• Sonuç bulunamadı

Popüler kültürü, genel bir ifadeyle, geniş bir nüfus tarafından paylaşılabilen

inançlar, pratikler ve bunların içerdikleri normların örgütlenmesi olarak tanımlayabiliriz. Kaynağını yerel geleneklerden alan bu inançlar, pratikler ve nesneler, bir yandan ‘folk’ ve ‘popüler’ olanı kapsarken diğer yandan da siyasal ve ticari merkezden doğan inançları, pratikleri ve nesneleri paylaşan kitleyi kapsamaktadır( Schudson, 1999: 169).

Popüler kültür Mısır, Sümer gibi ilk kent devletlerine kadar uzanır. Bu kent devletlerinde, merkezden uzak yerlerde sulama kanallarının, kentleri çevreleyen surların ve hisarların yapılması gibi kamusal işleri gerçekleştirebilmek amacıyla işgücünün buralarda toplanması gerekiyordu. Bu uzak yerlerdeki işgücünü denetleyebilmek amacıyla, bu insanların egemen zümrenin çizeceği sınırların dışına çıkmasını önleyecek bir ara örgütün kurulması fikri geliştirildi. Toplanan işgücünün, etnik köken ve kültür açısından farklılıklar gösteren alt topluluklardan oluşması nedeniyle bu örgüt, yapılacak projeleri denetlemek üzere yöredeki üst düzey kişileri seçiyordu. Yerel örgütlerdeki bu üst düzey kişiler, başat kültürü halkı gösteren toplumsallaşma sürecinden geçmiş, bu nedenle bu kültürü iyi tanıyan kişilerdi; ayrıca, bu kamusal işlerin yerine getirilmesi amacıyla bir araya getirilmiş ve tekörneklik kazanmamış toplulukların uyumsuz davranışlarını hoşgörü ile karşılayabilecek insanlardı. Ayrıca bu örgütün iç denetiminin aynı etnik gruptan seçilmiş kişilere ya da marjinal kişilere verilmesiyle, tekörnekleşmemiş kalabalıkların toplumsal bir muhalefet oluşturması engelleniyordu. Başka bir deyişle egemen ideoloji içinde yetişen zihinsel emek gerçek yaşama karşı eleştiri geliştiremeden, sahip olabildiği ve söz geçirebildiği tek dünya olan fantazya dünyasına sığınan bedensel emekten ayrı tutuluyor, böylelikle bunların bütünleşmesi engellenmiş oluyordu. Ortaçağ’da popüler kültürün, özellikle Rönesans öncesi toplumsal yaşamda ortaya çıktığı görülür. Kent yaşamı, eski durağan yaşama oranla daha büyük bir canlılık kazanmış olsa da, iyi yaşam olanaklarının belli bir sınıfın egemenliğinde bulunması nedeniyle Ortaçağ, bu değişimi yaratacak sınıfın henüz ortaya çıkmadığı bir dönemdir (Aydoğan, 2004: 33).

1830’lu yıllardan başlayarak kapitalist sanayi toplumuna ya da kitle toplumuna geçişle birlikte üretim tekniklerinde geliştirilen yeniliklerin siyasal ve kültürel düzeylerde de geliştirilmesi gerekli oldu. Gelişen teknolojinin sağladığı verimliliğin artık yalnızca yeni egemen sınıfın, burjuva sınıfının refahı için kullanılmaması, çalışan kesimlerin de bu refahtan yararlandırılması gerektiği, bunun sistemin verimliliğini artırmanın en kolay yolu olduğunu keşfedildi. 1830’lu yılların çok çalışıp azla yetinmeyi öğütleyen burjuva Protestan ahlakı, 19. yüzyılın sonundan başlayarak alt sınıfları orta ve üst sınıflara özendirerek, tüketimi bu sınıflara da

açarak, yerinin tüketimin demokratikleştirilmesine bırakmıştır. Tüketimin demokratikleştirilmesi ise, çalışan kitleleri, bulundukları toplumsal konumda yakalayamadıkları doyumu fantazyalar aracılığıyla elde etmeye götürmüştür (Aydoğan, 2004: 33-34).

“Halk Kültürü” (popüler kültür) ya da Volkskultur düşüncesi “kültür tarihi” ile aynı zamanda ortaya çıkmıştır: Almanya’da 18. yüzyıl sonlarında. O dönemde orta sınıf aydınları halk şarkılarını, halk masallarını, dansları, törenleri (ritüelleri), güzel sanatları ve el zanaatlarını keşfetmişlerdi. Ama bu halk kültürünün tarihiyle uğraşmak antika-meraklılarına, folklorculara ve antropologlara bırakılmıştı. Ancak 1960’larda bir grup akademik tarihçi halk kültürünü incelemeye girişti (Burke, 2008:22).

