• Sonuç bulunamadı

Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların rehinli paylarının borsada satışı

C- Kaydi payların paraya çevrilmesi

4. Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların rehinli paylarının borsada satışı

Seri: I No:26 Tebliği m. 5 f. 1, payları halka arz edilmemiş bir ortaklığın pay sahiplerinin sahip oldukları pay senetlerini halka arz etmelerini düzenlemektedir. Yukarıdaki paragrafta belirtildiği üzere, payları halka arz edilmemiş bir ortaklığın pay sahiplerinin sahip oldukları pay senetlerini halka arz etmeleri için ortaklığın onayının gerekmediği doktrinde genel olarak kabul edilmektedir428. Görüldüğü gibi, anılan Tebliğ’de, pay senetleri halka arz edilmemiş ortaklıkların paylarının borsada satış yetkisi pay sahibine tanınmıştır. Bunun yanında, anılan Tebliğ’in mevcut pay senetlerinin halkı arzı için gereken belgeleri listeleyen 2 numaralı

427 Serbest pazarlık yoluyla satış hakkındaki açıklamalarımız için bkz. aşağıda §2, III 428 Bkz. dipn. 422 ve orada anılan yazarlar.

ekinde, halka arz edilecek pay senetleri üzerindeki zilyedliğin herhangi bir rehin veya teminat işlemine dayanmadığı konusunda pay senetlerini halka arz edecek olanların yazılı beyanları da yer almaktadır (b. 11). Dolayısıyla, Seri: I No:26 Tebliği’nin lafzından pay senetlerini halka arz etme yetkisinin pay sahibine tanındığı sonucu çıkmaktadır. Ancak, rehinli alacaklı da, borçlusunun borcunu ifa etmemesi durumunda, rehin konusu şeyi satma yetkisine sahiptir. Zira, bir şeyin mülkiyetine sahip olan kişinin de o şey üzerindeki yetkileri kullanma, yararlanma ve tüketmedir429. Diğer bir deyişle, rehinli alacaklı da, tıpkı mülkiyet sahibi gibi, satış yetkisini haiz bir konumdadır. Dolayısıyla, Seri: I No:26 Tebliği’nde zikredilen “hissedar” ifadesi, pay senedi üzerinde, satış işlemini gerçekleştirebilecek kişi olarak da yorumlanmalıdır430.

Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde, pay senetlerinin borsaya kote edilmeleri söz konusu senetlerin işlem hacmini artırır. Ayrıca, borsaya kote edilmeleriyle senetler sürekli alım satım işlemlerine konu olacaklarından senetlerin gerçek fiyatları daha kolay belirlenebilir431. Rehin aldığı payları satarak alacağını tatmin etmek isteyen rehinli alacaklı satışı borsa dışında gerçekleştirmek istediğinde gerek İİK’da belirlenen karşılama prensibine uyacak gerekse de kendi alacağını gerçekten tatmin edebilecek alıcıları bulmakta güçlük çekebilecektir. Nitekim borsa dışında yapılan satışta ulaşılabilen kitle çok daha sınırlı olacaktır ve bunun yanında payların gerçek değerlerini bulmaları çok zor olacaktır. Buna karşılık, rehinli alacaklı, borsa gibi çok sayıda aktörün işlem gerçekleştirdiği,

429 TMK m. 683 uyarınca, bir şey üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi, o şeyi kullanma, yararlanma ve üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Doktrinde, mülkiyet hakkının sağladığı bu yetkilere, “mülkiyetin olumlu içeriği” de denilmekte ve bu hakkın sağladığı yetkilerin malın fiilen kullanılması, ürünlerin toplanması, malda değişiklik yapılması, mal üzerinde değişiklik ve tadil yapılması gibi tasarrufları olduğu gibi malı devretme veya üzerinde hak kurma gibi yetkileri de içerdiği belirtilmektedir. Bkz. Oğuzman/Seliçi/Özdemir, s. 222

430 Usca’ya göre, Seri: I No:26 Tebliği’nin m 5 hükmü ve 2 no’lu ekinin 11. bendi ile amaçlananın, satış talebin pay senetleri üzerinde tasarruf yetkisi olan yani satış yetkisi bulunan kişiden gelmesidir. Satış yetkisi kural olarak mülkiyet sahibinde olsa da, rehinli alacaklı da satış yetkisine sahiptir. Pay senetlerinin satış başvurularında SPK açısından önemli olan başvuru sahibinin tasarruf yetkisidir. Bu çerçevede, anılan hükümde zikredilen “hissedarlar” ifadesinin katı yorumlanmaması ve hükmün amacına hizmet edecek şekilde bu yetkinin rehin hakkı sahibine de verilmesi gerekmektedir. Bkz. Usca, s. 35-36

431 Sermaye piyasası araçlarının borsaya kote edilmelerinin ekonomik yararları hakkında ayrıntılı açıklama için bkz. Yasaman, s. 5-9; Yanlı, s. 63-64; Ayoğlu, s. 160

yatırımcıların yeni fırsatlar aradığı, payların gerçek fiyatlarını bulabildiği, işlem hacmi yüksek düzenli bir piyasada paylara çok daha kolay ve iyi şartlarda alıcı bulabilecek ve payları müstehak oldukları değere en yakın değerden satabilecektir.

