• Sonuç bulunamadı

2.4. Psikososyal Güçlükler

2.4.1. Uyum Sorunları

2.4.1.1. Psikolojik Tepkiler ve Uyum

Kronik olan fiziksel hastalıklar bireye, içinde yaĢanılan topluma, yaĢa, cinsiyete kültüre, hastalığın nasıl algılandığına ve hastalıktan kaynaklanan fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik güçlüklere bağlı olarak bireyin dengesini ve uyumunu bozar. Bu açıdan hastalık; “yaĢam dengesi için tehdit, engellenme ve duygusal krizlere neden olabilecek bir deneyimdir” (Okyayuz, 1995: 167). Çünkü ruh sağlığı ile fiziksel sağlık birbirini etkileyen ve tamamlayan bir bütündür. Vücuttaki değiĢimler beyin ile ruhu etkiler.

27

Benzer Ģekilde ruhsal durumdaki çatıĢmalar da beden üzerinde etki yaratır. Bu nedenle özellikle kalıcı nitelikteki kronik hastalık durumunda bireylerde hastalığa karĢı tepkiler oluĢur. Bu tepkiler hastalığı deneyimleyen birey tarafından güçlük yaĢanmasına neden olabilir. Yapılan çalıĢmalara bakıldığında (Ogden, 2016: 215; Özdemir ve diğerleri, 2009: 158) özellikle kanser, kalp-damar ve solunum yolu hastalıkları gibi kronik hastalıkları deneyimleyen bireylerin yaĢadıkları psikolojik güçlüklerin aĢağıda yer alan olumsuz duyguların ve düĢüncelerin varlığı çerçevesinde yaĢandığı ortaya konulmuĢtur:

 Çaresizlik ve umutsuzluk,

 Geleceğe yönelik belirsizlik duyguları,

 Kaygı ve depresyon

 Fiziksel görünümüne iliĢkin kaygı

 Tedavinin etkili olup olmayacağı yönünde endiĢeler,

 Hastalığın tekrarlayacağı veya atak yapacağına iliĢkin korku,

 BaĢkalarına muhtaç olacağından endiĢelenme,

 Acı çekmekten korkma,

 EĢler arası cinsel sorunlar sonucu çökkünlüğün oluĢması,

 Ölüm korkusu,

 BaĢ etme, sorun çözme ve stresle baĢa çıkma mekanizmalarının düĢmesi

 Suçluluk duyma

 Özkıyım düĢünceleri görülebilmektedir.

Hastalık tanısı alan bireyler genellikle ilk zamanlarda bir takım duygusal evrelerden geçerler. Yapılan araĢtırmalarda hastalık tanısı aldıktan sonra yaĢanan bu sürecin benzer yönlerinin olduğu fakat tanı alan bireyin yaĢı, cinsiyeti ve diğer kiĢilik özelliklerinin, hastalıkla ilgili tecrübelerinin, hastalığın birey için ciddiyetinin, bireyin sahip olduğu psiko-sosyal destek sistemlerinin varlığı ile düzeylerinin ve gördüğü tedavinin kalitesi gibi etkenlerin bu süreçte verilen tepkilerin hem süresinin hem de niteliğinin değiĢmesinde rol oynadığı görülmüĢtür. Kronik hastalıklarda bireylerin olumsuz duygu deneyimlemeleri oldukça yaygındır. Yapılan çalıĢmalarda, kronik hastalığı olan hastalar tarafından sıklıkla yaĢanan on temel duygu belirlenmiĢtir (Drummond, 2015: 1-10; Stanton ve diğerleri, 2007b: 565-592).

28

Kronik hastalığı olan hastalar tarafından sıklıkla yaĢanan on temel duygu Ģu Ģekilde ifade edilebilir:

Çaresizlik: Sıklıkla baĢkalarına bağımlı olma veya yardım alamama ile iliĢkilendirilen

bi duygu olarak hissedilir.

Hayal kırıklığı: AzaltılmıĢ yetenekler, sürekli fiziksel veya zihinsel bozukluklar ve

bireyin yaĢamı üzerindeki genel kontrol kaybı kiĢiyi tümüyle hayal kırıklığı yaratabilir.

Umutsuzluk: Kronik hastalık, semptomlar ve kayıp yetenekler nedeniyle belirsizliğe bağlı olarak geleceğe umutsuzluk getirir.

