• Sonuç bulunamadı

1.4. Araştırmanın Amacı

2.1.2. Müzik Eğitiminde Çağdaş ÖğrenmeYöntemleri (Oyun, Dans, Müzik Bileşeni)

2.1.2.4. Orff Schulwerk Yöntemi

2.1.2.4.3. Orff Schulwerk Yönteminin Eğitimsel Felsefesi

Orff, "Schulwerk"i vahşi bir çiçek olarak tanımlar. Tıpkı bitkilerin nerede gereksinim duyulursa ve ortam nerede uygunsa orada ortaya çıkmaları gibi. Dolayısıyla Schulwerk, geniş kapsamlı bir planlama ürünü olmaktan çok, gereksinim sonucu Orff 'un düşüncelerinin uygun koşulları bulmasının bir ürünüdür. Schulwerk' in her evresi yeni, bağımsız bir gelişim için uyarım sağlar; bu nedenle hiçbir zaman kesin ve sabit değildir. Aksine her zaman gelişen, büyüyen, akan bir yapıya sahiptir. Ancak bu yapı yanlış uygulamalara da yol açabilir. Bu nedenle Schulwerk' in tarzını, olanaklarını ve hedeflerini tanıyıp, bağımsız gelişim sağlayabilecek öğretmenlerin eğitimini gerektirir (Bilen, Özevin, Canakay, 2011:19-20).

Orff-Schulwerk, hem müzik yapma hem de müziği öğretme açısından yaratıcılığa büyük önem veren bir müzik eğitimi konseptidir (Kotzian, 2018:74).

Orff eğitimi, çekişmesiz bir ortamda her zaman başkaları ile birlikte müzik yaparken haz duyan, keyif alan bir grupla uygulanır. Kendi kompozisyonlarını yazmak istediklerinde çocuklara okumak ve yazmak için zaman verilir. Geleneksel veya orjinal üretilen şiirler, uyaklı dizeler, oyunlar ve danslar Orff-Schulwerk' in materyalidir; konuşma veya şarkı formundaki sözlere el çırparak, ayakları yere vurarak, davullarla, çubuklarla, zillerle eşlik edilir. Ahşap ksilofonlar ve metal çalgılar özel Orff çalgılarını oluşturur, birlikte güzel tını verirler. Küçük bir orkestrada müzik yapar gibi, çocuklar duyarlı müzik dinleyicileri olur ve diğer orkestra elemanlarına saygı duymayı öğrenirler. Ortak yaratının meydana çıkması için işbirliği yapmanın, özen göstermenin, sorumluluk taşıma ve girişimde bulunmanın gerekli ve önemli olduğunu görürler (Jungmair, 2006:53).

Çocuk duygularını sözcüklere dönüştürmeden, çevredeki olguları anlamadan önce sadece hisseder. Hissetme, anlamanın önünde gelir. Orff 'un bu gözlemi Schulwerk'in temelini oluşturur. Müziğin çocuk için çok doğal olan elementini müzik eğitiminin merkezine yerleştirir. Çocuğun doğumundan itibaren tüm yaşam aktivitelerinde, konuşmasında ve özellikle hareketlerinde hissedip deneyimlediği bu element elbette ki

"RİTM" dir. Ritm; müzik, dans ve konuşmayı kaynaştıran ve birleştiren bir dildir. Ritmik algısının ve yaratıcılığın gelişmesinde, çocuğun kendi bedenini ritmik bir çalgı olarak kullanması ve doğaçlamalar önemli bir yer tutar. Bütün doğaçlamalarda biçim verici unsur olarak ostinato kullanılır. Ostinato, ritmik çalgılarla ve beden perküsyonu ile yinelenen ritmik motifler olabileceği gibi ritmik konuşmalar ve ezgilerle de oluşturulabilir. Ezgisel motiflerle oluşturulan ostinatolar aynı zamanda çok sesliliğin temelini oluşturur (Bilen, Özevin, Canakay, 2011:21).

