• Sonuç bulunamadı

Deprofesyonelleşme

2.1. Ana Süreçler

2.1.2. Deprofesyonelleşme

Deprofesyonelleşme, profesyonellerin, sadece kendilerine özgü niteliklerin, özellikle bilgi üzerindeki tekellerinin, diğer insanların hizmetlerine duydukları inancın, iş özerkliği beklentilerinin ve müşteriler üzerinde kurulan otoritenin yitirilmesi olarak tanımlanmaktadır (Haug, 1996:131). Meslekler toplumbiliminde, özellikle M. H. Haug ile güçlenen bu tez,profesyonellerin zamanla toplumsal sıradüzende üst kesimlere gelmiş olduklarını kabul etmekle birlikte, artan standartlaşma, rutinleşme, tüketimcilik, uz-manlaşma, azınlık hakları, kadın haklan ve çevre sorunları üzerinde yükselen yeni toplumsal hareketler ile profesyonellerin reklam vermelerine yönelik sınırlamalarının kalkması gibi etmenlerin, profesyonellerin sahip oldukları konumu yitirmelerine yol

105

açtığını belirtmektedir (Haug,1973:196-199). Bu tezin üzerinde durduğu varsayımları şöyle özetleyebiliriz:

Profesyonelleşmeme tezi öncelikle bilgi teknolojisindeki değişmeyi ele alır. Her meslek, tarihsel gelişimi içinde ürettiği akademik bilgi ile uygulama bilgisi üzerinde tekele sahip olmuştur. Bu bilgi, zamanla daha da ussallaşmış, özelleşmiş, kesinleşmiş öte yandan bürokratikleşmenin de etkisi ile standartlaşmış ve rutinleşmiştir. Bilgi teknolojisinin gelişmesi sonucunda, profesyonellerin sahip oldukları bu bilgi kodifiye edilmiş, belli alanlara parçalanarak kolayca depolanabilir ve istenildiğinde kolayca ulaşılabilir hale getirilmiştir. Bilgilere herkesin ulaşabilmesini sağlayan teknik olanakların gelişmesi sonu-cunda, bilgi üretiminin yanında ona nasıl ulaşılacağı da önem kazanmıştır. Bütün bu gelişmeler bir taraftan mesleklerin bilgi tekelini zayıflatmış, diğer taraftan mesleklerin bilgi teknolojisinin araçlarına olan bağımlılığını da artırarak meslekleri yeni bir oluşuma zorlamıştır (Haug, 1996.135-136).

Mesleki bilgide, kuramsal alanda yaşanan bu dönüşüm, kendisini uygulamada da göstermiştir. Mesleki bilginin, uygulama sırasında kazanılan, kodlanamayan ve depolanamayan yönünü ifade eden 'iş sanatı' özellikle 'ön mesleklerce' profesyonel uğraşların bilgi tekelini kırmada kullanılmıştır. Etzioni, mesleki sınıflandırmada yer verdiği ön mesleklerin, akademik bilgiden çok uygulama bilgisine önem verdiğini belirtmektedir. Bu gelişmelerin sonucunda profesyonellerin sahip oldukları akademik bilgi ile uygulama bilgisinin gizeminin de ortadan kalktığı ileri sürülmüştür (Karasu, 2001:47-48).

Profesyonelleşmeme tezinin irdelediği diğer bir gelişme, 'ideal alıcı' niteliğindeki değişmelerdir. Toplumda biçimsel eğitim düzeyinin yükselmesi, iletişim olanaklarındaki gelişmeler, tüketici haklarının korunmasına yönelik örgütlenmeler sonucunda, yerleşik olan profesyonel-alıcı ilişkisi nitelik değiştirmiştir. Alıcının, aldığı hizmeti sorgulamasını sağlayan hukuksal düzenlemeler ve alıcıların bilinç düzeyindeki artış profesyonellerin yetkesini bir ölçüde sarsmıştır. 1960'larda tüketim düzeyindeki ciddi artış, meslek birliklerinin uzun bir süre karşı çıkmasına karşın reklam vermeye getirilen bazı sınırlamaların kalkmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler, alıcıların, bir taraftan değişik hizmet seçeneklerini fark etmeleri nedeniyle profesyonel hegemonyayı sarsmış; diğer taraftan yerleşik kimi mesleki uygulamalardaki yetersizliği görmeleri sonucunda

106

profesyonellere olan güvenin ciddi bir biçimde azalmasıyla sonuçlanmıştır. Özellikle 1960'lardan sonra teknolojik gelişmelerin olumsuz sonuçları olarak ortaya çıkan bazı hastalıklar, çevre kirliliği gibi konularda profesyonellerin başarısız olması, sorunları yok sayan tutumları ya da toplumsal muhalefet ile karşılaşan kararlarda imzalarının bulunması gibi nedenlerden dolayı, meslekler ciddi bir güven bunalımı ile karşılaşmıştır (Karasu, 2001:48).

