• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Eğitim insan yaşamında kaçınılmaz bir gerçektir. İnsanın olduğu her yerde eğitimin varlığından söz edilebilir. Eğitim insanın doğumuyla başlar ve ölümüne dek devam eder. Eğitim, bir ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunan insan gücünü oluşturmada araç olması sebebiyle ekonominin de temel yatırımıdır (Gedikoğlu, 2005). Eğitimin insan yaşamındaki yeri yadsınamaz. İnsan yaşamında eğitimin gelişigüzel değil de bir düzen içinde ve amaçlar çerçevesinde ilerleyebilmesi için oluşturulan eğitim örgütleri bulunmaktadır. Eğitim örgütü olan okulların amacı; dönemin ihtiyaçlarını sorgulayan, sorumluluk alan, düşünsel ve ekonomik boyutta üretken olan, sosyal ve bununla birlikte kendine yetebilme becerisine sahip bireyler yetiştirmektir.

Okulların, insan ve madde kaynaklarını en etkili şekilde kullanarak bu amaçlara ulaşabilmeleri için lider özelliklerine sahip yöneticilerle yönetilmeleri gerekmektedir (Minaz, 2017).

Liderlik, örgüt veya örgütü oluşturabilecek çeşitli unsurların bulunduğu ortamda olması beklenen özellikler bütünüdür. Dolayısıyla eğitim örgütü olan okullarda da bir liderlik durumundan söz edilebilir. Yönetici ile liderlik farklı kavramlar olmasına rağmen birbirini bütünleyen düşünce ve eylemlerden oluşur (Gümüşeli, 2001). Bir yönetici, yönettiği bireylerin duygu, değer yargıları, inançları ve eylemlerini etkilemede ve yönlendirmede; alışılagelmiş uygulamaları ve belirli otorite kaynaklarını aşarak liderlik vasıflarına sahip olmuş olur (Tahaoğlu ve Gedikoğlu, 2009: 276). Okullarda yönetici konumundaki bireyler okul müdürleridir ve okul müdürlerinde liderlik kavramına dair bazı özelliklerin görülmesi beklenmektedir. Cömert’e (2005) göre ise iyi bir okul yöneticisinin iyi bir lider olması ve insanları harekete geçirebilen, empati ve iletişim gücü yüksek, herhangi bir eyleminde örgüt üyelerinin destekçisi rolünü üstlenmesi beklenmektedir. Okul müdürü; formal yetkisinin yanı sıra kararların alınması sırasında grup üyelerinin de katılımını sağlayarak onlarla kurduğu iletişim becerisi, problemleri çözmedeki başarısı, yaratıcılığı, yol göstericiliği, grubun amaçlarıyla grup üyelerinin gereksinimlerini dengeleştirme çabaları, beğeniye dayanan gücü, ikna etme yeteneği,

anlama, açıklama, yordama ve yargılama özelliklerine sahip olması nedeniyle lider olarak kabul edilmektedir (Erülken, 2001: 68).

Liderlik insanlık sürecinin başlangıcından bugüne varlığını sürdüren ve olması beklenen bir kavramdır. Lider, insanları belirli hedefler doğrultusunda gayret göstermeye ikna yeteneği olup örgütün aynı hedeflere ulaşmasında fayda sağlayan, deneyimlerini ileten ve uygulamaya koyan bireydir (Özcan, 2013). İnsanlar içinde bulundukları toplumda birbirleriyle etkileşimde bulunurlar ve bu etkileşimler sonucunda gruplar oluşur. Oluşan gruplarda doğası gereği bazı kuralların oluşması beklenir. Örgüt, ortak amaçları gerçekleştirmek üzere madde ve insan kaynaklarının eşgüdümlenmesi sürecidir (Balcı, 2005: 143). Örgütün doğası sebebiyle hedefin belirlenmesi ve hedef için belirli adımların atılmasında öncülük edecek birine ihtiyaç duyulur ve liderlik kavramı her örgütte süreç içinde kendiliğinden belirir.

Liderlik, insan topluluğun bulunduğu her yerde kendiliğinden oluşan bir ihtiyaçtır.

İnsanlar organize olmak, birtakım etkinlikler sergilemek için bir lidere ihtiyaç duyar.

