• Sonuç bulunamadı

Genel Olarak Dünyada Tutuklama Sorunu

KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA TUTUKLAMA NEDENLERİ

1. Genel Olarak Dünyada Tutuklama Sorunu

Yargılama esnasında tutukluluk sorunu dünya çapında güncelliğini koruyan bir sorundur. Öyle ki; kimi ülkelerde tutuklu yargılanan şüpheliler, hüküm giymiş mahkûmların sayısından daha fazladır145.

Dünya genelinde tutuklu yargılama uygulamasının kapsamını ölçmenin bir yolu, insanların tutuklu olarak geçirdiği gün sayısı olabilir. 2003 yılında Avrupa Komisyonu’nun gerçekleştirmiş olduğu bir araştırmaya göre Avrupa Birliği'ne üye 25 devletten 19'unda tutukluluk süresinin ortalaması 167 gün veya 5,5 ay olarak saptanmıştır. Küresel ölçekte ise 3,7 yıllık ortalama tutuklama süresi ile Nijerya 143 Doğan Gedik, Ceza Muhakemesinde Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi, Adalet Yayınları, Ankara, 1. Baskı, 2016 s. 151.

144 Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 177-dipnot 20 21: Dipnotta geçen AİHM Wemhoff/Almanya kararı ile içtihat haline gelmiş yaklaşıma göre, “tutuklama kararı masumiyet karinesini ortadan kaldırmaz”. Başvuru No. 2122/64, karar tarihi 27.07.1968, para. 20/e, https://hudoc.echr.coe.int/eng#{%22itemid%22:[%22001-57595%22]}, erişim tarihi 28.05.2020. 145 Christine Morgenstern, Alternatives to Pre-trial Detention, Encyclopedia of Criminology and Criminal Justice Editörler: Gerben Bruinsma David Weisburd, Springer, New York, 2014., s. 68

dikkati çekmektedir146. Dünyadaki tutuklu yargılamaya dair bir diğer gösterge ise,

tutuklu olan toplam kişi sayısıdır. Tüm ülkeler için doğru ve güncel veriler bulunmamakla birlikte, dünya genelinde yaklaşık 3 milyon kişinin tutuklu olarak yargılanmakta olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam hemen yukarıda bahsi geçen raporun hazırlandığı 2011 yılı itibarıyla ulaşılmış olan tahmini rakamdır. Yine aynı rapora göre, her yıl tutuklanan kişi sayısının yaklaşık on milyon civarında olduğu belirtilmektedir147. 2011 yılı itibarıyla Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkede toplamda tutuklu yargılanan kişi sayısı toplamda 370.000’dir. Bu 370.000 kişinin 136.000'i AB üyesi ülkelerde yer almaktadır148.

Ceza soruşturması ve kovuşturması esnasında tutuklama tedbirine aşırı ve keyfi bir şekilde başvurulması hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeleri etkileyen küresel bir sorundur. Bu sorun neredeyse evrensel olsa da farklı şekillerde tezahür etmektedir. Örneğin gelişmiş ülkelerde tutukluluk oranı oldukça yüksek olmakla birlikte, tutukluluk süreleri kısadır. Bu durum gelişmiş ülkelerin etkin ve hızlı bir yargılama sistemlerinin olmasıyla açıklanabilir. Örneğin, Birleşik Devletler, dünyanın en yüksek toplam tutuklu sayısına (yaklaşık 476.000) ve genel nüfusuna göre dördüncü en yüksek tutuklama oranına (100.000'de 158) sahiptir. Ancak, ortalama tutukluluk süreleriyle tutuklu yargılanan kişilerin sayısının hapishanelerde bulunan mahkûmların sayılarına oranları, ABD başta olmak üzere gelişmiş dünyada göreceli olarak düşüktür149. Bunun aksine, az gelişmiş ülkelerde

tutuklama oranları nispeten düşük olmakla beraber, tutukluluk süreleriyle hapishanelerdeki tutuklu sayılarının mahkûm sayılarına oranı oldukça yüksektir. Bazı ülkelerde, hapishanelerde bulunanların dörtte üçünden fazlası tutukludur. Örneğin Liberya’da cezaevlerinde bulunan kişilerin sadece %3’ü, haklarında

146 Open Society Foundations ve United Nations Development Program. “The Socioeconomic

Impact of Pretrial Detention”, 2011, s. 15.

https://www.opensocietyfoundations.org/sites/default/files/socioeconomic-impact-pretrial- detention-02012011.pdf Erişim Tarihi 10.03.2019

147 The Socioeconomic Impact of Pretrial Detention, s. 15. 148 Morgenstern, s. 68.

kesinleşmiş hüküm verilen mahkûmlardan oluşmaktadır. Başka bir deyişle bu ülkede cezaevlerini dolduran kişilerin %97’si tutuklu olarak yargılanmayı beklemektedirler150.

