• Sonuç bulunamadı

Projenin bölgede yaşayan insanlar üzerindeki sosyal etkileri

3. KETSEL DÖÜŞÜM ÖREKLERĐ

4.4 Projenin Etkileri

4.4.2 Projenin bölgede yaşayan insanlar üzerindeki sosyal etkileri

Kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesi hedeflenen alanların çöküntü alanı içinde bulunan fiziksel (konutların modernleştirilmesi, alt yapı sorunlarının çözülmesi, yeşil alanların arttırılması vb.) ve ekonomik (yeni istihdam alanlarının oluşturulması, yatırımcıların bölgeye çekilmesi vb.) yapılarının düzeltilmesi temel hedef olarak belirirken, dünyadaki genel akıma uygun olarak ilgili alanların sosyal ve kültürel problemleriyle de ilgilenilmesi önem kazanmaktadır.

Ancak dönüşüm müdahaleleri genellikle ekonomik ve politik sebepler ile gündeme geldiği için bilinçli bir yaklaşım çerçevesinde geliştirilmemiştir. Uygulamalar genellikle kentin fiziksel yapısını değiştirmiş veya yenilemiştir. Bu tür fiziksel süreçler toplumsal dönüşüm bağlamında irdelenmemiştir.

Hatice Sultan ve Neslişah Mahalleleri kentsel dönüşüm çalışmalarında yerel yönetim tarafından gerçekleştirilmesi planlanan bazı hedefler;

• Kıymet takdir komisyonlarınca belirlenecek taşınmaz değeri ile TOKĐ tarafından proje bölgesinde yapılacak konut inşaatlarının maliyetleri dikkate alınarak belirlenecek konut satış fiyatı karşılaştırılarak, değer ve fiyat arasında kalabilecek miktar için TOKĐ ve hak sahibi şahıslar arasında mahsuplaşma yolu ile her hak sahibine yeni konut verilmesi,

• Bölgede oturan kiracılar ve işgalciler için, TOKĐ tarafından Đstanbul’un herhangi bir yerinde yapılacak sosyal konutlardan tercihli konut alma hakkı verilmesi,

• Sulukule’de yaşayan insanların çevreye ve birbirlerine yabancılaşmasını önleyecek koşulların oluşturulması,

• Her yaştan insanın bir araya gelerek, kaynaşmasının ve iletişimin sağlanması amacıyla ortak mekanların oluşturulması,

• Planlama süreci boyunca halkın katılımının olabildiğince sağlanması, öneri ve isteklerinin dikkate alınması,

• Planlama katılımının sağlanması için planlama sürecinde kullanıcıların, Sivil Toplum Kuruluşları’nın(STK), ilgili kurum ve kuruluşların görüş ve önerilerinin alınması,

şeklinde belirtilmiştir (Url-5).

Yerel yönetim tarafından bölge halkı ile yapılan anket sonucunda ise aşağıdaki bilgiler elde edilmiştir (Meriç ve ark., 2006);

• Bu bölgede ikamet edenlerin yaklaşık yarısı oturduğu konutun sahibidir. Mal sahipliği yüzdesi göz önüne alındığında mevcut ailelerin %52 - %61 arasındaki bölümün çok uzun yıllardan beri bulundukları konutları kullandıkları anlaşılmaktadır. Bu sebepten ötürü, bölge halkı doğup büyüdükleri, alışkın oldukları bu bölgeden ayrılmak istememektedir.

• Bölgede ikamet edenlerin %52 si oturduğu konutun mal sahibidir. Hem mal sahibi hem de kiracı olmayan yani yakınlarıyla oturanların oranı %9 dur. Geriye kalan %39 oranındaki semt sakini kiracıdır. Ayrıca, kiracıların %28’i yakın veya uzak akrabalarının/tanıdıklarının konutlarında oturmaktadır. • Ev sahibi olmayanlar için kira bedelleri çok düşüktür. Kiracıların yaklaşık

yarısı(%55) oturduğu konuta aylık 50-100 YTL kira bedeli ödemektedir. %18’i aylık 101-150 YTL, %12’si aylık 151-200 YTL ve %6’sı aylık 201- 250 YTL kira bedeli ödemektedirler.

• Semt Đstanbul’un yoksul bölgelerinden birisidir. Bölgedekilerin %64’ü sosyal güvenceden yoksun yaşamaktadır. Sosyal güvencesi olanların önemli bir bölümü (%16 ) ise “Yeşil Kart” sahibidir. SSK’lı oranının %14 ve Bağ- Kur’lu oranının da %4 olması çalışanların önemli bir bölümünün sigortasız işlerde çalıştıklarını göstermektedir. Emekli Sandığı üyesi oranının %2 olması ise semtte memurlukla alakalı çalışanların çok az olmasının göstergesidir.

• Bölge sakinleri içinde projeden haberi olmadığını bildirenlerin oranı %9’dur. Genel olarak mahalle sakinleri bu proje sonucunda “yıkım olacağını” (%48),

“binaların yıkılarak, yeniden yapılacağını” (%18) veya “Taşoluk’a gidileceğini” (%15) söylemektedir.

• Mahalle’den ayrılmak istemeyenlerin(%79) önemli bir bölümü oturdukları konutların kamu kuruluşları tarafından onarılmasını istemekte(%60) veya bu kuruluşlar tarafından finans desteği sağlanması halinde kendileri tarafından onarma işlerini yapabilecekleri ifade edilmektedir. Projeyi istemeyenlerin oranı %21’dir.

• Anket sorularına verilen cevaplardan(%70) projenin bölge halkında “dışlanmışlık” hissi uyandırdığı anlaşılmıştır. Proje sebebi ile bu hissi duyanların mahallelerine daha çok sahip çıktıkları gözlemlenmiştir.

Bu bilgilerden anlaşılacağı üzerine bölge halkı ekonomik açıdan kötü bir durumdadır. Bölge halkının büyük bir bölümünün düzenli bir geliri olmaması ve sosyal güvenceden yoksun olması yeni inşa edilecek konutlardan almalarının mümkün olmadığını göstermektedir.

Ayrıca, yıkılmak suretiyle evini kaybedecek bir kiracının aynı koşullarda bir ikamet imkânı bulması günümüz şartlarında çok güçtür. Proje alanında hak sahiplerinin, mülkiyet haklarına karşılık belli bir bedel elde etmelerine karşılık kiracı olan aileler için böyle bir olanak yoktur. Bu sebepten dolayı, kiracılar için bu süreç ciddi bir yaşam mücadelesinin başlamasına neden olacaktır.

Proje bölgesi, UNESCO Dünya Miras Listesinde bulunan sur bandı içerisinde olması sebebi ile yurt içi ve yurt dışı ilgili çevreleri tarafından çok yakından takip edilmekte ve proje çok ciddi eleştiriler almaktadır. Bunlardan bazılarını sıralayacak olursak;

• ABD’de bağımsız bir hükümet kuruluşu olan Helsinki Komisyonu’nun eş başkanı Demokrat Parti Florida milletvekili Alcee Hastings, Sulukule bölgesindeki yıkımlardan rahatsızlık duyduğunu belirtmiştir. Helsinki Komisyonu'nun diğer eş başkanı Demokrat Parti Maryland Senatörü Ben Cardin, Helsinki Komisyonu temsilcileri Joseph R. Pitts ve G. K. Butterfield ile, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a nisan ayında bir mektup göndererek, Đstanbul Sulukule'nin yıkılmamasını talep etmiştir. Mektupta,” Đstanbul Dönüşüm Projesi kapsamında, 1054 yılından bu yana Roman toplumuna ev olan Sulukule’nin, villa tarzı evler ile yer değiştirmek üzere yıkılmasının planlanmasından derin bir rahatsızlık duymaktayız. Bu şehir yenileme

projesinin talihsiz sonucu, sadece tarihi bir mahallenin yıkımı olmayacak ve üç bin beşyüz Sulukule sakini, kentin kırk kilometre dışındaki Taşoluk bölgesine veya sokağa taşınmaya zorlayacak” ifadeleri kullanılmıştır. Ayrıca Hastings, “Türk hükümetinin bu duruma bir çözüm bulması ve yerinden göç etmeye zorlanan Sulukule’deki Roman toplumuna çalışma, barınak ve eğitim imkânı sağlamasının önemli olduğu” belirtmiştir (Url-6).

• Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Đnsan Hakları Konseyi’nin 18 Mayıs 2007 tarihli oturumunda, Miloon Kothari adlı uzman tarafından hazırlanan raporda; Sulukule bölgesinde yapılacak kentsel dönüşüm projesinin hazırlanma aşamasında bölge halkının görüşlerinin alınmadığı ve bölgede yaşayan insanların yeni inşa edilecek konutları alma güçlerinin olmadığından bahsedilmektedir (Gümüş K, 2007).

• Mimar Aslı Kıyak Đngin ile 06.02.2008 tarihinde yapılan röportajda, “ U.ESCO kriterlerine göre surlar tek başına değil, çevresi ile birlikte ve sosyo kültürel yapısıyla da yaşatılmalı, korunmalıdır. Yani, U.ESCO bütüncül bir yaklaşım öneriyor, sadece fiziksel yapıyı değil fiziksel yapı ile birlikte çevreyi, sosyal ve kültürel yapıyı da birlikte korumak gerektiğini söylüyor. Sulukule’de korunması gereken somut kültürel mirasın yanı sıra, bir de zengin somut olmayan kültürel miras var. Bölgede uzun yıllardır kayıtlara geçen bir Roman yerleşimi ve kültürü hâkim.” ifade edilmiştir. Ayrıca, bu bölgede yaşayan insanların bölgeden ayrılması ile bu kültürün yok olacağı belirtilmiştir (Url-7).

Yukarıdaki eleştirilerin ortak yönü, proje çalışmalarında halkın ve STK’ların görüşlerinin dikkate alınmaması ve bölge halkının yeni inşa edilecek konutlardan alma güçlerinin bulunmaması sebebi ile bölgeden ayrılmalarına neden olacağıdır. Proje bu şekilde uygulandığı takdirde, bölgedeki sosyal tabaka tamamen değişim geçirecektir. Yani, kentsel dönüşümün “yenileme” müdahale biçimi değil, “soylulaştırma” müdahale biçimi uygulanmış olacaktır.

II. Dünya Savaşı sonrası, Buldozer Döneminde yapılan ve halkın ihtiyaçları düşünülmeden hazırlanan dönüşüm projelerinin, bölgeden uzaklaştırılan insanların ruh sağlığı üzerinde etki yaptığı ikinci bölümde bahsedilmiştir. Neslişah ve Hatice Sultan mahallerini kapsayan bu projenin de yapılan anketlerden de anlaşılacağı

üzerine bölge halkı üzerinde dışlanmışlık hissi oluşturduğu belirlenmiştir. Ayrıca, uzun yıllar bölgede yaşamış olan halkın yoksulluk nedeni ile evlerini ve alışkın oldukları çevrelerini kaybetme endişesi bölgede gerginlik oluşturmaktadır. Kentsel dönüşümün kültürel ve sosyal boyutu bu projede yer almamış, sadece fiziki boyutu yer almıştır.

Yerel yönetimin, bölgede ikamet eden vatandaşların proje sonrasında da aynen ikametlerine devam etme hedefi, proje çalışmalarında bölge halkının azami katılımının sağlanması gibi hedeflerine ulaşamadığı anlaşılmaktadır.