• Sonuç bulunamadı

Dua ve Bedensel Hastalıklar

Belgede Telkin ve terapide duanın önemi (sayfa 105-112)

A. DUA VE HASTALIKLAR

1) Dua ve Bedensel Hastalıklar

Dinin ruhsal ve bedensel sağlıkla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Konuyla ilgili hızla artan araştırmalar, genellikle dinin ya da dinî pratiklerin ruhsal ve bedensel sağlıkla ilişkili olduğunu söylemektedir.438 Dinin ruhsal sağlığa olumlu etkide bulunmasının yanında, bedensel sağlığa da olumlu etkilerde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Dinî pratik olan duayı da içeren derin düşünmede, zihnin yoğunlaşmasıyla fiziksel anlamda etkiler tespit edilmiştir. Gözle görülebilir ya da incelenebilir fiziksel olaylarda zihnin yoğunlaşmasıyla kanda, beyinde ve vücudun çeşitli

437 Cohen, Cynthia B. ve diğ., Prayer as Therapy,Journal Title: The Hastings Center Report, V. 30, I. 3, 2000, s. 45-47.

438Koenig, Harold George, Michael E. McCullough, David B. Larson, Handbook of Religion and

Health, Oxford University Press, Oxford 2001, s. 231,

http://books.google.com/books?id=h8F3OmblmH4C&pg=PA341&dq=handbook+of+mental+health+ andreligion&lr=#PPA257,M1, 15.04.2009; Chamberlain, Theodore J. and Cristopher A. Hall,

Research on the Relationship Between Religion and Health Realized Religion, Templeton Foundation

Press, Philadelphia 2001, s. 217-220, http://books.google.com/books?id=w-

XZX0CUSpwC&dq=psychotherapy+religion+mental+health&lr=&source=gbs_summary_s&cad=0, 15.04.2009; Spilka, a.g.m., s. 373.

bölgelerinde değişimler yaşanmaktadır. Bu durumun sinir sistemini daha üretken, hassas ve kontrol edilebilir hale getirildiği savunulmaktadır.439 Dolayısıyla derin düşünme ve zihinsel yapılanmanın gerçekleştiği dua ve ibadetler, vücutta olumlu anlamda bazı değişimlere sebep olmaktadır.

Din ve bedensel sağlık arasındaki ilişkide, yalnızca hastalar değil, doktorlar da araştırma konusu yapılmıştır. Konuyla ilgili olarak, dinle ilgisi bulunan 21 doktorun din ve sağlıkla ilgili ne düşündükleri üzerine yarı yapılandırılmış mülakat tekniğiyle bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Sonuçta doktorlar dinin sağlığa etki ettiğini, ancak hastalık üzerinde birinci dereceden etki etmediğini ifade etmişlerdir. Dolayısıyla din, sağlıklı olmaya götüren faktörleri hızlandırmış olmaktadır. Doktorların genel olarak ittifak ettikleri nokta, din ve dindarlığın kişiye hastalığını anlama ve onunla mücadele etme gücü vermesidir. Bu durum hastada olumlu etkiler uyandırır. Eğer din ve dindarlık, psikolojik çatışma yaşatırsa ve tıbbî tavsiyelerin reddedilmesine sebep olursa, o zaman olumsuz etkide bulunur.440 Dolayısıyla dinin olumsuz etkileri bulunmakla birlikte, genellikle dinin, sağlığı olumlu yönde etkilediği söylenebilir. Doktorlar da sağlığın iyi yönde gelişme göstermesi için, dinî inanç ve pratiklerin yapılmasını uygun görmektedirler.

Duanın objektif bir etkiye sahip olup olmadığıyla ilgili ilk çalışmayı Francis Galton yapmıştır. Galton, istatistikî metodları kullanarak yaptığı araştırmada, duanın objektif etkiye sahip olmadığı sonucuna varmıştır. Çalışmasında en çok dua edenler olarak bilinen kilise görevlilerinin sağlıklı olma ve uzun yaşama açısından durumlarını değerlendiren Galton, kilise görevlilerinin diğer insanlardan daha uzun yaşamadıklarını ve daha sağlıklı olmadıklarını tespit etmiştir.441 Bu çalışma duanın olumlu etkiye sahip olduğunu desteklemeyen bir çalışmadır. Ancak ilk dönem çalışmalarının daha sonra yapılan çalışmalarla kıyaslanması duanın etkilerini daha objektif olarak ortaya koyabilecektir.

