• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.1.1. Türk Emniyet Sisteminin Hukuki Yapısı

1982 Anayasası yapısı ve hazırlanışı itibari ile polise ve orduya isim belirtmeksizin görev yağdırmaktadır. Örneğin Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu yazılıdır. Temel hak ve hürriyetlerin dokunulamaz ve devredilemez olduğu 12. maddede açıklanmıştır. Anayasanın kendi içinde çelişkili 13. maddesi, dokuz

çeşit genel sınırlama saymış ve bunlara yasal “sınırlamalar” getirmiştir. Bu maddeye göre: “Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz.” Ama bu “ölçütün” hiçbir uygulama kabiliyeti yoktur. 13. maddede dokuz ayrı sınırlama nedeni sayılmış ve bu sınırlamalar “temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerli” kabul edilmiştir. Devlet adına bunu yurt genelinde sağlaması ve koruması gereken birincil kuruluş da polis teşkilatıdır (Şaffak, 2000: 13).

Anayasamızın 128. maddesine göre; “Kamu görevlilerinin hakları, yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri yasa ile düzenlenir.” Ülkemizin de imzaladığı ILO sözleşmelerine göre kamu veya özel sektörde çalışanlar için günlük çalışma süresi 8 saattir. 657 sayılı yasanın 99. ve takip eden maddelerinde, devlet memurlarının çalışma saat ve usulleri hükme bağlanmıştır. Buna göre; devlet memurlarının haftalık çalışma süresi, Cumartesi ve Pazar günleri tatil olmak üzere 40 saattir ki bu hüküm Sözleşmeye uygundur.

7 gün 24 saat güvenlik hizmeti verilen Polis Teşkilatında, personelin çalışma saatleri 1995 yılına kadar düzenlenmemiş, yasaya aykırı olarak amirin iznine bağlı 12/12 veya 12/24 saat çalışma sistemi uygulanmıştır. 19.10.1995 tarih ve 231771 sayılı Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Çalışma Saatlerine İlişkin Esaslar konulu Bakanlık Genelgesinin 4. Maddesinde; "...nöbet usulü ile çalışması zorunlu olan personelin çalışma saatleri, hizmetlerin gerekleri göz önünde bulundurularak olağanüstü durumlarda 12/12, diğer durumlarda 12/24 veya 12/36 esaslarından herhangi birine veya her birine göre Taşra Teşkilatında Mülki Amirin, Merkez Teşkilatında Genel Müdürün onayı ile düzenlenir" hükmü getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre Polis Teşkilatı mensupları olağan koşullarda dahi haftalık 40 saatin üzerinde çalışmak zorunda bırakılmıştır. Zira normal çalışma saatini aşan fazla mesai ve bunun karşılığı ödenecek ücretin nasıl tespit edileceği 178. madde ile ayrıca düzenlenmiştir.

657 sayılı kanunda Emniyet Teşkilatı şöyle yerini almaktadır: “Emniyet Örgütü mensupları hakkında uygulanmakta olan 657 sayılı Kanun; bunun ek ve değişiklikleri, ilgili kanun hükmünde kararnameler ve bu yasalara dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelikler hükümlerinin kapsamına giren konular, Emniyet Örgütünün hizmet ve kuruluşunun nitelik ve özelliği göz önüne alınarak özel bir kanunla düzenlenir.” (Gölcüklü,2002:124) Ancak özel bir yasa çıkartılana değin yukarıda sayılanların durumlarının askıda kalması da söz konusu olamayacağı için bir istisna getirilmiştir: ‘Bu düzenleme yapılıncaya kadar, Emniyet Örgütü mensupları hakkında halen yürürlükte bulunan söz konusu hükümlerin uygulanmasına devam olunur’ (657 Sayılı Kanun, .Ek:19/2/1980-2261/5 md.).

