• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM IV. ANALİZ

4.4. Erkeklik Kardeşliği

Bu tema, dizide var olan ataerkil rejimi ve onu ayakta tutan erkek dayanışmasını incelemek üzere yazılmıştır, bu amaçla temaya dair altı sahne seçilmiştir. Temanın dizi açısından önemi, dizide kurgulanan tüm sistemin ve olayların temelinin erkek üstünlüğü ve erkeklik kardeşliği fikrine dayandırılmasıdır.

Şekil 20. 1.sezon 3.bölüm 7’24’’

Sahne June’un işyerinde içeriye silahlı adamların girdiğini görmesiyle başlar ve bir toplantının yapıldığı görülür. Toplantının yapılacağı salona girildiğinde kamera geniş plan çekim yapar ve kadın çalışanların çoğunlukta olduğu bir iş yeri gösterilir. Ardından iş yerinin müdürü tüm kadınların yeni çıkarılan kanunlar sebebiyle işten çıkarıldıklarını, kendisine başka bir şans tanınmadığını söyler. Sahnenin devamında kadınların eşyalarını topladıkları gösterilir ve bel plan çekimleri yapılır, yüzlerindeki korku hissedilir. Bu esnada erkek çalışanların yerlerinde oturdukları ve sessiz kaldıkları gösterilir. Nitekim

126

Connel’ın da söylediği gibi kadınlar her daim baskı gücüyle engellenir ve her türlü rekabet kadınları eledikten sonra erkeklerin kendi arasında başlar (Connel, 1998: 173). Kadınlar kapıdan çıkmak üzereyken tekrar arkadan bel plan çekimleri yapılır, bu çekim aracılığıyla dikkat kapıda onları bekleyen silahlı muhafıza çekilir. Kapıdan çıktıklarında kamera ark hareketi yapar ve binanın önünde silahlı askerler ve zırhlı araçlar olduğu görülür. Işık daha önceki sahnelerdeki gibi soluktur.

Şekil 21. 1.sezon 3.bölüm 23’23’’

Sahne June’un omuz plan çekimiyle başlar, yeni kanunla birlikte bir kadının hesabındaki parayı sadece bir erkek aracılığıyla kullanabileceğini öğrenmişlerdir, bu sebeple düşünceli görünmektedir. Luke’a gülerek “bütün param senin” demesinin üzerine Luke da “ben sana bakarım” diyerek ortamı yumuşatmaya çalışır. Bu sırada kamera onları daha geniş açıdan çeker ve Moria’nın gözlerini devirdiği gösterilir. Moria’nın bu hareketine karşılık olarak Luke “Karıma neden bakamazmışım?” der. Luke bu söylemiyle ataerkinin fikirlerinin çok küçük yaşlardan itibaren özellikle erkeklere yerleştirildiğinin ve bunun doğallaştırıldığının simgesidir. Tıpkı Bourdieu’nün de belirttiği gibi ataerkil sistemlerde her erkeğin yanında kendisine doğası gereği ihtiyaç duyan zayıf bir kadın olması gerektiği fikri aşılanır (Bourdieu, 2015: 22-23). Bunun üzerine Moria oldukça sinirlenerek “O sana ait değil, senin malın değil ona bakmana ihtiyacı yok. Hepsi böyle başlıyor, bize bakmak istiyorsunuz çünkü zayıfız öyle mi? Eksik kalıyoruz, paranla ilgilenirim, vücudunla ilgilenirim” der. Bu sahnede Moria, kadın hareketinin ve feminist düşüncenin bir simgesidir. Sahnede odanın içi fazlasıyla loştur, bu içinde bulundukları

127

toplumsal koşulların ve kadınların durumlarının giderek kötüleşmeye başladığının da bir belirtisidir.