Popüler kültür kavramı içinde barındırdığı çeşitlilik nedeniyle de tanımlanması oldukça zor olan bir kavramdır. Fast food, müzik, televizyon programları, bingo, futbol, yılbaşı gibi çeşitli kutlamalar da popüler kültür kavramıyla ilişkili olarak düşünülmektedir. Ancak popüler kültürün tanımlayıcı bazı özellikleri vardır. İlk olarak, bu çalışmada da kullanılacağı anlamıyla, popüler kültür iş dışında, herhangi bir baskı unsuru olmaksızın yapılan boş zaman aktivitelerini içerir. Bu aktiviteler, tüketiciler tarafından haz ya da eğlence sağlayıcı eylemler olarak değerlendirilmektedir. İkinci olarak popüler kavramı iki anlamı barındırmaktadır. İlk kullanımıyla, halkın kültürü olarak değerlendirilen popüler kavramı, çalışan sınıf ve halkın kendileri için ürettikleri kültürü içermektedir. Teknolojinin ilerlemesi bu kültürün hızla yok olmasına neden olmuştur. Halkın kültürü artık egemen sınıflarca üretilen ve kitle iletişim araçlarıyla yaygınlaştırılan bir form kazanmıştır. Kültürün artık halk gibi bir çoğunluk yerine, yine halk için fakat daha küçük gruplar tarafından üretilmesi ve üretilen kültürel ürünlerin kitle iletişim araçları tarafından halka ulaştırılması popüler kültür kavramını kitle kültürü kavramına yakınlaştırmaktadır (O’Shaughnessy,1997: 88–89).

Popüler kültür bir ‘çabuk kullanım ve hızlı tüketim’ kültürüdür. Bu tür kullanım ve tüketim popülerin üretiminin ilk safhasında son kullanım ve atma safhasına kadar her aşamasında vardır. Bu şekliyle popüler kültür mekanik ve elektronik çoğalmayla

niceliksel fazlalık ve niteliksel yoksulluğun kültürüdür. Popüler kültürde, sürekli kalıcılıkla ilgili değil, sürekli değişimle sermayenin ve sermaye sisteminin sürdürülebilirliği gerçekleştirilir. Popülerlik sürekli bir değişime uğrar. Dün popüler olan bugün popüler değildir. Çünkü halk dünkü halk değildir ( Erdoğan, 1999: 9). Popüler kültürün temel özelliği, büyük kitleler tarafından benimsenmesi, tüketilmesi ve gelişen teknolojiyle beraber anlamlandırma süreçlerinin büyük ölçüde medya ve kanaat önderleri tarafından şekillendirilmesidir (Ömerci, 2008: 8)..

Popüler kültür tabirler ile güçsüzlerin kültürüdür, bu yüzden de içerisinde daima toplumsal sistemimizin, dolayısıyla da toplumsal deneyimimizin merkezinde yer alan egemenlik altına alma ve tabi kılma güçlerinin izlerini, iktidar ilişkilerinin göstergelerini taşır. Popüler kültür aynı zamanda bu güçlere direnmenin, onlardan sıyrılmanın belirtilerini gösterir: Popüler kültür kendi içinde çelişkilidir ( Fiske, 1999: 15).

Popüler kültür egemenlik ve mücadele alanıdır. Bu alanda hem köleliğe gönüllü katılarak egemenliğin gerçekleştirilmesi sağlanır hem de egemenliğe karşı mücadele verilir. Ne yazık ki popüler kültür alanı günümüzdeki koşullarda kaybedilmiş bir mücadeleye işaret eden işgal ve gasp edilmişliği anlatır. Popülerin gaspından önceki popüler kültür ezilenlerin daha iyi dünya umutlarının, bu yönde direnişlerinin ve mücadelelerinin ifadesiydi. Köroğlu destanı, Anadolu ağıtları, ağalara, paşalara ve devlete karşı direnen yoksulların ve haksızlığa uğrayanların dağa çıkış ve sevgililerini kaçırış öyküleri, sendikalaşma, grevlerle dayanışma ve öğrenci hareketleri gibi. Artık küresel pazarın egemenliğinde popüler kültürde muhalefet bile sınıf egemenliğinin işlevsel parçası haline dönüştürüldü. Popüler kültür, kitle iletişim araçlarıyla yönetilen kitle kültürü içine çökertildi ( Alemdar ve Erdoğan, 2005: 39). Popülerin oluşturulmasında, aynı zamanda diğer popülerler kullanılır: Popüler spor, popüler sporcu ve sanatçılar; popüler fikirler ve ideolojiler; popülerleştirilmiş anneler ve kaynanalar; popüler televizyon ve televizyon programları; popüler magazin ve dergi kahramanları; popüler seks ve seks ilişkileri, popüler politikalar bunlardan bazılarıdır. Böylece kitle üretiminin kalıcılığı ve sürekliliği garanti edilir. Popüler olan kullanılarak paketlenmiş popüleri, tüketiciler alır ve popüler boğazlarına,

