• Sonuç bulunamadı

ları bile proletarya diktatörlüğü değil, p roletarya üzerindeki küçük bir azınlığın diktatö rlüğü anlamına geliyor."

Belgede 12.RA>IKARS 1 YAYINLARI (sayfa 47-50)

Sovyetler ve seçim konusunu açtığımda, konuklarımın hüzünlü gülü msemesi gözümden kaçmamıştı.

"Seçimler mi? Rusya' da böy­

le bir şeyden eser yok; tabii kastettiğin tehdit ve terörizm arasında yapılacak bir seçim değilse. Bolşevikler gücü tekeline aldı. Tek tük Menşevik, sosyalist devrimci ve anarşist bunların a rasına sızabilse de onların da kitlelere seslerini duyurma olanakları yok."

Önü mde kederli ve karanlık bir tablo duruyordu. Yine de inan­

cıma sıkı sıkıya bağlıydım.

G Ö RÜŞM EL ER

A narşistlerin Rus Devrimi'nde üstlendikleri etkin görevlerden ilk kez, mart ayında, Moskova anarşistlerince düzenlenen bir kon­

feransa katıldığımda haberdar oldum. 1 9 1 7 yükselişinde, Kronştad denizcilerinin komutasını anarşist Yarçuk üstlenmiş, meclis Zhe­

lezniokov tarafından dağıtılmıştı. Anarşistler hep en ön cephede savaşmışlardı. Ülkenin yeniden inşası sürecinde de en aktif destek onlardan gelmişti. Devrimin gerçekleşme süreci boyunca açık tu­

tulan Moskova yakı nlarındaki büyük bir fabrikanın idaresinden de bir Anarşist sorumluydu. Anarşistler, Yabancılar Bürosu'nda ve di­

ğer tüm kurumla rda çok önemli işler başarmışlardı. Dahası, Bolşe­

viklerin iktidara gelmesinde yadsınamaz katkıları olmuştu. Bütün bu yaşa nanlardan beş ay gibi kısa bir süre sonra, 1918 Nisanında ise matbu çalışmaların da yürütüldüğü Moskova Anarşist Bürosu ma­

kineli tüfeklerle taranacaktı. Bu olay, Mirbach'ın Moskova'ya gelişi­

nin hemen öncesinde gerçekleşmişti.

"Düzeni tehdit edici unsurlar"

yok edilmiş ve o andan itibaren de anarşistlerin çektikleri acılar hiç din memişti.

Moskova anarşist Konferansı yal nız rejime değil, kendi yoldaş­

larına yönelik eleştirileri de içeriyordu. Devrim süreci boyunca, hareketteki yanlışların, birlik ve dayanışmadan yoksunluğun öz eleştirisi dürüst bir şekilde verildi. Anarşist hareket içerisindeki anlaşmazlıkları daha sonra tüm detaylarıyla araştırmalıydım. Kon­

feransa tutuklu Anarşistlerin salıverilmesini ve anarşist propagan­

daların yasallaştırılmasını içeren bir öneriyi Sovyet Hükü meti'ne sunma kararı alınarak son verildi. Alexander Berkman ve benden de bu taleplerin altına iınzamızı atmamız istenmişti. Anarşistlerin

propaganda yapmak için devletten izin istemelerini oldukça yadır­

gamış olmakla b eraber, Sovyet Hükümeti'ni ne de olsa devrimin ya­

sal ifadesi olarak gördüğüm için belgeyi imzaladım. Dahası, Bikaç gün içinde Lenin'le görüşecektim. Meseleyi kendisine birinci ağız­

dan ileteceğime dair yoldaşlarıma söz verdim.

Lenin'le görüşmemi Balabanov sağladı.

"lliç'i mutlaka görmeli, kafandaki tüm kaygıları ona anlatmalısın. Ayrıca ne tür bir çalış­

mada yer almak istediğini de bilmek isteyecektir"

demişti. K ısa süre sonra, kendisiyle görüştüm. Balabanov, Lenin' in benimle görüşmek istediği haberini verdikten hemen sonra Lenin beni ve A. Berkman'ı almak üzere bir araba gönderdi ve yolda bir kez olsun durdurul­

maksızın Kremlin'e vardık. İnsanların harıl harıl çalıştığı bir dizi ofisten geçtikten sonra nihayet Lenin'in odasına geldik.