Şekil 22. 1.sezon 6.bölüm 30’50’’

Sahne Serena’nın bir takım yazılı kağıtları gözden geçirdiğini gösteren detay çekimiyle başlar, oldukça hevesli ve heyecanlıdır. Boy plan çekimi yapıldığında kamera geniş plandan resmi bir yerin kapısında beklediğini gösterir. Sahnenin devamında Fred kapıdan çıkar Serena’yla birbirlerine doğru yürümeye başlarlar. Fred Serena’nın konuşmasına izin vermediklerini söylerken kamera Serena’nın omuz plan çekimini yapmaktadır ve yaşadığı hayal kırıklığının izleri yüzünde görülür. Ardından Serena’nın arkasını dönerek yürüdüğü görülür, bu son kadının da erkeklerin kendileri için kurdukları dünyadan uzaklaştırıldığının simgesidir. Serena’nın gidişinden sonra kapıdan bir komutanın çıktığı görülür, Fred’e yaklaşarak Serena’nın üzülmesinin onların hatası olduğunu, kadınlara gereğinden fazla sorumluluk verdiklerini ve akademik kariyerle profesyonel işlere odaklanarak asıl amaçlarını unuttuklarını ve buna bir daha izin vermeyeceklerini söyler. Buna karşılık Fred’in sessiz kalması Serena’nın değil erkek kardeşlerinin destekçisi olduğunun belirtisidir. Nitekim bu sahnenin de yansıttığı ve Beauvoir’in de belirttiği üzere erkekler tarih boyunca bütün gücü ellerinde tutmuş bu güç aracılığıyla kadınları kendilerine bağımlı kılmanın kendileri için iyi olacağını düşünmüşlerdir. Bu bağımlılığı kimi zaman yasalar, kimi zaman din, kimi zaman da bizzat aile aracılığıyla sürdürmüşlerdir (De Beauvoir, 1971: 169).

128

Şekil 23. 1.sezon 5.bölüm 32’27’’

Sahne June’un komutanın odasından çıkmak için ilerlemesiyle başlar. Tam bu sırada komutan dünyayı daha iyi bir yer yapmak istediklerini söyler. Komutanın bu cümlesi, Connel’ın söylediği iktidar grubunu temsil edenlerin erkeklerden oluştuğunu düşünürsek, bu grubun “erkek yasaları”nın devamı için ellerindeki güçleri sonuna kadar kullanacakları ve bunu doğallaştırmaya çalışacakları fikrini destekler niteliktedir (Connel, 1998: 173). Ardından June’un arkadan bel plan çekimi yapılır, kapının önünde ve çıkmak üzere olmasına rağmen komutana döner. Bu sırada kamera ona yaklaşır ve omuz plan çekimi yapılır. Bu sayede yüz ifadesinden sinirli olduğu anlaşılır ve “Daha iyi mi?” diyerek şaşkınlığını da belirtir. Sahnenin devamında komutanın omuz çekimi yapılır, gayet rahat ve sakin bir ifadesi vardır ve iyinin asla herkes için iyi demek olmadığını ve bazıları için kötü sonuçlanabileceğini söyler. Bu da erkekler için kurulan dünyada aslında kadınların hiçbir önemlerinin olmadığının göstergesidir. Ortam fazlasıyla karanlıktır ve sahnenin gerilimini yansıtır.

129

Şekil 24. 1.sezon 10.bölüm 26’25’’

Sahne karanlık bir salonun geniş plan çekimiyle başlar. Bu sayede sağdan ve soldan ışıklandırılıp dikkatin üzerine çekildiği kişi ve önünde tek sıra halinde oturan erkekler gösterilir. Ardından oturan erkeklerin yan açıyla bel plan çekimleri yapılır ve hepsinin komutan olduğu görülür. Bu sırada kamera konuşan kişi olan komutan Warren’i aşırı dramatik alt açıyla çeker, işlediği bir suçtan bahsetmesine rağmen sanki bu konuşma formalite icabı yapılıyormuş gibi kağıttan okurmuşçasına ifade verdiği gösterilir. Komutan açgözlülük yaptığını, vatanı, kardeşleri ve tanrı arasında olan kutsal anlaşmayı bozduğunu söyler. Buradaki konuşması, erkeklerin kendi aralarında sadece erkek olmalarından ötürü bir dayanışmanın ve sözleşmenin olduğunun belirtisidir. Ortamda onu yargılayanların hepsinin erkek olması ise kadınlarda erkek kadar muhakeme ve yargı gücünün olmadığının düşünüldüğünün, onların bir erkeği yargılayacak güçte olamayacaklarının belirtisidir. Bu durum Kaypakoğlu’nun da işaret ettiği gibi toplumun, erkeklerin kadınlara göre daha objektif, bağımsız, mantıklı, güçlü olduklarına ve duygusal olmadıklarına inandıkları görüşünü destekler (Kaypakoğlu, 1998: 21-22). Göstergebilimsel açıdan bakılacak olursa oda olağandışı şekilde karanlıktır ve her komutanın önünde bir lamba vardır, bu lambalar komutanların yargı ve adalet dağıtmada karanlığı aydınlatan kişilermiş gibi düşünüldüklerinin belirtisidir. Sahnenin devamında komutanlar Warren’in işlediği suçu affederek onu cezalandırmama taraftarı olduklarını gösterirler. Ancak daha önce aynı mahkemede bir kadın yargılandığında (1.sezon 3. Bölüm 32’35’’) ona kendisini savunma hakkı bile verilmemiş ve en ağır ceza olan idama mahkum edilmiştir.

