havuz oluĢturmak ve daha sonra da bu düĢünceleri dönüĢtürme ve düzenleme görevini yapar. Kümeleme, düĢüncelerin, olayların, duyguların açık uçlu ve doğrusal olmayan görsel bir planlamasıdır.

59 Ġnal, “Yazma ve Kümeleme”, s. 56

60 Ġnal, “Yazma ve Kümeleme”, s. 56

76

gruplandırmak. Gruplandırılan düĢünceler dilin iĢleyiĢ biçimiyle ortak ve benzer bir çalıĢma aĢamasından sonra yazı halini alır. Birbiri ardınca sıralanan anlam bağlarıyla birbirini çekerek oluĢturulan cümleler ve aralarındaki bağlarla birbiri ardınca kelimelere dökülen düĢünceler nihayetinde bir metin oluĢturur. Yazının beyinde resim olarak baĢlayan serüveni kâğıda ya da herhangi bir zemine basılı göstergeler yani yine bir tür resimler olarak taĢınmaya baĢlanır.

Rüya olgusunun da beyindeki hücreler arasındaki bir iletiĢim sonucunda ortaya çıktığı bilinmektedir. Tamamen resimle ve görmeyle ilgili olan rüyanın hem gerçekleĢme süresi hem de hatırlanma süresi daha kısadır. Rüyanın ortaya çıkması ve hatırlanması da hem oldukça doğal hem de oldukça kolaydır. Görme imgesinin gücüne bağlı olarak ya da rüyanın kendi doğal yapısına bağlı olarak ortaya çıkan inkâr edilemez gerçeklik rüyanın etkileyici atmosferiyle, konusuyla birleĢtiğinde Ģüphesiz tahammül edilemez bir merak ve anlama isteği uyandırır. Yazının biliĢsel sürecinde sezgisel olarak görev yapan sağ lobun diğer düĢüncelerle iliĢki kurması, bir sonrakinin peĢine düĢmesi geniĢleyen düĢünce ağında duygulara da yer vermesi ve sol beyin yardımıyla dilin keĢfettiği kelimelerle düĢünceleri resmedip yazı oluĢturma süreci de böyle bir arayıĢın serüvenidir. Rüyanın ve yazının beynin doğal iĢleyiĢi ile uyum içerisinde çalıĢması ve duyumların zihinde oluĢturduğu imgeler yoluyla farklı gerçeklik ve iletiĢim alanları oluĢturması rüya ve yazı arasında benzer ve farklı yönleri mevcut bir takım iliĢkilerin kurulmasına sebep olmaktadır.

Rüya mektuplarında kullanılan sınırları ve kavramları belli yazı üslubu rüya ve yazı arasında kurulan iliĢkinin hem benzer yönlerinin bir ifadesi hem de farklılıklarının bir

77

ifadesidir. Yazının geçirdiği biliĢsel süreci ve rüyanın biliĢsel süreci birlikte düĢünüldüğünde rüyanın oldukça kısa bir sürede ve tıpkı bir hayat sahnesi canlılığında, hemen hemen bütün duyuların kullanıldığı bir atmosferde gerçekleĢtiği gözlemlenirken yazı oluĢturma sürecinin daha soyut ve uzun süreli bir zihinsel süreç olduğu gözlemlenir.

Rüya mektuplarında kullanılan yazı üslubu zihinde önceden kurgulanmıĢ, uzlaĢı sonunda kabul görmüĢ hazır ifadelerin yer aldığı bir yazı üslubudur. Mektuplarda yazının gerçekliği özellikle taĢıyıcılık görevi ve sembol ile gösterebilme kabiliyeti üzerinden ifade edilmiĢtir.

Bununla beraber insanın arayıĢına eĢlik eden, yeni kavramların, imgelerin üretildiği ya da sanatsal kaygının güdüldüğü uzun zaman isteyen bir yazı dili tercih edilmemiĢtir. Rüya mektuplarında zaman zaman yer alan Ģiir parçaları da yine rüya içinde iĢitilen cümlelerin ifadesi Ģeklinde yer almıĢ farklı bir çaba ürünü olarak ortaya çıkmamıĢtır. Bu noktada rüya mektuplarının yazarına bağlı olarak rüya mektuplarında tercih edilen yazı üslubu konusunda ve rüya - yazı iliĢkisinin mektuplardaki mahiyeti konusunda göz önünde bulundurulabilecek iki ihtimal mevcuttur. Birincisi denilebilir ki rüya mektuplarının yazarı aldığı eğitim, yaĢadığı sosyal çevre ve bireysel tercihlerinin etkisiyle rüyalarının gerçekliğini ve anlamını önemli görerek rüyalarını en açık bir biçimde ifade edebileceği, zaten kullanageldiği bir yazı Ģeklini tercih etmiĢtir. Bu ihtimale yazarın yazının iĢlevsel özelliğine nispeten arayıĢın bir parçası olarak tezahür eden sanatsal üslupla ilgilenmemesi ve sadece rüyaları ile meĢgul bir kiĢi olması ya da tam aksine sanatsal yazının eĢlik ettiği bir arayıĢa da iĢtirak etmekle beraber rüya mektuplarında bu yolla ifadeyi uygun bulmamıĢ olması ihtimalleri de dâhildir. Ġkinci olarak ise denilebilir ki yazar hiçbir Ģekilde yazı üslubu konusunda düĢünmesini gerektirecek bir tercih yapmamıĢtır. Rüya mektuplarındaki

78

yazı Ģekli doğal bir edimin sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır. Bunda hem sosyal ve kültürel kodların hem alıĢılagelmiĢ bir biçemin hem de beynin doğal olarak verdiği komutların etkisi vardır. ġöyle ki çok kısa bir süre içerisinde oldukça etkili ve canlı bir biçimde meydana gelen rüyanın gerçekliği doğal olarak kendi gerçekliğini yazınsal arayıĢın ve gerçekliğin önüne atmaktadır. Resimleri çok daha net çok daha iyi hatırlayan zihin canlı hayat sahnelerinden oluĢan bir rüyanın etkisinden kolay kurtulamamakta ve doğal olarak bu rüyayı bir an önce ve en açık bir Ģekilde ifade etmenin yollarını aramaktadır. Nitekim rüyanın biliĢsel süreçleri iĢlenirken kiĢinin rüyasını en uygun bir Ģekilde ve süratle anlatı haline dönüĢtürme ihtiyacı vurgulanmıĢtır.

Bu ihtimallerin doğru değerlendirilmesi sonucunda rüya ve yazı iliĢkisindeki ortak ve farklı yönler, her iki olgunun birbirine nispetle insan hayatı içerisinde nasıl bir konumda bulunduğu kolaylıkla tespit edilebilecektir. Bu nedenle örneklem olarak seçilmiĢ Asiye Hatun‟un rüya mektuplarındaki rüya ve yazı iliĢkisine dair oluĢmuĢ ipuçlarını takip etmek yüksek önem arz eder.

79

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ASİYE HATUN’NUN RÜYA MEKTUPLARI