Dolayısıyla, rehinli alacaklı açısından, rehin konusu payları borsada satmanın sağlayacağı ekonomik fayda göz önünde tutulduğunda rehinli alacaklıya halka kapalı bir ortaklığın pay senetlerini borsada satma yetkisi verilmesi alacağının tatmin edilebilmesi için son derece faydalı olabilecektir. Belirtildiği üzere, payları halka arz edilmemiş yani halka kapalı bir ortaklığın pay sahiplerinin sahip oldukları pay senetlerini halka arz etmeleri için ortaklığın onayının gerekmediğinin doktrinde genel olarak kabul edilmesinden ve Seri: I No:26 Tebliği m. 5 hükmünde zikredilen “hissedarlar” ifadesinin amaçsal yoruma tâbi tutularak satış tasarrufunu gerçekleştirme yetkisi olan kişi olarak yorumlanabileceğinin kabulünden kıyasla, halka kapalı bir ortaklığın pay senetlerinin satış yetkisine sahip rehinli alacaklı tarafından borsada satılabileceği kanaatindeyiz432.

Ancak yukarıdaki paragrafta da değinildiği üzere, ortaklık rehinli alacaklı tarafından gerçekleştirilecek böyle bir halka arza karşıysa, uygulamada SPK ve İMKB’ye yapılacak başvuru süreçlerinde geciktirici veya engelleyici bir konumda olabilir. Zira Seri: I No: 26 Tebliği m. 5 f. 2 uyarınca, pay sahiplerinin pay senetlerini satacak olan aracı kuruluş tebliğin 2 numaralı ekinde belirtilen belgelerle SPK’ya başvurur ve ortaklık yönetim kurulu ilgili aracı kuruluşa söz konusu belgeleri sağlamak ve satış sırasında mevzuatta öngörülen yükümlülüklere uymakla mükelleftir. Her ne kadar anılan hükümden ortaklığın onayının aranmayacağı anlaşılsa ve bu husus doktrinde de genel olarak kabul görse de, ortaklık kendisi açısından “gönülsüz” bir halka arz sürecini geciktirici bir rol oynayabilir. Her ne kadar payları halka arz etmek isteyen pay sahibi ve rehinli

432 Şüphesiz ki aynı değerlendirme payları halka arz edilmiş ortaklıkların halka arz edilmemiş paylarının halka arzı bakımından evleviyetle geçerlidir.

alacaklı mahkemeye başvurarak ortaklığın gerekli işlemleri yapması için bir karar alınmasını talep edebilirse de, anılan sakıncaları gidermek için mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılmak suretiyle ortaklığın halka arz sürecindeki yükümlülüklerinin ve rehinli alacaklının bu husustaki yetkisinin daha aydınlatıcı ve açık bir şekilde belirtilmesi yerinde olacaktır kanaatindeyiz.

Rehinli alacaklıya anılan imkânın verilmesinin kabulü halinde, ortaklığın halka açık hale gelmek ve dolayısıyla halka açık anonim ortaklıklar bakımından sermaye piyasası mevzuatında öngörülen yükümlülüklere tâbi olmaktan kaçınması ve yukarıda anılan “gönülsüz” bir halka arzdan korunması için örneğin ana sözleşmesi ile paylar üzerinde rehin konulmasına ilişkin bir takım sınırlamalar getirilmesi düşünülebilir.

Ancak, kanaatimizce, halka kapalı bir anonim ortaklığın pay senetlerinin borsada satışı için rehinli alacaklının serbest pazarlıkla satış yetkisi olmalıdır. Rehinli alacaklı da serbest pazarlık yetkisi çerçevesinde pay senetlerini borsada satarsa, satış İMKB Yönetmeliği m. 29’da belirtilen usulde olmayacaktır zira anılan hüküm, mahkemelerin, icra dairelerinin ve diğer resmi dairelerin İMKB’de yapılmasına gerek gördükleri satışlar içindir. Böyle bir durumda, İİK m. 119 f. 2 çerçevesinde, payların bir borsa fiyatı bulunmayacağından pazarlıkla satış çerçevesinde İMKB’de satış yapılması mümkün olmayacaktır.

5. SPKn m. 10/A hükmünde anılan bildirimin kaydileştirilmiş rehinli