• Sonuç bulunamadı

Üzerine Sun ulan Rapor ve Tezler'den

4 Mart 1919

14. Proletarya diktatörlüğü, politik etkinliğini yitiren sınıfın direncini zor aracılığı ile kırma gereksiniminden doğması açısın­

dan, başka sınıfların diktatörlüğü ile benzeşir. Proletarya diktatör­

lüğü ile öteki sınıfların diktatörlüğü -ortaçağda toprak sahipleri­

nin, tüm uygar kapitalist ülkelerde buıjuvazinin diktatörlüğü- a­

rasındaki temel farklılık, toprak sahipleri ile burjuvazinin dikta­

törlüklerinin, nüfusun büyük çoğunluğundan, yani emekçi halk­

tan gelen direnci zor aracılığı ile bastırınasıdır. Buna karşılık pro­

letarya diktatörlüğü, söınürücülerin, nüfusun küçük bir azınlığı­

nın, yani toprak sahipleri ile kapitalistlerin direncinin zor aracılı­

ğı ile bastırılmasıdır .

Bunun sonucu olarak, proletarya diktatörlüğü, genel olarak a­

lındıklarında demokratik biçimler ve kurumlardaki değişiklikleri zorunlu kılınaktan ibaret kalmaz; aynı zamanda bu değişiklikler, kapitalizm tarafından ezilenlerin -emekçi sınıfların- demokrasi­

den yararlanma ölçüsünü misli görülmemiş biçimde genişletir.

Gerçekten de, halihazırda biçiınlenıniş olan proletarya diktatör­

lüğü, örneğin Rusya'daki Sovyet iktidarı, Alınanya'daki Rate Sis­

temi, 1 İngiltere'deki İşçi Temsilcileri Komiteleri (Shop Stewards Coınınittee)2 ve öteki ülkelerdeki benzer Sovyet kurumları, bir bü­

tün olarak, emekçi sınıfları, yani nüfusun büyük bir çoğunluğunu en iyi ve en demokratik buıjuva cumhuriyetleri de dahil, daha önce yanına bile yaklaşılınayan nitelikte politik olanaklardan ve

1 Konseyler Sistemi. Almanya'da 1 9 1 8 Kasım Devr i m i sırasında, birçok işletmede işçi t e m ­ silcileri konseyleri v e orduda d a asker temsilcileri konseyleri ortaya ç ı ktı. A l m a n komünist­

leri, i ktidarın konseyiere devredi lmesi için mücadele ettiler. Ama birleşik Alman konseyle­

r i n i n 1 . kongresinde (Aralık 1 9 1 8 ) , konseylerde çoğunluğu e l l e r i n d e b u l u nd u ran sosyal demokratlar, iktidar yetkisini burjuva h ü kü m etine verme kararı aldılar. isçi ve Asker Tem ­ silcileri Konseyleri, bir süre sonra kaldırıldı - yay.

2 Birinci Dünya Savaşı sırasında ingiliz işçilerinin emperyalist savaşa karşı büyük çaptaki bazı gösterilerinin başını çektiler ve 1 91 7 Ekim Devrimı'nden sonra, Sovyet Rusya'yı des­

tekleyerek ingiltere'nin emperyalist m üdahalesine karşı çıktılar yay.

136

Halkın DevletYönetimine Katılımı Üzerine

demokratik haklardan yararlanacak konuma getirir.

Sovyet hükümetinin özü, devlet iktidarının, devlet mekanizma­

sının tümünün tek ve kalıcı temelinin, kapitalizm tarafından ezi­

len sınıfların, yani işçilerin ve yarı proleterlerin (başkalarının e­

meğini sömürmeyen, tersine kendi emek güçlerinin en azından bir bölümünü düzenli olarak satma durumundaki köylüler) geniş ölçekli örgütlenişinden ibaret olmasıdır. En demokratik buıjuva cumhuriyetlerinde bile, yasalarca eşit haklar tanınmasına karşılık politik yaşama katılımdan ve demokratik hak ve özgürlüklerden yararlanmaktan sayısız yol ve hile ile alıkonan halk, bu sayede, devletin demokratik yönetiminde sürekli ve şaşmaz, bunun da ö­

tesinde belirleyici bir katılıma kavuşturulmaktadır.

1 5 . Burjuvazinin her yerde söz verip de gerçekleştiremediği, sermayenin egemenliği yüzünden gerçekleştirmesine imkan da bulunmayan, vatandaşların cinsiyet, din, ırk ya da ulus farkı gö­

zetmeksizin eşitliği, Sovyet sistemi ya da proletarya diktatörlüğü tarafından ivedi ve eksiksiz bir biçimde yaşama geçirilmiştir, ö­

nemli olan nokta, bunun, yalnızca ve yalnızca, üretim ataçlarının özel mülkiyetinden, bu araçların paylaşımı ve yeniden paylaşı­

mından hiçbir çıkarı olmayan bir işçi hükümeti tarafından ger­

çekleştirilebileceğidir.