Burada unutulmaması gereken husus, yukarıda belirtilen düzenlemenin geçici bir durum olduğudur. Bu nedenle sayılan kurumların tümünün özel yasaları yürürlüğe konduğu halde, bunlar arasındaki Polis Teşkilatının özel yasası çıkartılmamıştır. Yasa da yer almasına rağmen, bu olumsuz ayrımcılığı, dışlanmışlığı anlamak mümkün değildir. Polis Teşkilatı’nın da hak ve yükümlülüklerine ilişkin düzenlemeler bu kuruluşun hizmetleri, nitelik ve özelliği göz önüne alınarak acilen özel bir kanunla düzenlenmeli, halen yürürlükte bulunan 657 sayılı yasanın emri yerine getirilmelidir. Yasa tasarısını hazırlayacak komisyonda İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü uzmanlarının dışında Maliye Bakanlığı kadro ve bütçe uzmanları, Adalet Bakanlığından tetkik hakimi ve Cumhuriyet savcısı, DPT güvenlik sektörü planlama uzmanı, Hazine Müsteşarlığı uzmanı, Devlet Personel Başkanlığı uzmanı yer almalı, yasa tasarısı üzerinde yazılı görüş bildirmenin sakıncaları da işin başında ortadan kaldırılmalıdır.

Anayasamızda Emniyet Genel Müdürlüğü’nün adı geçmemektedir. Hükümet ve Ordu ülkemizin bölünmez bütünlüğünün ve varlığının koruyucusu olarak ilan edilmiştir. Polise doğrudan atıfta bulunan bir madde yer almamak ile birlikte, arama ve suç soruşturmalarında iletişimin özgürlüğü gibi kanun ile düzenlenebilecek birçok görev Anayasa’da yer almıştır. Bir kurum gücünü Anayasadan alıyorsa hukuki açıdan görevini yaparken daha etkili hale gelir. YÖK, Silahlı Kuvvetler, MGK ve TSK buna örnek olarak verilebilir.

Türk Polis Teşkilatı’nın Anayasal görevleri çok fazladır, ancak Anayasal yetkileri hiç yoktur.

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu Türk Polis Teşkilatının mevcut yapısını ve yasal durumunu oluşturan iki önemli kanundur (Şaffak,,2000: 102). Türkiye’de bir polis memuru, yasa kendisine yetki ve görev verdiği için gerektiğinde anayasa ile teminat altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunacak eylem ve işlemler yapmaktadır. Yaşam hakkı, özel hayatın gizliliği, haberleşme ve seyahat özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerin özüne yasal düzenlemelere uygun olarak dokunabilen ender kamu görevlilerinden biri polistir.

Sonuçları itibariyle bu kadar önemli yetki, görev ve sorumluluğu bulunan bir meslek, herkesin elde edebildiği değil, sadece seçilen kişilerin kabul edildiği, uygun eğitimle desteklendiği bir kariyer mesleği olmalıdır.

"Polis; halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eder. Yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder." Bu iki cümle, 1934 yılında çıkarılan Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun birinci maddesinden alındı. Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu 1934'te çıkarıldı. Orta ve yüksek kademe polis amirleri yetiştirmek amacıyla 1937'de Polis Enstitüsü kurulurken, bir yıl sonra Polis Koleji açıldı. Türkiye'de polisin yönetici sınıfı Polis Koleji ve Güvenlik Bilimleri Fakültesinde ( Polis Akademisi ) yetişmektedir. Polis memurları ise, Türkiye'nin hemen hemen bütün yörelerine yayılmış Yirmi İki adet Polis Meslek Yüksek Okulu ve On adet Polis Meslek Eğitim Merkezinde yetişmektedirler. Bu okullara alınan her yıl ortalama Yedi Bin Beş Yüz polis adayı iki yıllık ve Altı aylık bir eğitim sonrasında polis memuru olarak göreve başlayabilmektedirler. Her yıl bu düzeyde polis alınması gerekli mi diye bakıldığında, ABD ve Avrupa ülkelerinde her 250–300 kişiye bir polis düşerken Türkiye'de ise yaklaşık olarak 600 kişiye bir polis düşmektedir.

