• Sonuç bulunamadı

Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Sürekli Öfke Düzeylerinin Benlik Algılarına Bağlı Olarak Farklılaşmasına Đlişkin Bulgular

BULGULAR VE YORUM

3.1. Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzlarının Benlik Algı Düzeylerine Göre Farklılaşmasına Đlişkin Bulgular

3.1.1. Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Sürekli Öfke Düzeylerinin Benlik Algılarına Bağlı Olarak Farklılaşmasına Đlişkin Bulgular

Ortaöğretim öğrencilerinin sürekli öfke düzeylerinin benlik algılarına bağlı olarak farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla, çalışma grubunu oluşturan aldıkları üç gruba ayrılmış ve bu grupların ortalamaları ile Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarz Ölçeği’nin sürekli öfke alt boyutundan aldıkları puanların ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını saptamak amacıyla Tek Yönlü Varyans Analizi Tekniği uygulanmıştır.

Tablo 2. Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Sürekli Öfke Düzeylerinin Benlik Algılarına Bağlı Olarak Değişimi

N X Sd Sürekli Öfke Düşük 98 19.898 5.5331 Orta 100 21.500 6.2017 Yüksek 110 23.727 4.8927 Toplam 308 21.799 5.4954

Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin sürekli öfke düzeylerinin benlik algılarına bağlı olarak değişimi Tablo 2’de sunulmuştur. Ergenlerin Offer Benlik Đmajı Ölçeğinden aldıkları puanlar doğrultusunda benlik algı düzeyleri düşük – orta – yüksek olarak gruplandırılmıştır. Tablo 2’de ortalama sütununa bakıldığında ergenlerin benlik algı düzeyleri arttıkça sürekli Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzı Ölçeğinin sürekli öfke boyutundan aldıkları puan ortalamalarının da arttığı görülmektedir. Puanların ortalamaları arasındaki söz konusu farkın anlamalı olup olmadığını saptamak amacıyla yapılan varyans analizi sonuçları Tablo 3 de verilmiştir.

Tablo 3. Benlik Algı Düzeyi Değişkenine Göre Sürekli Öfke Đçin Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları

Kareler Toplamı df Ortalama Kare F P Sürekli Öfke Gruplar Arası 749.497 2 374.749 12.161 .000*** Grup Đçi 9399.058 305 30.817 Toplam 10148.555 307 *** p<.001

Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin benlik algı düzeylerine göre sürekli öfke alt boyutuna ilişkin puan ortalamaları arasında F değeri (F 12.161) doğrultusunda ve p<.001 düzeyinde anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Söz konusu anlamlı farkın hangi gruptan kaynaklandığını saptamak amacıyla yapılan Tukey testi sonuçları Tablo 4’de verilmiştir.

Tablo 4. Benlik Algı Düzeyi Değişkenine Göre Sürekli Öfke Đçin Tukey Testi Sonuçları

Bağımlı Değişken

(I) Benlik Algı

(J) Benlik Algı Ortalama Fark (I-J) Std. Hata P Sürekli Öfke Düşük Orta -1.66020 .78906 .091 Yüksek -3.78293 .77111 .000*** Orta Düşük 1.66020 .78906 .091 Yüksek -2.12273 .76702 .016* Yüksek Düşük 3.78293 .77111 .000*** Orta 2.12273 .76702 .016* *** p<.001 *p<.05

Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin sürekli öfke düzeylerinin hangi benlik algı düzeyleri arasında farklılaştığını belirlemek için Tukey testi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 4’de sunulmuştur. Tablonun anlamlılık sütunundaki değerler, Düşük-Yüksek (p<.001) ve Orta-Yüksek (p<.05) benlik düzeyleri arasındaki farkın düzeyinde anlamlı olduğunu ortaya koymaktadır.

Tablo 2’deki ortalamalar arasındaki fark, varyans analizi ve Tukey testi sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin benlik algı düzeyleri yükseldikçe sürekli öfke düzeylerinin de arttığı sonucuna ulaşılmıştır. “Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin benlik algı düzeyleri arttıkça sürekli öfke düzeyleri ve öfke dışa düzeyleri de artar” hipotezi desteklenmiştir.

Öfke, bireyin benlik algısına bir tehdit hissettiğinde yaşadığı, doğal, normal ve insana özgü bir duygudur. Belirli sınırlar içinde, kişiliği koruyucu yönde işlev görebilir. Her ne kadar kötü bir duygulanım ve coşku durumu olarak değerlendirilse de bireyin kendi varlığını koruması, tanıtması ve çevreye kabul ettirmesi için gereklidir. Özellikle çocukluk ve gençlik çağında belirli engeller karşısında öfkelenmek kişiliğin korunması, saygınlık kazanması ve bu saygınlığın sürdürülmesi açısından geliştirici, yapıcı yönde rol oynar.

