• Sonuç bulunamadı

2. Kadim Dünyada Rüya Tabiri İle Oluşmuş Rüya Algısı

2.2. Osmanlı’da Rüya Olgusu

48

49

oluĢmuĢtur. Anadolu halk edebiyatı ürünlerinden gazavatnâmeler arasında en çok bilinen örnekleri olan DaniĢmend Gazi, Battal Gazi ve Ebu Müslim menakıbnâmelerinde de rüyalar benzer iĢlevlere sahiptir.

DaniĢmend Gazi‟ye fetih bölgelerini gösteren, Ebu Müslim‟e savaĢ baltasını veren Hz. Peygamber, kahramanların rüyalarında görünmüĢtür.

Diğer taraftan bu menkıbelerde geçen rüyalarda Hz. Peygamber, inanmayanları dine döndürmek ya da inananlarla iletiĢim kurmak üzere de görünmektedir.39

ÂĢık edebiyatında ise âĢıklar hızır elinden “bade içme” motifli bir rüya sonucunda aĢıklık, yani söz söyleme ve saz çalma kabiliyeti kazanırlar. Tasavvufta ise mürid ve mürĢid arasında rüya eksenli bir iletiĢim söz konusu olabilmektedir. Müridinin manevi hallerinden müridin rüyaları vesilesiyle haberdar olan Ģeyh irĢad faaliyetini hem rüya yolu ile hem de rüyanın tabirine binaen alınan tedbir ile yürütmektedir. Tasavvuf yolunda bir ömür geçirmiĢ olan Ġbni Arabi‟nin Hz. Muhammed‟i rüyasında görerek ondan aldığı izinle eserlerini kaleme almıĢ olması ve buna benzer olaylar neticesinde oluĢmuĢ bir tasavvuf literatürü vardır. Veysi‟nin “Hâb-nâme” isimli eseri de gördüğü bir rüya sonucunda oluĢmuĢtur.

Rüyaların yüz yüze bildirilmesi ve tabir edilme imkânı olmadığı zamanlarda rüyanın mektup aracılığı ile bildirilmesi söz konusu olmuĢtur. Mutasavvıflar arasında deveran eden mektupları, mürĢitler tarafından kaleme alınmıĢ mektuplar ve müritler tarafından kaleme alınmıĢ mektuplar olarak iki ana gruba ayırmak mümkündür. Müritlerin kendi aralarındaki

39 Ahmet Yüksel, “Rüyalar ve Osmanlı Ġmparatorluğu” s. 8

50

yazıĢmaları ve müritlerine nasihat ettikleri genel mektuplar “resail” ya da “mektubât” adları ile derlenir ve okur ile paylaĢılır. Bununla beraber mürĢitlerin müritlerinin dileklerine, sorularına ve ricalarına cevaben yazdıkları Ģahsa özel mektuplar da vardır. Nefse dair öğretilerde teorik dini bilgilerin uygulamaya aktarılmasında rüyalar kullanılmıĢtır. ġahsi mektupların bir kısmının neĢri ihmal edilmiĢken bir kısmı da bizzat mürĢit tarafından özel bilgiler ihtiva ettiği için imha edilmiĢtir. Bu nedenle her ne kadar Osmanlı‟da oldukça canlı bir mektuplaĢma ağı olsa da bunlardan günümüze pek azı ulaĢmıĢ durumdadır. Üsküplü asiye Hatun‟un mektupları bu anlamda oldukça önem arz eden bulgularken devlet kademelerinden önemli bir ismin de tasavvuf mektuplarının bulunması kayda değer bir olaydır. Mustafa Ali‟nin “Künhü‟l-âhbar”ında bahsettiği Sultan III.Murad‟ın Ģeyhi ġüca Dede‟ye gönderdiği oldukça geniĢ bir mektup koleksiyonu vardır. “Kitâbü‟l Menâmât”

