• Sonuç bulunamadı

Hemşehrilik ve hemşehri dayanışmasının işlevi kentlileşme sürecinde oldukça önemlidir. Kente göçenler özellikle göçün ilk yıllarında kentsel hizmetlerden yararlanmada ve kentin sosyal-kültürel yaşamına uyum sağlamada çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Kentsel kurumların kente göç eden bireylerin sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamada mevcut alt yapısının yetersiz oluşu yüzünden kente göç edenler kente uyum sürecinde, hemşehrilik temelinde bir dayanışma ilişkisi kurmak durumunda kalmışlardır. Hemşehrilik göç edilen yerde ortaya çıkan bir ilişki türü olması bakımından kenlteşme sürecinde açımlanması gereken bir olgudur. Hemşehrilik, aynı köy ya da ilçeden göç etmiş olmaya bakılmaksızın, aynı il ve aynı yöreden ve bölgeden gelenlerin birbirlerini biz ve diğerleri olarak sınıflandırdığı, kategorizelendirdikleri bir aidiyet duygusudur.

Đzmir kentine göç ile gelen hanelerde hemşehrilik dayanışması ile kent kültürü arasında ilişki var mıdır? sorunu bu çalışmanın ana problem cümlesini oluşturmaktadır. Bütün bu açılım, genel olarak Türkiye pratiğinden başlanarak Đzmir deneyimi ve giderek Đzmir Anakentinin değişik noktalarında yer alan ve en belirgin özelliği nüfusu göçle beslenmiş olan 22 mahalle çerçevesinde tartışılacaktır. Bununla beraber hemşehrilik olgusu aşağıda belirtilen varsayımlar çerçevesinde ele alınacaktır.

1. Kentin göçle beslenen yerleşme alanları kentlerde gelişen yoksulluğun en uç noktasını oluştururken; bireylerin kentte ayakta kalma, yaşamını geliştirme mücadelesi, temelinde dayanışma yatan çeşitli ilişkileri ortaya çıkarmıştır. Bu ilişkilerden günlük yaşamda en sık karşımıza çıkanı hemşehriliktir. Temelinde dayanışma yatan hemşehrilik

ilişkileri, kente göçle gelen bireylerin, kentin zor koşullarına karşı mücadele vermek amacıyla, bir arada olma biçimi şeklinde kendini göstermektedir.

2. Esas temelinde dayanışma yatan hemşehrilik ilişkileri kentli bireyin yaratılmasını engellemekle beraber, ortaya çıkardığı cemaat kültürü ile bireysel kimliğin oluşumunu aksatmakta, kişilerin hak ve sorumluluklarının farkına varması sürecinin yavaşlamasını sağlamaktadır. Bu açıdan değişik kültürlerin bir arada yaşama bilincini kazandığı, birbirine hoşgörü ve uyumla yaklaştığı, demokratik yaşamı özümsemiş kentli bireyin oluşumunu da engel olmaktadır.

3. Ülkemizin 1980 sonrası yaşadığı ekonomik ve politik süreç yaşama koşullarında da bazı olumsuzluklar yaratmış ve daha geniş yoksul kitleler ortaya çıkarmıştır. Bu durum ülkemiz kentlerinde hem mekânda hem de bireylerin sosyo-ekonomik yaşam biçimlerinde ciddi çelişkiler ortaya çıkarmıştır. 1990 sonrasında ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanan terör olayları göçün daha hızlı ve kitlesel olmasını sağlamış, bu paralelde kentte informel dayanışma ağlarından biri olan hemşehrilik dayanışması göç edenlerin ihtiyaç ve beklentilerini karşılayamamıştır.

1.4. Alt Problemler

Yukarıda temel çerçevesi çizilen varsayımlar ileriki bölümde saha araştırmasına taşınacak; ancak yine de saha çalışmasını yönlendirecek bir takım yardımcı varsayımlara gerek duyulmaktadır.

1.4.1. Hemşehri Dayanışması Temelindeki Alt Poblemler • Yaş, hemşehri dayanışmasında etkili midir?

• Cinsiyet, hemşehri dayanışmasında etkili midir?

• Kır veya kent kökenli olmak, hemşehri dayanışmasında önemli midir? • Eğitim, hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir?

