• Sonuç bulunamadı

1.5. Meslekler Sosyolojisine Katkıda Bulunan Kavramlar

1.5.6. Otonomi

Özerlik, profesyonel mesleğin kurumsal öğeleri arasında anahtar role sahiptir. Bağımsız veya özgür olma ya da kendi kendini yönlendirme durumlarına işaret eden özerklik profesyonel meslek özelinde işin içeriği ve koşulları üzerinde kontrole sahip olmak anlamını taşımaktadır. Gerçekten de üzerine düşüldüğünde profesyonel mesleğin üzerinde en sık durulan birçok niteliğinin ya özerkliğinin bir sonucu ya da halkın ve politik toplulukların özerkliğin gerekliliğine inandırılmasında yararlı koşullar olduğu ortaya çıkmaktadır (Seçer, 2008:161).

Özerkliğin profesyonel meslekler için daha zengin bir içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkündür. Freidson ve Johnson profesyonel özerkliği meslektaş kontrolü olarak adlandırmaktadır. Dışsal kontrolden uzak olmaları gerektiği düşüncesi özerkliğin temelini oluşturmaktadır. Özerkliğin uzmanlıkla ilişkisi bir profesyonel mesleğe özerk faaliyetlerde bulunma hakkının ancak belirli bir uzmanlığa sahip olduğuna ve topluma hizmet eğilimi taşıdığına inanılması durumunda tanınacağı düşüncesiyle belirginleşmektedir. Freidson eksiksiz bir özerkliğin çeşitli yönleri kapsayan mesleki monopol ile sürdürebileceğini belirtmektedir (Freidson: 1994:163).

Monopol bir grubun üyelerinin belirli bir işi yapmak konusunda dışlayıcı haklara sahip olması anlamına gelmektedir. Bunlardan ilki olan ekonomik monopol işe alma ve eğitim kontrolü sayesinde profesyonel mesleği icra edecek kişi sayısının ve dolayısıyla gelirin belirlenebilmesini içerir. Profesyonel özerklik uzmanlık alanında politik monopolü de içerir ki bu sayede profesyonel bilgi ve becerisi ile ilgili konularda otoriter bir sözcü olarak ve profesyonel iş ile ilgili konularda yasal ve idari kuralların belirlenmesinde rehberlik eden uzman olarak kabul görür. Son olarak profesyonel mesleğin işi ile ilgili uygulamaya ilişkin konular üzerinde yönetimsel monopolü vardır.

84

Belirleme ve işi yönlendirmeyle ilgilenen kademelerinde görev alması ile mümkün olmaktadır (Freidson, 1994:163).

Freidson’ un meslek grubu düzeyinde sahip olunan özerkliğin niteliği açısından yaptığı “ kendiliğinden özerklik” ile “ örgütlü özerklik” ayrımında kendiliğinden özerkliğin çok fazla kişi tarafından bilinmeyen büyücülük ya da sirk akrobatlığı gibi mesleklerde işin doğasından kaynaklandığı için bulunduğu ve bu mesleklerdeki özerkliğin korunmasında herhangi bir kurumun rolünün olmadığına dikkati çekerken profesyonel meslekler için daha uygun olan örgütlü özerklikte özerkliğin bizzat profesyonel kurumlar tarafından korunduğu ve kullanıldığı dolayısıyla örgütlü bir yapı tarfaından işletildiğine işaret etmektedir (Freidson, 1970:135-136).

Freidson özerklik uzmanlık ilişkisinde özerkliğin nedenini ve temelini oluşturan uzmanlığın iş bölümünde kurduğu egemenlik sayesinde özerkliğin sürdürülmesine de imkân sağladığı belirtmiştir (Freidson, 1970:137).

Đşi yapanların hizmet verdiği kişilerden, meslek mensubu olmayan başkalarından veya çalıştıkları kurumdan kaynaklanan herhangi bir dış baskıya maruz kalmadan kendi kararlarını verebilmeleri bağlamında değerlendirilen otonomi (özerklik) meslek sosyolojisinin anahtar kavramlarındandır. Kritik önem atfeden yazarların başında incelemeye konu ettiğimiz modelin sahibi Freidson gelmektedir. Freidson’a göre, meslekleri diğer uğraşı alanlarından ayıran gerçekten önemli ve değişmez ölçüt otonominin varlığıdır (Kılıç, 1998:26-27). Otonomi tüm diğer özellikler için gerekli bir destekleyici unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Otonomiye sahip olmayan uğraşı alanları, meslek yerine, yan meslek, yarı meslek, yardımcı meslek, alt meslek ya da zanaat olarak adlandırılmaktadır. Freidson tıp mesleğini, sahip olduğu olağandışı özerkliğin, (kendi işini kontrol etme hakkı) sonucu olarak tıpla ilgili meslekler arasında ilk sıraya yerleştirmiştir (O’connor ve Lanning, 1992:63).

