• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. TOPLUMSAL CİNSİYET VE FEMİNİST KURAMLAR

2.2. Feminist Kuramlar

2.2.2. Marksist Feminist Kuram

2.2.2.3. Marksist Feminist Teorinin Genel Kabulleri

Marksist feminizm, proleter ya da burjuva olsun tüm kadınlara yapılan baskının sebebi olarak kapitalizmi yani üretim ilişkilerini görür (Tong, 2006: 69). Marksist feministlere göre ise kadınların baskı altında olmasının sebebi üretim ilişkilerinden dışlanmaları olduğu için kadınların verecekleri savaş, proleterlerin kapitalizmi ortadan kaldırmak için verecekleri savaşla aynı doğrultuda ilerleyecektir. Çünkü kadınların içinde bulundukları kapitalist sistem içerisinde özgürlüklerini kazanmaları mümkün değildir (Kara, 2006: 7). Temellerine aldıkları bu fikirle Marksist kuramla uzlaşan Marksist feministler Marksist teoriden farklı olarak, işçi sınıfındaki kadınlarla beraber burjuva sınıfındaki kadınların da sömürüldüğünü ve ikincil duruma düşürüldüğünü düşünürler. Marksist feministler kadınların içinde bulundukları bütün kötü durumları ve baskıyı mevcut ekonomik sistemle açıklarlar.

Örneğin fahişeliği ahlaksal değil ekonomik bir sorun olarak görürler. Bu kadınlar fahişeliği ahlaksız oldukları için değil ekonomik olarak güçsüz oldukları için seçerler, zaten marksist feministlere göre genelde evli kadınların durumları da bundan farklı değildir. Çünkü evli kadınlar da çoğu zaman ekonomik güçleri olmadığı için zoraki olarak kocalarına cinselliklerini sunarlar. Bu duruma sebep olan da her daim kapitalizmdir, bundan dolayı da kadın sorununun çözümü toplumsal sorunun çözümü ile özdeştir (Sevim,

31

2005: 69). Marksist feministler zaman zaman görüş farklılıklarına sahip olsalar da genel olarak marksist kuramın kadın sorununa uygulanabileceği konusunda birleşirler ve toplumsal sınıf mücadelesinden bağımsız bir şekilde kadın sorununun çözülemeyeceğini ileri sürerler (Sevim, 2005: 71). Buna paralel olarak kadınların kurtuluşunu Marksizm’in ilkelerinin hayata geçirilmesine bağlı bulurlar. Marksizm, toplumdaki sömürü ve baskıyla beraber cinsiyetçiliği de ortadan kaldıracaktır. Marksist feministler bu yüzden toplumdaki düşüncelerin ve politik uygulamaların kadın erkek şeklinde değil de, devrimci ya da gerici şekilde adlandırılabileceğini düşünürler (Kara, 2006: 7-8).

Marksist feministler kadınların ikincil durumunun çözülmesini Marksizm’e bağlarlar fakat bunun için Marksizm’in temel kavramlarını alsalar da marksist kuramın uğraş edinmediği konuları sıklıkla ele alırlar. Yani Marksist feminizm bir bakıma yeni bir şeyler yapmaya çalışır fakat yapıtaşları kendisinden daha gerilere dayanır. (Donovan, 1997). Marksist kuram içerisinde kendisine yer bulamayan kadınların yeniden üretimsel ve cinsel ilgileri konularına (doğum kontrolü, sterilizasyon, kürtaj, pornografi, cinsel taciz, tecavüz ve dayak) dair sorunlar Marksist feminist kuram içerisinde önemli bir yere sahiptir (Tong, 2006: 84).

