• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

4.3. Türk Polisinin Meslek Etiği İlkeleri

Her meslekte olduğu gibi Polislerin de uyması gereken ilke ve kurallar mevcut olup, bir kısmı yazılı kurallar halinde disiplin yönetmeliğinde belirtildiği halde bir kısmı teamül halinde gelişmiş ve teşkilatta yerleşmiş ilkelerdir. Esasen bu ilkeleri rakamsal olarak ifade etmek mümkün değildir. Zira bazı ilkelere uyulması normal vatandaştan beklenmediği halde aynı konumdaki Polisten, kanunun uygulayıcısı olması nedeniyle, söz konusu

ilkeler hakkında hassasiyet göstermeleri beklenmekte, uyulmaması halinde aynı konumdaki vatandaşa karşı gösterilen tepkiden farklı bir yaptırım ile karşılaşılabilmektedir. Güvenlik personelinde aranan kişisel ve mesleki nitelikler aşağıdaki gibidir.

4.3.1. Mesleki Sorumluluk

Genel anlamda görevin istenilen nitelik ve nicelikte yerine gerilmesi diyebileceğimiz sorumluluk kavramını polislik görevi açısından değerlendirdiğimizde, iki temel sorumluluktan bahsetmek mümkündür. Emniyet Teşkilatı içinde hiyerarşik yapılanma esas alındığından ast- üst kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Denetlenebilir nitelikte olan birinci tür sorumluluk, astların üstlere duyduğu idari bir sorumluluktur. Yönetici durumda olan üstler ellerindeki bu idari yaptırım sayesinde yerine getirilmesi gereken görevin ifasını sağlarlar. Ancak ikinci tür sorumluluk birincisi kadar kolaylıkla gözetlenip denetlenebilir nitelikte değildir. Burada sorumluluk alma olgusunun ortaya çıkması önemlidir. Sorumluluk alma idari bir görevlendirmeden kaynaklanabildiği gibi somut bir görevlendirme olmadığı halde sorumluluk duygusundan kaynaklanabilir. Etik sorumluluk bu durumlarda da gereklidir.

4.3.2. Kanunsuz Emir

Polis Teşkilatındaki hassas konulardan birisi de kanunsuz emir durumlarıdır. PVSK’da bu konuda açık hüküm olmasına rağmen kanunsuz emri alan astın “nasıl olsa amirim beni korur” düşüncesiyle veya hiyerarşik yapılanmanın verdiği katılık içinde çoğu kez bu hükümlere uymadığı için, emir komuta zinciri içinde istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Kanuna göre, mevzuatta belirtilmeyen emirlerin yerine getirilmesi, yazılı olma şartına bağlanmıştır. Ancak emir yazılı alındıktan sonra yerine getirilebilir ve emri uygulayan ast bundan dolayı herhangi bir sorumluluk taşımaz. Fakat emrin konusu suç teşkil ediyorsa, ast bu emri uygulamamalıdır, aksi takdirde her iki taraf da sorumluluktan kurtulamaz.

4.3.3. Görevi İhmal ve Kötüye Kullanma

Teşkilatta sıkıntı oluşturabilecek durumlardan birisi de görevi ihmal ve kötüye kullanma durumlarıdır. Polisler yasalar çerçevesinde kendilerine verilen görevleri uygularken yetki ve sınırlarını aşabilmekte, görevini ihmal edebilmekte ya da geciktirebilmektedir. Gerekçesi ne olursa olsun görevin ihmal edilmesi veya geciktirilmesi görevin kötüye kullanılması anlamı taşımaktadır. Bu eylemler bir yandan yasal suç teşkil etmekte diğer yandan da meslek etiğinin ciddi ihlali anlamını taşımaktadır.

