• Sonuç bulunamadı

PSİKOTERAPİNİN AMAÇLARI

Psikoterapide; hastanın varolan semptomlarını giderme, değiştirme ve geriletme, davranış bozukluklarını düzeltme, kişiliğin olumlu yönde değişimini ve gelişimini sağlayarak uyumlu bir insan haline getirme, çevresiyle daha kolay baş edebilme yollarını geliştirme amaçlanabilir.95 Hasta ile kurulan özel ilişki aracılığı ile duygusal çatışmaları çözümlemek ve daha gerçekçi problem çözme yolları geliştirmesi için hastayı yönlendirmek psikoterapinin önemli görülen amaçlarındandır.96

Psikoterapiye gelen hastanın, olduğundan daha iyi duruma getirilmesi psikoterapinin amaçlarındandır. Bununla beraber hastanın hangi amaçla psikoterapiye geldiği de psikoterapinin işleyişi açısından önem taşıyabilir. Hasta

95 Alper ve diğ., a.g.e., s. 350; Atkinson ve diğ., a.g.e., s. 574; Çifter, a.g.e., s.601-602; Sayar, Kemal, Psikoterapi Nedir? www.kemalsayar.com/deneme/ 25.12.2008; Sütçigil, a.g.m., s.1.

herhangi bir korku ya da stres sebebiyle terapiye gelebilir, ya da anlaşılmadığını düşünmesi sebebiyle terapi almak isteyebilir. Hasta; terapistten destek almak, uyum mekanizmasını harekete geçirebilmek, hastalığının semptomlarını gidermek, olumsuz davranışları değiştirmek, bilişsel düzeydeki bozuklukları gidermek, kişilik bozukluklarını gidermek ya da kişiliğini geliştirmek gibi sebeplerle terapiste gelebilir. Hastanın amaçlarına göre, terapist en uygun stratejiyi seçerek onu tedavi edebilir. Bunun yanında hastanın sınırlı bir varlık olmasından kaynaklanan problemleri de olabilir. Varoluşsal nedenlerle acı çeken ve anlam arayışında olan hastaya, yterapist, uygun bir yöntemle yardımcı olabilecek, anlam isteğini giderebilecektir.97

Psikoterapi, hastaya kendisinin daha gerçekçi ve daha olgun bir uyum gösterebilmesine yardım eder.98 Daha olgun ve uyumlu bir kişiliğin gerçekleştirilmesi için psikoterapi yöntemlerinden hangisinin kullanılacağına terapist karar verir. Bu yöntem ve teknikler hastanın içinde bulunduğu durumla ilişkilidir. Psikoterapide kullanılan hangi yöntem ve tekniğin hastada düzelme ve değişme sağladığı tartışma konusudur. Ancak güven ve açıklık üzerine kurulan, iyi ve olumlu hasta-terapist ilişkisinin belirli bir süre içinde hastada olumlu değişmeler sağladığı öngörülmektedir.

Hasta ile hekim arasında kurulan ilişki ve iletişimi ifade eden psikoterapide hastanın davranışsal, duygusal ve zihinsel açıdan olumlu yönde değiştirilmesi ve geliştirilmesi hedeflenir. Psikoterapi, belirtilen hususları sağlamak için yürütülen profesyonel bir tedavi olarak ele alınmaktadır. Psikoterapinin bir disiplin olarak yürütülebilmesi için, hekimin belli bir eğitim almış olması ve hasta ile ilişkinin tedavide olumlu sonuç vermesi önem arz etmektedir. Psikoterapinin ne olduğunu belirleyen sadece etkileşim değil, bu etkileşimin kendine özgü içeriği, amacı ve sosyal alt yapısı99 olduğu ifade edilmektedir.

Psikoterapi, hasta ile terapist arasında kurulan ilişkiden oluşmaktadır. Bu ilişkinin bilimsel olmasının yanında, ilişkinin amacına ulaşması için etkileyici özelliklere sahip olması gerekmektedir. Psikoterapide anlamlı ve verimli bir sürecin

97 Özakkaş, a.g.e., s. 194; Alper ve diğ., a.g.e., s. 355. 98 Dinçmen, a.g.e., s. 107.

gerçekleşmesi için temel koşullar vardır. Bu koşulların hepsi birbiriyle bağlantılıdır ve birbirini bütünleyici özelliğe sahiptir. Bu koşullara bilinçli olarak dikkat edilirse psikoterapinin amaçlarına ulaşması söz konusu olur.