Hüzün: Kronik hastalığı olan insanların genellikle karĢılaĢtıkları durum karĢısında

üzüntü yaĢarlar.

Kızgınlık: Kronik hastalıkta kızgınlık, kaynakların yetersizliği nedeniyle beraber

sıklıkla hissedilen bir duygudur.

Anksiyete: Kronik bir hastalığı denetyimleyen bireyde hem mevcut durum karĢısında hem de gelecek açısından korku ve kaygı duygusu vardır.

Sinirlilik: Kronik hastalık karĢısında birey hayal kırıklığı, kızgınlık, endiĢe ve umutsuzluğu deneyimleyerek kendisine veya baĢkalarına sinirlenebilir.

Gerginlik: Fiziksel, finansal, iliĢkisel ve diğer zorluklar kronik hastalıkları daha da ağırlaĢtıran fiziksel ve duygusal gerilime neden olabilir.

Stres: DıĢ faktörler (Sağlık hizmeti sunum sisteminden kaynaklanan sistemsel ve mali sıkıntılar, vb.) ile iç faktörlerle (KiĢisel özellikler, baĢa çıkma mekanizmaları, iliĢkiler ve benlik algısı, vb.) birleĢtiğinde bireyde zorlanmaya sebep olur ve stres ortaya çıkar.

Öfke: Kronik hastalığı olanlar, kendilerine veya baĢkalarına karĢı öfke duyabilmekte

29

Kronik hastalıklarda ortaya çıkan bu olumsuz duygular açısından bireyler değerlendirildiğinde Kübler-Ross ve Kessler‟e göre (2014: 210) hastalığın tanılanmasından sonra bireyler Ģok, inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme dönemlerinden geçerler (ġekil 2).

ġekil 2. Kübler Ross Modeli: Kayıp ve Yasın 5 AĢaması

K

Bu modelde verilen tepkiler tabiatıyla psikolojik uyumu etkilemektedir. Türk Dil Kurumuna göre (2007) psikolojik uyum; “Bireyin, çevresel koĢullara ya da değerlere ruhsal bakımdan kendini uydurması süreci” veya “Organizmanın, varlığını sürdürebilmesi için gerekli değiĢmelerle kendini çevre koĢullarına göre ayarlamasıdır”. Özdemir ve TaĢçı‟ya göre (2013: 58) ise, “Hastalığın teĢhis edilmesi, tedavi sürecinde hastaneye yatma, hastalığın kötüleĢmesi, tedavilerin yetersizliği ve öz bakım kaybı ile ilgili istek ve değiĢimlere bağlıdır” ve “Hastanın yaĢamında elde ettiği kazançlar, kayıplar, mücadelelerle iliĢkili biyolojik ve psikolojik boyutları olan bir süreçtir”.

30

Kronik hastalıklar, bireyler için psikolojik uyum gerektirmekte ve önemli psikolojik ve sosyal sonuçları taĢımaktadırlar. Psikolojik uyumda bireyin psikolojik tepkileri, savunma mekanizmaları, baĢ etme stratejileri, hastalığın iĢlevselliğe etkisi ve hastalığı anlamlandırma biçiminin etkilidir (Stanton ve diğerleri, 2007b: 566). Bir sistem olarak insanın dengesini ve bütünlüğünü koruyabilmesi için yaĢadığı çevreyle etkileĢimi sonucu uyum sağlaması gerekir. Burada söz geçen uyum süreci, bireyin sağlıklı biçimde uyum sağlaması noktasında iĢlevsel davranıĢlar sergilemesi anlamına gelmektedir. Hastanın hastalığa karĢı psikolojik tepkileri, hastalığın anlamı, kiĢilik özellikleri, savunma mekanizmaları ve kiĢinin baĢ etme biçimi psikolojik uyum sürecini etkiler (ġekil 3).

ġekil 3. Psikolojik Uyumu Etkileyen Faktörler

Psikolojik uyum kapsamında “hastalığı anlamlandırma” ve “kendilik algısı” önemle üzerinde durulmasını gerektiren konulardır. Hastalığı anlamlandırmada sosyal bilim literatüründe "meĢrulaĢma" terimi çeĢitli Ģekillerde ifade edilse de Locker‟ın tanımı (1983: 21) yaygın olarak kullanılmaktadır. Locker, meĢrulaĢtırma kavramını, “kiĢinin kendisinin bir hastalığa sahip olduğunu kabul etme süreci” olarak tanımlamaktadır.

