• Sonuç bulunamadı

Hekim-Hasta Đlişkileri Modelleri

3. BÖLÜM: DAR BĐR AÇIDAN HEKĐMLĐK

3.2. Medikal Sosyoloji

3.2.1. Hekim-Hasta Đlişkileri Modelleri

Tarihi açıdan hekim-hasta ilişkilerini açıklayan model Parsons modelidir. Süreç içerisinde ilk şiddetli eleştiriyi Eliot Freidson yapmıştır. 1956 yılından Szasz ve

154

Hollender (1956) üç farklı ilişki türüne dayalı modeli geliştirmiştir. Bu model medikal sosyoloji kitaplarında en klasik model olarak gösterilmektedir. Son yaklaşım ise Veatch’a (1972) aittir. Bu model de dört aşamadan müteşekkildir. Şimdi kısaca Szasz ve Veatch modellerini inceleyelim.

Szasz ve Hollender’a göre (585-592 ve Matcha, 2000:249) hekim hasta ilişkilerinde üç farklı ilişki modeli vardır:

1. Aktiflik-pasiflik modeli 2. Rehberlik-işbirliği modeli 3. Karşılıklı katılıma dayalı model

Aktiflik pasiflik modelinin prototopi baba-çocuk ilişkisi, rehberlik işbirliği modelinin baba-ergen ilişkisi ve karşılıklı katılıma dayalı olan modelinki ise yetişkin-yetişkin ilişki tarzı olduğunu ifade etmiştir. Özellikle aktiflik pasiflik ilişkisi taşıdığı potansiyel açısından profesyonellere mesleki icra sahasının kontrolünü ele almada imkan vermektedir. Daha özelde edilgen konumu ister bilerek ister medikal bilgi boşluğundan dolayı kaçınarak tercih eden hastaların konumu hekimlere nüfuz olarak geri dönmektedir. Đcra sahası iktidar ve güç ilişkileri açısından boşluk kabul etmediğinden dolayı boşluk hekim lehine dolmaktadır.

Medikal etik profesörü olan Robert Veatch hasta hekim ilişkilerinde olası dört faklı ilişki türü olduğunu belirtmiştir (1972:7):

1. Mühendislik modeli 2. Kolejyal model 3. Ruhani model

4. Kontrakta dayalı model

DiMatteo'ya göre hekim-hasta ilişkilerinde üç şekil verir: Etkin-edilgin şekil: Hasta

kendi bakımına katılamaz, b- Rehberlik-işbirliği şekli: Hekimin tanı ve iyileştirme sorumluluğunun tümünü üzerine aldığı şekildir, c- Karşılıklı katılım şekli: Tanının konmasından tedavinin seçimine kadar yapılan tüm çalışmalarda ve uygulamalarda hekim ve hasta beraber karar verirler. Bugün Karşılıklı Katılım Şekli onay görmektedir (Erdemir, 2001:66). Böylece hasta özerkliği de korunmuş olmaktadır. Burada hekim ve hastanın ortak sorumluluğu bulunmaktadır. Hastalar herhangi bir

155

hastalık hakkında kaygı ve düşüncelerini özgür olarak belirtirler. Bu tip hasta-hekim ilişkileri yanında 1990lı yıllarda hekim-hasta ilişkileri hakkında dört şekil daha ortaya çıkmıştır. Bunlar daha modern düşünceler taşırlar.

Kliniklerde tıbbi uygulamalardaki kararlarda hastanın rolü, çoğu zaman sağlık ve özerklik arasında ve hastanın değerleri ve hekimin değerleri arasında bir çekişme olarak belirtilir. Burada hastanın özerkliğinin daha etkin olması istenir ve hekim-hasta ilişkilerinde daha ortak bir davranış sergilenmesi beklenir. Bu çelişkiler şu soruyu akla getirir: Đdeal hekim-hasta ilişkisi nasıl olmalıdır? Diğer bazı yazarlar ise hekim-hasta ilişkilerinde dört model gösterirler. Bu ilişkilerde dört nokta önemlidir: Hekim ve hastanın birbirine etkisinin önemi, Hekimin ödevleri, Hastanın moral değerlerinin rolü ve Hasta özerkliği (autonomy) kavramı.

Günümüzde hasta-hekim arasındaki ilişkileri birden fazla bakış açısıyla incelenebilir. Hekim ve hasta arasındaki ilişkiler paternalist, bilgilendirici, açıklayıcı, karşılıklı, görüşmeci, kaçınmacı ve konsumetrist (ticari temelli ilişki) bakış açıları beli başlı bakış açılarıdır.

Babaca (Paternalistic) Model: Bu model, hastaya hangi tedavinin uygulanacağına

hekimin karar verdiği ve hastayı buna uyması için zorladığı ilişki tipidir. Bazı kitaplarda ataerkil model olarak da adlandırılır. Bu modelde, hasta sağlığının en iyi şekilde olması doktordan beklenir. Hekimler becerilerini, hastanın sağlığı ile ilgili tıbbi tedavi ve testleri yapmak ve hastanın tıbbi durumunu saptamak için kullanırlar. Bu bakımdan hekim, hastanın onamını olmak için ona bilgileri babacan ve öğüt veren bir kişi gibi anlatır Bu modelde hastadan hekimin kendi sağlığı için yaptığı uygulamalara teşekkür etmesi beklenir. Babaca (Paternalistic) modelde hekim, hasta için neyin iyi olduğunu bilen bir kişidir ve hastanın bekçisi gibidir. Hatta hastanın bazen ilgisini de bekler. Buradaki hasta özerkliği, hastanın hekimin kararı hakkında onam vermesi şeklinde yorumlanır.

