• Sonuç bulunamadı

OSMANLI CEZA KANUNNAMELERİNDE BAĞY (İSYAN) SUÇU

Tanzimat dönemine değin ısdar edilen ceza kanunnamelerinde isyan suçuyla ilgili bir düzenlemeye rastlanılmamaktadır. Bu dönemde özellikle önce Molla Hüsrev’in Dürer’i, Kanuni devrinden sonra da İbrahim Halebi’nin Mülteka’l- Ebhur adlı kitabı sadece bilgi kaynağı olarak değil, aynı zamanda yarı resmi hukuk kodu olarak kabul edilmiştir. Bu kitapların yanısıra Kanuni’nin oğlu Bayezid’le ilişkilendirilerek, aralarında Ebussuud Efendi gibi çok sayıda şeyhülislam ve kazaskerlerin bulunduğu şöhretli hukukçuların isyan suçuyla ilgili

303 Akgündüz, Kanunnameler, C. I, s. 107. Suçlar ve çeşitli açılardan tasnife tabi tutulabilir. Adi suç- Siyasi suç gibi. Ancak bu tasniflerin içinde tüm Türk devletlerinde ve hatta Tanzimattan sonra bile değişmeden takip edilen en önemli tasnif, suçların had cinayet (kısas ve diyet gerektiren suçlar) ve tazir suçları diye yapılan üçlü tasniftir.

304 Akman, s. 209, Şafak, s. 178. 305 Akman, s. 210.

306 Şafak, s. 180.

307 Akgündüz, Kanunnameler, C. I, s. 107.

verdiği fetvaları bir araya getiren fetva mecmuaları da mevcuttur309. Bu fetvalar tetkik edildiğinde fıkıh kitaplarındaki esasların tekrarından ibaret oldukları görülmektedir. Tanzimata kadar gelen teorik esaslar, İslam hukukunun ta kendisidir diyebiliriz.

Tanzimattan sonra çıkarılan üç ceza kanunnamesinden ilk ikisi incelendiğinde aslında önceki dönemden pek farklı bir düzenlemeyle kar- şılaşılmamaktadır. Zira her iki kanunnamede de bizatihi isyan suçu ele alınmamıştır. 1256/1840 ve 1267/1851 tarihli ceza kanunnamelerinin kişi dokunulmazlığını düzenleyen bir maddesinde, üstü kapalı olarak isyan suçuna değinilmiştir: “Bila istisna Devlet-i Aliyye aleyhine ikaz-ı fitneye cesaret ve katl- i nefse cüret misillü bir hareket-i sarihası vuku bulup da şer’an ve kanunen ve alenen ve tahkikat-ı lazime ve tetkikat-ı muktaziye ile kıraren ve miraren davası görülerek, bila garaz cünhası ba’des-sübut hüküm terettüp etmeksizin hafi ve celi ve katilen ve tesmimen ve gerek her türlü suver-i mümkine ile hiç kimsenin canına kastolunmamasma taraf-ı eşref-i hazret-i şahaneden ahd ü misak buyrulmuş olduğundan...” (Evvelki fasıl md. 1)310.

Her iki kanunnamenin de isyanla ilgili doğrudan düzenledikleri iki suç vardır ki, bunlar isyana sözle teşvik ve fiil olarak silah vesaire gibi şeyler vererek isyancılara yardımcı olmaya teşebbüs etmektir. İsyana sözle teşvik suçunun cezası, bir seneden beş seneye kadar gemilerde kürek mahkumiyetidir311.

İkinci suç olan, fiili olarak isyancılara yardımcı olmaya kalkışmak ise, kanunnamenin ifadesine göre pek azim bir cünha olduğundan idamla

309 “Hurûc ale’l- imami’1-Hak bağy idiği muhakkakdır ve darb ve harbe kadir olan enama, zümre-i buğat üzerine, imama nusret vacibdir ve cenıiyyetlerini tefrik idinceye değin fırka-ı zümreyi ahz ü kati lazıb ve lazımdır”. “Padişahı alem-penah hazretlerine eazzallahü ensarahû, baği olub emr-i şeriflerini tecavüz iden taifenin kati olunması mutunda ve şürûhda ve fetvada mastur ve nass-ı Kur’an-ı azim bunun üzerinnedir”. Bkz. Bayezit Devlet kütübhanesi, Veliyyüddin Efendi Kitap- lığı, No: V, 3216, V. 680, 700.