Liderlik, toplulukların olduğu her yerde ihtiyaç duyulması sebebiyle yıllardır araştırılan bir konudur. Alan yazın incelendiğinde liderlik ile ilgili tek bir tanımın olmadığı görülmektedir. Hephill ve Coons’e göre (1957) liderlik, ortak bir amaç doğrultusunda grubun faaliyetlerini yöneten bireyin davranışlarıdır (Karahan, 2008: 147). Bir grubun ve ortak amaçların varlığında anlam kazanan ve izleyenleri harekete geçirmek için yetenek ve bilgileri kullanan etkileme sürecidir (Bakan ve Büyükbeşe, 2010; Yılmaz, Boğa Ceylan, 2011). Liderlik bireylerin toplumsal, siyasal ve örgütsel yaşamlarında önemli bir yere sahiptir ve toplumdan topluma farklı anlamlar ifade edebilir. Bazı toplumlarda yüce görülüp kesinlikle itaat edilmesi gereken kişi gibi düşünülebilirken bazı toplumlarda sorumluluk sahibi kişi gibi görülebilir (Erdem ve Dikici, 2009: 198, 199).

20. yüzyılın başlarında ilk liderlik kuramı olan “Özellik Yaklaşımı” ortaya çıkmıştır. Bu kurama göre liderin sahip olduğu özellikler doğuştan gelmektedir. Lider bu özelliklere sonradan sahip olamaz, lidere tekilleştirilmiş bir güç verilmiştir (Eraslan, 2004; Oğuz, 2011). Farklı kişisel özelliklere sahip bireyler farklı durumlarda farklı davranışlar sergilerler. Buna dayalı olarak liderin belirli özellikleri doğuştan getirmesi görüşünün liderliği açıklamada yetersiz kaldığı düşünülmüştür. 1940lı yıllarda ‘liderin kişiyi öne alması’ ve ‘liderin işi öne alması’ üzerinde durularak iş ve kişilerarası ilişkilerde bir dengenin kurulması gerekliliği ile “Davranışsal Liderlik Yaklaşımları”

ortaya çıkmıştır (Bektaş, 2016). Davranışçı Yaklaşım liderin gruptaki oynadığı rol ve üyelerin beklentilerinin biçimlendirildiği etkileşim sürecidir (Oğuz, 2011). Özellik ve

Davranış Yaklaşımları, liderin kişilik özellikleri ve davranışlarına vurgu yapmaktadır fakat bireyler her koşulda aynı davranışı sergileyemezler. Şartlara bağlı olarak farklı davranışlar sergilemeleri beklenmektedir. Bu düşünce üzerine araştırmalar yapılmış ve üçüncü liderlik yaklaşımı olan “Durumsallık Yaklaşımı” bu sebeplerle ortaya çıkmıştır.

Liderlik için tüm durumlarda geçerli olabilecek tek bir yol yoktur. Her duruma özgü farklı yaklaşım ve durum gerekmektedir (Tofur, 2018). Durumsal liderlik farklı durumlara uygun liderliği öne çıkarır fakat liderlik davranışları ile ilgili pek bilgi vermez. Etkin lider nedir, ne yapar sorusuna ek olarak “durum” konusunu ele alır (Çetin, 2008). “Çağdaş liderlik yaklaşımları” da Durumsallık Yaklaşımı’ndaki gibi her koşul için geçerli tek bir liderlik tipi olmamasına değinir. Çağdaş Liderlik Yaklaşımlarına göre, her lider her durumda başarılı olmak zorunda değildir. Farklı durumlar için farklı liderlere ihtiyaç vardır. Liderlik algısındaki bu değişimler sonucu birçok liderlik tipinin ortaya çıktığı görülmektedir (Kahya, 2020).

Literatürde çeşitli liderlik tanımlarının bulunması, liderliğin bulunduğu örgütteki farklı işlevlerine dikkat çekmektedir. Literatürde yöneticilerin benimsemiş oldukları çeşitli liderlik stilleri görülmektedir. Etkileşimci lider, karizmatik lider, stratejik lider (Bektaş, 2016), otokratik lider, tam serbesti tanıyan lider, demokratik lider (Bakan ve Büyükbeşe, 2010), hizmetkar lider (Çevik ve Kozak, 2010), otantik lider, transformasyonel lider (Çiçek, 2011), toplumsal lider, örgütsel lider, politik lider (Gümüşeli, 2001), ruhsal lider (Baloğlu ve Karadağ, 2009), narsistik lider (Gülmez, 2009), toksik lider (Bahadır, 2018), dağıtımcı lider (Köse, 2015) liderlik stillerinin bazılarıdır.

Örgütün bir bütün olduğu ve örgütü oluşturan her bir unsurun birbiri üzerinde farklı etkileri olabileceği düşünülürse yöneticilerin benimsemiş olduğu liderlik stillerinin de örgüte dair birçok şeyi etkilediği söylenebilir. Dolayısıyla eğitim örgütü olan okullarda yönetici konumundaki okul müdürlerinin çeşitli liderlik stillerini benimsediği ve benimsemiş olduğu bu liderlik stillerinin de okul örgütünü çeşitli açılardan etkilediği düşünülmektedir. Tahaoğlu (2007) günümüz okullarını yönetebilecek müdürler için gerekli olan liderlik rollerini belirlemek için yaptığı araştırmalar sonucunda çağdaş okul müdürünün liderlik rollerini yeniden belirlemiştir ve bu liderlik rollerini; vizyoner liderlik, öğretimsel liderlik, kültürel liderlik, dönüşümcü liderlik, toplumsal liderlik, örgütsel liderlik, etik liderlik ve politik liderlik seklinde sıralamıştır. Bu çalışmada da çağdaş liderlik yaklaşımlarından; kültürel liderlik, dönüşümcü liderlik, öğretimsel liderlik, vizyoner liderlik, etik liderlik ele alınacaktır.

