• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Sanayileşme Politikasının Sonuçları ve Değerlendirilmesi

BÖLÜM 1: LİTERATÜR VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE: 19. YÜZYILDA

1.9. Osmanlı Sanayileşme Politikasının Sonuçları ve Değerlendirilmesi

Osmanlı sanayileşmesi esaslı politika ve bütçelerle ilerleyen, ciddi sonuçların alındığı ancak hedeflenen sonuçlara kısmi olarak ulaşılabilen çabalar bütünüdür. Yüzlerce fabrika yatırımına ve buna bağlı olarak kurulan birçok mekanizmaya, neticesinde büyük miktarlarda üretim kapasitelerine rağmen çeşitli sebeplerle, özellikle kıyaslamalı bakma ihtiyacı duyulduğunda, sanayileşmenin başarılamadığı söylenebilir. Quataert (2011: 285-290)’e göre, uluslararası perspektiften bakınca sonuçta Osmanlı imalat sanayiinin gerilediği kesin olarak söylenebilir. Bunun sebebi olarak; sahip olunan teknoloji düzeyi arasında ciddi fark olması, İngiltere’nin makine ihracını 1841 yılna kadar yasaklaması, bazan ürün kalitesinde, bazan fiyatta rekabet edememe, maliyet düşüren seçimlerin üzere toplum tarafından engellenmesi, eve iş vermenin yaygınlığı sonucu fabrikalaşmanın çok yavaş olması gibi faktörlerin yanı sıra, Osmanlı’da Rum, Ermeni, Türk vb. etnik kimliğe sahip tüccar grupları olmasından dolayı sermayenin birleşememesi parçalanması, devam eden savaşlar sebebiyle ham madde temini ve ürün

sevkinin çok zor oluşu, genç emek arzının düşüşü, gibi faktörler belirtilebilir. Dahası Osmanlı işçileri ve ahali, fabrikaların kurulmasına pasif ve aktif şekilde direndiler; fabrikaların yol açacağı hava ve su kirliliği gerekçesiyle resmi izin verilmemesi, açılan bazı fabrikaların Uşak, Adana, Trabzon, Bursa ve Selanik örneklerinde olduğu gibi, yanması ve yağmalanması, fabrikaların ne üretip ne üretmeyeceğinin resmi makamlarca kısıtlanması örnek olarak verilebilir (Quataert, 2011: 295).

Osmanlı imalatçılığının sanayileşmemesi, mekanizasyonun tam sağlanamamasının bir sebebi de toplumsal tepkiler ve geleneksel olanı koruma refleksleridir. Örnek vermek gerekirse; fiyatı yüksek de olsa elle yapılan kaliteli ürünler halk tarafından satın alınıyor, giyimde geleneksel desen ve ürünler tercih ediliyor, dükkân sahibi Osmanlılar kimi zaman rakip Avrupa malı satanlara dayak atıyorlardı. Fakat sanayileşememe konusundaki asıl aktör Clark (1974: 65)’a göre 19.asırdaki Avrupa Sanayi Devrimidir. Bu, Osmanlı Devleti’ni olumsuz etki etmiş ve çöküşüne tesir etmiştir. 1815’de Napolyon dönemini takip eden senelerde ise Avrupa mallarının Doğu’ya akışı hızlanmış ve Osmanlı toprakları kısa zamanda Avrupa sanayisinin pazarı durumuna gelmiştir. 1838 Osmanlı – İngiliz Ticaret Anlaşmasıyla başlayan, Fransa ile 1839, Rusya ile 1846, Avusturya ile 1861 yılında yapılan anlaşmalarla devam eden serbest ticaret ortamı Osmanlı Devleti’ni açık pazar haline getirmiştir. Aynı dönemde Fransa (1825), Almanya, Avusturya-Macaristan (1833) gibi Avrupa Devletlerinin yanı sıra Rusya (1833) gibi tarım ağırlıklı ülkeler bile kendilerini İngiltere’nin rekabetinden koruyabilmek amacıyla Osmanlı’nın politikasının tam zıddını uygulayarak gümrük duvarlarını ya çok yükseltmişler ya da bazı malların ülkelerine girişini tamamen yasaklamışlardır (Önsoy, 1988:12). Osmanlı Devleti serbest ticarete yol açan bu anlaşmaları imzalamasının temel sebebi geleneksel ilkelerinden olan iaşecilik kavramıdır. Diğer bir sebep ise Osmanlı Devleti’nin geçmişten beri devam ettirdiği kapitülasyon politikasının oluşturduğu beklentidir. Yine bir başka sebep ise Osmanlı Devleti’nin ilgili dönemdeki siyasi gücünün görece azlığı olmalıdır. Önsoy (1988:15)’un da belirttiği gibi bunun en önemli göstergesi İngiltere’nin Mısır isyanında çözüme yardım etmesi ve bunun karşılığında ticari ortamı kendi lehine değiştirmek için Osmanlı Devleti’ni anlaşma imzalamaya mecbur bırakması ve böylece kendisi için engel oluşturan gümrük oranlarının etkisiz hale getirmesiydi. Serbest ticaret

