• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. TOPLUMSAL CİNSİYET VE FEMİNİST KURAMLAR

2.2. Feminist Kuramlar

2.2.6. Psikoanalitik Feminist Kuram

Bu bölümde; Psikoanalitik feminist kurama temel oluşturan Psikoanalitik yaklaşımın kurucusu Sigmund Freud’un görüşleri, bu görüşlerin feminist kuram içerisinde aldığı eleştiriler ve Psikoanalitik düşünceyi feminist düşünceyle beraber yorumlayan

70

başlıca düşünürlerin görüşleri ele alınmaya çalışılacaktır. Kuram içerisinde fazlaca eleştirilse de Freud’un görüşleri, Psikoanalitik feminizm aracılığıyla kadın gelişimi ve çocukluk analizleri açısından kurama büyük katkıda bulunmuştur zira bu açıdan analizi de önemlidir. Freud’un özellikle cinsel kimliğin oluşumu hakkında üç temel eseri (Cinsellik Kuramına Üç Katkı, Çocukluk Cinselliği, Ergenlerin Dönüşümü) vardır. Bunlar daha sonra Psikoanalitik feministlerce yorumlanmıştır. Psikoanalitik Feminizm’e katkıda bulunan başlıca isimleri ise şöyle sıralayabiliriz; Alfred Adler, Karen Horney, Clara Thompson, Dorothy Dinnerstein, Nancy Chodorow, Carol Gilligan, Juliet Mitchell.

“Alfred Adler, Karen Horney ve Clara Thompson kadınların ve erkeklerin cins deneyimlerinin toplumsal olarak kurulduğunu iddia eden görüşler ileri sürdüler. Böylece, kuramcılar biyolojilerinin kader olmadığında ısrar ederek, kadınları güçlendirmiş oldular.” (Tong, 2006: 229). Dorothy Dinnerstein ve Nancy Chodorow, cinselliğin ve cinsiyetin nasıl yapılandığını ve bu yapılanmanın neden hemen hemen her zaman erkek hakimiyeti ile sonuçlandığını anlamak için Oidepal dönemin anahtar rol oynadığını öne sürmüşlerdir. Onlara göre erkekler de kadınlar gibi annelik yaparlar ise çocuklar hem kadınların hem de erkeklerin zayıf yönlerinin olduğunu anlayabilirler ve böylece kız çocukları kendilerini eksik hissetmezler (Tong, 2006: 232). Carol Gilligan, Freud’un adalet duygusunun gelişimi üzerine düşüncelerine eleştiri getirmiş, erkekte ahlak duygusunun gelişip kadında gelişmediği düşüncesini reddetmiştir. Gilligan’a göre hem kadın hem erkek adalet duygusu gelişmiştir fakat bunlar birbirinden farklıdır, bu da toplumsal olarak şekillendirilmiştir (Tong, 2006: 248). Juliet Mitchell Freud’un görüşlerinin feminist analiz için gayet uygun olduğunu düşünmüştür. Onun analizinden genel parametreleri ayırt edip, özel vurguların çıkarılmasıyla Freud’un kuramının feminist kuram için işlevsel hale geleceğini vurgulamıştır (Tong, 2006: 257).

Psikoanalitik feminizmi tam olarak anlayabilmemiz için ilk olarak kurama temel oluşturan Freud’un fikirlerini çözümlemek gerekir. Çünkü Psikoanalitik kuram, bu fikirlerin bir takım revize edilmiş ve tekrar yorumlanmış hallerine dayanır. Freud bir feminist değildi ama modern dünyadaki aile gibi beşeri düzenlerin örgütlenişi konusundaki düşünceleri kadınların ezilmesinin doğası hakkında önemli bilgiler vermiştir. Freud, aile içindeki ilişkileri çözümlemeye çalışan ilk kişi olmuş ve çocuğun bir yetişkine evrilirken

71

geçirdiği süreçleri ele alarak feminist teori için önemli bilgiler ortaya koymuştur (Donovan, 1997: 175).

Çocukluk, Freud’un teorisinde en temel noktada konumlandırılır. Öyle ki bu dönemdeki yaşantıları ve Freud’un kritik dönemler olarak adlandırdığı çeşitli komplekslerin yaşandığı dönemler çocukların gelecekteki kişiliklerini şekillendirir, zihinsel ve bedensel olarak kadın- erkek farklarını içselleştirmelerini sağlar. Freud’un başarısı esasen çocuk cinselliğiyle ilgili yaptığı çalışmalara dayanır, çünkü çocuğun cinsel gelişiminin yetişkinliğe etkisini ortaya çıkarması bakımından bu çalışmalar oldukça önemlidir. Nitekim kadın cinselliğine ilişkin görüşleri de, çocuk cinselliği çalışmalarının bir sonucudur (Onur, 1991: 63). Freud’un teorisine göre çocuklar farklı psikoseksüel gelişim dönemlerinden geçerler ve bu dönemler ilerideki yaşamlarında nasıl yetişkinler olacaklarını belirler. Erkekler normal olarak geliştiklerinde erkeksi, kadınlar normal olarak geliştirdiklerinde kadınsı özellikler gösterirler (Tong, 2006: 219-220).