310 Akman, s.221.

311 “Sai bi’1-fesad olanlar iki suretten hâli olmayıp, birisi kavlen ve diğeri fiilen olacağından, mesela bir adam diğer bir adamı veyahut birtakım adamları Devlet-i Aliyye’ye ve kavanin ve nizamata mugayir harekata terğib vadisinde fesadlı sözler söyleyecek olur ise, bir seneden beş seneye kadar fesadının derecesine göre vaz’ı kürek oluna” (İkinci fasıl md. 1). 1267/185ltarihli Ceza Kanunname-i Hümayun’dan yukarıdaki ibare aynen korunmuş ve kürek cezasına ilave olarak prangaya vurulma da eklenmiştir. (Fasl-ı evvel, md. 5); Bkz. Akgündüz Ahmet, Mukayeseli İslam

cezalandırılmaktadır. Ancak bu ceza yine kanunnamenin ifadesine göre, siyaseten verildiğinden, padişahın ölüm cezasını ömürboyu kürek mahkumiyetine tahvil etme yetkisi bulunmaktadır312. Bu davalar önemine binaen İstanbul’da Meclis-i Ahkâm-ı Adliye’de görülecektir. (İkinci fasıl, md. 3). Hatta bu suç taşrada işlenmiş olsa bile, o yer meclisince bakılan dava tekrar “Meclis-i Ahkam-ı Adliye “de bakılacaktır. (İkinci fasıl, m. 4).

1810 tarihli Fransız Ceza Kanunu’ndan büyük oranda etkilenen 1274/1858 tarihli Ceza Kanunname-i Hümayun’da ise, isyan suçuyla ilgili daha ayrıntılı bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre isyana tahrik ve toplu olarak isyana katılmak suçları kanunda özel olarak ifadesini bulmuştur. “Devlet-i Aliyye’nin Emniyet-i Dahiliyesini İhlal Eden Cinayet ve Cünhalar” başlıklı kısımda yer alan bu suçların ilki, Osmanlı vatandaşlarını, Saltanat-ı Seniyye aleyhine silahlı olarak isyan ettirmek üzere tahrik etmek ve bu tahrik sonucu ayaklanmanın gerçekleşmesi ya da ayaklanmanın icrasına başlanmış bulunulması suçudur313. Yukarıda tarif edilen suçu toplu olarak işlemek veya işlemeye teşebbüs etmek de, ayrı bir madde halinde düzenlenmiştir. İsyanın elebaşılarının cezası idam, diğerlerinin cezası ise müebbeten veya muvakkaten küreğe konulmaktır314.

Kanunda dikkati çeken bir diğer nokta ise isyan propagandası suçunu düzenleyen maddedir. Maddeye göre bu suçun faili, fiilen isyan etmiş gibi

312 “Fiilen olduğu halde bir kimseyi veya birtakım adamları bağy ü isyana davet etmek ve onlara esliha ve barut vermek gibi şeylere tasaddi edecek olduğu takdirde bu makulelerin cünhası pek azim olacağından kati ve idam kılma. Şu kadar ki bu makule siyaseten katlonulacaklarından idamına hüküm olunduktan sonra taraf-ı eşref-i hazreti padişahiye arz ve istizan olundukta sahib-i cünhanın katle bedel müebbeden küreğe vaz’ı irade-i merahimâde-i cenab-ı şahaneye müfevvaz ola” (İkinci fasıl, md. 2). Bu madde 1267 (1851) tarihli Kanunnamede de aynen muhafaza edilmiştir. Bkz. Fasl-ı evvel, md. 6, Akgündüz, Mukayeseli, s. 812 ve 823.

