• Sonuç bulunamadı

1.1.2. Benlik Algısı Đle ilgili Açıklamalar

1.1.2.1. Benlik Algısı Tanımı

Benlik kavramı insanın kendi benliğini anlayış ve kavrayış biçimi olarak tanımlanır. Kişinin kendisine nasıl değer biçtiğini anlatır. Benlik kavramı bireyin

kendisine ilişkin doğru bulduğu dinamik ve karmaşık inançların tümüdür. Bir başka tanımla, benlik kavramı, çocuğun kendisiyle ilgili olarak kafasında çizdiği görünümdür. Bireyin zihinsel ve fiziksel özelliklerinin toplamı ve sahip olduğu bütün bu özelliklere ilişkin düşüncesidir. Başka bir deyişle, kendisi hakkındaki duygu ve düşünceleri ve kendisi için önemli olan şekillerde başarılı olma yetisidir. Bu görünüm, çocuğun kendisine güvenli olup olmayacağını, içe ya da dışa dönük olusunu belirler. Çocuğun benlik kavramı dünyayı seyrettiği bir gözlük gibidir (Yavuzer, 2004).

Benlik durumu, benlik algısı, benlik tasarımı benlik kavramının bütünü içinde yer alan tanımlamalardır. Đnsanın kişiliğinin temelinde “ben” yer alır. Benliğin merkezinde ise, bir içsel varlık/çekirdek bulunmaktadır. Bu içsel varlık çevresi ile sürekli bir etkileşim içindedir ve benlik algısı denilen sistem bu etkileşim süreci içerisinde gelişir. Benlik genetik bir özellik taşımakla birlikte, çevre ile girdiği etkileşim sonucunun da benlik algısı adı verilen ve kişinin kendi ile ilgili bir imaj ya da resmini ifade eden bir sistemi oluşturur. “Benlik algısı sisteminin temel elemanlarını, kişinin kendisi ile ilgili olarak sahip olduğu temel yetenekler ve benlik imgesi hakkındaki kanaatleri oluşturmaktadır.” Bireyin yeterlilik ve yetersizlikleri, yetenekleri, hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları ile ilgili olarak kendine sorduğu “ben kimim?” sorusuna yine kendisinin verdiği cevaplar, bireyin benlik algısı durumunu gösterir (Siyez, 2003: 43).

Baldwin ve Hoffman’a göre (2002), Benlik, insanın kendini algılayış ve kavrayış biçimidir. Bireyin kendini nasıl görüp, kendisine nasıl bir değer biçtiğini ifade eder. Bireyin kendisi ile ilgili doğru bulduğu dinamik ve karmaşık inançların bütünüdür. Ergen için benlik kavramı kendisi ile ilgili olarak kafasında çizdiği görünümdür. Bu görünüm ergenin özgüvenini, içe dönük ya da dışa dönük oluşunu belirler. Đnsanlar benlik kavramına sahip olarak dünyaya gelmezler, bunu doğumdan itibaren başlayan süreçte, gerek anne, baba ve kardeşlerinden, gerekse arkadaşları gibi yakın çevresindeki insanlar yoluyla öğrenirler (Akt. Siyez, 2003:43).

Benlik, bireyin bilinçli bir şekilde kendi varoluşu olarak adlandırabildiklerinin bir toplamıdır. Rogers bireyin deneyimleri doğrultusunda oluşan gerçek ben ile bireyin

olmak istediği ideal ben kavramlarından söz etmiştir. Bireyin olduğu ile olmak istediği benlik alt yapıları arasında farklılık arttığında bireyde uyumsuzluklar ortaya çıkmaktadır (Aydın, 1996).

Gerçekçi bir benlik algısı olan ve olmayan bireylerin özelliklerini Eisenberg (1979: 15) şu şekilde sıralamıştır:

1. Gelecekten beklentileri gerçekçi ve ulaşılabilir hedeflerden oluşmaktadır. 2. Strese karşı daha dirençlidirler, stresle başa çıkmada daha başarılı

olmaktadırlar.

3. Đşlerini kendi görüşleri doğrultusunda yaparlar.

4. Algı ve görüşlerine güvenmekte, yaşam içindeki durumlarının kendi bireysel çabaları ile belirleneceğine inanmaktadırlar.

5. Davranışlarına yaşama karşı tutumları yön verir, tepkilerine ve kararlarına güvenirler, farklı bakış açılarına ve yeni düşüncelere açıktırlar ve bu konulardaki kararlarını da kendileri verirler.

Gerçekçi bir benlik algısı olmayan bireylerin özellikleri: 1. Başkalarına ve kendilerine güvenmezler.

2. Yeni yaşantı ve düşüncelere endişe ile yaklaşırlar. 3. Kendileri ile yüzleşmekten kaçarlar.

4. Sürekli ve nedensiz olarak başkalarını öfkelendirme korkusunu yaşarlar. 5. Dikkat çekmekten kaçınırlar ve sosyal ilişkiler kurmada başarısızdırlar. 6. Dostça ilişkiler kuramazlar, çevre onlar için güvenilir değildir.