Dönüşümcü liderlik, örgüt üyelerini güdüleyerek üyelerde enerji oluşturur ve amaca yönelik eylemeleri destekleyen liderlik stilidir (Karip, 1998). Üyelerin bilgi ve becerilerinin sürekli geliştirilerek örgütsel değişimin kolaylaştırılmasıdır. Dönüşümcü lider; içsel ve dışsal değişimleri zamanında fark ederek örgütün ihtiyaç duyacağı değişimi astlarının da katılımıyla gerçekleştiren ve örgüte yeni bir yol çizen liderdir (Kılınç, 2019).

Öğretimsel liderlik etkili okullara ulaşma çabasıyla ortaya çıkan bir liderlik stilidir. Eğitim kurumlarının asıl amacı iyi insan yetiştirmedir. Amaçlar çerçevesinde eğitim kurumlarında amaçların gerçekleştirilmesi durumunda bu sorumluluğun ilk muhatabı olan kurum müdürleri eğitim-öğretim süreçlerine öncülük eder ve diğer üyeleri peşinde sürükler (Çakır, 2019).

Kültürel liderlik, kültürel yapısı güçlü olan bir örgütün inşası ve geliştirilmesine dair süreçlerden etkilenmektedir. Bu bağlamda “kültürel lider” örgütün değer ve yargılarının şekillendirilmesi, somutlaştırılması, kuralların astlar ve tüm örgüt üyelerince benimsenmesini sağlayan bireydir. Kültürel liderlik özelliklerini daha çok barındıran yöneticilerin bulunmuş olduğu kurumda başarı da yüksek olmaktadır (Geylani, 2013).

Vizyoner liderlik, vizyonuyla üyeleri arkasından sürükleyen liderlik tipidir. Bu liderler oluşturdukları vizyonlarla yeni yollar açar. Vizyonların düşünce ve sezgi temelli olması sebebiyle; liderin olay, durum ve ortam karşısında oluşturduğu yeni vizyonlarla değişime uğramaktadır (Çelik, 2011).

Etik lider, karar alma aşamasında, kararın alındığı durumda ortaya çıkacak sonuçları düşünür. Kararların sonuçlarında etik dışı bir takım durumlar ortaya çıkacaksa bu kararı almaz. İşini doğru yapan değil de doğru işler yapan bir lider olur. Kurumsal başarının en temel faktörü doğru işlerdir. Etik liderlik karakter ve doğruluk odaklıdır (Yıldırım, 2010).

Bireylerin okula dair görüşleri doğrudan yaşantı, koşullanma, sosyal öğrenme gibi birçok unsura bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bu bağlamda öğretmenlerin okula ilişkin tutumlarına okul müdürlerinin davranışlarının da etki edeceği söylenebilir (Atik, 2016). Bu açıdan okul müdürlerinin benimsemiş oldukları liderlik stillerinin okul örgütünün örgütsel çekicilik düzeyini etkileyebileceği düşünülmektedir. Örgütsel çekicilik; bir üyelerin bir örgütte bulunma için istekliliği durumudur. Bireylerin örgütü örgütte yer almak veya çalışmak için çekici olarak görmeleridir (Işıkçı, 2018). Örgütsel çekicilik; örgütsel prestij olarak veya mükemmel bir işveren itibarı olarak da

düşünülebilir. Başvuran bireylerin o örgütün bireylerin prestijine katkı sağlayacağı ve o örgütte yer almanın bireyi gururlandıracağı düşüncesidir. (Mazhar, 2017).

Bu araştırma kapsamında temel olarak okul müdürlerinin sergilemiş olduğu kültürel liderlik, dönüşümcü liderlik, öğretimsel liderlik, vizyoner liderlik, etik liderlik stillerinin okulun örgütsel çekiciliği ile ilişkisi analiz edilmiştir. Ayrıca okul müdürlerinin liderlik stillleri ile okulların örgütsel çekicilik düzeyleri ve bunların araştırmanın cinsiyet, eğitim durumu, mesleki kıdem, okul müdürünün müdürlük kıdemi, okul müdürüyle çalışma süresi bağımsız değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterip göstermediği de incelenmiştir.