Profesyonelleşmeme tezinin diğer bir varsayımı, mesleklerin gittikçe daha fazla alt dallara ayrılması ile meslek birliğinin zarar gördüğü ve bunun sonucunda güç kaybettiği biçimindedir. Örneğin hukuk mesleği avukatlık, hakimlik, savcılık, noterlik gibi, her biri mesleğe giriş, davranış kodları ve örgütlenme açısından farklı özelliklere sahip alt dallara ayrılmış ve her bir dal, giderek uzmanlaşmanın etkisiyle daha dar alanlarda beceri gerektirir duruma gelmiş ve bürokratikleşmiştir. Bu gelişme, meslek içinde yarattığı katmanlaşma ile de mesleğe zarar vermiştir (Karasu, 48-49).

Profesyonelleşmeme tezinin ele aldığı bir başka konu, mesleklerin alt dallara ayrılmasının yanında, meslek üyelerinin bileşiminde gözlenen değişmedir. Meslekler, özellikle 1960'lardan sonra yeni toplumsal hareketlerin de etkisiyle kendi içlerinde, özellikle cinsiyet, etnik ve toplumsal köken konularında bir farklılaşmaya uğramışlardır. Özellikle, yüksek eğitim olanaklarının yaygınlaşması ile birçok geleneksel mesleğe girişte, sadece birkaç eğitim kurumundan mezun olmuş, gelir düzeyi yüksek, belirli bir toplumsal kökenden gelen dar bir kümenin sahip olduğu tekel kırılmıştır. Bu gelişme, her ne kadar sağladığı rekabet ile bir canlılık getirmişse de mesleklerin sahip oldukları bazı ayrıcalıkları yitirmelerine neden olmuştur. Özet olarak profesyonelleşmeme tezi, bütün bu nedenlerden dolayı, mesleklerin saygınlıklarını ve statülerini, hem hukuksal açıdan hem de uygulamada yitirmiş oldukları düşüncesine dayanmaktadır (Karasu, 2001:49).

Genel olarak Marksizm kaynaklı eleştiriler, klasik görüşlerin iddia ettiği gibi profesyonel mesleklerin toplumun iyiliği için çalışan, özerk, güçlü gruplaşmalar olmadıklarını, tam aksine, kapitalist sistem içerisinde var olan tarihsel uzlaşmazlıkların bir devamını simgelediklerini ileri sürdüler. Wilensky (1964-65), bu yaklaşımın ilk tohumlarını atmış olsa bile, en çok yankı uyandıran eser Haug (1973)'un makalesi oldu. Haug (1973), profesyonel mesleklerin ilk zamanlarda halkın destek ve ilgisini çektikleri, hatta bu profesyonel kişilerin toplumsal hiyerarşide en üst kesimlere

107

geldiklerini kabul etti. Ancak onun açısından, günümüzde artık geleneksel ilişkiler tıkanmış, profesyoneller göreli avantajlarını yitirmişlerdir. Bu toplumsal erozyonun başlıca iki nedeni vardır: l) Müşteri kalıplarındaki değişmeler, 2) teknolojik yenilikler. Haug'a göre, müşteriler artık eskisi gibi profesyoneller karşısında edilgen bir durumda değiller. Doktora giden hasta ilkin doktorun ne yapmak istediğini öğrenmek istemekte, mevcut tedavilerin neler olduğunun anlatılmasını talep etmekte, hatta kendince (tıp kitapları okumak gibi) küçük araştırmalar yapmaktadır. (Cirhinlioğlu, 1996: 18-25) Yani müşteriler artık daha çok sorgulayıcı olmuşlardır. Profesyoneller ise her istediklerini müşterileri üzerinde uygulayamamaktadır. Böylesi bir durum, profesyonellerin özerkliğinden çok şey almış götürmüştür. Đkinci olarak örneğin bilgisayar teknolojisinde yaratılan çok önemli yenilikler profesyonellerin yaptıkları işin hacmini ve önemini azaltmıştır. Bir anlamda, profesyoneller müşterilerin gözünde eskiden olduğu kadar önemli değillerdir

Böyle bir süreç içerisinde profesyonellerin ellerinde tuttukları, tek güvenceleri olan uzmanlık bilgisi üzerindeki tekellerini, itibar ve maddi gelir gibi ayrıcalıklarını yitireceklerdir. Profesyoneller özerk kişiler değil toplumun ya da bazı sınıfların hizmetçileri konumuna gelmeye başlamışlardır. Kısacası, Hâugh (1973), sanayi devrimi sonrasında başlayan profesyonelleşme (professionalisation) eğiliminin, profesyonelleşmeme (deprofessionalisation) eğilimiyle yer değiştirdiğini ileri sürmektedir. Benzer bir görüş ise, C.Wrightt Mill (1951)'in önderliğinde gelişti. Bu modele göre, bürokratik uzmanlaşma, profesyonel iş alanlarını daraltmış, profesyonelleri sadece basit bir teknisyen durumuna düşürmüştür. Bürokraside çalışan yöneticiler, profesyonellere nelerle uğraşmalarını ve amaçlarının neler olması gerektiğini dikte etmektedirler. Yani, profesyoneller kendi uzmanlık alanları üzerindeki geleneksel kontrollerini artık kaybetmişlerdir.

