• Sonuç bulunamadı

Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Öfke Đçte Tutma Düzeylerinin Benlik Algılarına Bağlı Olarak Farklılaşmasına Đlişkin Bulgular

BULGULAR VE YORUM

3.1. Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzlarının Benlik Algı Düzeylerine Göre Farklılaşmasına Đlişkin Bulgular

3.1.2. Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Öfke Đçte Tutma Düzeylerinin Benlik Algılarına Bağlı Olarak Farklılaşmasına Đlişkin Bulgular

Ortaöğretimde okuyan ergenlerin öfke içte tutma düzeylerinin benlik algılarına bağlı olarak farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla, örneklem grubunu oluşturan ergenlerin, Offer Benlik Đmajı Ölçeği’nden aldıkları puanlar düşük–orta–yüksek olmak üzere üç gruba ayrılmış ve bu grupların ortalamaları ile Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarz Ölçeği’nin öfkeyi içte tutma alt boyutundan aldıkları puanların ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını saptamak amacıyla Tek Yönlü Varyans Analizi Tekniği uygulanmıştır.

Tablo 5. Ergenlerin Öfkeyi Đçte Tutma Düzeylerinin Benlik Algılarına Bağlı Olarak Değişimi

N X Sd Std. Hata

Öfkeyi Đçte Tutma

Düşük 98 14.8776 3.40789 .34425

Orta 100 15.1000 3.83630 .38363

Yüksek 110 16.6182 3.69225 .35204 Toplam 308 15.5714 3.72483 .21224

Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin sürekli öfke düzeylerinin benlik algılarına bağlı olarak değişimi Tablo 5’de sunulmuştur. Ergenlerin Offer Benlik Đmajı Ölçeğinden aldıkları puanlar doğrultusunda benlik algı düzeyleri düşük – orta – yüksek olarak gruplandırılmıştır. Tablo 5’de ortalama sütununa bakıldığında ergenlerin benlik algı düzeyleri arttıkça Sürekli Öfke ve Öfke Đfade Tarzı Ölçeğinin öfkeyi içte tutma alt boyutundan aldıkları puan ortalamalarının da arttığı görülmektedir. Puanların ortalamaları arasındaki söz konusu farkın anlamalı olup olmadığını saptamak amacıyla yapılan varyans analizi sonuçları Tablo 6 de verilmiştir.

Tablo 6. Benlik Algı Düzeyi Değişkenine Göre Öfkeyi Đçte Tutma Đçin Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları

Kareler Toplamı df Ortalama Kare F P Öfkeyi Đçte Tutma Gruplar Arası 189.934 2 94.967 7.118 .001** Grup Đçi 4069.494 305 13.343 Toplam 4259.429 307 ** p<.001

Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin benlik algı düzeylerine göre öfke içte alt boyutuna ilişkin puan ortalamaları arasında F değeri (F 7.118) doğrultusunda ve p<.001 düzeyinde anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Söz konusu anlamlı farkın hangi gruptan kaynaklandığını saptamak amacıyla yapılan Tukey testi sonuçları Tablo 7’da verilmiştir.

Tablo 7. Benlik Algı Düzeyi Değişkenine Göre Öfke Đçte Düzeyi Đçin Tukey Testi Sonuçları Bağımlı Değişken (I) Benlik Algı (J) Benlik Algı Ortalama

Fark (I-J) Std. Hata P

Öfkeyi Đçte Tutma Düşük Orta -.22245 .51921 .904 Yüksek -1.74063 .50739 .002* Orta Düşük .22245 .51921 .904 Yüksek -1.51818 .50470 .008* Yüksek Düşük 1.74063 .50739 .002* Orta 1.51818 .50470 .008* *p < .05

Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin öfke içe düzeylerinin hangi benlik algı düzeyleri arasında farklılaştığını belirlemek için Tukey testi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 7’da sunulmuştur. Tablonun anlamlılık sütunundaki değerler, Düşük-Yüksek ve Orta-Yüksek benlik düzeyleri arasındaki farkın p < .05 düzeyinde anlamlı olduğunu ortaya koymaktadır.

Tablo 5’deki ortalamalar arsındaki fark varyans analizi ve Tukey testi sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin benlik algı düzeyleri yükseldikçe öfkeyi içte tutma düzeylerinin de arttığı sonucuna ulaşılmıştır. “Ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerin benlik algı düzeyleri arttıkça öfke içe düzeyleri azalır” hipotezi desteklenmemiştir.