2559 sayılı PVSK’a göre; “Asayiş, amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korumak ve halkın ırz ve can ve malını muhafaza ve

ammenin istirahatını temin etmekle mükellef olan polis; bunlara herhangi bir suretle vuku bulacak taarruz, tecavüz ve sarkıntılığı menetmeğe ve mütecasirlerini yakalamağa ve haklarında kanunen yapılması lazım gelen muameleye başlamağa mecburdur” (Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 2000). Polisin umumi emniyete müteallik inzibati vazifeleri iki kısımdır:

A- Kanunlara ve nizamnamelere ve Hükümet emirlerine ve amme nizamına uygun olmayan hareketlerin işlenmesinden evvel önünü almaya çalışmak,

B- İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı vazifeleri yapmak.

Aynı kanun Polisin adli görevlerini de şöyle düzenlemektedir: “Polis yaptığı tahkikat esnasında ifadelerine müracaat lazım gelen kimseleri çağırır ve kendilerinden lüzumlu olan şeyleri sorar. Tahkikat için ifadesine müracaat edilmesi lazım gelen şahsın polis tarafından vuku bulacak davete icabet etmeleri ve ifade vermeleri mecburidir. Bu davete icabet etmeyenler hakkında Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 17. maddesi mucibince muamele yapılır” (Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 2000: 5).

Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun on altıncı maddesi: ‘Mucibince polis için silah kullanmak salahiyetinin kabul edildiği hallerde silah kullanılması silah kullanmaktan başka bir çare bulunmadığı hallere münhasırdır. Bu takdirde mümkün olduğu kadar suçlunun öldürülmekten ziyade yaralı olarak yakalanmasına dikkat edilmesi ve kalabalık yerlerde silah kullanmaktan imkân nispetinde sakınılması icap eder”(Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 2000: 7).

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununa göre:” Memleketin umumi emniyet ve asayiş işlerinden Dâhiliye Vekili mesuldür. Dâhiliye Vekili bu işleri, kendi kanunları dairesinde hareket eden Emniyet Umum Müdürlüğü ile Umum Jandarma Komutanlığı ve icabında diğer bütün zabıta teşkilatı vasıtası ile ifa ve lüzum halinde İcra Vekilleri Heyeti karar ile ordu kuvvetlerinden istifade eder.” (Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu,2000:9)

Yine aynı kanuna göre: “Polis, silahlı icra ve inzibat kuvveti olup üniformalı ve sivil olmak üzere iki kısımdır. Emniyet Teşkilatında, fiili polis hizmetleri dışında kalan yazı, hesap, levazım, telli veya telsiz haberleşme, kriminal laboratuvar, trafik fenni muayene, kayıt, tescil ve benzeri hizmetler, emniyet hizmetleri sınıfı mensupları tarafından ifa olunur. Her hizmet bölümü için gerekli görev ve çalışma şartları ile bir hizmet bölümünden diğerine aktarılmada göz önünde bulundurulacak esaslar ve sağlık şartları, İçişleri Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir’ (3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, 2000, s. 10) demektedir.

Üniformalı polis; vasıtalı ve vasıtasız kısımlara ayrılır. Vasıtalı polis; atlı, bisikletli, motorlu ve canlı, cansız diğer vasıtalarla teçhiz edilen kısımdır. Sivil polis; her nevi emniyet hizmetinde üniformasız çalıştırılan kısımdır.

Aynı kanuna göre Polis: İdari, siyasi ve adli kısımlara ayrılır. İdari polis, içtimai ve umumi intizamı temin etmekle mükellef olan kısımdır. Siyasi polis, Devletin umumi emniyetine taalluk eden işlerle mükellef olan kısımdır. Adli polis; asgari tam teşekküllü bir polis merkezi amirliği bulunan yerlerde, adli işlerle uğraşmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünce kadrodan ayrılan bir kısımdır. Adli polis toplu olarak veya mıntıkalara ihtiyaç nispetinde tevzi edilmiş bir halde bulundurulur. Adli polis, adli tahkikat vazifeleri haricindeki hizmetlerde, mafevklerinin emrindedir.

Emniyet Genel Müdürlüğü, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatından oluşur. Merkez teşkilatı; Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, Daire Başkanlıklarından meydana gelir. Daire başkanlıkları, ihtiyaca göre kurulan en az üç şube müdürlüğü veya koruma müdürlüğünden, şube müdürlükleri veya koruma müdürlükleri en az üç büro amirliğinden meydana gelir.