saçlarına, yüzlerine, midelerine, üstlerine, ayaklarına “uygulayarak” malın ve bilincin popülerleştirme sürecini tamamlar. Tüketici eğer popülere katılmazsa veya kazara popüleri yakalayamazsa popüler bir şekilde tedirgin edilir ve kendini tedirgin hisseder; huzursuz olur. Ancak popülerini eksik etmeyen tüketici gülümseyerek hem popülerle kendini bulur hem de popüler olanın satışına katılır. Bu satışta kendi vücudu ve kendi ruhu en önde gelen taşıyıcıdır. Popüler siyasal, ekonomik ve kültürel pazarda emeğiyle üretime ve dağıtıma katılan ve bölüşümden ona verilen serbest köleliği garantilenen insan, popüler olmayan kendine kendi olarak bakmaktan korkar; kendini kendinden çalan popülerlere kurtarıcı olarak sarılıp kimliğini ve kendini bulup rahatlar. Bu yolla kendinin sandığı ‘önemli kendi’ olur insan. Bunu her gün sürekli yapmak zorundadır (Erdoğan, 2004, 9-10).

Popüler kültürün kaynağı sadece “kültür endüstrisi” değildir. Aynı zamanda “halktır, eskiden halkın olan, ama şimdi yaşamın bir parçası olmayandır.” Popüler kültürün egemen olduğu kentlerde kaç kişi halay çekmeyi ve aşık yapmayı, ceviz oymayı bilir? Daha kötüsü bilse bile, o onun şimdiki yaşam tarzının bir parçası değildir, sadece ‘ata yadigârı’ gibidir. Bu kaynak nedeniyle ve halk kültürünün popüler kültür tarafından yutulması nedeniyle, sermayenin halktan alıp, kendi çıkarına göre biçimlendirip tekrar halka yeni biçimde sunduğu, mülkiyet ilişkilerinde gasp edilen önemli bir diğer değerdir. Halk kültürü veya folk kültürü anlamında popüler kültür artık, tutuculuğu ve karşıtlığını egemenin tanımladığı bir alana kaymıştır. Televizyondaki “halk kültürü” artık halk kültürü değildir; popüler gösteri kültürünün bir parçası olmuştur (Alemdar ve Erdoğan, 2005: 36).

Popüler kültür “halkın kültürü” olmasına rağmen artık günümüzde halk tarafından oluşturulan bir kültürel yapı olmaktan çıkmış tam tersi halka sadece tüketmeleri için bazı güçlerin amaçları doğrultusunda oluşturdukları, yön verdikleri, şekillendirdikleri bir kültürel yapı haline gelmiştir. Günümüz popüler kültürü halk tarafından oluşturulmadığı gibi, bahsi geçen güçlerin, halkı kendi istekleri yahut çıkarları doğrultusunda yönetmeleri uğrunda en büyük kozudur. Popüler kültür sürekli bir değişim içerisindedir çünkü adı gibi popülerliğini korumak, yenilenmek kısacası tüketilmek zorundadır ve bu nedenle tüketiciye “yeni” sunulmalıdır. Popüler kültür bugünün kültürüdür o nedenle bugünün popüler kültür ürünleri “yarın” eskimiş ya da

alışılmış olacaktır. Kitle iletişim araçları sayesinde popüler kültürü de globalleştirirken tüketimi, düşünce tarzını, yaşam biçiminde istenilen doğrultuda globalleştirmektedir. Popüler kültür toplumlarda geleneksel yapı ile günümüz kültürü arasında bir mücadeleye sebebiyet vermektedir ve bir kuşak çatışması söz konusudur. Popüler kültürün en büyük destekçisi tüketiciler yani toplumdur. Popüler kültürü ve ürünlerini kullanan, popülere erişen tüketici günün gereğini yakaladığı için mutlu olur ve üzerinde baskı hissetmez fakat popülerin gerisinde kalan tüketici kendisini mutsuz ve geri kalmış hisseder.