İçeri girdiğimizde, Lenin' in elinde

"Alexander Berkman ve Emma Goldman'ı n New York Federal Mahkemesi'nde Verdikleri ifadeler, Haziran-Temmuz, 1917, Mother Earth Publishing Co. N.Y."

broşürü vardı. Bendeki tek kopyayı Balabanov'a vermiştim; şüphesiz ki o da Lenin,e ulaştırmıştı. Lenin' in ilk sorusu

"Amerika' da sosyal devri­

min ne zaman gerçekleşebileceği "

oldu. Onlarca kez bu soruyla kar­

şılaşmıştım. Ne var ki Lenin, den duymak beni oldukça şaşırtmıştı.

Bu kadar bilgili bir insanın Amerika, daki gelişmelere bu denli uzak kalmış olması inanılmaz bir şeydi.

Rusçayı kör topal konuşabiliyor, bu yüzden de pek tercih etmiyor­

dum. Ancak, uzun yıllar Avrupa'da yaşamış olan Lenin' in yabancı dil bilmemesi bana seçenek bırakmıyordu. Konuşmasına, mahkeme ifadelerimizi överek başladı.

"Ne m ükemmel bir propaganda"

dedi.

"Mahkemeyi böylesi bir ifade aracı olarak kullanabildikten sonra, cezaevine girmeye değer doğrusu."

Soğuk, keskin gözlerini üzerime dikmişti. Daha sonra, ne yapmak isted iğimi sordu. Ona, Rusya,ya değil de Amerika,ya yönelik propagandalar yürütmek istediğimi belirttim. Nasıl ki geçmişte A merikan özgürlükçüler

Rus Özgür­

lüğ ünün Amerikan Dostları Derneği

'ni kurmuşlarsa, şimdi ben de aynı dayanışmayı Ruslardan bekliyordum. Düşüncem,

Amerikan

Özgürlüğünü n Rus Dostları

D

e

r

neği

'ni kurmaktı. Heyecanla

"Şaha­

ne bir fikir"

dedi,

"ne gerekiyorsa yapalım; tabi Üçüncü Enternasyo­

nal çatısı altında. Tas/ağınızı hazırlayıp hemen bana getirin."

Sözü Rusya'daki anarşistlere getirdim. Ona sürgün edilmezden hemen önce elime geçen -Sovyetleri n Amerika' daki sözcüleri sayıla­

bilecek-

"Martenler"in

mektubunu uzattım. M artenler, Rusya' daki anarşistler için ifade ve basın özgürlüğü talep ediyorlardı. G eldi­

ğimden beri, pek çok a narşistin cezaevine konulduğuna, basının susturulduğuna tanık olmuştum. Lenin'e düşünce suçundan ötürü cezaevinde tutulan yoldaşları m serbest bırakılmadığı sürece, Sovyet Hükümeti ile iş birl iği yapmayacağımı belirttim. Dahası, Moskova Anarşist Konferansı'nda alınan kararları da kendisine ilettim. Beni büyük bir sabırla dinledikten sonra, bu konuyu parti gündemine alacağına söz verdi. Ancak,

"lfade özgürlüğüne gelecek olursak ,, dedi, "bu, burjuva hurafesidir. Devrim sürecinde, bundan söz edilemez. Köylüleri emeklerinin karşılığını veremedi­

ğimiz için karşımıza aldık. Onlara hak ettiklerini verebilip kendi saflarımıza çektiğimizde, her türden ifade özgürlüğü tanınacak. Ama şimdi değil. Kısa süre önce, yakıt sorununu gidermek amacıyla, ağaç kesme işiyle görevlendi­

rilecek köylülere ihtiyaç duyduk. Karşılığında bizden tuz talep ettiler. Hiç tuzumuz olmadığını sanıyorduk ki ambarlardan birinde 1 150 kg. tuzumuz bulunduğu haberini aldık. Bu sayede köylülerle anlaşabildik. Yoldaşlarının halkın tüm ihtiyaçları karşılanana değin beklemesi gerekiyor. Bu süre zar­

fında bize destek olmalılar. William Shatov'u alalım örneğin. Petrograd'ın Yudeniç saldırılarına göğüs gerebilmesinde bize büyük katkıları oldu. Bi-zimle iş birliği içinde ve biz de ona hizmetlerinin karşılığını veriyoruz. "

İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü ... Çağımızın en önemli değer­

leri hakkı nda neler söylüyordu bu adam böyle! Lenin tam bir Püri­

tendi; Rusya'nın tek kurtuluşunun kendi düşüncelerinden geçtiğine inanıyordu. Yanında olanlar haklıydı; karşı çıkanlar ise a ffedile­

mezdi. Onun devrimden anladığı bu muydu?

Belgede 12.RA>IKARS 1 YAYINLARI (sayfa 47-50)