• Meslek, hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir? • Mesleki statü, hemşehri dayanışmasında etkili midir?

• Yaşanılan konutun türü, hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir? • Ev mülkiyet durumu, hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir? • Göç yılı , hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir?

• Göç nedeni, hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir? • Gelir ile hemşehri dayanışması arasında ilişki var mıdır?

• Yaşanılan semtteki hemşehri sayısı, hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir?

• Memlekete gidiş sıklığı, hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir? • Hemşehri dayanışması ile hemşehrilerle görüşme sıklığı arasında bir

ilişki var mıdır?

• Memleketteki mal varlığı hemşehri dayanışmasını etkilemekte midir?

1.4.2.Kent Kültürüne Đlişkin Alt Problemler • Yaş, kent kültürünü etkilemekte midir? • Cinsiyet, kent kültürünü etkilemekte midir?

• Kent kültürü, coğrafi kökene bağlı olarak değişmekte midir?

• Kır veya kent kökenli olmak, kent kültürü üzerinde etkilemekte midir? • Eğitim, kent kültürünü etkilemekte midir?

• Meslek, kent kültürünü etkilemekte midir? • Mesleki statü, kent kültürünü etkilemekte midir?

• Yaşanılan konutun türü, kent kültürünü etkilemekte midir? • Ev mülkiyet durumu, kent kültürünü etkilemekte midir? • Göç yılı, kent kültürünü etkilemekte midir?

• Göç nedeni, kent kültürünü etkilemekte midir? • Gelir ile kent kültürün arasında ilişki var mıdır?

• Yaşanılan semtteki hemşehri sayısı, kent kültürünü etkilemekte midir? • Memlekete gidiş sıklığı, kent kültürünü etkilemekte midir?

• Kent kültürü ile hemşehrilerle görüşme sıklığı arasında bir ilişki var mıdır?

• Memleketteki mal varlığı, kent kültürünü etkilemekte midir?

1.5. Sayıtlılar

Türkiye’de 1950’li yıllardan sonra hızlanan kentleşme hareketi beraberinde kentlerde nüfusun hızla artması problemini yaratmış; kente göçenler kentsel yaşama uyum sağlama çabası içinde kente uyumlarını kolaylaştıracak, kentsel ortamla ilişki kurmalarına yardımcı olacak uyum mekanizmaları geliştirmişlerdir. Bunlar içerisinde kente göçenleri günlük yaşam içinde en sık kullandıkları mekanizma olan hemşehrilik, kente göçenlerin kentte ürettikleri bir dayanışma biçimidir. Böylesi bir dayanışmanın ekonomik, sosyal, kültürel temeli olduğu ve aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel düzeyde “kente uyum”a yardımcı oldukları pek çok saha çalışması bulgularında yer almıştır. Ancak böylesi bir uyum mekanizmasının kent kültürü ve kentsel yaşam üzerinde etkileri ve kentli bireyin yaratılamaması sorunu düzeyinde sorgulanmalıdır.

Araştırmanın sayıtlıları şunlardır:

1. Anket uygulamasına yapılan mahallelerde uygulamaya katılan deneklerin kendilerine yöneltilen sorulara verdikleri cevaplar ile tutum ölçeği ifadelerine katılım dereceleri hakkında belirttikleri düşüncelerinin doğru olduğu kabul edilmektedir.

2. Anket uygulaması yapılan katılımcıların kendileri ile yapılan görüşmelerde samimi cevaplar verdikleri kabul edilmektedir. Tezin bütünlüğü açısından gerek sosyal-kültürel ve dayanışma temelli ilişkilerini anlamak ve gözlemlemek amacıyla gidilen örneklem mahallelerinde; gerekse hemşehrilik temelli ilişkilerin içeriğini anlamak için katılınan hemşehri derneklerinin düzenlediği gece, piknik ve diğer toplantılarda deneklerin doğal ve içten davrandıkları varsayılmaktadır.

