• Sonuç bulunamadı

Proletarya Kültür ve Eğitim Örgütleri Konferansı Prezidyumuna Mektup

ı 7 . 9 . 1 9 1 8

Değerli Yoldaşlar,

İyi dilekleriniz için sonsuz teşekkürler ediyor ve çalışmalarınız­

da bol şans diliyorum.

Sosyalist Devrimin zaferi için başlıca koşullardan biri; egemen olması gerektiğini, bu egemenliğin kapitalizmden sosyalizme ge­

çiş döneminde sürdürülmesi zorunluluğunu proletaryanın kav­

ramasıdır. Eğer sınıflar tümüyle ortadan kaldırılacaksa, sömürü­

cülerin direnişi kırılacaksa ve çalışan ve sömürülen halkın tüm kitlesi -ki bunlar kapitalizm tarafından ezilmiş, aşağılanmış ve dağıtılmıştır- kentli işçilerin çevresinde birleşecek ve onlarla sıkı bir ittifaka sokulacaksa, çalışan ve sömürülen tüm halkın öncüsü olarak proletaryanın egemenliği bu geçiş döneminde zorunludur.

Tüm başarılarımız, işçilerin bunu kavramalarından ve devleti kendi Sovyetleri aracılığıyla yönetmelerinden kaynaklanmaktadır.

Ancak henüz işçiler bunu yeterince kavramış durumda değil­

lerdir ve çoğu kez kendilerini devlet yönetimine yükseltme konu­

sunda çekingen davranmaktadırlar.

İşte buna karşı savaşın yoldaşlar. Proleter kültür ve eğitim ör­

gütleri bunda sizlere yardımcı olsun. Böyle bir çalışma daha ileri­

ki başarıların ve sosyalist devrimin nihai zaferinin güvencesi ola­

caktır.

Selamlar,

V, Ulyanov (Lenin)

Toplu Eserler, c. 28, s. 94

112

i şçi, Köylü , Kazak ve Kızıl Ordu Vekilieri Sovyetlerinin Olağan üstü Altıncı Tüm-Rusya Kongresi'nde

Devrim i n Y ı ldön ü m ü Üzerine Konusma

,

6 Kasım 1918

Başlangıçta, sloganımız işçi denetimi idi. Dedik ki, Kerenski hükümetinin tüm vaatlerine karşın kapitalistler üretimi sabote etmeyi ve işçi çıkarımını artırmayı sürdürmektedirler. Bunun tam bir çöküntüyle sonuçlanacağını şimdi görüyoruz. O halde, her sosyalist işçi hükümetinin atması gereken ilk temel adım, işçi de­

netimidir. Hemen sanayinin tümünde sosyalizmi ilan etmedik.

Çünkü sosyalizm ancak işçi sınıfı ekonomiyi işletmeyi ten, emekçi halkın otoritesi sağlam bir. biçimde kurulduktan sonra biçimlenip pekiştirilebilir. Eğer bu yoksa, sosyalizm yalnızca bir dilekten öteye geçmez. İşte bu nedenle, çelişkili ve yetersiz bir tedbir olduğunu bile bile, ama sömürücülerin yokluğunda ve on­

lara karşı uçsuz bucaksız bir ülkede sanayiyi kurmak gibi dev bir görevle işçilerin kendilerinin boğuşması zorunluluğunu da göre­

rek, işçi denetimi uygulamasına geçildi. Bu çalışmada doğrudan ve hatta dalaylı görev alan eski kapitalist rejimin tüm baskı ve zulmünden geçmiş herkes çok şey öğrenmiştir. Henüz pek az şe­

yin gerçekleştirildiğini de biliyoruz. İşçilerin önüne sayısız enge­

lin dikildiği bu son derece geri ve yoksul ülkede, işçilerin sanayiyi çalıştırınayı öğrenmelerinin uzun zaman alacağını da biliyoruz.