Galton’un çalışması günümüz çalışmalarıyla uyuşmamaktadır. Buna göre din ve maneviyatın fiziksel ve ruhsal sağlık arasındaki ilişkilerin incelendiği 1200

439 Bkz. Özelsel, age, s. 154-155.

440 Yapıcı, Asım, Ruh Sağlığı ve Din Psiko-sosyal Uyum ve Dindarlık, Karahan Yay., Adana 2007, s. 78.

441 Bkz. Galton, Francis “Statistical Inquiries into the Efficacy of Prayer”, Psychological Perspectives

empirik araştırmayı David Larson ve Susan Larson, makalesinde kısa ve özlü bir şekilde ele almıştır. Bu araştırmalarda dinî ibadetlere katılma sıklığı ile uzun yaşama arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır. Dindar insanların daha uzun yaşadığı ve dinin, başka faktörler araya girmediği sürece, erken ölümlere karşı koruyucu olabileceği ortaya konmuştur. Ayrıca dindarların cerrahî müdahalelerden sonra iyileşme şansı dindar olmayanlara göre daha fazladır. David Larson ve Susan Larson, dinî ve manevî çöküntülerin önüne geçilmesinin fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların tedavi sürecini hızlandıracağı ve olumlu etkide bulunacağı sonucuna varmışlardır.442 Ayrıca Presbiteryan papazları üzerinde yapılan araştırmada papazların dua etme sıklığı ile üç tür sağlık durumu (genel sağlık, ruhsal sağlık ve yaşama gücü) arasında yüksek seviyede ilişki bulunmuştur.443 Bu durum, günümüz çalışmalarının önemli veriler sunduğunu göstermektedir. Bu durumda dinî ibadetlerin insanın yaşam süresini dolaylı olarak artırdığı söylenebilir. Çünkü din ve ibadetler, insanın sağlığına değer verdiğinden din kişiyi, bedene zarar veren şeylerden uzak tutar. Böylece insanın hastalıklardan korunması ve yaşam süresinin artması sağlanmış olur.

Kişinin kendisine yaptığı dua fayda verebileceği gibi başkasına yapacağı dua da faydalı olabilir. Şefaat duası adı verilen başkası tarafından yapılan duanın San Francisco General Hospital’da Koroner Kalp Bakım Ünitesi’ndeki 393 kalp hastasına nasıl bir etkide bulunduğu Byrd Randolph tarafından araştırılmıştır. 57 kişinin katılmadığı çalışmada hastalar tesadüfî örneklem yöntemiyle belirlenmiştir. Hastanenin dışında bulunan duacılar, hasta taburcu olana kadar duaya devam etmişlerdir. Dua edilen grup ile kontrol grubu karşılaştırıldığında, dua edilen grubun diğerine göre daha az kalp tıkanıklığı gösterdiği, daha az antibiyotik tedavisine ve idrar söktürücüye ihtiyaç duydukları, daha az zatürreye rastlandığı ve oksijen verildiği sonucu çıkmıştır.444 Ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında, dua edilen grubun

442Bkz. Larson, David B. and Susan B. Larson, “Spirituality's Potential Relevance to Physical and Emotional Health: A Brief Review of Quantitative Research”, Journal of Psychology and Theology, V. 31. I. 1, 2003, ss. 37-51.

443 Meisenhelder, Janice Bell and Emily N. Chandler, “Frequency of Prayer and Functional Health in Presbyterian Pastors”, Journal for The Scientific Study of Religion, C. XL, I. 2, 2001, s. 324-326. 444 Bkz. Randolph, C. Byrd, “Positive Therapeutic Effects of İntercessory Prayer in A Coronary Care Unit Population”, Psychological Perspectives on Prayer a Reader, Ed. Leslie J. Francis and Jeff Astley, Gracewing Press, 2001, 156-163.

her bakımdan daha iyi bir tablo gösterdiği görülmektedir. Duanın bedensel hastalıklarda etkili olabileceği bu çalışmayla daha iyi anlaşılmaktadır.