1.6. Sınırlılıklar

Kentleşme hızının yüksek olduğu ülkemiz kentlerinin özellikle göçle oluşmuş mahallelerinde gerek göç edenlerin eğitim düzeyinin düşüklüğü, gerek göç edenlerin nitelikli iş gücüne sahip olamaması ve gerekse kentlerin göç eden nüfusu ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan “kentli” yapacak kurumlarının oluşturulamaması, göç edenlerin kendi içlerinde dayanışma temelli ilişkiler yaratmalarına neden olmaktadır. Bu bakımdan Đzmir’in genel göç yapısı içinde hemşehrilik temelli dayanışma ile kent kültürü arasındaki ilişkiler, büyükşehir bütününde yoğun göç alan 22 mahalle üzerine odaklanarak açıklanmaya çalışılacaktır.

Araştırma Đzmir Büyükşehir Belediyesi merkez ilçeleri içerinde sosyal, kültürel ve ekonomik temeli olan hemşehrilik ilişkilerinin kentlileşme ve kent kültürü üzerindeki etkilerini kapsamaktadır. Dolayısıyla böyle bir araştırma ile bağlantılı olabilecek kentleşme, göç, kentlileşme, kent kültürü, kırsal yaşam, memleket olguları araştırmanın sınırlarını oluşturmaktadır. Kentleşmenin temel yan ürünleri olan gecekondulaşma, çevre sorunları, marjinal kesim bu araştırmanın dolaylı olarak içeriğinde yer almaktadır.

Araştırmanın sınırlılıkları;

1. Araştırma doğum yeri Đzmir olmayan ve dolayısıyla Đzmir’e göç eden nüfusla sınırlıdır. Ancak doğum yeri yurtdışı olan nüfus bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır.

2. Araştırma Đzmir kentindeki

3. on bir ilçe ile sınırlıdır. Bu ilçeler Güzelbahçe, Balçova, Narlıdere, Gaziemir, Konak, Buca, Bornova, Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı ve Karabağlar ilçeleridir. 4. Araştırma Đzmir’e 2007 yılına kadar göç eden nüfusu

1.7. Kavramlar

Kent/Şehir: Uluslar arası istatistiklere göre nüfusu 10.000’i aşan, ekonomisi tarım dışındaki sektörlerde istihdam edilen büyük yerleşmelerdir.Sürekli toplumsal gelişme içinde bulunan ve toplumun, yerleşme, barınma, gidiş geliş, çalışma, dinlenme, eğlenme gibi gereksinmelerinin karşılandığı, pek az kimsenin tarımsal uğraşılarda bulunduğu, köylere bakarak nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük komşuluk birimlerinden oluşan yerleşme birimi. Başta işleyim, yönetim ve eğitim olmak üzere çeşitli görevleri bir araya toplayan ve bu görevlerden daha egemen olanına göre yaşam biçimi ve çevresine etkileri bakımından ayrımlı büyük yerleşim merkezi.

Kentleşme/Şehirleşme: Sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması ve kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplumda artan oranda örgütleşmeye, uzmanlaşmaya ve insanlararası ilişkilerde kentlere özgü değişikliklere yol açan nüfus birikimi süreci. Tarım dışı etkinliklerin, özellikle işleyimin gelişmesi sonucu nüfusun kentlerde toplanması ve kentsel alanların genişlemesi süreci.

Bütünleşme: 1. Hızla kentleşen bir yerleşim yerinde, kente yeni gelenlerle orada eskidenberi oturmakta olanlar arasındaki kopukluğun ortadan kalkması, toplumsal ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi süreci. 2 - Kente yeni göçmüş olanların yerleştikleri yeni kesimlerin, kentin bir parçası durumuna gelmesi süreci. Bireylerin toplumsal kümelerin ya da daha geniş toplumsal bütünlüklerin, davranış düzenlerinin vb. değişik ya da çatışan birimlerinin uyumlulaşıp karşılıklı bağımlılık içinde birleşmeleri süreci.

Hemşehri: Aynı memleketli kişilerin birbirlerini tanımlamak için kullandıkları ifade.

Hemşehrilik: Aynı memleketten olma durumu. Memleketleri aynı coğrafi alan olan kimselerin birbirine gore durumu. Memleketleri aynı coğrafi yer olan veya aynı coğrafi yere ait olma hissini taşıyan kişiler arası ilişkileri ve onlar arasındaki bağları ve bu bağlardan doğan çeşitli kimlikleri tanımlar.