4.3.4. İşkence ve Kötü Muameleden Kaçınma

İşkence ve kötü muamelelerden ne anlaşılması gerektiği hususu çeşitli uluslararası metinlerde yer almakta, anlaşmaya imza koyan devletler de zaman zaman oluşturulan heyetlerce bu tür muamelelerin oluşup oluşmadığını yaptığı denetimler neticesinde anlaşılmaktadır. Ülkemiz de bu tür denetimler olmaktadır. Avrupa Birliğine girme sürecinin hızlandığı şu günlerde polisin çalışma ortamı, bilhassa nezarethanelerin durumu ile hapishaneler ve mahkûmların yaşam şartları önemli yer tutmaktadır.

4.3.5. Güven Verme

Polisin verdiği güvenlik hizmetinin önemi gereği halka güven vermesi gerekmektedir. Maslow’un ihtiyaçlar sıralamasına göre emniyette bulunma ihtiyacının beslenmeden sonra ikinci sırada yer alması yapılan hizmetin önemini bir kat daha vurgulamaktadır. Bazen meslek etiğine uymayan davranışlar gözlenmektedir. Bunu "polis de toplumun bir parçasıdır" mantığıyla doğal görülmemelidir. Bu tür durumları önleyecek tedbirler alınmalıdır. Polis ile vatandaşlar arasındaki iletişimin kopuk olması polisin çalışmalarını aksatacağından, söz konusu iletişimde önemli rol oynayacak olan güven verme, halkın güvenini kazanma göz ardı edilmemelidir. Çünkü sadece olaylar meydana geldiğinde insanlarla iletişim kurmak polisin verimliliğini uzun vadede düşürecektir.

Gerek yabancı ülkelerde meydana gelen gerekse ülkemizdeki polise intikal eden adli olayların büyük bir oranının vatandaşların yardımı ile olduğu unutulmamalıdır. Bu yardımlaşmanın temini ve devamının sağlanmasının aradaki güven duygusunun varlık ve kuvvetine bağlı olduğu unutulmamalıdır. İhbarda bulunan veya şahitlik için kendisine başvurulan vatandaşın kimliği gizli tutulmalıdır. Aksi takdirde tekrar yardım almak mümkün olmayabilir.

4.3.6. Sevgi, Saygı ve Hoşgörü

Bilindiği gibi sevgi kişilerin kendisiyle ve başkasıyla ilişki kurmasında önde gelen duygulardandır. Bu sadece insanlar arasında ortaya çıkan bir duygu da değildir. Kişilerin başarıya ulaşmasında birbirlerine duydukları sevgi ve saygının yanında mesleğine karşı duyduğu sevgi de önemlidir. Esasen bu kadar stresli ve zor şartlar altında görev yapan polisin mesleğini sevmeden zorluğa ve strese dayanması, işin zorluğunu göğüslemesi meslekteki amaç ne olursa olsun oldukça güçtür. Meslekle ilgili belli amaçlara ulaşmak, kamu hizmetlerinin yerinde ve zamanında etkin biçimde gerçekleştirilmesi, vatandaşların bu yöndeki haklı taleplerine cevap verebilme meslek sevgisiyle doğru orantılıdır. Bu bakımdan mesleki hizmetlerin sevgiyle yerine getirilmesi gerekmektedir.

Polisler topluma güvenlik hizmeti sunduklarından hizmetin temelinde insan unsuru yer almaktadır. Polis olarak hizmet bilinci içinde, kişilere ihtiyaç duymaları halinde gerekli yardımı sağlarken, onlara herhangi bir zarar vermekten kaçınmalıdır.

4.3.7. Tasarrufa Riayet Etme

Tatbikatta genellikle savurganlığın, yapılan bütün tasarruf genelgelerine rağmen, maalesef önüne geçilememektedir. Kamu kaynakları yerinde ve zamanında kullanılmadığından hizmetin zaruriliği ön plana çıkarılarak, bu imkanlar mesleki amaçlardan çok kişisel çıkarlar doğrultusunda sarf edilmektedirler. Halbuki mesleki kaynakların amaçlara uygun tüketilmesi, araç gereç ve malzemelerin kullanışlı, her türlü lüksten uzak ekonomik ve işlevsel olanlardan seçilmesi, esasen sınırlı olan kamu

imkanlarının yine kamu hizmetleri için kullanılması mesleki değerler açısından kaçınılmazdır.