baĢlığı altında istinsah edilen bu mektuplar hem Ģeyh mürit iliĢkisine dair bilgi edinmek anlamında hem de bir otoritenin bu derece yüklü bir rüya ve mektup koleksiyonuna sahip olması bakımından önemlidir. Bu mektuplaĢmalar da yine bir rüya vesilesiyle baĢlamıĢ ve Sultan Murad‟ın gördüğü rüyaları Ģeyhine bildirmeye devam etmesi üzerine oldukça hacimli bir mektup koleksiyonu oluĢmuĢtur. Birçok tarikatın bir arada bulunduğu Osmanlı toplumunda bir tarikata girmek oldukça yaygın ve kabullenilir bir durumdur. Halk nezdinde saygı gören Ģeylerin devlet kapısında da belirli bir statüleri vardır. Ulema ile zaman zaman çekiĢmeleri olsa da ulemadan da tasavvuf yolculuğuna çıkan önemli kimseler olmuĢtur.

Mutasavvıf biyografilerinde her ne kadar Müslüman erkeklerden, baĢlıca Ģeyhler, alimler, sultanlar ve üst kademe devlet görevlilerinden bahsedilmiĢ olsa da kadınlar, çocuklar ya da halkın diğer kesimlerinin de tasavvufi hayata dahil olmuĢ olmaları kaçınılmaz bir gerçektir.

51

Nitekim kadınların tarikat ağlarında kadınların oynadığı rolü konu edinen biyografik eserler de yok değildir. Tarikatın geliĢimde önemli görevler üstlenmiĢlerdir.

Kadın mutasavvıflar tekkenin günlük yaĢamında fiilen yer alır, Ģeyhlerin kerametlerine tanık olur, ibadetlere katılırlardı. Ayrıca birçok tekke varlıklı kadınlar, özellikle hanedanın kadın üyeleri tarafından kurulan vakıflarla desteklenmiĢ kadınlar evlat ve eĢ olarak Ģeyhler ile halifeleri arasındaki iliĢkileri de güçlendirip tekkelerinin geliĢiminde rol oynamıĢlardır.40

ġeyh ve mürit arasında geçen mektuplaĢmalar genellikle uzak mesafelerin araya girmiĢ olması sonucunda gerekli görülmüĢtür. ġeyhin ve müridin aynı Ģehirde olmaması durumunda mürit manevi geliĢimi hakkında bilgiler veren rüyalarını Ģeyhine yazarak bildirme ihtiyacı duymuĢtur. Hem III. Murad‟ın hem de Asiye Hatun‟un rüyaları farklı iki halveti Ģeyhine gönderilmiĢtir. Zira bu tarikatta rüyalara daha fazla ihtimam gösterilmiĢ özellikle 17. Yüzyılda bilhassa intisap sürecinden önce yani müridin tarikata girmeden önce görmüĢ olduğu rüyalar üzerinde daha fazla durulmaya baĢlanmıĢtır.41

15. yüzyılda bir halveti Ģeyhi olan Ahmed ġemseddin Marmaravî ( ö.1504 veya 1505) uhrevi yolda rüyaların önemine değinmiĢ, tasavvuf yoluna giren kiĢinin rüyalarını Ģeyhine anlatması gerektiğini yazmıĢtır.

40 Aslı Niyazioğlu, 17. Yüzyıl İstanbul’unda Rüyalar ve Hayatlar, (Ġstanbul: Doğan Kitap, 2020), s. 91-92

41 Bkz. Niyazioğlu, s. 123-124

52

17. Yüzyılda ise Halveti ġabani Ģeyhlerinden Bolulu Himmet Dede (ö.1684) intisabı salikin kerametine Ģahit olduğu Ģeyhlerden birini seçme süreci olarak tanımlamıĢtır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise salikin Ģeyhini rüya aracılığıyla seçmesini tavsiye etmiĢtir.42