Kültür: 1. Bir toplumu ya da halkı duyuş, düşünüş, yaşayış bakımından öbürlerinden ayıran ve gerek özdeksel gerek tinsel alanlarda oluşturulan ürünlerin tümü. 2- Bir topluma ya da bir halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat yapıtlarının tümü. 3- Usavurma, beğeni ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyle geliştirilmiş olan biçimi.

Memleket: Bir kimsenin doğup büyüdüğü yer. Aile toprağı, baba/ata toprağı. Kimlik: Toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını sağlayan şartların bütünü:

Topluluk: 1.Sınırları belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan ve bir

uygarlığı paylaşan bireylerin oluşturduğu, değişik boyutlarda insan kümeleri. 2- Üyeleri birbirlerine duygusal bağlarla bağlı, toplumsal ilişkilerin yüz yüze olduğu, yüksek ölçüde bütünlenmiş herhangi bir toplumsal küme. 3-Đleri ölçüde bütünlenmiş, birincil ilişkilerin egemen bulunduğu, ekinin geleneksel ve türdeş olduğu kapalı yerel kümeler.

Toplum: Yaşamlarını sürdürmek, birçok temel çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan, aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan ve ortak bir kültürü olan insan kümesi.

Birey: Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, istençsel nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri.

Gecekondu: Bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak, gerçek ya da tüzel, kamusal ve özel kişilerin toprakları üzerine, toprak iyesinin istenç ve bilgisi dışında, onamsız olarak yapılan, barınma gereksinmeleri devletçe ve kent yönetimlerince karşılanamayan yoksul ya da dar gelirli ailelerin yaşadığı barınak türü. Türkiye'de özellikle büyük kentlere göç eden kırsal nüfusun buralarda kamunun ya da özel kişilerin iyeliğindeki toprak parçaları üzerinde kaçak olarak yaptığı, sağlık ve bayındırlık kurallarına uymayan konutlar.

Kır-köy: Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri veya nüfus yoğunluğu yönünden şehirden ayırt edilen, genellikle tarımsal alanda çalışılan, konutları ve öteki yapıları bu hayata uygun yerleşim birimi.

BÖLÜM II

ĐLGĐLĐ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR

Konu ile ilgili yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Hemşerilik olgusu her ne kadarda kentleşme ile ilgili araştırmalarda 1960 yıllarda fark edilmişse de hemşeriliği inceleyen çok az çalışma vardı. Derin bir literatür taramasından geçilerek seçilen ve içeriğinde hemşerilik temelli dayanışmaya yer veren bu eserler, konunun belirlenmesi ve tez ile ilgili temel fikirlerin oluşumunda katkıları olan eserlerdir.

AYATA, S, AYATA, A, 1996, Yazarlar alan araştırmasında farklı kent

mekânları ve konut alanlarının, tutum, davranış, toplumsal ilişki ve kültürel pratikler üzerinde etki etmesinin söz konusu olmadığını savunmakta buna karşın bir mekâna damgasını vuran temel etkenin toplumsal grubun nitelikleri olduğunu savunmaktadır. Đkinci olarak, kent ortamında toplumsal ilişki ve cemaat bağlarının fiziki sınırlarla tanımlanan konut alanlarının dışına taşarak bütün kent yüzeyine yayıldığını belirtmektedir. Birey ve ailenin kurduğu yakın ilişkiler komşuluk çevresi ile sınırlı değildir. Kentlerin özellikle orta alt sınıf semtlerinde üst gelir grupları ve alt gelir gruplarına oranla komşuluk, akrabalık, hemşehrilik dayanışmasının yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Yazar bu durumun, iç grup yaratma, başkalarını dışlama ve karşıt grup yaratma eğilimini güçlendirdiğini, bireyselliğin düşük, geleneksel dayanışmanın yaygın olmasının farklılıkların belirginleşmesine, vurgulanmasına ve genel bir ayrışmaya yol açabileceğini düşünmektedir.