Maddi kaynakların yanında bunların yerinde ve uygun kullanımında en önemli faktörlerden birisi zaman tasarrufudur. Maalesef çoğu ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de polis teşkilatında bu kaynak etkin bir biçimde kullanılamamaktadır. Zamanın gereği gibi değerlendirilememesinin başında personelin şahsiyeti, telefon ve ziyaretçi trafiği gelmektedir. Hizmetlerin etkin kullanımında gerekli ve vazgeçilmez teknoloji ürünü olan her türlü muhabere araç ve gereçlerinin kullanımı ile ziyarette bulunma adap ve usulü, sadece meslek mensupları açısından değil, fakat muhatapları açısından da önemli olup, özellikle mesleki hizmetlere yönlendirilmesi için gerekli her türlü dahili ve harici tedbirlerin alınması ve bu yöndeki anlayışın geliştirilmesi sağlanmalıdır.

4.3.8. Gösteriş ve Dalkavukluk Etmeme

Ast–üst ilişkilerinde, meslek ve genel etik açısından doğru olmayan yaygın davranışlardan birisi de, görevde başarılı olmanın yolunun üstlerine yağ çekme, yaranma veya dalkavukluk etmekten geçtiği inancına göre hareket edilmektedir. Başarılı olmanın yolu uyumlu ve geçimli olmaktan geçmekte ise de, bu hiçbir zaman, çalışmadan, sırf yöneticinin hoşuna gitmesi adına bir oyun mahiyeti taşıyan ve bazı yöneticilerce de tasvip gören riyakarlık yapma boyutuna gelmemelidir. Kendisine karşı riyakarlık yapıldığını bilen yöneticinin de buna pirim vermemesi, personelin o tür davranışlarını teşvik edecek, pekiştirecek yaklaşımlardan kaçınması, personelin değerlendirilmesinde liyakat ve kıdemi esas alması meslek etiği bakımından önemli bir yer tutmaktadır. Liyakat ve kıdemin esas ölçü olarak ele alındığının bilinmesi, personelin gerek birbirleriyle olan, gerekse üstleriyle arasındaki ilişkilerinde, şahsiyet zaafiyetine uğramadan pozitif davranmayı da beraberinde getirecektir.

4.3.9. Rüşvet, Hediye Kabul Etmeme Ve İstismardan Kaçınma

Sosyal dengenin ve karşılıklı güven ortamının bozulmaması için rüşvet ile hediye arasındaki ayrım yasada açık ve net olarak ifade edilmeli, gerekli önlemler alınmalıdır.

Sayıları son yıllarda artış gösteren ve giderek daha somut ve açık bir biçimde yolsuzlukların önlenmesine yönelik yapılan yasal düzenlemeler, ülkenin içinde bulunduğu siyasal ve yönetsel yozlaşmaya çözüm üretmeye başlamıştır. Resmi sır ve gizlilik kalkanı altında hem ortaya çıkmasına zemin hazırlanan hem de kamufle edilen yolsuzluk ve skandallara karşı söz konusu kanun etkin ve bilinçli olarak kullanılabilirse ve siyasi idare tarafından işlevsel olması için denetlenirse etik ilkelere dayalı bir yönetim modeli ile rüşvet ve hediye kabul etme ve istismarlar azalacaktır (Nohutçu, 2004: 403).

Rüşvet ve hediye almanın bir başka şekli de kişilerin istismar edilmesidir. İstismar edilen kişi kendisine çıkar sağlamak, kazancını güvenceye almak, polisi kendine borçlu kılma arzusu ile istismara izin verebilir. Gönüllü veya gönülsüz bu tür davranışlar da halkın gözünde farklı bir polis imajı yaratabilir. Polis, kendisine sunulan hizmet karşılığında, kendisinden neden bedel istenmediğini iyi değerlendirip bu tür bir davranış içine girmemelidir.