Psikoanalitik feminizmde Freud’un psikanalizi, ataerkil sistem içerisinde yer alan kadınların durumlarının irdelenmesi için kullanılır. Psikoanalitik düşünceyi kuramlarının temeline alan düşünürlere göre ataerkinin ortadan kalkması için psikoanalitik stratejilere ihtiyaç vardır, bundan dolayı feminist kuram açısından önemli bir araç mahiyeti taşımaktadır (Güneş, 2017: 251). Bu stratejiler çocukluk dönemine vurgu yapan Oedipus ve hadımlık kompleksileri ve Freud’un kız çocukları için öngördüğü “penis yoksunluğu” düşüncelerine dayandırılarak oluşturulur.

Oedipus ve hadımlık kompleksleri Freud’un kuramında en önemli yerlerden birini tutar. Erkek çocukları bu kompleksleri başarılı bir şekilde aştıklarında güçlenirler, Freud’un deyimiyle daha “ahlaklı, bilinçli ve uygar” olurlar fakat kadınlar “penis yoksunluğu” duyar ve bu komplekslerden erkekler gibi başarılı bir şekilde çıkma şansları biyolojileri dolayısıyla yoktur. Dolayısıyla kız çocuklarının erkek çocukları gibi tam bir insan olma ihtimalleri yoktur. Bu yüzden Freud’a göre erkekler kadınlardan daha ahlaklı, bilinçli ve uygardırlar (Tong, 2006: 221-224). Freud erkek cinsel organının yokluğundan dolayı eksiklik duyan kız çocuğunun, aldığı geleneksel eğitim sebebiyle de bunu bir leke olarak algıladığını öne sürer. Freud’a göre kız çocuğu erkek çocuğundan aşağı olduğunu fark ettikten sonra önünde iki seçenek vardır. Ya durumu kabul edip annelikle bunu

72

ödünler ya da reddedip annelik dışında başka araçlarla (kendisini eğitime ve topluma adamak gibi) bu durumu ödünlemeye çalışır. Bütün bu seçenekler arasında Freud sadece ilkini normal bulur diğer seçeneklerin sapkınlığa ve nevroza götürdüğünü kabul eder (Onur, 1991: 66).

Freud’un teorisinin üzerine feminist düşünceyi inşa eden feministler, feminist gelenekteki Freud eleştirilerinin Freud’un kendisinden çok Freud’un izleyicilerine yöneltildiğini düşünürler. Bu yüzden de Freud’un görüşlerinin tekrar yorumlanıp feminist kuram içerisinde yer almasında bir sakınca görmezler (Tong, 2006: 229). Nitekim feminist kuramcılar, Freud’un kendi düşüncelerinin bir kısmına itiraz ederken asıl hedefleri Freud’un bizzat kendi düşünceleri değil Amerikan psikoterapi okulu olmuştur. De Beauvoir onların Freudculuğu bir din haline getirdiğini söylerken, Firestone “çağdaş kilise” benzetmesi yapar ve bu düşünürlerin asıl amaçlarının kadının aşağı olduğu fikrinin temellendirmek olduğunu ileri sürer (Donovan, 1997: 199).

Freud’un ve ardıllarının kuramlarının biyolojik determinist (kültürel olarak değiştirilemez) kuramlar oldukları söylenebilir çünkü bu kuramlarda akıl, zeka, eleştirel düşünme gibi kavramları erkeklerle özdeşleştirme hatasına sıklıkla düşülür. Feminist kuramcıların pek çoğu tarafından şiddetle eleştirilmelerinin sebebi de budur (Donovan, 1997: 203). Freud erkek cinsel organına başat bir rol yükler ve iğdiş karmaşasını da buna göre yorumlar. Böylece onda biyolojik bir organ, simgesel bir anlam kazanır. Elbette bu düşüncenin toplumsal düzlemde bir gerçeklik payı vardır fakat bu durum Freud’un analizinde gerçekte olduğundan çok daha abartılı şekilde karşımıza çıkar. Kız çocuğu erkek cinsel organının yokluğundan dolayı eksiklik duygusu yaşıyor olabilir ama Freud buna kat kat derin psikolojik anlamlar yüklemekten de geri kalmaz (Onur, 1991: 78-79). Sonuç olarak Freud kadın ve erkek biyolojisi arasındaki farklılıkları ve bunun çocuk psikolojisine olası etkilerini başarıyla ortaya koymuştur fakat biyolojik özelliklerden tamamıyla bağımsız gelişen kişisel özellikleri dahi kadının kendisinde gördüğü “fiziksel eksiklik” bağlamında yorumlamış bu da onu fazlasıyla biyolojik belirlenimcik hatasına düşürmüştür.

Sonuç olarak feminist kuram içerisinde Psikoanalitik kuram eleştirildiği kadar da taraftar toplamıştır. Freud’un kuramını işlevsel bulan feminist düşünürler bu kuramın

73

toptan yok sayılmasının değil, aksayan taraflarının çıkarılıp tekrar yorumlanmasının feminist düşünceye önemli katkılarda bulunacağını öne sürmüşlerdir. Nitekim bu kuramcılar feminist düşünce çerçevesinde çocukluğun ve çocuk cinselliğinin gelişimine Freud’un fikirlerinden yola çıkarak vurgu yapmış, feminist kuramın eksik kalan yönü olan psikolojik altyapısının tamamlanmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır.