• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Probleme Dayalı Öğrenme

2.3.1. Probleme Dayalı Öğrenmenin Temeli

Probleme dayalı öğrenmenin temeli, özellikle Dewey’in öğretmenlerin araştırma ve yaratma konusundaki doğal içgüdülerine hitap etmek yoluyla öğrenmeleri gerektiği inancına dayandırılabilir. Dewey’e göre, “Düşünce ortaya çıkarılacaksa ve kelimeler edinilmemişse, okuldaki herhangi bir konuya ilk yaklaşım mümkün olduğunca öğrencilerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları deneyimleri ile ilgili olmalıdır çünkü bu durum öğrencilerin, derslerine uyum sağlamak için gerekli olan ipuçlarını sunmaktadır” ( Dewey 1916, 1944, s. 154; Akt: Delisle, 1997).

Eğitimde başarılı olan yöntemlerin ortak özelliği, öğrencilere okul dışı günlük yaşamlarındaki tecrübelerini yansıtabilecekleri yapıların kullandırılmasıdır. Öğrencilere öğrenecek şey yerine yapılacak şey verilmektedir ve yapmak öğrenmeyi talep edecek yapıdadır, bu sayede öğrenme doğal olarak ortaya çıkmaktadır ( Dewey 1916, 1944).

Dewey’e göre, öğrenciler en iyi yaparak ve problemleri düşünerek öğrenmektedirler. Probleme dayalı öğrenmeden yararlanan eğitimciler, yetişkinlerin gerçek bir problemi çözerken ya da önemli bir soruya yanıt verirken soyut alıştırmalar yerine bilgi ve yeteneklerini birlikte kullandıklarını ve geliştirdiklerini fark etmektedirler. Aslında probleme dayalı öğrenme, yetişkinler için, doktorların tıbbi problemlere ne şekilde yaklaştıkları ve bunları nasıl çözdükleri konusunda eğitilmeleri için geliştirilmişti. Dewey’in ilkesinin tıp eğitimi için geçerli olduğunu fark eden, hekim Howards Barrows ve medikal eğitmen Hamilton, Ontario, Kanada Üniversitesi’nde, eğitmen-doktorların okul dışı günlük yaşamlarında yansıtmaları için yeteneklerini güçlendirmelerine yönelik yöntemler geliştirmek istemiştir (Delisle, 1997).

Barrows (1985), tıp öğrencilerinin yeni öğrendikleri bilgileri hastaların problemlerinde, laboratuar verilerinde, hastalık sürecinde bütünleştirmelerine, kullanmalarına ve yeniden kullanmalarına imkan tanınması ve klinik bağlamda erişim için ipuçlarının sağlanması amacıyla probleme dayalı öğrenmeyi geliştirmiştir.

Barrows, geleneksel vaka çalışmalarının ötesine giden bir dizi problem tasarlamıştır. Öğrencilere tüm bilgileri vermemiştir; ancak bir durumu araştırmalarını,

uygun soruları geliştirmelerini ve problemin çözümü için kendi planlarını üretmelerini gerekli kılmıştır. Bu, öğrencilerin tasarruflarında bulunan araçlarla, “klinik mantık sürecini” geliştirmiştir. Probleme dayalı öğrenmenin aynı zamanda öğrencilerin bilgilerini geliştirip iyileştirmelerine ve karşılaştıkları yeni hastalıklarla nasıl ilgilenmeleri gerektiğine dair yeteneklerini geliştirdiğini ortaya koymuştur. Bu şekilde eğitim gören öğrenciler, “kendini yönlendirme” yeteneği kazanmışlar, bilme ve öğrenme isteği, öğrenenler olarak ihtiyaçlarını formüle etme yeteneği ve bu ihtiyaçların karşılanması için en uygun kaynakların kullanılması yetkinliklerine sahip olmuşlardır. Barrows ve Tambyln, bu yeni yöntemi, probleme dayalı öğrenmeyi “bir problemin anlaşılması ya da çözümü için çalışma sürecinden doğan öğrenme” olarak tanımlamışlardır (Barrows ve Tambyln 1980). Süreci aşağıdaki şekilde özetlemişlerdir: 1. Herhangi bir hazırlığın ya da çalışmanın başlamasından önce, problemle

karşılaşılmaktadır.

2. Problem durum, gerçekte olduğu şekilde öğrenciye sunulmaktadır.

3. Öğrenci, öğrenme seviyesine uygun olarak, değerlendirilecek bilgiyi düşünme ve uygulama bilgisine müsaade edecek şekilde problem üzerinde çalışmaktadır.

4. Problem çalışma sürecinde ihtiyaç duyulan öğrenme alanları, tespit edilmektedir ve özel çalışma için bir kılavuz olarak kullanılmaktadır.

5. Bu çalışma sonucunda edinilen beceriler ve bilgiler, öğrenmenin etkinliğini değerlendirmek ve öğrenmeyi güçlendirmek için probleme uygulanmaktadır.

6. Problemle ilişkili olarak ve özel çalışmada ortaya çıkan öğrenme, özetlenmektedir ve öğrencinin mevcut bilgisine ve yeteneklerine entegre edilmektedir (Barrows ve Tambyln 1980).

Probleme dayalı öğrenme, temel olarak tıp okulları için tasarlanmış olmasına karşın, öğrenci başarısını yükseltmek için çalışan okullar tarafından kabul edilmiştir. 21. yüzyıl dünyası için eğitilen öğrenciler, sürekli değişen dünyada başarı kazanmak için düşünme, araştırma ve problem çözme alışkanlıkları geliştirmelidirler. Ancak, standart eğitimdeki birçok öğrenci, önemi giderek artan yetenekleri geliştirememektedirler. Düşünme ve problem çözme yetenekleri, ulusal bazda değerlendirilmemektedir. Ancak çalışmaların ortaya koyduğuna göre, öğrenciler temel yetenekleri öğrenmede ilerleme kaydederken, yalnızca küçük bir bölümü, istenen seviyelerde performans göstermekte ve daha yüksek seviyeli düşünmede aşama kaydetmektedirler. (Delisle, 1997).

Tıp eğitiminde probleme dayalı öğrenme yönteminin kullanılmadaki başarısı farklı alanlardaki eğitimcilerin ilgisini çekmiştir. Probleme dayalı öğrenme yöntemi, bu yöntemi uygulayan sınıflarda bilgi ve becerilerin transferi için fırsatlar yaratmasıyla etkili olduğunu göstermiştir (Stepien, Gallagher, Workman, 1993). Probleme dayalı öğrenme, problem çözme becerilerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır (Gallagher, Stepien, Rosenthal, 1994; Hmelo, Ferrari, 1997).

Duch, Groh ve Allen (2001), PDÖ’de kullanılan metotları ve eleştirel olarak düşünme, karmaşık gerçek hayat problemlerini analiz edebilme ve çözebilme, uygun öğrenme kaynakları bulma, değerlendirme ve kullanabilme, işbirliği içerisinde çalışabilme, etkili iletişim becerileri gösterebilme ve hayat boyu öğrenmeyi sürdürebilmek üzere içerik bilgisini ve entelektüel becerileri kullanabilme gibi yeteneklerin dahil olduğu geliştirilebilen özel becerileri tanımlamışlardır. Torp ve Sage (2002), PDÖ’yü, karmaşık gerçek hayat problemlerinin araştırılması ve çözülmesi etrafında düzenlenmiş olan odaklanmış, deneysel öğrenme olarak tanımlamışlardır. Torp ve Sage, öğrencileri ise, iyi bir çözüm için gereken temel problemi ve koşulları belirlemekle birlikte süreç içerisinde öz-yönlendirmeli öğrenciler olmayı amaçlayan yoğun problem çözücüler olarak tanımlamaktadırlar.

Probleme dayalı öğrenme, daha yüksek standart ve daha yüksek başarı hareketi ile uyumludur. PDÖ, öğrencilerden konunun anlaşılmasını; yalnızca birkaç kelime değişikliği ile bilgilerin tekrarlanmamasını beklemektedir. Araştırmaların ve öğretmenlerin deneyimlerinin gösterdiğine göre; probleme dayalı öğrenme gibi aktif yönlendirici teknikler, sıkılmış öğrencileri motive edebilir, anlayışlarını ve başarılarını yükseltebilir. Bu öğrenci temelli yöntemler, kritik düşünme ve mantık yeteneklerini yapılandırmaktadır ve öğrencilere çalışmalarında hakimiyet duygusu kazanmalarına yardım etmektedir (Delisle, 1997 ).

Savery ve Duffy’ye (1995) göre, probleme dayalı öğrenme öğrenci merkezli yapılandırmacı bir yaklaşımdır. Karmaşık problemlerin çözümlenmesi ile öğrencinin üst düzey düşünme becerilerinin geliştirilmesi sağlanır.

Norman ve Schmidt’e (1992) göre, probleme dayalı öğrenme yöntemi ile öğrencilerin bilgileri daha uzun süre muhafaza edilmektedir. Bu yöntem ile öğrenmeye karşı olan ilgi artmakta ve yüksek motivasyon sağlanmaktadır (Albanese, Mitchell, 1993).

Probleme dayalı öğrenme, ilk defa 1950 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Case Western Reverse Üniversitesi’nde uygulanmıştır. Literatüre ise 1960 yıllarında Kanada’da McMaster Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Barrows ve Tamblyn tarafından yapılan bir araştırma sonucunda girmiştir ve bu yöntem “tıp dünyasında küçük bir devrim yaratmıştır” (Albanese, Mitchell, 1993). Bu araştırmada öğrencilerin akıl yürütme yetenekleri araştırılmıştır. Barrows ve Tamblyn problem çözmenin öğrenme üzerine getirdiği farklılıklara dikkati çekmişlerdir. İlk denemelerde öğrencilerden küçük gruplar oluşturulmuş, problemle durum arasında karar vermeleri beklenmiştir.

Probleme dayalı öğrenme günümüzde Kanada, Amerika, Avustralya, İngiltere gibi ülkelerde özellikle tıp eğitiminde uygulanmaktadır. Bu strateji, tıp eğitiminde anlatıma dayalı programlardan, gerçek yaşam problemlerine dayalı programlara geçiş yaparak tıp eğitiminin niteliğini yükseltmek amacıyla geliştirilmiştir. Probleme dayalı öğrenme, bugün, bilgisayar, mühendislik, sosyal bilimler gibi pek çok alanda dünya çapında uygulanmaktadır.

Probleme dayalı öğrenme, halihazırda dünya çapında 60’tan fazla tıp okulunda uygulanmaktadır ve bunu yanında dişçilik, eczacılık, optometri ve hemşirelik diğer uygulama alanlarıdır. Springfield, Illinois’teki Problem-Based Learning Institute, Chicago’daki The Center for Problem-Based Learning at the Illinois Mathematics and Science Academy ve New York City’de bulunan the Center for the Study of Problem- Based Learning at Ventures in Education, probleme dayalı öğrenmeyi uygulayan okullardan bazılarıdır (Delisle, 1997).

Ülkemizde ise 1997-1998 yıllarında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde uygulanmıştır. Hacettepe Üniversitesi ve Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültelerinde de probleme dayalı öğrenme yöntemi uygulanmaktadır. Tıp eğitiminden başka işletme, hukuk ve mühendislik fakültelerinin bazı bölümlerinde uygulanmaya başlamıştır (Kılınç, 2007).

İlk ve orta öğretimde probleme dayalı öğrenme çalışmaları yurt dışında 1990 yılında başlamış, ülkemizde ise 2000 yılından beri strateji ile ilgili araştırma ve tezler yapılmıştır (Kılınç, 2007).