2011 yılında dönemin Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg’in kimi gözlemlerinin de AİHS sistemine dâhil olan ülkeler açısından dikkate alınması gerekmektedir. Hammarberg’e göre Avrupa'da cezaevlerinde tutulan kişilerin yüzde yirmi beşi tutuklu kişilerden oluşmaktadır. Ayrıca, tutuklu yargılama pratiği birçok Avrupa ülkesinde sistematik bir uygulamadır. Bu, kabaca Avrupa'daki her dört mahkûmdan birinin tutuklu yargılandığı bir durum yaratmaktadır151. Avrupa’da tutuklama pratiğine sistematik olarak başvurulmakla

beraber, tutuklamaya dair mahkeme kararlarının gerekçeleri tutuklama kararına duyulan ihtiyacın açık ve net bir şekilde delilleriyle gösterilmesi şeklinde değil; “atılı suçun niteliği, delil durumunu ve dosyanın içeriğini dikkate almak” gibi basmakalıp ifadelerle gerekçelendirilmektedir. Bu tür gerekçelerin en büyük sorunu somut olayın özellikleri ve delillerin inandırıcı bir şekilde değerlendirilmemesidir152.

Dünya üzerinde tutuklama tedbirini meşru hale getiren temel gerekçe, yargılamanın sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Bu bağlamda özellikle, sanığın kaçması, delileri karartması ve tanıklara baskı kurmasının engellenmesi sıklıkla ileri sürülen gerekçeler olarak karşımıza çıkmaktadır153. Tutuklama

gerekçelerine ilişkin daha ayrıntılı bir örnek vermek gerekirse; Avusturya, Belçika,

150 Bu sayıyı şu oranlarla diğer ülkeler izlemektedir.: Benin (yüzde 80), Haiti (yüzde 78), Nijer (yüzde 75), Bolivya (yüzde 74) ve Kongo Brazzaville (yaklaşık yüzde 70). Open Society Foundations ve United Nations Development Program, The Socioeconomic Impact of Pretrial Detention , s. 16.

151Thomas Hammarberg, Excessive Use Of Pre-Trial Detention Runs Against Human Rights, 2011, https://www.coe.int/en/web/commissioner/-/excessive-use-of-pre-trial-detention-runs-against- human-righ-1?desktop=true Erişim tarihi 09.03.2019. Öte yandan Hammerberg’e göre bu yaklaşık bir tahmindir; rakamlar ülkeler arasında önemli farklılıklar göstermektedir- Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 11'den İtalya'da yüzde 42'ye kadar değişmektedir.

152 Hammarberg bu noktada örnek olarak Gürcistan ve Türkiye’yi vermektedir. (Hammarberg, Excessive Use Of Pre-trial Detention Runs Against Human Rights)

Almanya, İrlanda, Litvanya, Hollanda ve Romanya’da tutukluluk kurumunu karşılaştırmalı olarak inceleyen bir çalışma tutuklamayla ilgili yasal düzenlemelerin oldukça benzer olduğunu ve AİHS tarafından belirlenen standartlarla paralellik gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu bağlamda anılan ülkelerde tutuklama nedeni olarak ortaklaşa karşılaşılan bir kriter kişinin bir suç işlediğine dair makul bir şüphenin olması ve suçlu bulunması halinde de hapis cezasıyla karşı karşıya kalabileceğinin olası olmasıdır. Bir diğer ortak tutuklama nedeni de serbest bırakılması halinde kişinin kaçacağına, delilleri karartacağına ya da tanıklara baskıda bulunacağına dair inandırıcı delillerin bulunmasıdır. Bundan başka masumiyet karinesi ve kişilerin tutuksuz yargılanmasının esas olması gibi ilkeler bu ülkelerin ceza yargılaması mevzuatında dile getirilmektedir. Aynı doğrultuda tutuklamada ölçülülük ilkesi ve daha hafif tedbirlerin yetersiz kalınması durumunda tutuklamaya son çare olarak başvurulması da anılan ülkelerin ortak özeliğidir154.