Başkası tarafından yapılan duanın AIDS hastalığıyla ilişkisini CMRI’nın (Complementary Medical Research Institute- Tamamlayıcı Tıbbî Araştırmalar Enstitüsü) başında bulunan Elizabeth Targ ve arkadaşları incelemişlerdir. Bu çalışma şefaat duasının ölüm oranlarını istatistikî olarak anlamlı bir şekilde etkilediği göstermektedir. 10’ar kişiden oluşan deney ve kontrol grubunda, yapılan dua neticesinde deney grubundan hiç kimse ölmezken, kontrol grubundan 4 kişi ölmüştür. Bu çalışma bir sene sonra daha verimli sonuç alınması için sayı iki katına çıkarılarak tekrarlanmıştır. Ölüm oranlarıyla ilgili olarak önce yapılan çalışmaya benzer neticeler çıkmıştır.445 Sonuç olarak, dua edilen grupta ölüm riskinin daha az olduğu görülmüştür. Byrd ve Targ’ın yaptığı çalışmalar, duanın bedensel rahatsızlıklara olumlu etkilerde bulunduğunu göstermektedir. Aynı zamanda bu çalışma kişiye başkası tarafından yapılan duanın da önemli olduğunu göstermektedir. Dua sadece kişinin kendisine değil, başkasına yapıldığında da etkili olabilmektedir.

Kişinin başkası adına yaptığı duanın sağlıkla ilişkisi, bilimsel olarak tespit edilmekle beraber, bu tür duanın Allah’ın rıza ve hoşnutluğunu kazanmada önemli olduğu Kuran-ı Kerim’de ifade edilmektedir. Kuran’da geçen dua örneklerinde kişinin hem kendisi için, hem de diğer müminler için dua etmesi istenilir.446 Hz. Peygamber de müslümanın, müslüman kardeşi için yapacağı duanın hem dua ettiği kişiye hem de kendisine fayda vereceğini bildirmiştir.447 Bu hadislerde kişinin müslüman kardeşine yaptığı duanın kabul edileceği haber verilmekte, yapılan duanın aynı şekliyle kendisine mukabele edileceği ifade edilmektedir. Dolayısıyla kişi başkasının iyiliğini isterken, kendi iyiliğini de istemiş olmakta, hem kendisinin hem de dua ettiği kişinin hayatına olumlu bir etkide bulunmuş olmaktadır.

Dua edenlerin büyük bir kısmı dinî bağlılığı olan kişilerdir. Dinlerde dua bir ibadet olarak görüldüğünden, dua etmekle dindarlık arasında ilişkinin olduğu söylenebilir. Bu nedenle dindarların hastalıklarla ilişkisi tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu konuda kalp damar hastalığıyla dindarlık arasındaki ilişki üzerine yapılan bir

445 http://www.csicop.org/si/2001-03/fringe-watcher.html, 04.03.2009, Western Journal of Medicine, Aralık 1998.

446 Bkz. Haşr, 59/ 10; Muhammed 47/19; İbrahim 14/41. 447 Müslim, Zikir 86-87.

çalışmada dindarlığın; daha düşük miyokard enfarktüs riskine neden olduğuna, kalp damar hastalıklarında daha az ölümlerin gerçekleştiğine, ameliyat sonrası daha uzun yaşamaya neden olabileceğine ilişkin sonuçlar elde edilmiştir.448 Ancak çalışmalar Yahudi gruplar üzerinde gerçekleştiğinden bu konuda diğer grupları da içeren çalışmalar gereklidir. Bununla beraber depresyon, stres gibi psikolojik rahatsızlıklar kalp hastalıklarını tetikleyebilir. Dinin depresyon ve stresle başaçıkmadaki etkisi düşünüldüğünde, dinin kalp hastalıkları riskini azalttığı söylenebilir.

Son zamanların en büyük sağlık problemi sayılan AIDS’e çare bulma çalışmaları, araştırmacılar tarafından sürdürülmektedir. Keşfedilen tıbbî müdahaleler, AIDS’le yaşayan hastaların yaşam kalitelerini artırmada yeterli olmayınca, başka arayışlara gidilmiştir. Bunlardan birisi de, dinî ve manevî arayışlardır. Konuyla ilgili Verna Benner Carson HIV virüsü taşıyan ve AIDS ile ARC teşhisi konan 100 hasta üzerinde çalışmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre, dua ve meditasyon ile tahammül sınırının yüksekliği arasında pozitif bir ilişki ortaya çıkmıştır. Çalışmaya katılan hastaların % 66’sı dua etkinliğine katılırken, %55’i meditasyonu tercih etmiştir.449 Dinî ve ruhsal aktivitelerin bedensel

rahatsızlıklar üzerinde etkili olduğunu gösteren bu çalışma, bedenle ruhun bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğini de ifade etmektedir.

Klinik deneyler, geleneksel ya da spiritual inanç ve pratiklerin hipertansiyonla ilişkisini tespit etmeye çalışmıştır. Bir kısım araştırmalar bu ikisi arasında negatif ilişkiler tespit ederken, bir kısım araştırmalar ya hiç ilişki bulamamış ya da pozitif ilişkiler tespit etmişlerdir. Duanın kan basıncının normalleşmesini sağladığı ve ağrıyı azalttığına dair çalışmaların olduğu ifade edilmektedir.450 Örneğin, Elkins, Anchor ve Sandler duanın tansiyonu indirmedeki etkisini incelemek için bir çalışma gerçekleştirdiler. Fiziksel ve subjektif olarak ölçülebilen tansiyonun etkisi, 42 kişi üzerinde 10 gün boyunca yapılan periyodik

448 Koenig ve diğ., Handbook of Religion and Health, s. 246.

449 Bkz. Carson, Verna Benner, “Prayer, Meditation, Exercise and Special Diets: Behaviours of the Hardy Person with HIV/AIDS”, Psychological Perspectives on Prayer a Reader, Ed. Leslie J. Francis and Jeff Astley, Gracewing Press, 2001, ss. 336-344.

çalışmalarla incelendi. Sonuçta duanın tansiyon seviyesini düşürdüğü tespit edildi.451 Brown ve Gary’nin yaptığı çalışma ise dinî inanç ve aktivitelerin hipertansiyonla ilişkisini tespit edemezken, Scotch’nin yaptığı çalışma dinî aktivitelerle hipertansiyon arasında negatif bir etki tespit etmiştir. Yine kentte yaşayan kadın dindarlarla kırsal kesimde yaşayan dindarların daha düşük hipertansiyona sahip oldukları bulunmuştur.452 Bu araştırmalar dinle tansiyon arasında negatif ve pozitif ilişkilerin olduğunu göstermektedir. Ancak Borwn ve Gary’nin yaptığı çalışmada dinî bağlılıkla daha az sigara ve alkol kullanımı ve daha az depresif belirtiler arasında ilişkiler de bulundu. Bu çalışma dinî bağlılıkla tansiyon arasında direkt olmasa da dolaylı olarak ilişkinin olduğunu göstermektedir. Tansiyon sebeplerinden sayılabilen sigara, alkol kullanımı ve depresyonun azalması ile din arasında ilişkiler vardır. Din koyduğu kurallarla bu tür davranışları engelleyerek ya da azaltarak insanların daha sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlayabilmektedir. Konunun daha iyi anlaşılması için daha fazla çalışmaların yapılması gerekli görülmektedir. Ayrıca hipertansiyona etki edebilecek unsurların arasında dinle beraber sosyo-kültürel etkenler, genetik faktörler gibi değişkenler de dâhil edilerek çalışmalar yapılabilir.

Dinî pratiklerden biri olan duanın kalp, mide ve bağırsakla ilgili hastalıklarda iyileşmeye sebep olabileceği ifade edilmiştir. Dua ile zihinsel konsantrasyonun sağlanması, hastalık acılarının azaltılmasında etkili olabilmektedir. Özellikle İslamî dua pratiğinin modern fizikçiler tarafından tavsiye edilmesi dikkat çekicidir.453 Buna göre İslam dininde yer alan duanın araştırmalara konu olması, yeni gelişmelerin habercisi olabilir. Genellikle Hıristiyanlardaki duanın merkeze alınması, diğer dinlerdeki duanın öneminin ortaya koyulmasına engel teşkil etmektedir.

Hastalıkların insan psikolojisine olumsuz etki edebilmesi söz konusu olabilir. Bu nedenle ciddi hastalıklarla mücadelede kişi psikolojik destek de almak zorunda kalabilir. Kanser ciddi bir hastalık olarak görülür. Kanser hastalarının dinî bağlılıkları da incelenen konular arasındadır. Buna göre İsviçreli ve Mısırlı kanser

451 Francis, Leslie J. and Thomas E. Evans, “The Psychology of Christian Prayer: A Review of Empirical Research”, Psychological Perspectives on Prayer a Reader, Ed. Leslie J. Francis and Jeff Astley, Gracewing Press, 2001, s. 11.

452 Koenig, ve diğ., Handbook of Religion and Health, s. 252-257.

453 Husain, Syed Arshad, “Religion and Mental Health from the Muslim Perspective”, Handbook of

hastalarının önemli kısmı, Allah’a inandığını ve dua etmenin kendilerine başaçıkmada yardımcı olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca kanserli hastaların başaçıkmada en fazla duaya başvurdukları görülürken, hastaların %93-98’i hastalıkları sırasında rahiplerin kendilerini ziyarete gelmesinden büyük bir memnuniyet duyduklarını ifade etmişlerdir.454 Kanser hastalarının iyileşmesinde önemli bir etken olarak görülen moral ve motivasyon, hastanın inancı ve dindar çevresi tarafından sağlanabilir. İyimser duygulara sahip olan hasta, depresyondan ve stresten uzak duracak, hastalığın iyileşme hızı da artacaktır. Bu şekilde bir başaçıkma, olumlu dinî başaçıkmadan sayılabilir.

Kanser gibi ciddi hastalıklarla mücadele eden kişilerde, bazı durumlarda olumsuz dinî başaçıkma gerçekleşmektedir. Bu tür başaçıkmada istek duasında bulunan bazı hastalar, dualarına cevap verilmediğini düşünebilirler. Böylece hastalar, duayı olumsuz bir dini başaçıkma olarak kullanmış olurlar. Ancak bu hastaların hayatlarından memnuniyet duymalarında ve psikolojik iyi hallerinde azalmalar tespit edilmiştir. Ayrıca kansere bağlı stres belirtilerinde de artış görülmüştür.455 Dolayısıyla bir dine inanma ya da dua etme, her zaman olumlu bir

etki yapmamaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, gerçek bir imana ya da duanın gerçek anlamına sahip olmayan kişilerde din olumsuz bir işlevle sahip olabilir. Dinin özüne bağlı kalan ve imanın gerçek lezzetine ulaşan kişi ise karşılaştığı olumsuzluklara olumlu bir anlam yükler. Böylece hastanın hem başaçıkma davranışı kolaylaşır hem de din olumlu anlamda destek sağlamış olur. Hastaların ziyaret edilmesi, hastaya moral olmakta ve başaçıkmayı kolaylaştıran bir güç olarak görülmektedir. Hastalıklarla mücadele edenlerin duygu ve düşüncelerinde değişmeler görülmekte, hasta duygusal olarak hassaslaşmaktadır. Psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyan hastaların ziyaret edilmesi, hastaya moral sağlamakla birlikte, bu durum dinlerin öngördüğü bir durumdur. Bu hususta Hz. Peygamber hasta ziyaretinin dinî bir vecibe olduğunu, kişinin diğeri üzerinde bulunan haklardan biri olduğunu ifade etmiştir.456 Ayrıca Hz. Peygamber’in hasta

454 Koenig ve diğ., Handbook of Religion and Health, s. 311, 314.

455 Sherman, Allen C. and Stephanie Simonton, “Religious Involvement Among Cancer Patients”,

Faith and Health, Ed. Thomas G. Plante and Allen C. Sherman, The Guilford Press, New York 2001,

s. 178-179.

ziyaretinde bulunan kişilere meleklerin dua ettiğini haber vermesi457de hasta yakını olanları ilgilendiren ve onları ziyarete teşvik eden önemli bir motiv olmaktadır. Hastaların ziyaret edilmesi gerekliliği dinlerin insanlara ve ruh sağlığına verdiği değeri göstermektedir. Moral seviyesi yüksek olan hastalar, hastalıklarıyla daha kolay başaçıkmaktadırlar.

Belgede Telkin ve terapide duanın önemi (sayfa 105-112)