7. Kendi kararları yoktur.

Gerçekçi benlik algısı olmayan bireylerde başarısızlık korkusunun ortaya çıkardığı bir sonuçla risk almaktan kaçınma söz konusu olabilir. Birey kendini, sınırlarını ve yaşamdan tam olarak ne beklediğini bilememekte dolayısıyla da yaşamı ve kendisi ile ilgili kararları vermekte zorlanmakta, karar verme sürecinin zorluğu kararların sonucunun sorumluluğu yoğun bir stres yaratmaktadır.

Kazaz’a (1993: 1) göre de; “geniş anlamıyla benlik, bireyin kendisini nasıl algıladığıdır. Bu algılar bireyin çevresiyle olan etkileşimiyle oluşur, çevresel pekiştireçler ile çevredeki diğer önemli kişilerden etkilenir”.

Bireyin kişiliğine ilişkin kanıları ile kendini görüş ve algılayış biçiminden oluşan benlik, güdüleri düzenlemek ve denetlemek, gerçeği tanımak ve uyum sağlamak, çevreden gelen uyarıcıları algılamak, seçmek, saklamak, anımsamak, düşünmek, kavramları değerlendirmek, kişinin karşılaştığı sorunlara çözümler bulmak, geleceğe ilişkin tasarılar yapmak, savunma düzenekleri geliştirmek gibi görevleri yerine getirirken kişiliği biçimlendirir (Kazaz, 1993: 2).

Benlik kişiliği çok etkilemekle birlikte kişilikten farklı bir anlam taşımaktadır. Kişiliğin zeka, başarı, yetenek gibi bir takım özellikleri içeren yanı vardır. Bireyin kendi kişiliğini algılayışı olan ve “benlik” olarak adlandırılan düzey kişilik gelişim sürecinde oluşan kişiliğin bir boyutu olarak ele alınmaktadır. Bireyin kendi özelliklerine, yeteneklerine, diğer değer yargılarına, istek ve ideallerine ilişkin kanılarını içermektedir. Bu bakımdan benlik kişiliğin öznel yanı olarak da tanımlanabilir. Başka bir deyişle; benlik, bireyin kendisi, fiziki ve sosyal çevre ile etkileşimleri sonucu sahip olduğu kendine ait duygu, değer ve kavramlar sistemidir (Karakülhancı, 2000: 3).

“Benlik gelişimi, bireyin kendisini değerli bir insan olarak hissetmesini, kapasitesine güvenmesini ve farklılıklarına değer vermesini vurgular. Benlik gelişiminin amacı kendini gerçekleştiren insandır. Kendini gerçekleştiren insan, kendini ve başkalarını olduğu gibi kabul eder; özerktir, yaratıcıdır ve yaşamdan zevk alır, ayrıca, kendisi ve çevresi ile barışıktır” (Özden, 1999: 96).

Đçsel varlığının gerçeğine ulaşmış, onunla bütünlük içinde yani içsel odaklı bir benlik algısı sistemi geliştiren bireyler sahip oldukları bu benlik algısını yaşamlarına katmakta zorlanmazlar. Buna karşılık benlik algısı içsel varlığıyla uyumlu olmayan, yani içsel odaklı olmayan, bireyler yaşamları içinde karşılaştıkları zorlanmalı durumlarda bu yaşantıları benlik sistemlerine katamazlar. Çünkü benlik tasarımı gerçek değil, bulanıktır, içerisine yeni yaşantının verilerini almaya kapalıdır. Dolayısıyla bir

uyumsuzluk, huzursuzluk yaşarlar; bu uyumsuz durumdan kurtulmaya çalışırken çoğu kez gerçekten sapma, savunmacı davranışlar ve davranış bozuklukları gösterirler (Kuzgun, 1983: 75). Savunma gereksinimi arttıkça uyum daha yoğun bir bozulmaya uğrar ve giderek daha ağır (Geçtan, 1978: 138-139).

Erikson (1984), bireyin kültürel özelliklerden etkilendiğini, bireyin ancak çevresi ile bir bütün olarak ele alınabileceğini, uygun bir çevre sağlandığında sağlıklı bir kişilik gelişiminin mümkün olabileceğini belirtir. Benlik gelişiminin insan yaşamının tümünü kapsayan, birbirini izleyen sekiz dönemde gerçekleştiğini vurgular. Her dönemde benlik birtakım gelişmeleri tamamlar, sorunları çözer ve o döneme özgü psikososyal bir bunalımı atlatır. Bu dönemler: temel güvene karşı güvensizlik, özerkliğe karşı kuşku ve utanç, girişimciliğe karşı suçluluk çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu, kimliğe karşı kimlik bocalaması, yakınlığa karşı uzaklık, üretkenliğe karşı durgunluk, benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk. (Akt. Aksaray, 1992: 11).