Sanayi devrimi sonrası çalışan kesime verilen serbest zaman ve çalışan alt kesimin yaşam tarzında ki özendirmeler bu kesimin üst kesimlere imrenmesiyle tüketim iyice hız kazanmıştır.19. yüzyılda hız kazanan sanayi kapitalizmi var olan popüler kültüre değişik işlevler ve istenilen dinamizmi katarak gerçekleştirilmek istenen ideolojinin en büyük silahı olmuştur. Popüler kültür ideolojilerinin bu kadar geniş kitlelere yayılmasının temel etkeni ise kuşkusuz hızla gelişen kitle iletişim araçlarıdır. Kitle iletişim araçları sayesinde dünyayı evinden takip edebilen bireyler kapitalist kesimlerin özendiriciliğine çok çabuk ulaşmış ve üst kesim ile arasındaki farkı tüketim alanında kapatmaya çalışmıştır. Örneğin Levi’s markalı bir jean ister zengin kesim ister orta direk kesim tarafından tüketilebilmektedir. Bugün internet sayesinde ülkemizde bayisi, mağazası, satış noktası olmayan ürünlerden haberdar olmakla birlikte bu ürünleri yine internetten alarak tüketebilmekteyiz. Böylelikle Amerikalı vatandaş ile aradaki farkı kapatmış tek bir kültürün, toplumun üyesiymiş gibi yaşamımızı ve kapitalizme desteğimizi sürdürmüş oluyoruz.

1.2.1.Popüler Kültürün Yapısı ve Pratikleri

Popüler kültür; kültürel “şeylerin” teknolojik araçlarla üretimi ve geniş iş bölümü etrafında kurulan kapitalist mal üretimi, pazarlaması, dağıtımı ve tüketimi biçimlerine dayanan bir kültürdür. Bu biçim olmayınca, örneğin teknolojik çoğaltma, serti üretim, TV veya basın olmayınca, bu araçlara dayanan böyle bir kültür biçimi de olamaz (Alemdar ve Erdoğan, 2005: 34).

Popüler kültür insanların gündelik yaşamında kendini gösterir. İnsanlar ellerindeki mevcut olanaklarla gündelik yaşan içerisinde yetinmek zorundadırlar. Güçlüler iktidarlarını uygulayabilecekleri mekânlar ( büyük alışveriş merkezleri, okullar, işyerleri, evler) inşa ederler. Zayıflar ise bu mekânlar içerisinde dolaşırken geçici olarak buraları kendi mekânları haline getirirler. Güçlülerin stratejisi, gündelik yaşamın parametrelerini oluşturan mekânları ve metaları denetim altında tutmaya çalışmaktır. Zayıflar ise bu mekânlarda kendi pratiklerini oluştururlar. Yani insanlar popüler kültür stratejilerinin işlendiği yerleri, bu bir mekân da olabilir bir metin de içine girerler ve onu kendi uzamları haline getirirler (Fiske, 1999: 46-47).

Popüler malın tüketicisinden, malın tekrar tekrar, mümkün olduğu kadar çok ve yoğun tüketilmesi istenir. Bu sistem çeşitli kılıkta gelen reklamlarla kişinin yetersizliğini ve psikolojik doyumu vurgulayan baskı yoluyla tekrar tekrar işlenir. Bu işleme aileden okula, okuldan eğlence yerine, eğlenceden iş dünyasına kadar olan bütün alanlardaki kişiler arası, grup ve medya iletişim ve ilişkileriyle desteklenir. Bebeklikten başlayarak oluşan bu işlemlerde, ürün için uygun insanlar oluşur. Bu oluşumda elbette, karşıt veya kendini karşıt gören oluşumlar da meydana gelir. Bu oluşmuş insan, oluşturulduğunu örneğin tuzu, tereyağını, sana margarinini, çevreyi ve canlıları mahveden deterjanı, parfüm denen kokuşmuş kokuyu, makyaj denen ve doğanın cilalanıp sahte biçimde sunuluşunu, Marlboro’yu, viskiyi, Çemişkezek takımını değil de, ezen ve güçlüyü temsil eden Fenerbahçe’yi seçtiğinde, popüler kültür saptamını tanımlamış oluyor (Erdoğan, 1999: 30).

