• Sonuç bulunamadı

Ortaöğretimdeki öğrenciler, ergenlik döneminin gelişimsel özelliklerini yaşamaktadırlar. Ergenler ile ilgili yapılan araştırmalar bu dönemde onların çeşitli sorunlar yaşadıklarını ve yardıma gereksinimleri olduğunu göstermektedir. Çocukluktan yetişkinliğe geçişin fiziksel ve cinsel değişimleri, değer ve tutumlardaki değişmeler, bir meslek seçme, bir yaşam felsefesi oluşturma gibi amaçlar, ergene, belirsizlik ve

kararsızlıklarla dolu bir süreç yaşatır (Yeşilyaprak, 2004) . Gerek bu sorunlar gerekse gençte merak ve değişim arzusu onu içki, sigara, uyuşturucu gibi madde bağımlılığı yaratabilecek alışkanlıklara itebilir. Macera tutkusu ve kötü alışkanlıklar onu suça yöneltebilir ya da genç, kimlik arayışı ve bir gruba ait olma gereksinimiyle çeşitli ideolojik grupların etkisinde kalabilir. Sağlıklı değerlendirme yapamadığı durumlarda ergen, enerji ve heyecanını olumsuz hedeflere yöneltebilir, şiddete yönelik grupların etkisine girebilir.

Bebeklikte başlayan, çocuklukta gelişen ilgi ve sevgi gereksinimi gençlik çağında artar, genişler. Gençlik çağının bedensel ve kişisel gelişimi; aşırı, çabuk ve kolay değişen duygulanım ve coşkularla yaşanır. Genç bir anda kaygıdan mutluluğa, sevinçten sıkıntıya kayıveren duygu durumları gösterir (Köknel, 1992).

Benlik kavramının öne geçtiği bir evre olan ergenlik dönemini, Yörükoğlu (1986) “benlik kimliği”nin şekillendiği dönem olarak tanımlamaktadır. Ayrıca her gelişim dönemi kendinden bir sonraki döneme zemin hazırlamakta ve her dönem kendinden önce gelen dönemden etkilenmektedir. Ergenlik dönemi kişiliğin gelişimi ve uyumu açısından oldukça önemlidir.

Öfke ve öfke denetiminde yaşanan sorunlar, ergenlik döneminde sık karşılaşılan bir problemdir. Öfke bir duygu durum ya da kişilik özelliği olarak ele alınmaktadır. Her iki durumda da, diğer insanlara yönelik geçici ya da sürekli olumsuz duyguların varlığı söz konusudur. Öfke duygusu; saldırganlık, öfke nöbetleri, kavga, saldırma ya da dışa vurma davranışları gibi farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Öfkeli ergen, dürtülerini denetlemede, kendini kontrol etmede ve yaşantılarından ders çıkarmada yetersiz kalabilir. Otoritenin varlığını kabul etmede yetersizlik yaşadığından çevresiyle çatışmalar yaşayabilir.

Çocuk, gençlik çağına aile, yakın çevre, okul ve arkadaş ortamında bulduğu mutluluk oranında sağlıklı ve mutlu girer. Đnsanın gençlik çağında mutlu olması; çocukluk çağında ilgi, sevgi, güven, saygınlık, özerklik, üreticilik gereksinmesine sağladığı doyumla

bağlantılıdır. Öte yandan gençlik çağının mutlu ve sağlıklı yaşanması da bütün yaşamın mutlu ve sağlıklı geçmesini etkiler (Köknel, 1992).

Duyguların tanınmaya başlandığı ve çeşitlendiği çocukluk döneminden itibaren her yaş döneminde kontrol edilmesi ve olumlu bir ilişki amacıyla kullanılması kişi için pek çok açıdan önemlidir. Ergenlik dönemi pek çok duygusal gelgitlerin yaşandığı ve bunalımların eşlik ettiği bir gelişim aşamasıdır. Bu dönemde ergenin öfke duygularını tanıması ve kontrolünü yapması sağlıklı yoldan sosyalleşmesine büyük bir yarar sağlayacaktır (Tambağ, 2004).