Ancak bizim için en önemli ve değerli olan, işçilerin işi kendile­

rinin başarmaları; sanayinin başlıca tüm dallarında kaçınılmaz olarak kanşıklığa, örgütsüzlüğe, ilkelliğe ve yetersizliğe gebe olan işçi denetiminden, işçilerin sanayiyi ulusal ölçekte yönetmelerine geçebilmemizdir.

Sendikaların konumu değişikliğe uğramıştır. Şimdi sendikaların başlıca görevi, tüm yönetim organlarına, merkez kurullarına, ka­

pitalizmden yıkıma uğratılmış ve kasıtlı olarak sabote edilmiş bir sanayi devralan tüm örgüdere kendi temsilcilerini yollamalarıdır.

Sendikalar, daha başından itibaren -insanlığın bilgi dağarcığının sonuçları olan- eğitim ve bilgilerini, sömürücülerin olmadığı top­

lumsal bir ekonominin kurulması için halka yardımcı olmada kullanacakları yerde, kasıtlı olarak sosyalizm umutsuzluk

tohum-ları saçmak amacıyla seferber eden entelektüellerin yardımtohum-ları olmaksızın sanayideki sorunlar ile baş etmesini becermişlerdir.

Sözünü ettiğimiz entelektüellel bilgilerini, tekerleğe çomak sok­

mak için ve sevk ve idare görevi konusunda en az yetişkin ko­

numda bulunan işçileri köstekleme amacıyla kullanmışlardır. Ar­

lık başlıca engelin ortadan kaldırıldığım söyleyebiliriz. Gerçi çok güç oldu ama. burjuvazinin cazibe merkezindeki tüm unsurların girişlikleri sabotajların önü artık alınmıştır. İşçiler, inanılmaz güç­

lüklere karşın bu temel adımı atmayı başarmış, sosyalizmin te­

mellerini atmıştır. Ne gerçekleri abartıyoruz ne de onlardan söz etmekten korkuyoruz. Nihai amacımız acısından baktığımızda, henüz pek az şeyi başardığımız bir gerçektir.

Ama, bu temelleri güçlendirme anlamında çok hem de pek çok şey yapılmıştır. Eer sosyalizm söz konusu ise, işçilerin büyük bir' kesiminin bu temelleri politik olarak bilinç le nmiş bir biçimde , yani kitaplarda ve broşürlerde okudukları uyarınca yerleştirdikle­

rini söyleyemeyiz. Politik bilinçten bizim kastettiğimiz, bu devasa isi kendi elleriyle, kendi gayretleriyle gerçekleştirmeleridiL Ve iş­

çiler, sonunda acılarım bizzat kendilerinin çektikleri binlerce hata yaptılar. Ama her hata, onları, bugün artık kurulup sağlam temel­

ler üzerine yerleştirilmiş bul u nan sanayi örgütlenmesinde e ği tti ve çelikleştirdi. İşlerinin peşini hiç bırakmadılar. Ama bundan böyle yapılacak işin niteliği değişiyor; çünkü artık öncü ve ileri işcileı değil, işçilerin çok büyük bir kesimi kendi elleriyle sosya­

lizmi kurmakta olduklarını, bu kuruluşun temellerinin halihazır­

da atılmış bulunduğunu ve nihayet ülkedeki hiçbir gücün onları bu işi tamamlamaktan alıkoyamayacağım biliyorlar.

Birçok kişiye havli uzun görünen yollar kat etmemiz gereken sanayide; çok büyük güçlüklerle karşı karşıya gelebilirdik. Ancak uzun görünen bu yol, gerçekte kısa idi ve işçi denetiminden işçi yönetimine; böylelikle geçilebildi. Yine de, daha geri olan kırsal kesimde; daha da geniş çaplı bir ön hazırlık çalışması gerekiyordu.

Kırsal yaşam üzeninde çalışma yapan ve köylülerle ilişkisi olan herkes, kentsel Ekim Devrimi'nün ancak 1918 yazında ve sonba­

harında gerçek anlamda bir kırsal Ekim Devrimi haline gelebildi­

ğini söyleyecektir. Petrograd işçileri ile Petrograd garnizonu asker­

leri iktidarı aldıkları zaman, kırsal kesimdeki örgütleme; çalışma­

larında büyük güçlüklerin ortaya çıkacağımn, oradaki gelişmemi­

zin daha tedricii olması gerekliğinin tam olarak bilincindeydiler.

1 1 4

Halkın DevletYönetimine Katılımı Üzerine

Ayrıca, sonunda çok önemsiz sayıdaki bilinçli köylünün desteğini alırken, kafalarında böyle bir hedef olmadığı için köylülerin bü­

yük bir ç oğuuluğunu bizden koparacak olan kolektif çiftçiliği bir kararname ile ilan etmenin büyük bir aptallık olacağı da bilini­

yordu. Böylece kendimizi, devrimin geliştirilmesi açısından ke­

sinlikle vazgeçilmez olanla sınırladık - hiçbir zaman, halkın geli­

şim düzeyini aşıp geçmeyi düşünmedik; tersine, kitlelerin kendi mücadeleleri ve deneyimlerinin bir sonucu olarak ileri bir hareke­

tin doğmasını bekledik. Ekim'de , kendimizi, köylülerin kadim düşmam m , yani feodal toprak sahibi ve büyük toprak sahibi iş­

letmeciyi bir seferde silip atma görevi ile sımrlandırdık. Bu, tüm köylülerin katıldığı bir mücadele idi. Köylüler, bu aşamada, prole­

terler, yarı proleterler, yoksul köylüler ve burjuvazi biçiminde ay­

rılmamışlardı. Biz sosyalistler, böylesi bir mücadele olmaksızın sosyalizmin de olamayacağını biliyorduk, ama bu n u bilmenin ye­

terli olmadığım da görüyorduk (sosyalizm milyonlara, propagan­

da yoluyla değil, onların deneyimleri ile tamtılmalıdır) . Ve bu ne ­ denle, bir bütün olarak köylülük, devrimi ancak toprağa eşit tasar­

ruf ilkesi biçiminde anlayabileceği için 26 Ekim 1 9 1 7 tarihli ka­

rarnamemizde , Toprak Üzerinde Köylü Mandası'nı başlangıç nok­

tası olarak alacağımızı açıkta ilan ettik. 1

B unun görüşlerimizle uyuşmadığım, bunun komünizm olmadı­

ğım içtenlikle söyledik. Ama, köylülere, kendi görüşleri ile hiç uyuşmayan ama bizim programımızia çakışan bir şeyi de empoze etmemiş olduk bu şekilde . İşçi kardeşleri olarak onlara kendi yan­

larında yürüdüğümüzü, devrimin gelişiminin onları da bizim u­

laştığımız sonuçlara ulaştıracağına inandığımızı belirttik. Bu poli­

tikanın sonucu, köylü hareketidir. Kırsal reform, görüşlerimizle uyuşmadığım açıkça ilan etmemize karşın lehinde oy verip uygu­

ladığımız toprağın kamulaştırılmasıyla başladı. Toprağa tasarruf hakkında eşitlik fikrinin çok sayıda yandaşı bulunduğunu bili­

yorduk ve bunlar üzerinde zorlamaya girişme isteğimiz de yoktu.

Böylece, köylülerin kendilerinin bu fikri bir kenara bırakıp daha ileriye geçmelerini beklerneye başladık. Bekledik ve bu arada kendi güçlerimizi toparladık.

Toplu Eserler, c. 28, s. 139-42

1 26 Ekim 1 9 1 7'de l l . Tüm-Rusya Sovyetler Kongresi'nde kabul edilen Toprak Hakları Kararnamesi'nden söz ediliyor - yay.