Orff yaklaşımının öğeleri ise çocuğun müziksel öğeleri ve ritmi hissetmesi amacıyla kullanılacak en önemli araçların bedensel hareketler ve konuşma olması, tüm etkinliklerde eğlence ve anlam çıkarmaya verilen önem, çocuğun aktif katılımının sağlanması, konuşma, hareket etme, oyun oynama ve şarkı söylemenin bir bütünlük içinde özendirilmesi, müziği deneyimlemenin müziği kuramsal olarak algılamanın öncesinde ele alınması, ritim çalışmalarına bir kelimenin ritimlerinden yola çıkılarak başlanması, ardından iki kelimeye geçilmesi ve bu sürecin giderek cümle ve periyotlara çıkarılması, inici minör üçlü aralığın çocuk şarkılarının temel aralığı olması ve ardından diğer sesler ve aralıklara geçilmesi, daha sonra pentatonik gamlara, modlara ve en sonunda majör ve minör tonlara geçilmesi gerektiği, müziksel hayal gücünün gelişiminin doğaçlama yeteneğinin gelişimini hızlandıracağı, bireysel yaratıcılığın gelişiminin ardından toplu müzik yapma becerilerinin geliştirilmesi olarak sıralanabilir (Raebeck, Wheeler, 1970; akt.Burak vd, 2015:191).

Konuşma, sayışma, tekerlemeler ve çocukların isimleri müziğin başlangıç kaynaklarını oluşturur. Melodik başlangıç noktası ise inici üçlü ve pentatonik dizidir. Yarım seslerin olmadığı pentatonik diziler henüz müziğin formsal armonik yapısı ile ilgili birikimi oluşmamış çocuklara doğaçlama yaparak kendi ezgilerini yaratma fırsatı verir (Bilen, Özevin, Canakay, 2011:23).

Müzik, konuşma, hareket ve dansı bir bütün olarak ele alan bir yaklaşım olarak Orff-Schulwerk, çok geniş tabanlı bir müzik pedagojisini temsil eder. Elbette bu kadar çok boyuta sahip bir yaklaşım, müzik yeteneğinin gelişmesi için çok aktivitelere ihtiyaç duyar. Konuşma, şarkı söyleme, enstürüman çalma, hareket ve dans, kulak eğitimi, müzik ve dans terimlerini ve sembollerini öğrenme (müzik teorisi), müzik ve dans kompozisyonu yapma, ayrıca resim ve tiyatro gibi farklı sanat dallarıyla tanışma ve bunları müzik ile kombine

etme Orff-Schulwerk'in odaklandığı sekiz temel öğrenme alanıdır. Orff-Schulwerk'in pedagojik yaklaşımı, herkesin müzik yapmaya katılımını sağlamak için tüm bu öğrenme alanlarının birbiriyle bağlantılı olarak kullanılmasını ve tüm etkinliklerin hedef grupların deneyim düzeyine, yeteneklerine ve engellerine göre esnek bir şekilde uyarlanmasını öngörür (Frazee,1987:14; akt. Kotzian 2018:101).

Orff Schulwerk' te bireysel farklılıklar önemlidir ve bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak, kabul edilerek çalışılır. Orff-Schulwerk' in öğrenme alanlarının zenginliği her türlü öğrenme tipine sahip çocuklara farklı öğrenme olanakları sunar. Böylelikle çalışmalar istisnasız her çocuğun katılımıyla olur.

Orff- Schulwerk' te çocuğun en temel ihtiyaçlarından olan oyunu, hareketi öğrenme aracı olarak kullanarak; eğlenceli, hayal gücüne hitap eden, yaratıcı düşünce gücünü geliştiren aktiviteler yer alır.

Orff-Schulwerk etkinliklerinde grup çalışmalarının önemi büyüktür. Grup dersleri büyük grup aktiviteleri, küçük grup aktiviteleri ve partner aktiviteleri gibi çeşitli sosyal formlarda gerçekleşir. Grup aktiviteleriyle çocuk kişiler arası iletişimi güçlenerek, sosyalleşir ve hayatı deneyimlemiş olur.