Rüyalar sadece tasavvufi yoldaki kılavuzlar değil aynı zamanda baĢka âlemlerle de iletiĢim kurabilme alanları olarak algılanmıĢtır. Özellikle ölen kiĢilerle rüyada görüĢme ve öteki dünyayı deneyimleme olgusu tasavvuftaki metafizik bilgiye kapı aralayan bir olgudur. Aynı zamanda günlük yaĢamda kurulan kiĢiler arası iliĢkilere ve toplumsal bir takım değiĢimlere de ıĢık tutabilecek güçte rüya deneyimleri vardır. “Ölenlerin ziyareti; merhum akrabaların, dostların, âĢıkların ve tanıdıkların yaĢayanların dünyasını nasıl paylaĢtıklarını görmemizi sağlar. Bu ölüler kapıları çalar, geçitlerde bekler, yollarda seyyahları karĢılar ve mektup yollarlar.”43 Dünya nimetlerinden elini eteğini çekerek bu dünyayla iliĢkisini koparmıĢ, ölülerle temas halindeki Ģeyhler sıradan insanların göremediğini insanlara gösterir günlük hayatta paylaĢılan bir takım olaylara bakıĢ açısını değiĢtirirler.44 Bu dünyadan ayrılmıĢ bir Ģeyhin müritlerinin rüyasına girdikleri ve irĢat faaliyetini devam ettirdiği de durumlar olduğu gibi öteki âlemle iliĢki kuran bazı rüyalar dolayısıyla bulunduğu mevki ve makamdan vazgeçip kendini tasavvuf yoluna adayan insanlar da olmuĢtur. Rüya bu anlamda hem Ģeyhin müridinin ruhi geliĢimini takip etmesi bakımından Ģeyhe rehber olmakta hem de müride yolu seçme ve yolda ilerleme hususunda rehberlik etmektedir.

Rüyanın âlemler arasında ve kiĢiler arasında kurduğu bu çoklu iliĢki insan yaĢamını

42 Niyazioğlu, Rüyalar ve Hayatlar, s. 123

43 Niyazioğlu, Rüyalar ve Hayatlar, s. 98

44 Bkz. Niyazioğlu, s. 99

53

değiĢtirebilecek güçte bir etkiye sahiptir. Bu nedenledir ki Asiye Hatun‟un yaĢadığı zamanlarda ve kadim dünyanın tamamında da önemli bir konumu iĢgal etmiĢtir. Bu nedenledir ki ilahi bir mesaj içerdiği düĢünülen rüyaları tabir etme isteği ve ihtiyacı doğmuĢ ve birçok kültürde, farklı coğrafyada yaĢamıĢ insanlar arasında tabir etme ve tabirname oluĢturma geleneği süregelmiĢtir. Tasavvufun rüyalar ile kurduğu iliĢki içinde bulundukları yaĢam fonksiyonları ile paralellik gösteren bir iliĢki biçimidir. Nitekim farklı sınıflara mensup ya da farlı mesleki uğraĢlara sahip insanların gördüğü rüya içerikleri uğraĢları nispetinde farklılık göstereceği gibi tabirleri de bulundukları yaĢam ve hal üzere oluĢacak ve bu nispette değiĢiklik arz edecektir. Nitekim bu minvalde en kabul edilebilir örnek olarak kutsal kitaplarda anlatılan Hz. Yusuf kıssasındaki rüya yorumları ele alınabilir.

Yusuf kıssasında Hz.Yusuf zindanda kaldığı süre içerisinde tabir ettiği rüyaların tabiri kiĢilerin gerçek hayatta uğraĢtıkları iĢler ve bulundukları hal ile iliĢkili olmuĢ ve bu tabir üzere gerçekleĢmiĢtir. Hz Yusuf, rüyasında üzümü sıkarak içki elde ettiğini gören kiĢinin rüyasını efendisinin yanındaki sakilik görevine tekrar iade edilmesi Ģeklinde yorumlamıĢtır.

BaĢının üstünde ekmek taĢıdığını ve kuĢların da bunu yediğini gören bir diğerinin rüyasını ise suçlu bulunarak idam edileceği ve baĢından kuĢların yiyeceği Ģeklinde yorumlamıĢtır.