Marksist düşünce içerisinde yer alan ve kadınlar için önem arz eden kavramlardan biri de yabancılaşmadır. Yabancılaşma Marksizm’de kendinden, başkalarından ve anlam duygusundan kopmak anlamına gelir ki bu kavram bugün güncel olarak da geçerliliğini korumaktadır. Kadın ve erkekler bu yabancılaşma sürecinin sonunda nesneye dönüşür yani şeyleşir (Verdinglichkeit) (Donovan, 1997: 135). Kapitalist sistem içerisinde yabancılaşma, erkeklerin ve kadınların her ikisinin de ücretli işler aracılığıyla sömürülmelerinden doğar. Fakat kadınlar erkeklerden farklı olarak ev içi işlerden de sorumludur, yani aile içinde de emeklerinin sömürülmesi devam eder. Kadınların sistem içerisinde erkeklerden daha çok sömürülmelerinin ve ezilmelerinin sebebi de işte bu daha fazla yabancılaşmadır, çünkü yabancılaşan insan hayatını ve tüm uğraşılarını anlamsız bulur. Çifte sömürü de bu anlamsız bulma durumunu hat safhaya taşır. Bu duruma ek olarak sadece ev işleriyle ilgilenen kadın da sistemde erkeklerden daha çok yabancılaşır. Çünkü erkeklerin ev dışında da bir yaşamları vardır ve iş ve arkadaş çevreleriyle bütünleşirler. Oysa ki kadınlar bu imkandan mahrum bırakılmışlardır (Sevim, 2005: 68).

32

Kuram içerisinde imgesel olarak erkekler burjuvaziyi, kadınlar da proletaryayı temsil ederler. Çünkü kapitalist düzende kadın emeği toplumsal alanda fayda getirmeyen bir çaba olarak görülür, bu yüzden değersizleşir. Erkek ise çalışmak ve ailesine bakmakla yükümlüdür bu da ona ev içinde de üstün bir pozisyon kazandırır (Sevim, 2005: 64). Yani erkekler evin dışında kapitalist ya da işçi olmalarına göre sınıflandırılırlar. Ancak sınıfı ne olursa olsun bütün erkekler evde dışarıda kapitalistin sahip olduğu gibi ilk söz hakkına sahiptirler. Oysa kadın hem ev içinde hem ev dışında ikincil konumdadır.

Feminist teori Marksist teoriden Marksist feminist teori aracılığıyla etkilenmiştir, fakat ondan farklı olarak temeline maddi koşulları değil cinsiyet ayrımını koymuştur. Yani Marksist düşüncedeki emek, feminist düşüncedeki cinselliğe karşılık gelir. Bundan dolayı Marksist teorideki “diyalektik materyalizm”, marksist feminizmde “bilinç yükseltme” olarak karşımıza çıkar. Marksist feministler çeşitli toplantılar yoluyla yapılan bu “bilinç yükseltme” durumunu “devrimci” olarak yorumlamışlardır (İmançer, 2002: 156). Bununla beraber Marksist feministlerin praxis kavramı “bilinç yükseltme” dışında alternatif kurumlar oluşturma yoluyla da çalışır. Tecavüze uğramış ya da kötü muamele gören kadınlar için merkezler, kadın yayınları, kolektif küçük işletmeler aracılığıyla kadın kültürünün gelişmesine ve korunmasına katkıda bulunulur (Donovan, 1997: 170).

Marksist feminist teori temeline Marksizm’in kavramlarını almasıyla beraber Marksizm’de eksik olan kadına bakış açısı da bu şekilde teoriye eklenmiş olur ve Marksizm’in kadınları daha ayrıntılı olarak kapsayacak şekilde genişletilebileceği gösterilir. Diğer yandan feminist kurama “yabancılaşma” ve “bilinç yükseltme” gibi daha sonra sıklıkla kullanılan terimler kazandırılmış olur. Bütün çelişkilerine ve kimi zaman yetersizliklerine rağmen marksist feministler, tarih boyunca kadınların değişen şekillerdeki ezilmelerini inceleyip geniş bir analiz yapılabilmesi için Marksist kuramı feminizme uyarlamış, feminist kuramın içeriğine önemli bir katkıda bulunmuşlardır (Ramazanoğlu, 1998: 35).