Taşra teşkilatı; İllerde il emniyet müdürlükleri, ilçelerde ilçe emniyet müdürlükleri veya ilçe emniyet amirlikleri ile güvenlik hizmetlerine ilişkin diğer birimlerden oluşur. İçişleri Bakanlığının uygun göreceği yerleşim alanlarında, polis teşkilatı birimi kurulabilir.

Yurt dışı teşkilatı; İçişleri Bakanlığı, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname esaslarına uygun olarak yurt dışı teşkilatı kurmaya yetkilidir. Emniyet teşkilatı birimlerinin görev, yetki ve sorumlulukları ile diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir (3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, 2000: 11).

Polis Amirleri, rütbe sırası ile Komiser Yardımcısı, Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, 4.Sınıf Emniyet Müdürü, 3. Sınıf Emniyet Müdürü, 2.Sınıf Emniyet Müdürü, 1.Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet Müdürüdür. Bu rütbelere terfiler, sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere, kıdem ve liyakate göre yapılır (3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, 2000, s. 12).

Suç soruşturmaları, Emniyet Teşkilat Kanununda yer alan temel prensiplere uygun olarak, yetkili adli makamların talimatları doğrultusunda yapılır. Kamu düzenini bozucu bir suç işlendiğinde adli polis delilleri toplamak, suçu işleyen şahısları yakalamak, C.Savcısı adına soruşturmayı yürütmek ve suçluları adalete teslim etmekle yükümlüdür. 2559 sayılı PVSK'nun 2. maddesi 6. bendinde de polisin adli görevi belirtilerek "İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak" diye belirtilmiştir (Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 2000: 4).

İdari polis, adli polise gerekli hallerde veya savcının isteği üzerine yardımla mükelleftir. İdari polis, adli polisi ilgilendiren bir olay karşısında kaldığı zaman, bir taraftan adli polis görevini yerine getirmekle beraber, diğer taraftan adli polisi haberdar eder ve adli zabıta gelince işi ona bırakır.

Teorik olarak adli ve idari polis görevlerini ayırmak mümkün olmakla birlikte, tatbikatta bunların görevlerinin sınırlarını ayırmak mümkün değildir. Sosyal ve genel düzenle ilgili kanun, nizam ve emirlerin yapılmasını sağlayan, suçu oluşundan evvel önleyici tedbirler alan polise idari polis denir. İdari polise, eskiden düzenlik ve zabıtaya mânia polisi denirdi. İdari polis,

önleyici, koruyucu ve yardım edici görevleri yapmak için suç oluşturan unsurları göz önüne alarak o mahalde merkez, karakol, nokta, devriye ve motorlu ekipler kurar.

3201 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Teşkilat Kanunu’nda, her bir polis karakolunda adlî işlerle uğraşmak üzere adlî polis kurulmasının öngörülmüş, ancak bu uygulama şimdiye kadar yapılmamıştır. Sadece fiilî bir adlî polis hizmeti sürdürülmüştür. Kolluğun (polis ve jandarma) delilleri tespit hususundaki yeterli yetişkinliğe sahip olmaması, ceza yargılamasının da uzamasına neden olmaktadır.

“Polis, yurt içine zararlı kişi ve maddelerin girmemesi için giriş kapılarında gerekli kontrolleri yapar, umuma açık yerlerde suçların oluşmaması için tedbirler alır. Ruhsatsız silahları yakalamak için aramalar yapar, genel ahlaka uygun olmayan hareketleri önler. Açılması izne bağlı yerlerden izinsiz açılanları kapatır. Halkı rahatsız edici hareketlerin olmamasını sağlar. Toplu hareketlerin, gösteri yürüyüşlerinin, grevlerin kanun içerisinde devamını sağlar, sarhoş, alil ve acizlerin yardımına koşar, terkedilmiş çocukların ilgili müesseselere yerleştirilmesine dair hizmetleri yapar. Sinema, tiyatro gibi yerlerdeki toplu çıkışlarda suçların oluşmasını önler’ (Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 2000: 4). şeklinde geniş bir yelpazede hizmet vermesini öngören hukuki bir tanımlama ile 2559 sayılı kanun Türk Emniyet Teşkilatı’nın hukuki yapılanmasını ortaya koymaktadır.