Üçüncü olarak ise Kral‟ın rüyasını yorumlamıĢ ve rüya aynen tahakkuk etmiĢtir. Rüyasında yedi arık ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yine yedi dolgun baĢakla yedi solgun baĢak gören Kralın rüyasını ülkesinde yedi sene bolluk yedi sene de kıtlık olacağı Ģeklinde yorumlar. Bu örneklerden de anlaĢılacağı gibi görülen rüyalar ve yorumları yaĢamdan kopuk anlamsız söz ya da imgeler değildir. Yalnızca kiĢilerin rüyalarındaki dil Ģahsi bir dildir. Rüyanın kendine özel simgesel dili yanında kiĢiye özel oluĢu da göz ardı

54

edilmemelidir. Bu nedenle bir yöneticinin rüyasıyla tasavvuf ehli birinin rüyası arasında bazı farklılıkların olması ve yorumunun da bu ölçüde değiĢmesi yadırganamaz bir gerçekliktir. Tasavvuftaki mektuplaĢmalar bir nevi aynı yaĢam ritüellerine sahip, benzer gayeler etrafında düĢünen ve Ģekil alan insanların paylaĢtıkları ortak rüya dilini anlamlandırma çabasından ileri gelmektedir. ġeyh müridin geçtiği yola aĢinadır, bu yolda iken gördüğü rüyaların benzerini ya tecrübe etmiĢtir yahut ilmine sahiptir. Bu nedenden ötürü olsa gerek mürid rüyalarına yeni bir tabirci bulmaktan ziyade kendisini en iyi anlayabilecek rüyasını en iyi yorumlayabileceğini düĢündüğü kiĢiye, Ģeyhine gönderir.

Mademki paylaĢılan dert birdir ve tektir öyleyse Ģüpheye gerek yoktur. ġeyh müridin halinden anlayacaktır. Dönemin Ģartları, kiĢiler, kurumlar ve toplumsal yapı birlikte düĢünüldüğünde bu olayın ne denli önemli, ihmal edilemez bir mesele olduğu daha iyi anlaĢılmaktadır. Rüya mektupları hem bireysel anlamda hem de toplumsal anlamda önemli değiĢim ve geliĢimlere yol açabilecek kudrete sahiptir. Rüyanın mektup türü üzerinden yazı ile kurmuĢ olduğu iliĢki ise bu mektupların taĢıdığı otobiyografik bilgi ve tarihi bilgi kadar önem arz etmektedir. Tasavvufi verilerin olduğu bu mektuplardan dönemin ya da Ģahsın özelliklerine kısıtlı bir eriĢim sağlanabilir fakat rüyaların mektup türü aracılığıyla yazı ile kurduğu iliĢkinin irdelenmesi sonucunda tasavvuftaki bu mektuplaĢma faaliyetinin bilhassa bu mektupların istinsah edilerek saklanmıĢ ve bugüne ulaĢmıĢ olmasının sebep ve sonuçlarına ulaĢılabilir.

Görüldüğü üzere modern dünyanın rüya ve yazı arasında kurmuĢ olduğu estetik iliĢkiden ziyade hem kadim dünya hem de yakın tarihin rüya - yazı iliĢkisini örnekleyen Osmanlı Ġmparatorluğu bu iki olgu arasında daha iĢlevsel bir iliĢki kurmuĢtur. Bu iliĢki

55

biçiminin 17. yüzyılda yaĢamıĢ olan Asiye Hatun‟un rüya mektupları üzerinden incelenme altına alınması 17. yüzyıl toplumunun zihin dünyasına dair ve toplumsal kabul ve eğilimlerine dair bilgi sağlayacaktır. Tarihi oluĢturan büyük olayların altında yatan zihni süreç anlaĢıldığı takdirde bugünü anlamlandırmak ve Ģekillendirmek de daha kolay olacaktır. Rüya mektuplarının taĢıdığı bu anlam göz önünde bulundurulursa tarihin sadece geçmiĢle ilgili değil aynı zamanda gelecekle de ilgili olduğu görülecektir

İKİNCİ BÖLÜM

MEKTUP