Öfkeyi içe atarak bastırma şekli olumlu bir ifade şekli olarak kabul edilmemektedir. Çünkü bastırılan duygular bireyin kendisine zarar verir ve mide ülseri, yüksek tansiyon, baş ağrısı gibi somatik tepkilere neden olur. Ayrıca öfkenin ifade edilmemesi öfkeyi ortadan kaldırmaz. Öfkeli olduğu halde herhangi bir şey olmamış gibi göstererek öfkesini içe atan bireyler kişiler arası ilişkilerde zorluklar yaşamaktadırlar. Öfkelerini kabul etmedikleri için yaşadıkları küskünlük, can sıkıntısı,

gücenmişlik duygularını açıkça konuşmayarak; küsme, somurtma, surat asma gibi davranışlarla ifade etmeye çalışmaktadırlar. Bu durumda iletişimi olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca içe atılan öfke suçluluk ve depresyonu da beraberinde getirmektedir. Hatta birey bu durumla baş edemediğinde intiharla bile sonuçlanabilmektedir.

Okman (1999) araştırmasında olumlu kendilik imgesine sahip ergenlerin öfke içte düzeylerinin daha düşük olduğu sonucuna ulaşmıştır. Okman (1999)’ın araştırması ile yapılan bu araştırmada benlik algı düzeyi ile öfkeyi içte tutma düzeyine ilişin olarak farklı sonuçlara ulaşılmıştır.

Okman (1999)’ın araştırmasında örneklem olarak alınan grup Đstanbul ilinde yer alan ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören ergenlerden oluşmaktadır. Bu araştırma ise “Kastamonu ili, Đnebolu ilçesi”ni örneklem alan bir alan araştırmasıdır.

Đnebolu Đlçesi Merkez nüfusu 9800’dür, yüzölçümü ise 566 km dir. Dolyısıyla Đnebolu Đlçesi bir büyük kent ya da metropol sayılabilecek niteliklere sahip değildir. Ayrıca ilçe nüfusunun çoğu kırsal kesimde yaşamını sürdürmektedir. Nitekim köylerin nüfusu 17.362dir (Kastamonu.gov.tr)

Kısaç (1997) üniversite öğrencilerinin sürekli öfke ve öfke ifade düzeylerini yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yerleşim merkezleri türlerine göre incelemiştir. Araştırmada sürekli öfke düzeyi en yüksek olan grubun köylerde yaşayanlar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Ergenlerin benlik algı düzeylerine göre öfke içte düzeylerinin farklılaşmasına ilişkin olarak Okman (1999)’ın araştırma sonucundan farklı sonuçlara ulaşılmasında ergenlerin yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yerleşim merkezi türlerinin etkili olduğu düşünülebilir.

Markus ve Kitiyama’ya göre (1991), batılı olmayan kişilerin ilişkisel, toplulukçu ya da karşılıklı bağımlı,batılı bireylerin de bağımsız ve bireyci benlik kurgusuna

sahiptirler. Hofstede’ye (2001) göre ise, bireycilik-toplulukçuluk ayrımı açısından Türkiye genel olarak toplulukçu bir toplum olarak sınıflandırılmış ve bu sınıflamaya paralel olarak Türkiye’deki sosyo-kültürel bağlam geleneksel olarak aile, akrabalar, komşular ve sosyal gruplar arasında yakın bağların önemli olduğu bir kültür olarak tanımlanmıştır. Özellikle kırsal kesimde ve küçük yerleşim birimlerinde bu özellikler daha yoğun görülebilir.

Kırsal kesimdelerdeki anababa, çocuklarını yetiştirirken toplulukçu, kültürel değerlerle uyumlu olarak bağımlılığı ve alçakgönüllülüğü vurgulamaktadır. Çocukların ve gençlerin fevri davranışları hoş karşılanmayabilmektedir. Bu durumda gençler, öfke gibi hoş karşılanmayan duygularını bastırmayı ve içlerine atmayı tercih edebilirler.

3.1.3. Ortaöğretimde Okuyan Ergenlerin Öfkeyi Dışa Vurma Düzeylerinin