16. Eski sistem, yani buıjuva demokrasisi ve parlamenter sis­

tem, devlet mekanizmasının en uzağında tutulanların emekçi halk kitlesi olması biçiminde düzenlenmiştir. Buna karşılık Sov­

yet hükümeti, yani proletarya diktatörlüğü ise emekçi halkı devlet m ekanizmasına yaklaştıracak biçimde örgütlenmiştir. Devletin Sovyet tipi örgütlenmesinde yasama ve yürütme erklerinin kay­

naştırılmasının ve bölgesel il bölümlemesinin yerine üretim bi­

rimleri -fabrikalar- ölçütünün getirilmesinin amacı da budur.

17. Ordu, yalnızca monarşik düzenlerde baskı aracı değildi.

Ordunun niteliği, en demokratik olanları da dahil, tüm buıjuva cumhuriyetlerinde böyledir. Yalnızca Sovyetler, yani kapitalizm tarafından ezilen sınıfların egemenliğinin kalıcı örgütlenmeleri olan Sovyetler, ordunun burjuva kumandanlara tabiyetini yıkan proletaryanın ordu ile gerçekten kaynaşmasını sağlayabilecek ko­

numdadır. Yalnızca Sovyetler, etkin bir biçimde proletaryayı si­

lahlandırıp buıjuvaziyi silahsızlandırabilir. Bu yapılmadıkça, sos­

yalizmin zaferi olanaksızdır.

18. Devletin Sovyet tipi örgütlenişi, kapitalizm tarafından en

Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü

çok temerküze uğratılan ve eğitilen bir sınıf olarak proletaryanın öncü rolü ile uyum göstermektedir. Ezilen sınıfların tüm devrim­

lerinin ve tüm hareketlerinin deneyimi, dünya sosyalist hareketi­

nin deneyimi, bizlere, ezilen halkın en dağınık ve geri kesimlerini yalnızca proletaryanın birleştirme ve seferber etme konumunda

olabileceğini göstermektedir.

19. En demokratik cumhuriyetlerde dahi , kapitalizm altında korunan ve kaçınılmaz olarak korunması gereken, gerçek pratikte demokrasinin işçiler için ve genel olarak emekçi halk için uygu­

leştirilmesi olanaksızdır. Ancak, bu sonuca pratik anlamda ula­

şılması yalnızca Sovyet, ya da proleter demokrasisi aracılığı ile 1 9 1 9'da Sarı Bern Enternasyonali'nin uluslararası konferansının kapanış konuşmasım yaptı. 1 1 Şubatla Berlin' de, bu Enternasyo ­ nalin yardakçılarımn gazetesi olan Die Freiheit (Bağımsızlık) Par­

tisi'nin5 proletaryaya yaptığı bir çağrıyı yayınladı. Bu çağrı, Scheidemann hükümetinin burjuva niteliğini itiraf ediyor, bu hü­

kümeti Sovyetleri ortadan kaldırma isteğinden dolayı payladıktan sonra, Sovyetleri Trager und Schützer der Revolution (devrimin

3 Sosyal demokrat partiler, Birinci Dünya Savaşı başlayınca dağılan ikinci Enternasyonal i yeniden kurmak amacıyla 1 9 1 9 Şubatı'nda Bern'de uluslararası konferans d üzenledi ­ yay.

4 Cari Hjalmar Branting ( 1 860- 1 925): isveç Sosyal Demokrat Pariisi'nin lideri - yay.

5 1 91 7 Nisanı'nda Al man Sosyal Demokrat Partisi'nden ayrılan merkezciler tarafından kurulan Alman Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi'nden söz ediliyor. 1 921 yılında bağım­

sızların sol kanadı Alman Komünist Partisi ile birieşirken sağ kanat da Sosyal Demokrat Parti'ye d ö n d ü - yay.

1 3 8

Halkın DevletYönetimine Katılımı Uzerine

taşıvıcı ve koruyucuları) olarak nitelendirip bu kuruluşların yasal­

laştırılmasım, devlet yetkisi ile donatılmasım ve bir genel refe­

randuma kadar Ulusal Meclisin faaliyetlerini erteleme hakkının tamnmasını istiyordu. Bu öneri, demokrasiyi savunup onun bur­

juva karakterini göremeyen teorisyenlerin kesin ideolojik iflasını gösteriyor. Sovyet sistemini, yani proletarya diktatörlüğünü, Ulu­

sal Meclisle, yani burjuva diktatörlüğü ile kaynaştırma yolundaki bu gülünç çaba, sarı sosyalistlerle sosyal demokratların düşünce yetersizliklerini, gerici küçük burjuva politik çerçevelerini ve yeni proleter demokrasinin karşı konulmaz güçlenişi karşısında kor­

kakça verdikleri ödünleri açıkça ortaya koymaktadır.

Toplu Eserler, c. 28, s. 464- 67

Devlet Denetiminin Yeniden Örgütlenmesi1