Freidson, deprofesyonelleşme tezinin geçerliliğini değerlendirirken, bu tezin temel de 1960 ve 1970’ yılların kültürel ve siyasi atmosferi ile ilişkili olduğunu, oysa günümüzde o dönemin birçok karakteristiğinin etkisini kaybettiğini belirtmektedir. Düzeyin giderek artması ve profesyoneller ile müşterileri arasındaki bilgi açığının kapanması konusunda, profesyonellerin sahip oldukları bilginin hem niteliksel hem de niceliksel açıdan değişime uğraması ve artması karşısında çok geçerli olmayacağını düşünmektedir.

108

Profesyonellerin bir işverenin etkisini hissetmekle birlikte, geleneksel otoritelerini, yeni bir biçimde de olsa, devam ettirdikleri, hatta genişlettikleri görülmüştür. Đşverenle bir ortaklık kurarak ve böylelikle diğer çalışanların yabancı oldukları bir özgürlük ve güce sahip olarak sağladıklarını belirtmişlerdir (Freidson:1994:133-134).

Larson büyük bürokratik örgütlerdeki profesyonel örgütlerdeki profesyonel istihdamına, daha katı bir iş bölümüne yol açan karların arttırılması yönündeki baskılara ve profesyonel işin rutinleşmesiyle ve standartlaşması gibi koşullara dikkat çekerek ortaya çıkan tekno-bürokratik profesyonellik çerçevesinde profesyonel statünün toplumda egemen olan üretim ilişkileri karşısında sorumluluğu çok fazla koruyamadığı sonucuna ulaşmaktadır (Larson, 1977:233).

Bilgi temeli ve hizmet eğiliminde ortaya çıkan değişiklikler profesyonel mesleğin diğer niteliklerini yani monopol, özerklik, otorite, dışlayıcı yetki ve yüksek statüyü etkiler. Đnsanlarla ve refah ila daha yakından ilgili hemşirelik sosyal çalışma ve öğretmenlik gibi profesyonel ve yarı profesyonel meslekler ile daha bilimsel ve teknik temeli mühendislik muhasebecilik ve bilim adamları gibi meslekleri birbirinden ayırmak gerekir. Mesleklere müşterileri tarafından ikinci gruptaki mesleklere ise sahip oldukları bilgi temelindeki gelişmelerden bir tehdit gelebileceğini ileri sürmektedir. Bilimsel ve teknik gelişmeler şeklinde kendini gösteren değişimler profesyonellerin işlerinde standartlaşma ve rutinleşmeye neden olmakta hizmet eğilimi ise müşteriler, devlet ve diğer halk profesyonel verilen hizmetin hedef ve koşullarını belirleme hakkına müdahale etmeye başladıkça yeniden şekillenmektedir. Toren’e göre profesyonelleşmeme bilgi temelindeki ve hizmet eğilimindeki bu değişmeler nedeniyle ortaya çıkmaktadır (Toren, 1975:324-335’den aktaran Seçer, 2008:131).

Freidson’a göre, profesyonel meslekleri etkileyen önemli gelişmelerden birisi profesyonel meslekleri ekonomik ve politik baskılardan açık bir şekilde koruyarak etik ve yetenek açılarından en iyi şartlarda çalışmalarını sağlamaya yönelik geleneksel düzenleme metotlarının yerini güçlü ve dışsal kontroller sağlama amacını taşıyan yeni bazı metotlara bırakmasıdır. Arasında piyasanın düzenleme işlevi üstlenmesi bürokratik düzenleme ve devletin yönlendirmesi altında meslektaşlık temeline dayalı düzenleme sayılmaktadır (Freidson, 1983:280-281). Piyasa türleri fikrinin ilk nüvesi bu düşüncelerle atılmış. Sonraları Freidson bu düşünceyi daha da geliştirecektir.