Ergenlik döneminde öfke, hem gençlik hem de toplum için olumsuz sonuçlarla karşılanan ciddi ve yaygın bir problemdir. Erken ergenlik boyunca duygusal sistem olgunlaşmamıştır, duygular uç noktalarda yaşanabilmekte ve kolayca değişebilmektedir. Ergenler kıskançlık ve üzüntü gibi duygularını öfke olarak ifade edebilmektedirler. Öfke kısa süreli olarak ergeni rahatlatsa da sonrasında getirdiği olumsuzluklar ergenin kendisini kötü hissetmesine neden olmaktadır (Tambağ, 2004).

Ülkemizde ortaöğretime devam eden öğrenci sayısı oldukça yüksektir; bu öğrencilerin pek çoğu ergenliğin gelişim süreçlerini sağlıklı yaşayamamakta ve sorunlarını uygun yollarla çözememektedirler. Yaşadıkları duygusal değişimlerin ve sorunlarının anlaşılmaması onlar için bu dönemi daha stresli kılar. Yetişkinlerin, bu dönemin özelliklerini bilmemesi ve ergene bilinçli, hoşgörülü şekilde yaklaşmaması ergenlerde kızgınlık ve yalnızlık hissi oluşturabilir. Ayrıca sosyal ve cinsel sorunlar, kişisel ilişkilerindeki anlaşmazlıklar, akademik başarılarının düşük oluşu, takdir ve onay göremeyişleri ve duygusal incinmeleri gibi nedenlerden dolayı da öfke ve kızgınlık yaşayabilirler. Bunlar gibi sorunlarla baş etme becerisi gösteremedikleri gibi bilinçsiz öfke ataklarıyla daha büyük sorunların oluşmasına da sebep olabilirler. Bazen de göstermeleri gereken öfkeyi kendilerine yöneltip kendi sağlıklarına ya da benlik algılarına zarar verebilirler.

Ergenlik çağındaki gençler, duyguları kendi açısından değerlendirerek duygusal bir denge kurmaya yeni bir benlik oluşturmaya isteklidir. Ancak duygusal olarak

yaşadıkları ani değişiklikler sonucunda çoğu zaman davranışlarını kontrol etme konusunda zorlanabilirler. Bu durum ortaöğretim eğitim kurumlarındaki öğrencilerin sıklıkla yaşadıkları öfke patlamaları, şiddet ve saldırganlık davranışları şeklinde görülmektedir. Elbetteki ergenlerin bu tür davranışları göstermesinde çocukluk yıllarından getirilen alışkanlıkların etkisi vardır. Ailede, okulda ve diğer çevresinde olumlu örneklerin bulunmaması ve davranışlarında sürekli engellenmesi yoluyla büyüyen çocuklar, ergenlik dönemine geldiklerinde saldırgan olma yolunu seçmekte ya da öfkelerini bilinçli kullanamamaktadırlar. Bunun sonucunda ergenlerin kendileri ve çevreleriyle iletişimleri zarar görmektedir. Bu durum, benlik algılarının oluşmasını olumsuz etkilemektedir.

Bu anlamda bu çalışmada ergenlerin benlik algıları ile sürekli öfke ve öfke ifade tarzları arasındaki ilişki ele alınmaktadır. Bu nedenle araştırma ergenlerin psikolojik gelişimlerinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesine ve kendilerini gerçekçi ve olumlu algılamalarına, öfke duygusunu sağlıklı bir şekilde yaşamalarına yardımcı olması bakımından önemlidir. Ayrıca yapılan bu araştırmanın, özellikle saldırganlık, şiddet ve kontrolsüz öfke gösteren ergenlerin benlikleriyle ilgili algılarının saptanması ve bu alandaki araştırmalara katkı sağlaması bakımından faydalı olacağı düşünülmektedir.