Öte yandan da, kültürel seçimler birbirinden uzaklaşmakta, farklılaşmakta. Bunun nedeni belki sınıfla ilgili yeni beğenilerin ortaya çıkmış olması, belki de yaş, cinsiyet ve ırk gibi etmenlerin beğeniyi eskisinden daha çok etkilemesi. Örneğin gençlik kültürü, sinema, müzik ve öbür eğlence türlerinde, ergenlik öncesi, ergenlik, üniversite çağı ve genç-yetişkin gibi, yaşa göre birtakım alt kategorilere ayrılmış durumda ( Gans, 2007: 27).

Popüler kültür ücretli maaşlı köleliğin işsiz bırakma, çalıştırma, ezme ve ezdirme pratiğidir: Popülerdir, çünkü egemen olan ve her gün tekrarlanan odur. Bu kültürün üretim kararında serbest kölelere verilen popüler seçenek, bir işte çalışmak veya işsiz

kalmaktır. İşsizlik çok olmasına ve her gün tekrarlanmasına, yani en popüler yaşam tarzı olmasına rağmen popüler değildir. Popüler kültür pratikleri aynı anda düşünsel ve davranışsal köleliğe davet, çekme, talim, alışma, alıştırılma, boyun sunma ve boyun sundurmadır. Temel yaşam olanaklarından yoksun bırakılmış insanların bu olanakları elde edebilmek için sermayenin sömürü kar yarışına serbest köle olarak katılmalarıdır. Popüler kültürün ideolojisi özel teşebbüsün sunduğu yapış biçimini meşrulaştırır ve evrenselleştirir ( Alemdar ve Erdoğan, 2005 :37).

Oskay’a göre popüler kültür, bir yandan bizi sisteme sımsıkı bağlarken, diğer yandan da sisteme karsı başkaldırışımızı dile getirmek ister gibidir. Ancak bu karsı çıkış gerçek bir karsı çıkış değildir ve genellikle popüler kültürün tüketim anıyla sınırlıdır. Ancak popüler kültür alanıyla yaşanan farklılık, başkaldırış ve karşıtlık içinde bulunulan sistemi kesinlikle tehdit etmeyecek dozda ayarlanmıştır (Oskay, 1998: 156).

1.2.2.Popüler Kültürün Özellikleri

Popüler kültürün özelliklerini belirlemek, popüler kültürü açık bir şekilde anlamak ve diğer alt-kültürlerle farklarını ortaya koymak için daha yardımcı olacaktır. Fiske popüler kültür özelliklerini şu şekilde özetlemiştir:

• Popüler kültür çatışma kültürüdür,

• Popüler kültür kısa sürede siliniveren, kısa ömürlü bir kültürdür,

• Popüler kültür gelişmiş sanayi toplumları tarafından üretilir,

• Popüler kültürler kendilerini kullanan toplumsal oluşumlarca üretilmemiş kültürel kaynaklardan elde edilirler,

• Popüler kültür, endüstri aracılığıyla üretilip dağıtılan metalardan oluşturulmaktadır. Ayrıca ekonomik açıdan yaşayabilir, dolayısıyla da varlığını sürdürebilir olabilmesi için çeşitli toplumsal oluşumlara bir dizi kültürel potansiyel sunması gerekir (Fiske,1999: 207-209).

Özkan’a göre popüler kültürün en önemli özelliklerinden biri benzeştirici bir kültür olmasıdır. Bu benzeştiriciliği bireylere batılılık, doğululuk, dürüstlük, keskin laiklik, dindarlık, çağdaşlık, modernlik, milliyetçilik, şiddet, barışçılık, çılgınlık, duygusallık vb. çeşitli kimlikler sunmaktadır. Ancak bu benzeştiricilik hiçbir zaman birleştirici bir rol oynamamakta, sadece tekdüze bir kültürü ortaya çıkarmaktadır. Kültürde çeşitlilik, zenginlik azalınca yabancılaşma kültürü ortaya çıkmaktadır. İşte bu yeni kimlikleşme aslında yeni bir kimliksizleşme yaratmaktadır. Köylü kentliye, birey topluma, halk kendisine daha çok yabancılaşmaktadır. Televizyonlarda, sinemalarda, gazetelerde yayınlananlar kitleleri uyuşturmakta ve kitleler yine bu tür araçlarla toplumsal sorunlar karsısında duyarsızlaşmaktadır. Buradan hareketle popüler kültür, bireylere farklı bir kimlik kazandırma kültürü olup bu kültür yabancılaşma kültürüdür (Özkan, 2006: 34).