• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği Polis Etik Yönetmeliğinin Geçmişi

II. BÖLÜM

3.1. Avrupa Birliği Polis Etik Yönetmeliğinin Geçmişi

Avrupa Konseyi kurulduktan sonra gündeminde polisle ilgili çalışmalar yer almıştır. Aslında polis, Avrupa Konseyi’nin çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını içeren temel değerlerinin korunmasında öylesine önemli bir rol üstlenmiştir ki, Avrupa Konseyi, polisin demokratik bir toplumdaki rolüne ilişkin Avrupa düzeyinde doğal bir tartışma ortamı oluşturmaktadır.

Bu bağlamda tüm ülkeler arasında belirli bir standart oluşturma çabalarına gidilmiştir. 1989’dan itibaren, Orta ve Doğu Avrupa’da Avrupa Konseyinin, polise ilişkin çalışmalarını gözle görünür oranda artırmaya yöneltecek değişiklikleri meydana gelmiştir. Polis ve hukuk devleti hakkında pek çok toplantı ve eğitim etkinlikleri düzenlenmiştir.

Sonuç olarak Bakanlar Komitesi, ceza sorunları ile ilgili Avrupa Komitesi bünyesinde Polis etiği ve Polislik Mesleğinin sorunları ile ilgili Uzmanlar Komitesini kurmuştur. Bu komitede polis yönetimi ile ilgili etik konular, hem genel olarak hem de eğitim konusu olarak ele alınmıştır. Komitede içişleri bakanlıklarından, adalet bakanlıklarından, polis teşkilatlarından, savcılıklardan ve yargıdan gelen uzmanlar görev almışlardır.

Komite çalışmalarını, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası sözleşmeler ve tavsiyeler gibi yasal araçlar ile AİHS ve Avrupa Konseyinin diğer kuruluşları tarafından saptanan ilkeler doğrultusunda gerçekleştirmektedir. Komite Aralık 1998 ve Mart 2001 tarihleri arasında altı genel kurul ve üç çalışma grubu toplantısı düzenlemiştir. Avrupa Polis Etik Yönetmeliği ve onun açıklayıcı notu Komisyonun Mart 2001 tarihinde gerçekleşen altıncı toplantısında son halini almış ve Haziran 2001’de Avrupa Ceza Problemleri Komisyonunun 50. genel kurul toplantısında onaylanarak Bakanlar Konseyine iletilmiştir.

3.1.1. Yönetmeliğin Hazırlanma Aşaması

Avrupa Polis Etik Yönetmeliği (APEY) toplantısında konseye üye kırkı aşkın ülkenin temsilcilerinin katılımı ile hazırlanmış olan bu belgede dikkati çeken en belirgin nokta, bu belgenin gerek emniyet mensupları ve gerekse emniyet hizmetlerinin müşterisi olan toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenmesi için gereken her şeyin yapılmış olmasıdır. Çalışmalar oldukça demokratik bir ortamda ve katılan tüm temsilcilerin görüşlerini ifade etmelerini sağlayacak şekilde gerçekleşmiştir. Bu çalışma sadece polis etiği alanında iyi bir bilgi kaynağı olmakla kalmamış, aynı zamanda Avrupa demokrasilerinin nasıl işlediği hakkında da birinci elden tecrübe edinme imkanı vermiştir (Cerrah, 2002: 3).

3.1.2. Katılımcı Gruplar

Hazırlanan bu yönetmeliğin çalışmalarını sadece polisler yapmamış, bu çalışma geniş çaplı bir çalışmanın ürünü olarak hazırlanmıştır. Çalışmalara katılan grupları şu şekilde sıralayabiliriz;

1. Emniyet mensupları: Uzun yıllar aktif güvenlik hizmeti sunmuş ve uygulamayı bilen üst düzey emniyet mensupları;

2. Akademisyenler: Yapılan çalışmanın sadece polislerin mesleki tecrübelerini yansıtmayıp, aynı zamanda akademik ve bilimsel bir temele dayanmasını sağlamak amacıyla çalışmalarda polislik, İnsan Hakları ve etik gibi alanlarda akademik araştırma ve birikimi olan öğretim üyeleri;

3. Hukukçular: Gerek akademisyen olarak ve gerekse Adalet ve İçişleri Bakanlığı gibi, polis teşkilatlarının bağlı olduğu, bakanlıklarda görev yapan hukukçu ve üst düzey yöneticiler;

4. Araştırma Enstitüleri: Polislik alanında bilimsel araştırma yapan bağımsız araştırma kurumları ve enstitülerinin temsilcileri;

5. Polis Dernek ve Sendikaları: Polisleri temsil etmek ve onların haklarını savunmak amacı ile kurulmuş olan polis dernek ve sendikalarının temsilcileri;

6. Sivil Toplum Kuruluşları: Son olarak, İnsan Hakları Örgütü gibi bazı sivil kuruluşlarının temsilcileri de çalışmalara bizzat katılarak veya yapılan çalışma hakkındaki görüşlerini yazılı olarak belirtmek sureti ile çalışmaya katkıda bulunmuşlardır (Cerrah, 2002: 3).