313

Her kim bizzat veya bi’l vasıta teba-i Devlet-i Aliye ve sekene-i memalik-i mahruseyi, saltanat-ı seniyye aleyhine müsellehan isyan ettirmek üzere tahrik edip de maksadı olan kazıyye-i isyan tamamıyla fiile çıkar veyahut madde-i isyanın icrasına başlanmış bulunur ise ol kimse idam olunur.” (Madde 55); Akgündüz, Mukayeseli, s. 842

314 Bâlâda muharrer bulunan 55. ve 56. maddelerde beyan olunan fesadlardan birini birtakım eşkiya birlikte olarak icra eder veyahut icrasına tesaddi eylerlerse ol cemiyeti şekavete dahil bulunanlardan asıl reis-i eşkiya ve muharrik-i mefasedet olanlar nerede tutulur ise idam olunup sairlerden dahi mevki-i cinaete ahz ü girift olanlar, madde-i fesadda tebeyyün edecek cinayet ve medhallerinin derecatma göre müebbeden yahut muvakkaten küreğe vaz’ olunur. (Md. 57). Müteakip maddede ise isyan etmek üzere gizli örgüt kuranlar hakkında müebbeden sürgün ve kalabendlik cezaları verilmiştir. Aynı kanunun 59. ve 60. maddelerinde de özellikle asker kişilerin isyanları birer ayrı suç olarak kaleme alınmıştır. Akgündüz, Mukayeseli, s. 843.

cezalandırılmaktadır. Yapılan tahrik sonucu fiili bir isyan emaresi ortaya çıkmamışsa, ceza ömür boyu sürgüne dönüşmektedir315.

İsyan suçunun cezalandırılması ile ilgili konuda da 1267/1851 tarihli Osmanlı Ceza Kanunnamesi Ebu Hanife’nin görüşünü esas alarak, ölüm cezasının bir yargı kararma dayanması gerektiğini kanunlaştırmıştır. Buna göre isyan edip de sağ olarak ele geçirilen kişilerin yargı kararı olmaksızın öldürülmelerinin kısası gerektireceği ifade edilmiş ve bunlar hakkında idam cezası verilip verilmeyeceğinin, mahkeme sonucunda kararlaştırılacağı belirtilmiştir. “Müsellah olan erbab-ı fitne ve isyan ve kutta-i tarik takımının beher hal kuvve-i müsellaha ile üzerlerine varılacağından olhinde maktul olanlar için kısas lazım gelmez ise de hayyen tutulan eşhasın bila mahkeme idamı caiz olmayacağından buna cesaret edenler hakkında dahi hükm-i kısas icra oluna” (Faslı evvel, md. 10)316.

Yine 1267/1851 tarihli Osmanlı Ceza Kanunnamesi “bir veya birçok kimsenin diğer bir kimse ya da kimseleri, devlete karşı ve kanun ve nizamlara aykırı hareketle kışkırtıcı sözler söyleyecek olursa, kışkırtmanın derecesine göre, bir seneden beş seneye kadar kürek ve pranga cezasına çarptırılacağını” belirtmektedir317.

Fiili olarak teşvik etmek ve silah, barut gibi araçlar temin etmek ise ölümle cezalandırılmaktadır. Fakat infaz izni ve idam cezasını müebbet kürek cezasına çevirme yetkisi padişaha aittir318.

1858 tarihli ceza kanunnamesinde olduğu gibi bu davalar da “Meclis-i Ahkam- ı Adliye’de” görülecektir319.

315 “Her kim meydan ve esvakda ve mecmua-i nâs olan mahallerde gerek nutuk irad ederek ve gerek yafta yapıştırarak veyahut matbu varaka neşr eyleyerek ahali ve sekeneyi işbu fasılda beyan olunan cinayetleri işlemeğe doğrudan doğruya tahrik eder ise ol cinayetlerin fiilen mürtekibi gibi mücazat olunur. Fakat zikrolunan tahrikatın bir güna eser-i fiilisi zuhur etmez ise nefy-i ebed cezasıyla mücazat kılınır.”(Md. 66)

316 Ahmed Lütfi, s. 140, 1. Fasıl md. 6. 317 Ahmed Lütfi, s. 142, 1. fasıl, md. 5. 318 Ahmed Lütfi, s. 136, 1. fasıl md. 6. 319 Ahmed Lütfı, s. 141, 1. fasıl, md. 7.

IV- OSMANLI HUKUK SİSTEMİNDE, DEVLETE İSYAN (BAĞY)