109

Hekimlerin konumunun, ülkeden ülkeye, hatta bir ülke içinde bölgeden bölgeye farklılık gösterebilse de, genel olarak kötüleştiği söylenebilir. Birçok hekim, kendilerine eski zamanlardaki saygının gösterilmediğini hissetmektedir. Bazı ülkelerde, sağlık hizmetlerinin denetimi hekimlerden profesyonel yöneticilere ve bürokratlara geçmekte ve yöneticiler hekimleri sağlık reformlarının önünde bir engel olarak görebilmektedir. Eskiden hekimin söylediklerini sorgulamadan kabul eden hastalar, başka hekimlerden ya da internetten farklı görüşler edindiklerinde hekimin görüşünü savunmasını isteyebilmektedirler. Eskiden sadece hekimlerin yapabildiği bazı işlemler artık tıbbi teknikerler, hemşireler veya paramedikler tarafından yapılabilmektedir (Dünya Hekimler Birliği Tıp El Kitabı, 2005.18).

2.1.3.Proleterleşme

Profesyonellerin kendi üretim araçlarına sahip olma ve onları kontrol etmede zorluklar yaşamaları ile profesyonellerin büyük örgütlere bağımlı hale gelmesi, proleterleşme görüşünün dayanağını oluşturmaktadır. Profesyonellerin bir ücret karşılığı işverene bağlı olarak çalışmalarındaki artışa paralel olarak, işçi sınıfından bir farklılıklarının kalmadığı ve proleterleştikleri, bu kez çerçevesinde ileri sürülen temel görüştür (Seçer, 2008:134).

Teknolojik gelişmeler, profesyonelleri ihtiyaç duydukları alet edavat bakımından sermayedarlara daha bağımlı hale gelmeye zorlayarak, sermayeye duyulan ihtiyacı arttırdılar. Bağımlılık büyürken, sermayedarların üretimi biçimlendirme gücü daha da büyüdü. Kapitalizmin genişlemesi, bir toplumsal kontrol biçimi olarak daha çok bürokrasiye neden olmuştur. Süreç içinde hekimler artan bir şekilde, bürokratik örgütlerde maaşla çalışmaya başladılar (Light ve Levine, 1996:175-176).

Bu görüşün 1970'lerdeki en önemli temsilcisi Oppenheimer (1973-75)’dır. Ona göre, sanayileşme sürecindeki önemli beş değişiklik profesyonelleşme sürecini etkilemiştir. 1) Bürokratikleşme profesyonel işlere de bulaşmış, bu alanda daha da artmıştır. 2) Çok gelişmiş eğitim sistemlerinden geçmeyi gerekli kılan profesyonel uğraşlar artık can sıkıcı olmuşlardır. 3) Pazar ilişkileri içerisinde, yüksek bir yaşam standardı, itibar ve anlamlı bir iş yapmak gibi profesyonellerin sahip olduğu bir kaç göreli üstünlük yitirilmektedir. 4) Devlet dairelerinde çalışan profesyoneller her geçen gün artan siyasi ya da siyasi olmayan baskı altındadırlar. 5) Kadın hareketleri gibi sosyal hareketler ile

110

profesyonel işyerlerinde ortaya çıkan bunalımlar arasında bir ilişki vardır. Bunlara ek olarak, son zamanlarda profesyonel meslekler arasına katılmaya çalışan yan mesleklerde profesyonel meslekleri tehdit etmektedir. Her ne kadar şu an çeşitli bakımlardan göreli üstünlükleri varsa da yakın bir gelecekte proletarya konumuna düşeceklerdir. Bir başka deyişle, Oppenheimer (1973), içinden geçtiğimiz sürecin, mesleklerin profesyonelleşmediğini tam aksine proleterleştiğini ileri sürdü.

Profesyonellerin kendi üretim araçlarına sahip olma ve onları kontrol etmede zorluklar yaşamaları ile profesyonellerin büyük örgütlere bağımlı hale gelmesi, proleterleşme görüşünün dayanağı oluşturmaktadır. Profesyonellerin bir ücret karşılığı işverene bağlı olarak çalışmalarındaki artışa paralel olarak, işçi sınıfından bir farklılıklarının kalmadığı ve proleterleştikleri, bu kez çerçevesinde ileri sürülen temel görüştür (Seçer, 2008:134). Proleterleşme görüşünde kontrolün kaybedilmesi büyük önem taşımaktadır. Proleterleşme ile çalışan, işinin koşulları, içeriği ve hedefleri üzerindeki kontrolünü kaybetmekte, diğer bir deyişle sermayenin yönetimini de devretmektedir. Profesyonel özerkliğin kaybı anlamına gelmektedir. Profesyonelin, sermayenin buyruğa altına girerek onunla benzer pozisyonu paylaşmaya başladığını ileri sürerler. Profesyonel istihdamının artmış olması ve profesyonel işi artan bir şekilde uzmanlaşması gösterilmektedir (Freidson, 1983:283’den aktaran Seçer, 2008:134).