130

Şekil 25. 3.sezon 3.bölüm 12’40’’

Sahne June’un komutanların toplantı yaptıkları odaya girdiğini gösteren arkadan bel plan çekimiyle başlar ve komutan, şarapları onun doldurmasını ister. Daha sonra kamera yüzünü gösterir ve kaşlarının çatıldığı görülür. Bu sırada kamera odanın geniş plan çekimini yapar ve odada pek çok komutanın bulunduğu gösterilir. Sahnenin devamında June’un komutanların kadehlerine şarap doldurduğu görülür. Yüksek rütbeden komutanlar otururken düşük rütbeli komutanlar ayaktadır, bu kadınları sistem dışı bırakıp bir erkeklik kardeşliği oluşturduktan sonra kendi aralarında bir yarışın başladığının belirtisidir. Komutanların sohbetleri, kadınların ve erkeklerin toplum içindeki konumları ve değerleri üzerinden devam etmektedir. Bu esnada Komutan Lawrence June’a daha önceki hayatında editör olduğunu onaylatarak kadınların değerini sorgulayan bir kitap hakkındaki fikrini sorar, ardından cevabını dinlemeden kitaplıktan Darwin’in bir kitabını getirmesini ister, bu seçim komutanın düşüncelerinin Darwin ile paralel olduğunun belirtisidir. June kitabı getirdiğinde ise “kadınlar işe yarayabiliyormuş” diyerek onunla alay eder, diğer komutanlar ise gülerek Lawrence’a katılırlar. Tıpkı Beauvoir’in de vurguladığı gibi erkeklerin dünyasında konu bir hayvan dahi olsa dişinin küçümsenişi kadınların erkeklerde yarattıkları kaygılı düşmanlıktan ileri gelir. Biyoloji aracılığıyla bu küçümseyişi haklı göstermek için çeşitli kanıtlar ararlar (De Beauvoir, 1971: 35). Tüm bunlar komutan Lawrence’ın kadınları erkeklerden daha düşük konumdaki varlıklar olarak gördüğünün belirtisiyken diğer komutanların da onu onaylaması bu sistem içerisinde mutlu olduklarının belirtisidir.

131

Sonuç olarak, Connel’ın da söylediği gibi ataerkil sistemlerde toplumun temelini, hegemonik bir erkeklik biçimini tanımlayan erkekler arası ilişkiler oluşturur (Connel, 1998: 245). Dizide de Gilead’ın yeni sistemi, ileri boyut bir ataerkil rejim olarak tasarlanmış, erkek ilişkileri ve erkeklik kardeşliği üzerine inşa edilmiştir. Erkeklik kardeşliği, hem yeni rejimlerinin devamlılığını garanti altına almış hem de kadınları sistemden eleyerek yarışı kendi aralarında sürdürebilmelerini sağlamıştır. Bu eleme, sistemi kurmaya yardım eden kadınlar da dahil olmak üzere tüm kadınları kayda değer mevkilerden uzaklaştırmaları ve bunu kadınlığın doğasında mevcut olduğunu iddia ettikleri eksiklikle bağdaştırmaları ile de kendini göstermiştir. Nitekim Bourdieu erkeklerin kendi mevzilerini kadınlaşmaya karşı korumasını, erkek olarak en derinlerinde yatan güçlerini korumakta olduğunu düşünmelerine bağlamıştır (Bourdieu, 2015: 119-121).