anlaşmalarının Osmanlı üretim sektöründe yol açtığı zararlar 1860 yılından sonra anlaşılmış ve gümrük rejiminde birtakım değişiklikler yapılmış, Fransa gibi bazı ülkelerle yeni anlaşmalar imzalanmışsa da, bu 30 yıldır Osmanlı Devleti aleyhine süregelen ticari ortamı tersine çevirebilmek şöyle dursun yavaşlatmayı bile başaramamıştır.

1760-1840 yılları arasında neredeyse her 2 yıla bir savaş veya ayaklanma yaşandığı dikakte alınırsa Osmanlı Devleti’nin yaşadığı sanayileşememe probleminin tek sebebinin ekonomik gelişmeler olmadığı da anlaşılacaktır. Eldem (1994a:9), Osmanlı’nın sanayileşememesinin sermaye yetersizliğinden veya girişimcilik fikrinin ve girişimci kesimin yokluğundan kaynaklanmadığını, yeni kurulacak işletmelere güçlü yabancı rakipleri karşısında yaşama imkânı sağlanmamasından kaynaklandığını öne sürmektedir. Osmanlı Devleti tarafından bazı esnaf kollarının menfaatine olacak şekilde ithal korumacılığı uygulanırken, kurulmasında büyük sermaye destekleri sağlanan bu fabrikaların yaşatılmasında neden aynı politikanın takip edilmediği Genç (2010;96)’e göre klasik Osmanlı iktisadi sisteminin provizyonizm ve fiskalizm ilkelerinin bir neticesidir.

Büyük umutlarla açılan fabrikaların birçoğu maalesef kısa sürede kapanmıştır. Bu sonucun oluşmasında iç ve dış koşullar, sermaye birikiminin yetersizliği, yönetim bilgisinin ve uygulama zenginliğinin eksikliği, teknolojik gelişmelerin yeterince takip edilememesi, dış ticaret anlaşmalarının bağlayıcı etkisi ve rekabet gücünün azlığı, mevcut kültürel kabullerin kapitalist zihniyetin izdüşümü olan sanayileşme ile örtüşmemesi etkili olmuştur (Arıkan ve Martal, 1998:19).

Önsoy’a (1984:7) göre, devlet öncülüğünde başlatılan sanayileşme politikası çerçevesinde kurulan birçok fabrika, 19. yüzyıldaki isyan ve savaşlar, kaliteli ham madde yetersizliği, yönetim hataları, toplumsal direnç, teknoloji yetersizliği, gümrük vergilerinin düşüklüğü nedenyile yaşanan yıkıcı yabancı rekabeti, devlet politikalarının istikrarsızlığı, isyanların ve savaşların sebep olduğu finansman ihtiyacı ve genel ekonomik bozukluklar gibi sebeplerle başarısızlığa uğramış ve birçoğu uzun ömürlü olamayarak kapanmak zorunda kalmıştır.

Sanayileşme politikasının başarı düzeyini değerlendirmek için çeşitli göstergelere bakılabilir. Sanayileşme olgusu ve kavramı, üst yapı ürünleri olan fabrikaların sayısı ve

başarısı kadar, ülkede bu yönde oluşturulan bilgi ve sermaye birikimi, teknoloji üretimi ve/veya transferi, donanımlı insan gücü, sanayileşme isteğinde olan bir kültürel ve sosyolojik altyapı gibi önemli hususların değerlendirilmesi ile ölçülebilecek bir kavramdır. Bu anlamda bakıldığında, Osmanlı Devleti’nin sanayileşme politikasının başarılı olup olmadığı belki de bu parametreler doğrultusunda yapılacak başka bir araştırmaya konu edilebilir. Ayrıca eklemek gerekirse, Osmanlı Devleti, sanayileşme politikasını uygulamaya başladığı 19. yüzyılda bütün unsurlarıyla ayakta kalmaya çalışan bir devletti.