Psikoterapide dinleme, empati kurabilme, güven ve destek sağlama, taraf tutmama ve yargılamama, içgörü sahibi olma, esnek olabilme, uygulamalı psikoterapi eğitimi görme gibi koşullar temel koşullardır.100 Bu koşullara sahip olan terapist amacına daha kolay ulaşabilecektir.

Psikoterapi ilişkisinde olumlu ilişkiler geliştirebilmede, başka insanlardan bilgi toplamada ve hastanın derdini anlamada en güçlü aracın dinlemek olduğu söylenebilir.101 Dinlemeyi bilmeyen terapistin, hastasına yardımcı olabileceği söylenemez. Dinleme; terapistin rahat olmasına ve insana ilgi, saygı ve empati ile yaklaşımına bağlıdır.102 Dinlemenin önemli bir diğer yönü de anlatılan şeylerin içeriğinin yanı sıra, anlatış biçimi, sesin niteliği ve anlatılan şeylerin ardındaki anlamları dinleyebilmedir.

Empati, kişinin kendisini bir başkasının yerine koyarak, o durumda neler duyabileceğini, düşünebileceğini, nasıl davranabileceğini anlamaya çalışmaktır.103

Empatide terapistin hastasıyla kısa süreli özdeşim kurabilmesi gerekir. Eğer terapist hastanın sorunları, kişiliği ve yaşantısıyla fazla özdeşleşirse, terapist kendi kimliğini kaybetme ile yüzyüze gelir. Bu nedenle terapist empati kurarken, kendi kimliğini koruyabilmeli, terapinin amaç ve yöntemlerini unutmamalı, kendi benliği ile hastanın benliği arasında ayrım yapmayı sürdürebilmelidir.

Hasta, sorunlarını kendine özgü ve başa çıkılamaz olarak görme

eğilimindedir. Sorunların olağandışı olmadığını ve bunların çözülebilir olduğunu gösteren bir terapist, hastasına destek olacak ve onunla güven verici ilişkiler kurabilecektir.104

Terapist, hastasına yardımcı olmaya ve onu anlamaya çalışmaktadır. Ancak, hastanın birçok çatışmalı ilişkisi, duyguları ve düşünceleri olabilir. Terapist, bunlara karşı önyargısız olmalı ve hastasını yargılamamalıdır. Bu durum, hastanın terapistten

100 Öztürk, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, s. 478-481; Atkinson ve diğ., a.g.e., s. 592. 101 Öztürk, a.g.e., s. 478.

102 Sütçigil, a.g.m., s. 5.

103 Öztürk, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, s. 479. 104 Atkinson ve diğ., a.g.e., s. 592.

beklediği en önemli hususlardandır. Terapist, yargısız, taraf tutmayan soruları ile sabırlı ve empati ile hastasına yaklaşırsa, ilişkide güven ortamı oluşur.105 Güven ortamında hasta, direnç göstermeden ve korku duymadan kendini kolayca ifade edebilir.

Hemen hemen psikoterapilerin hepsi, hastaya kendi zorluklarıyla ilgili bir açıklama sağlayarak hastaya içgörü kazandırır. Hastaya rahatsız edici duygu, düşünce ve davranışlar için bir açıklama sağlamak, hem hastanın hem de terapistin, sorunları hafifleteceğine inandırır.106 İşini iyi yapan terapist, hastasına sorunlarına dair yapacağı açıklamalarla hastasının bakış açısını değiştirebilecek ve hastasına içgörü kazandırabilecektir.

Terapistin “hastalık yok, hasta var” ilkesine bağlı kalması gerekir.107 Bu ilke, her insanın rahatsızlığının ve sorunlarının çok değişik olabileceğine dayanır.108 Buna göre, terapistin esnek olması, katı kuram ve uygulamalara bağlı kalmaması gerekir. Terapist, kuram ve yaklaşımlara bağlı kalsa bile uygulama esnek olmalı; hastanın sorunlarına ve kişiliğine göre uygun bir zamanda, yöntemde değişiklikler ve ayarlamalar yapmalıdır.

Psikoterapinin tam anlamıyla gerçekleşmesi için kuram ve teknik bilgisi yeterli olmaz. Psikoterapi verebilmek için özel uygulamalı eğitimden geçmek gerekmektedir.109

Bütün bu koşullara dikkat eden terapist, başarılı bir terapist sayılabilir.