Otonomi uygulamalarında meslek mensuplarının özgür olduğuna dair inancı içeren tutum ve davranış boyutu vardır. Bir bilim adamı, hekim ve mühendis kendisine profesyonel olarak muamele edildiğini söylediğinde neyi kastetmektedir? Denilmek istenen aslında şudur: Alanında bir otorite ve yetkin kişi olarak kendisine saygı duyulduğunu ve teknik konularda kendi fikirlerinin önemli olduğunu hissetmektedir (Kılıç, 1998: 29). Öyleyse mesleki otonomiden ne anlaşılması gerektiği üzerinde

85

durmak gerekecektir. Wilensky (1964:146) “kendi kendini kontrol etme ve uzmanlık alanı içinde hareket etme yetkisi ve serbestliği”, Haug (1988:33) “gerek meslektaşlarından gelen, gerekse örgütsel sınırlamalardan uzak olmak” Spennerden naklen Meiksinis ve Watson (1989:562) “bir hareketi ya da olaylar dizisini başlatabilme ve sonuçlandırabilme, yapılacak işin kapsamını, yöntemini ve hızını kontrol edebilme kabiliyeti” olarak otonomiyi tanımlamaktadırlar (Kılıç,1998:29).

Realin (1989’dan aktaran Kılıç, 1998:30) mesleki özerkliği incelemek için üç farklı düzey önerir: Stratejik ya da kurumsal özerklik, yönetsel özerklik ve operasyonel özerklik.

1. Stratejik özerklik, örgüte yön veren politikaları ve amaçları seçmede ve oluşturmada özgür davranabilmeyi gerektirir. Kurumun misyonunu ortaya koyma ve örgüt ile içinde bulunduğu toplum arasındaki ilişkiyi sağlıklı bir şekilde yürütülmekle yükümlüdür.

2. Yönetsel özerklik, bir birimin faaliyetlerini yönetme, yaptığı işleri örgüt içindeki diğer birimlerle koordine etme sorumluluğunu ifade eder. Örgüt içi işlevin yanı sıra, yönetsel özerkliğin sorumluluğunu taşıyan bu kişilerin ve bu birimlerin ürettiği ürün ve hizmetlerin kullanıcılarıyla ilişkilerini uyumlu bir şekilde yürütmek gibi dışsal bir işlevleri de vardır.

3. Operasyonel özerklik, öncelikle belirlenmiş bir amaca ulaşmak ya da belirli bir sorunu çözmek için, meslek adamının kendisinin belirlediği yöntemlerle, ancak yönetsel ve stratejik kısıtlar göz önünde bulundurularak, girişimde bulunmada özgürlüğünün olmasıdır.

Mesleki özerklik profesyonelleşmenin diğer ön koşullarının çoğunu kapsamaktadır (Reed ve Evans, 1987: 3279 aktaran Kılıç, 1998:30-31). Özerkliğin toplumda meşrulaştırılması:

1. Mesleğin, meslek olmanın gereklerini inatla ve sabırla yerine getirmesini sağlayacağı, örneğin etik kurallara uyulup uyulmadığının izleneceği

2. Mesleğin özerk olarak uygulanması, özerkliğe izin verilmesinden dolayı ortaya çıkan toplumsal faydalar nedeniyle mazur görüleceği ve

3. Meslek adamlarının işi en iyi bilecek durumda oldukları şeklindeki varsayımlara dayanmaktadır.

86

Reed ve Evans (1978 aktaran Kılıç, 1998: 32-33), tıp mesleğinin ayırıcı özelliklerini, diğer öğrenilmiş meslekler için de geçerli olduğunun altını çizerek, aşağıdaki gibi vermektedir.

1. Meslek, toplumca değerli görülen ve sınırları belirlenmiş bir bilgi topluluğuna sahiptir.

2. Mesleğin üyeleri, mesleğe ilişkin bilgi ve uzmanlık standartlarını belirler.

3. Meslek, mesleğe girme yolunda yoğun bir sosyalizasyon sürecine tabi tutulacak yüksek kalitede öğrencileri çeker.

4. Bu işi yapacaklara lisans verme yetkisi devlet tarafından mesleğe tanınmıştır. Lisans verme ve mesleğe kabul kurulları büyük ölçüde meslek mensuplarından oluşmuştur.

5. Toplumun ve meslek mensuplarının çıkarlarının karşılıklı olduğu konusunda toplumsal bir anlayışı vardır.

6. Mesleğe ilişkin politika ve yasama faaliyetleri, lobicilik ve uzman görüşleri gibi mekanizmalarla meslek mensuplarınca fazlaca etkilenmektedir.

7. Mesleğin, yasal kontrolden daha sıkı ilke ve inançlardan oluşan uygulamaya egemen olan etik kuralları vardır.

8. Hizmete yönelik olma meslek mensuplarının mali çıkarlarından önce gelir. 9. Meslekler kişinin seçtiği ve hayat boyu kendini adadığı, tek ve nihai uğraşı

alanlarıdır.

10.Bir meslek, mensuplarının yüksek düzeyde bir özerkliğe sahip oldukları ve büyük ölçüde sıradan (meslek dışı) kaynaklardan gelebilecek kontrolden uzaktır. Hekimin mesleki özerkliğini sağlayan bazı unsurlar vardır: Kendi gelirini kontrol edebilmesi, tıbbi görevlerinin niteliğini ve miktarını kontrol edebilmesi, hasta kabul etme ya da etmeme serbestliği, tanı ve tedavinin kontrol edilebilmesi, verilen tedavi ve bakımın değerlendirilmesi ve diğer meslek mensuplarının faaliyetlerine etki edebilme… Bütün bu unsurlar mesleki bilginin derinliği ve organizasyonun hekimlik mesleğine göre dizaynı ile birleşmesiyle hekimler kendi icra alanlarına hâkim olmaktadır. Bu da hekimlerin diğer mesleklere göre profesyonalizm düzeyini yükseltmektedir. Hatta bu yüzden Freidson hekimliği profesyonalizmin ideal prototipi olarak adlandırmıştır.

87