BAYRAKTAR, U, 2003, Yazar makalesinde kente göçenlerce oluşturulan

hemşehri dayanışmasının formelleşme eğiliminde olduğunu ve bu toplulukların dernek çatısı altında bir araya geldiğine değinmiş, dernekleşme olgusunun göçmen topluluklar çerçevesinde ne anlama geldiğini irdelemek amacıyla Đstanbul’daki hemşehri derneklerini incelemiştir. Yazar Đstanbul’daki hemşehri derneklerinin

sayısındaki artışa dikkat çekerek hemşehri gruplarının formelleştiğine işaret etmektedir.

Hemşehri derneklerinin temelde memlekete ait kültürü yaşatma, yeni kuşaklara ve “yabancılara” tanıtmak için çeşitli faaliyetler yürütmek amacını taşıdığı ifade edilmektedir. Aynı bölgeden göç edenlerin birbirine yakın oturma ve aynı iş kollarında çalışmayı tercih ettikleri ve böylece hem dayanışma hem de yabancının sokulmadığı bir sığınma alanı yaratmanın hedeflendiği savunulmuştur. Hemşehri derneklerinin ticari anlamda işlevlerinin yanında memlekete hizmet götürmek gibi bazı görevleri de üstlendiğine dikkat çekilmiştir. Araştırmanın en önemli bir diğer bulgusu da hemşehri derneklerinin bünyesinde yoğun siyasal faaliyetlerin yürütülmesidir. Dernekler bu anlamda siyasete bir çeşit sıçrama tahtası işlevi görürken diğer yandan hemşehri oylarının siyasal tercihleri de etkilediğidir.

ÇAYMAZ, B, 2005, Yazar Đstanbul’da üç Niğdeliler derneğinin yöneticileri ile

yaptığı görüşmelerden ve derneklerin faaliyetlerini gözlemleyerek yaptığı çalışmasında göçün niteliği yani nereden nereye göçüldüğü, eski yaşam mekanı ve yeni yerleşilen yerin yaşama koşullarının kişilerin hemşehrilik bağları etrafında örgütlenme eğilimlerinde etkili olan faktörler olduğunu savunmuştur. Ayrıca bireysel profiller ve göç etme eyleminin nedenlerinin de kişinin hemşehrilik kimliğine duyarlı olup olmamasını hatta böylesi bir kimliğe ihtiyaç duyup duymamasını etkilediği vurgulanmaktadır.

Yazar çalışmasında dernekçilik- dernek yöneticiliği ve siyaset ilişkisini irdelemiştir. Seçim dönemleriyle sınırlı kalmayan dernekler ve siyasal/bürokratik aktörler arasındaki yapısal, özgün ve karmaşık çıkar ilişkilerinin çözümlenmesinin Türk siyasal sisteminin ve idarenin (devlet kurumlarının) işleyişi hakkında ilginç ipuçları vermeye aday olduğu görüşündedir. Araştırmanın temel bulgusu; hemşehri dernekleri, siyasi organizasyon niteliği taşımamakla birlikte büyük şehirlerde özellikle seçim dönemlerinde gözlenebilen verili siyasi ilişkiler ağının en önemli parçalarından birisini teşkil etmektedir. Dernek-parti ilişkisinin siyasi olmayan bir

zemin üzerine kurulu, süreklilik arz etmeyen ve çıkarların (maddi, sembolik, kişisel ve ortak) ön planda olduğu bir ilişki olduğunu belirtmektedir.

DUBEN, A, 2002, Yazarın çalışması 1976-1991 yılları arasında çeşitli dergi

ve derlemelerde yayımladığı makalelerden oluşmaktadır. Đki bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde Türkiye'nin çeşitli kentlerinin (Đstanbul, Adana ve Mersin) gecekondu mahallerinde yürüttüğü araştırmaların sonuçlarını, ortaya koyuyor. Mahalledeki sınıflaşma olgusunun farklı cemaatlerle ve hemşerilik bağlarıyla ilişkisini, gecekondu sahibi olma sürecini ve Türkiye kentlerinde aile ve akrabalığın önemini ve kentleşmeyle bağlantısını ele alıyor. Araştırma da ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biri; Türkiye kentlerinde göçle beraber toplumsal sınıflar değil cemaatlerin ortaya çıkması; halk geleneklerinin kentlerde yeniden dirilmesidir. Bu durum kente gelenlerin ekonomik seviyesi yükseldikçe daha da artmaktadır. Đkinci bölümdeki yazılar ise, çok az nicel araştırma yapılmış bir konuyu, tarihsel perspektifle Osmanlı ve Türk hane ve ailelerini ele alıyor. Duben, Türkiye’de hanelerin geçmişte ve kırsal kesimde çok kalabalık olduğu iddiasının gerçek olmadığını gösterirken, aile tarihi araştırmalarında karşılaşılan epistemolojik ve metodolojik güçlükleri de irdeliyor.