31

Bu tanıma paralel olarak bireyler çoğunlukla hastalığı anlamlandırmak için geçmiĢten getirdikleri veya hastalık sürecinde süreğen olaylarla ilgili deneyimlerini kendi kelimeleriyle hikayeleĢtirerek anlatırlar. Özellikle Behçet Hastalığının da içinde bulunduğu romatizmal koĢullara sahip kiĢilerin hastalığı anlamlandırmada kendi ifadeleri ile hastalık hakkındaki anlatıları genellikle „dövüĢme‟, „savaĢma‟ ve „yenilgiye uğratılmama‟ gibi terminoloji ile „hastalıkla savaĢ verme‟ ile iliĢkilendirilmektedir (Dubouloz ve diğerleri, 2004: 400).

Behçet Hastalığının öngörülemeyen ataklarla seyretmesi, bireyin geleceğini planlama yeteneğini belirsizliğe atmaktadır (Koutantji ve diğerleri, 2003: 827). Behçet Hastalığında tedavi alan bireyler sıklıkla kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmiĢ olsalar da, „Ben bugünlerde daha iyi bir hayat yaşıyorum ama sınırlarımı biliyorum, ilerleyen günlerde bu hastalık hali değişmeyecek‟ Ģeklinde tepkiler verebilir. Bu durum da hastalığı anlamlandırmada güçlüklerin yaĢanmasına neden olur (Goodacre ve McArthur, 2013: 10).

Kendilik algısında ise birey için bir hastalığa sahip olmak, sağlıklı kendilik algısından “hastalıktan mustarip olan kiĢi” ve “hasta olmaya” uzanan bir süreci baĢlatır. Hastalığın beden üzerinde yarattığı fiziksel yansımalar nedeniyle bireyin görünebilir deformasyonlara sahip olması, sosyal bağlamda görünüĢ ve öz temsili ile kimliğini yeniden belirlemesinde etkili olur (Jolly ve diğerleri, 2014: 404). Behçet Hastalığında özellikle göz tutulumunda bireylerin “görme engelli birey” olma algısı Ģekillenir ve “engelli olmanın” anlamının ne olduğu pozitiften negatife kiĢisel ve kültürel perspektife göre çeĢitlenir (Goodacre ve McArthur, 2013: 11).

Romatolojik koĢullarda yaĢayan bireyler, hastalık etrafında pek çok belirsizlikle çevrilirler. Bu dönemde “kendini keĢif” yapma yolculuğuna ve kendileriyle ilgili Ģeylerin etkilerine saplanabilirler. Bu süreçte Behçet Hastaları içerisinde bulundukları belirsizlik durumuyla “Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyorum” Ģeklinde tepkiler verebilir. Bu durum kiĢinin hastalığın anlamlandırmaya çabalarken; kendini tanımlamayı yeniden değerlendirmesini gerektirebilir; kendine güvenme ve diğer insanlarla kurulan iliĢkiler açısından negatif etki yaratabilir (Canpolat ve Yurtsever, 2011: 229).

32

Kendini tanıma sürecinde olan hasta birey, tedavi ekibiyle veya tanrıyla çeĢitli pazarlıklar yapabilir. Bu durumda hasta birey, hastalık öncesi kaybı deneyimleyebilir, hayatının kontrolünü kaybediyor hissine kapılabilir ve kendi kimliğini kaybetme hissi yaĢayabilir (Kübler-Ross ve Kessler, 2014: 210).

ġekil 4. Psikolojik Uyum Sürecinde Kendilik Algısında DeğiĢim

Kimlik üzerinde önemli olan bir diğer faktör de üretkenliğin yitimidir. Hastalık sürecinde sistemsel tutulumların olmasıyla organ kayıpları veya körlük geliĢmesiyle mesleki roller ile statü ve para kaybı pratik becerilerin gerilemesine de eĢlik eder. Bu durum gerçekliğin yetimi ile beraber baĢ etme stratejilerinin kaybolması sonucu kendiliğin yitimi ile sonuçlanır (McArthur ve Goodacre, 2013: 20).