Bu ilişkiye hâkim taraf hekimdir. Hekimin kontrolü yüksek, hastanın ki ise düşüktür. Hasta hekimine güvenmekte, ona teslim olmakta ve karar sürecine hiçbir şekilde katılmak istememektedir (Cirhinlioğlu, 2001:69).

156

Bilgilendirici (Informative) Model: Bu tip ilişki, hekimin teknik bir uzman olarak

gerekli bilgileri elde ettiği ve hastanın istediği uygulamayı seçtiği modeldir. Bu modelde hekim, hastaya doğru bilgi sağlamakla yükümlüdür. Bütün aydınlatıcı bilgiler hekim tarafından hastaya verilir ve bunlar belli tıbbi uygulamalar içindir. Bu tip ilişkide hekim, hastasına tanıyı ve tedavi için gereken uygulamaları ve bunlardan doğacak yarar ve riskleri bildirir. Tehlikeli hastalıklarda hastalar, hastalıklarına ve yapılacak uygula-malara ait bütün bilgileri alırlar ve bunlara uygun yolları seçerler. Bilgilendirici model, gerçekler ve moral değerler arasındaki açık farkı anlatır. Bu tip ilişkide hastanın gereksinim duyduğu şeylerin hangi gerçekler olduğu belirtilir. Bu modele göre, hekimin görevi, hastaya bütün gerçekleri bildirmektir. O zaman hasta, yapılacak olan tedavileri değerlendirir. Bu modelde hekimler, bir teknik uzman olarak doğru, bilgi verici, yeterli uzmanlık bilgileri olan ve kendi çalışmaları eksik olduğunda diğer hekimlerle konsültasyon yapan kişilerdir. (Matcha, 2000:250). Bu modeli baz alan hekimlerden eğitici ve ikna yönü ağır olanlar daha fazla yararlanma şansına sahiptir.

Açıklayıcı (Interpretive) Model: Hekim-hasta ilişkilerinde en önemli durum, hastayı

aydınlatmak ve bu açıklamalarla ilgili tıbbi uygulamaları hastanın seçmesine yardım etmektir. Bilgilendirici hekim gibi açıklayıcı hekim de, tıbbi uygulamalar, yararları ve riskleri ve durumun doğası hakkında hastaya bilgiler verir. Ayrıca, açıklayıcı modele göre, hastayla çalışan hekimin hastaya açıklama yapması ve hastanın yorumlarını, gayelerini anlaması ve daha ileri olarak da hekimin hastanın yaşamını düşünmesi, incelemesi ve bundan hastanın moral değerleri hakkında bazı sonuçlar çıkarması gerekir. Böylece hekim hastasına en uygun olan tedavi yollarını saptar. Açıklayıcı modelde hekim, danışmandır. Nitekim hekim burada yalnız bilgilendirici modeldeki gibi bilgi vermez, aynı zamanda hastanın anlayış kapasitesine de bakar. Bilindiği gibi hasta özerkliği kavramı, hastanın kendi kararlarındaki bağımsızlığıdır (Matcha, 2000:250).

Görüşmeci (Deliberative) Model: Görüşmeci modelde, hekim, hastaya öğretmen veya

arkadaş gibi davranır. Hekim yalnızca hastanın ne yapabileceğini belirtmez, aynı zamanda hastayı tanıyarak hastanın neyi yapması gerektiğini, görüşme yoluyla açıklar. Hekim, bu tip ilişkide aynı zamanda danışman olarak bilinir ve hastanın kişiliğine, değerlerine en uygun tedavi yöntemine karar verme sürecinde ona yardım eder. Bazı

157

yazarlar, hekimi danışman olarak görürler. Hekim, tıp sanatına önem veren bir sosyal danışman ve insanların yararı için çalışan kişidir. Danışman olarak görev yapan hekim, hastalarla ilişkilerinde zorunlu olmaktan çok isteğe bağlı olma gerçeğine uyar. Böylece hastaları eğitmenin ve onlara öğüt vermenin gerekli olduğu bilincindedir. Bütün bu hekim-hasta ilişkisi şekillerine itirazlar vardır. (Matcha, 2000:250). Hastaya davranış modeli geliştirme ve neyi yapması gerektiğini dikte ettirmesi bu modelin güç ve iktidarı kullanma tarzını göstermektedir.

Ticari Temelli Đlişki Modeli: Bu ilişki türünde paternal modelin tam tersi

gözlenmektedir. Hasta tam ters kutupta ve aktif bir rol üstlenmiştir. Bu tür ilişki genelde özel hastanelerde gözükmektedir. Hekim genel olarak hastanın özel isteklerine boyun eğmektedir (Cirhinlioğlu, 2001:69). Bu modelin kar getirdiğini düşünen hekimler blinçli yanlış uygulamalara yol açabilmektedir. Hastanın her talebi medikal bağlamda çok rasyonel olmayabilir ve deontoloji ilklerine aykırı olabilir.

Kaçınmacı Model: Hekimin kendi arzusuna göre hasta üzerindeki kontrolünü azaltma

isteği sonucu gerçekleşen ve hastanın bu sorumluluğu taşımak istememesi ve belirsizliklerden dolayı geliştirdiği ilişki modeline denilmektedir. (Cirhinlioğlu, 2001:69). Kaçınmacı modelin mesleki kontrol alanını genişletme potansiyeli vardır.