Bu dönemde öfke duygusu da sıkça yaşanabilen bir duygudur. Bunun önemli nedenlerinden biri ergenin kendisini ifade edemediğini ve çevresi tarafında anlaşılamadığını düşünmesidir. Benlik algısı yüksek olan bireylerde kendini ifade etme ve anlaşılma isteği daha yüksek düzeydedir. Dolayısıyla benlik algısı yüksek olan bireyler öfke duygusunu daha sık yaşamaktadırlar.

Olumlu benlik algısına sahip ergenler, benlik algılarına karşı bir tehdit geldiği zaman, öfke hissederler ve kendilerini o tehdite karşı korumak için tepkiler verirler. Bu şekilde benliğin zarar görmesi engellenebilir. Dolayısıyla benlik algısı yüksekdikçe, öfkenin yaşanma sıklığı yani sürekli öfke de yükselir. Öfke duygusu, bir savunma

mekanizması gibi kullanılarak bireyin hakları çiğnendiğinde, kendine yönelik tehdit algılaması durumunda harekete geçerek özsaygının korunmasını sağlar.

Kendini olduğu gibi kabul etmiş, olumlu kendilik imgesi geliştirmiş olan ergenin artık birey olarak yeri geldiğinde öfkelenebileceğini, bunun için de kendisinin herhangi bir biçimde suçlu olması gerekmediğini bilmektedir. Ayrıca birey kendisinin öfke hissetmek açısından geniş bir kapasiteye sahip olduğunun farkındadır ve herhangi bir durum ya da birey karşısında öfkelenebileceğini de kabul etmiş durumdadır.

Denilebilir ki, sürekli öfke düzeyi yüksek olan ergenlerin benlik algı düzeyleri de yüksektir. Benlik algısı gerçekçi ve olumlu olan ergenler tüm duygularını tanıma ve doğru ifade etme becerisini de geliştirmeye yatkın olacaklardır. Öfke diğer duygular gibi doğal bir duygudur ve yaşam sürecinde önemli bir yer tutmaktadır. Genç birey gerçekçi ve sağlıklı bir benlik algısına sahip olursa kendini daha objektif değerlendirebilecektir ve öfke duygusuna yol açan halleri, kendisini inciten durumları daha sağlıklı değerlendirebilecektir. Yerli yersiz öfkeye kapılmayacak, bu duyguyu bastırıp kendisine yöneltmeden ya da çevresindekilere zarar verecek ifade tarzlarına yönelmeden yapıcı bir şekilde ortaya koyabilecek, ruh ve beden sağlığını korumasında etkili bir duygu olarak kullanabilecektir. Jersild (1978), Averill (1982), Köknel (1984), Cüceloğlu, (2000), Kağıtçıbaşı (1999) yaptıkları araştırmalarda bu bulguyu destekleyen düşüncelere yer vermişlerdir.

Olmuş (2001) yaptığı araştırmada ergenlerin aile içi psikolojik örüntülere göre sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarını incelemiş aile ortamlarını denetleyici ve kontrol edici bulan ergenlerin ise öfke duygusuna daha fazla kapıldıkları sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca Singer, Anglin, Song ve Lunghofer (1995) ergenlerin yakın zamanda maruz kalınan şiddet ile ve geçmiş zamanlarda maruz kalınan şiddet arasında olumlu bir ilişki olduğu sonucuna ulaşmışlar, geçmiş zamanlarda maruz kalınan şiddetin öfke ile güçlü bir ilişkisi bulunduğunu ifade etmişlerdir. Çam ve Baysal (1996), yaptıkları araştırmada ruh sağlığı çalışanlarının (psikiyatristler, psikologlar) öfke duygularının ve eğilimlerinin ne düzeyde olduğu ve çeşitli demografik özelliklere göre nasıl farklılaştığını saptamaya çalışmışlardır. Eğitim ve unvan arttıkça, sürekli öfkenin azaldığı bulunmuştur. Compas,

Hiden ve Gerhardt (1995) ile McMahon ve Slough (1996)’nın yaptıkları çalışmalar ergenlik döneminde öfkenin; biyolojik, ailesel ve sosyo-ekonomik değişkenlerle ilişkili olduğunu göstermiştir.

Sonuç olarak araştırmanın bu bulgusunda ergenlerin benlik algı düzeyleri yükseldikçe sürekli öfke düzeylerinin de arttığı sonucuna ulaşılmıştır ve bulguyu destekleyen kuramsal kanıtlara ulaşılmıştır. Ancak bu konuda yapılan çeşitli araştırmalarda, yaşamın çoğunun geçirildiği yerleşim merkezleri türlerinin, aile ortamlarının, yakın zamanda maruz kalınan şiddet ile ve geçmiş zamanlarda maruz kalınan şiddetin, eğitim ve ünvanının, biyolojik, ailesel ve sosyo-ekonomik değişkenlerin de sürekli öfke üzerinde etkili olduğuna dair bulgulara ulaşılmıştır.

3.1.2. Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Öfke Đçte Tutma Düzeylerinin