3.1.3. Müzakere Konuları

Çalışmaya katılanların bulunduğu gruba dikkat edilirse tamamen bilimsel ve dikkatli bir çalışmanın ürünü olduğu görülecektir. Avrupa Polis Etik Yönetmeliği sadece polis teşkilatında çalışan grupların değil hukukçuların, akademisyenlerin, dernek ve sendikaların, araştırma enstitülerinin ortaklaşa çalışmaları sonucunda hazırlanmıştır. Yönetmelik hazırlanırken gruplar karşılıklı fikir alışverişinde bulunmuşlardır. Bunlar yönetmeliğin içeriği açısından önemlidir.

1. Çalışmalarda üzerinde durulan en önemli konu komite çalışmalarının özünü teşkil eden ‘polis etiği’ (police ethics) kavramıdır. Güvenlik personelinin tüm davranış ve uygulamalarının cezai yaptırımı olan yasalar ile düzenlenmesi ve kontrol edilmesinin güçlüğü açıktır. Bundan dolayı, bir cezai yaptırım tehdit ve endişesi taşımaksızın güvenlik personelinin isteyerek benimseyecekleri ve davranış ve uygulamalarına yansıtabilecekleri bir ‘meslek etik ve ilkelerine’ gereksinim vardır. Bu alanda çalışmaları olan uzmanlar ile, yine uzun yıllar güvenlik hizmeti vermiş yüksek düzey polisler tarafından uzun süreli bir çalışma sonucu tespit edilen bir meslek etiği dökümanı personel tarafından benimsenerek uygulamalara yansıtılacaktır.

2. Komite çalışmalarında üzerinde durulan konulardan birisi de, çağdaş toplumlardaki polis uygulamalarında ‘demokratiklik’ kavramının giderek daha fazla önem taşıdığı olmuştur. Diğer kamu hizmetlerinde de olduğu ya da olması gerektiği gibi, güvenlik güçlerinin de içinden çıktıkları ve yine hizmet ürettikleri toplumun denetimi dışında olmaları düşünülemezdi. Bundan dolayı

güvenlik güçlerinin başarılı olabilmesi için sivil toplum tarafından desteklenmesi gerektiği kadar, görev suistimalleri gibi davranışlara yönelmemeleri için hizmet ettikleri ‘sivil toplum’ tarafından sistematik olarak denetlenmeleri de gerekmektedir.

3. Komite çalışmalarında ayrıca, polis teşkilatlarının bir ‘güç’ (force) olmayıp, hizmet (service) birimi olduğu noktası sıklıkla vurgulanmıştır. Demokratik sistemlerde esas olan halkın yönetimi olduğuna göre güvenlik personelinin yaptıkları görevler, içinde yaşadıkları toplum için üretilmiş bir hizmet olarak görülmektedir. Bu yaklaşım polis eğitimine de yansıtılarak polisin davranış ve uygulamalarını şekillendirmesi tavsiye edilmiştir.

4. Son olarak, ‘sorumlu tutulma’, yani icraatlardan dolayı ‘hesap verme’ (accountability) kavramı üzerinde durulmuştur. Komite çalışmalarında, bir yandan, polisin ‘operasyonel konularda bağımsızlığı’ (operational independency) üzerinde durulurken, öte yandan yapılan uygulamaların siyasi otoritenin politikaları doğrultusunda olması gerektiği vurgulanmıştır. Diğer bir anlatım ile polis tarafından gerçekleştirilecek olan uygulamalar siyasi otoriteler tarafından oluşturulmuş güvenlik politikaları ile çelişmemelidir. Siyasi otorite, genel politikalar oluşturduktan sonra polisin bunları uygulamasına müdahale etmeyecek, diğer bir anlatımla, operasyonel polis uygulamaları siyasi müdahaleden bağımsız olacaktır (Cerrah-Semiz, 2001: 12).