Güncel Schulwerk çalışma biçiminde oluşturulan grup dinamiği, müziği hareketlendirerek, dansa müzik yaparak, metinleri müziklendirerek, enstrümanları konuşturarak ve konuşmayı melodiye dönüştürerek grup üyeleri arasındaki iletişimi ve ifade tarzını özel bir biçimde geliştirir. Bu da etkinliğin, ilginin, bireysel kimliğin ve sosyalleşmenin gelişmesi için ideal atmosferi oluşturur. Eğitim psikolojisi bu faktörleri geçen yüzyıl süresince öğretim ve öğrenim için esas kabul etmiştir. Orff ve Keetman' ın başlattıkları pedagojik hareket bir motivasyon, canlılık ve mutluluk kaynağıdır. Bunu yaratan, müzik ve dansın henüz bilgi ve idrak olmadan yaşanmasıdır; ikinci olarak da uygulama sırasında kendini, farklı yetenek veya bilgi seviyesi ayırımı olmadan doğrudan bir yaratma/oluşturma macerasının baş aktörü gibi hissettiren duygudur (Marquez, 2006:15).

Bu çalışmalarla birlikte çocuk kendini de keşfetmiş olur, kendini ifade etme yeteneği gelişir ve sosyal bir birey olmada emin adımlar atar.

Feyzioğlu (2008:28-29) Orff Schulwerk yaklaşımını Dalcroze ve Kodaly yöntemleriyle karşılaştırarak Schulwerk' in işleyiş yöntemini aşağıdaki gibi sıralamıştır;

 Öğrenciler bireysel, grup halinde, orkestra ya da koro gibi müziksel çevrenin bir üyesi olarak kendilerini müzik ve hareketle anlatmanın bir yolunu bulmalıdır. Orff 'da "Müzikal ve hareket deneyiminin kendisi" en önemli araçtır.

 Müzikal yaratıcılık "içgüdüseldir ve duyuş yoluyla" elde edilir. Yaratıcılığın gelişimi için Orff, ostinatolar ve ses kalıpları kullanır. Ses kalıpları oluşturabilmek için nota bilmek gerekmez; ses kalıpları doğaçlamalardan elde edilen verilerden oluşturulur. Daha sonra bunlar kompozisyonlar oluşturmak için belli bir forma göre düzenlenir. Öykü, oyun, dramatizasyon, çocuğun dünyasında ne varsa her şey araç olarak kullanılabilir.

 Serbest ve yaratıcı hareket doğaçlama çalışmaları Orff yönteminin temel kaynaklarından biridir. Hareket kaynağı olarak öykü, konuşma, şarkı ve çalgı kullanılabilir. Orff deneyimlerinde, tüm katılanların serbest konuşma, şarkı söyleme, çalma ve hareket etmesi beklenir.

 Orff 'da belli bir müzikal okuma yazma yöntemi yoktur. Bu Orff öğretmenlerinin öğrencilerine müzikal okuma yazma eğitimi vermedikleri anlamına gelmez. Sadece bu tür eğitim için Orff 'un bir sistemi olmadığı anlamına gelir.

 Orff 'un ilk çalışmaları çalgısal değildi. Bunlar hareket, söz ve şarkı içerirdi. Sadece özel durumlarda çalgılar kullanılırdı. Sonraları Orff çalımı kolay, bilgi ve uzmanlık gerektirmeyen etnik kökenli çalgılar geliştirdi. Böylece çalışmalarda bu çalgılar da kullanıldı. Çalgı çalmak öğrenciyi deneyciliğe cesaretlendirir, yaratıcılığa doğru iter. Nota bilgisi bu aşamada çalgısal deneyimin bir parçası değildir. Bireysel ve toplu çalmada en basit malzeme ile uygulanan başlangıç basamaklarında bile, sunuş ve sergileme önemlidir.