ERKAN, R, 2002, Kent ve kentleşme ile ilgili ayrıntılı açıklamaların

bulunduğu kitapta kentlerin ayırıcı özellikleri açıklanmış, kent kuramları, ilk çağdan günümüze kadar kentlerin değişimi ve kent algısındaki değişimler üzerinde durulmuştur. Asıl kentleşme olgusunun hızlanışının sanayi devrimi ile gündeme geldiği vurgulanarak sanayi öncesi kentlerle sanayi kenti arasındaki temel farklılıklara dikkat çekilmiş ve ülkemizde kentleşmeyi yaratan faktörler analiz edilmiştir. Kentlileşme olgusunun beraberinde kentlileşme sorununu da gündeme getirdiği savunulan kitap kentleşmenin yarattığı konut sorunu ve gecekondulaşma ile marjinal grupların kentlerdeki oluşumlarını zengin literatür desteği ile açıklamış; kentleşmenin yarattığı diğer çevre sorunlarına da değinmiştir.

GÖKÇE, B, 1993, Bu araştırmanın temel fikirlerinin oluşmasına katkı

sürecini yaşayan göçenlerin, kent çevresini hızla saran gecekondularda oturduklarına dikkat çekilmiştir. Gecekondu mahalleleri için “kır-kent” kavramı da kullanılan çalışma da gecekonduların kent kültürüne ters düşen yaşam biçimlerine rağmen kentle bütünleşmede bir tampon mekanizma ürettiğine dikkat çekilmiştir. Kente göç eden ailelerin, kent yaşamına uyumunu kolaylaştıracak dinamiklerin varlığına dikkat çekilen çalışmada, kırdan taşınan akraba ve hemşeri temelli ilişkilere kapılan gecekonduluların kent mekânında ayrı bir alt kültür oluşturdukları ortaya konmuştur.

GÖRMEZ, K, 1997, Kentleşme, kentlileşme ve kent kültürü kavramlarının

analiz edildiği bu kitap, Ankara’da kentleşme ve kentlileşme düzeyi ile siyasal kültür ve siyasal davranışlar arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Betimsel bir alan araştırması olan kitap farklı gelişmişlik ve kentleşme düzeyindeki kentlilerin siyasal kültür ve davranışlarını karşılaştırmak amacıyla önce “güdümlü örnekleme” yöntemiyle araştırma alanı olarak üç bölge seçilmiş ve rastlantısal örneklemle 150 denek üzerinde anket uygulanmıştır.

Araştırma Ankara’da hem göçler hem de kent içi mekân değişiklikleri nedeniyle ciddi bir nüfus hareketliliği yaşandığını ortaya koymaktadır. Araştırma sonucunda ortaya çıkan en önemli bulgulardan birisi, örneklem sahasındaki deneklerin çok fazla bir kısmı kendini doğduğu kentli olarak görmekte, kente göçenler belirli sahalarda kümelenmektedir. Bu durumun kentliliği engelleyen kültürel yapılardan biri olduğuna dikkat çekilmiştir. Kentlileşme ve kent kültürünün yerleşmesinin kentin değişik alanlarında farklı seviyede olduğu tespit edilmiş olup, kentleşme ile siyasal katılımın arttığına dikkat çekilmiştir. Ayrıca çalışmanın bulgularından bir diğeri de kentlerde cemaat ilişkilerinin devamını sağlayan derneklerin sayısındaki artıştır.

GÜÇLÜ, S, 2002, Antalya’nın üç farklı kentlileşme düzeyine sahip

bölgesindeki nüfusun kentsel yaşam ile bütünleşmesi, çeşitli sosyal değişkenler