• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.7. Mesleki Eğitimde İşe Hazırlama ve İstihdam İlişkisi

2.7.4. Okul Sanayi İşbirliği ve İstihdam Üzerine Etkileri

Mesleki ve teknik eğitim, ekonominin ihtiyacı olan nitelikte insan yetiştirme görevini üstlenmiştir. Burada önemli olan işgücü piyasası verilerinin takip edilmesi ve bu yönde gerekli işgücüne uygun eğitimin verilmesidir. Mesleki eğitimin, ekonominin ihtiyacı olan nitelikte işgücünün yetiştirilmesinin yanında özürlü olan, düşük ekonomik gelir gruplarında olan kişilerin istihdamının arttırılması ve cinsiyet kalıp yargılarını azaltma yönünde işleve sahip olmalıdır (Kılıç, 2007: s.153).

Mesleki eğitimde bireyin başarılı olması, öncelikle onun temel veya genel eğitimde başarılı olmasına bağlıdır. Mesleki eğitim, iş-insan-eğitim üçgeni arasında gerçekleştirilir. Mesleki eğitimin, ülkenin kalkınmasında ve istihdamın artırılmasında önemli rolü vardır (Hacıoğlu, 1993: s.91).

İstihdam kavramıyla da ilk akla gelen insan gücünün kullanılasıdır. Oysaki tüm faktörlerin hizmet anlamında kullanılmasını içermektedir. Ancak insan gücü üretim faktörünün en önemli öğesidir. Bu açıdan istihdama yönelik eğitim çabaları gerekli ve önemlidir (Kılıç, 2007: s.8). Bir ülkenin üretim kapasitesindeki artış, ülkenin eğitim sisteminin farklı düzeylerindeki gelişimi, mezunların istihdam edilmeleri ile ilişkilidir. Eğitimin ekonomiye katkısı iş için yetiştirmenin verimliliğe etkisidir. Çalışma yaşamı boyunca bireyin verimliliğine etki eden doğrudan bireyin yetiştirilmesine yönelik eğitim etkinlikleridir (Aksoy, 2003). Kaliteli mesleki eğitim, işletmeler tarafından talep edilen nitelikli işgücünün yetiştirilmesiyle gerçekleşir. Eğitim sisteminin etkin olması ile bu sistemde yetiştirilecek olan nitelikli, bilinçli, sosyal bireylerin yetişmesi ülkenin rekabet gücünü arttıracaktır. İyi bir mesleki eğitim ile işgücü, talep edilen nitelikleri kazanacak,

üretkenliği artacak, işe hâkimiyeti artacak uzmanlık kazanacaktır. Böylece yaşanan işsizlik sorunu ile daha az karşı karşıya kalınacaktır (Anapa, 2008: s.39).

Küreselleşme, sanayileşme, üretim ve emek süreçlerinde yaşanan değişimlerle işçi sınıfının yapısını ve özelliklerini de değiştirmiştir. Üretim teknolojilerinin hızlı değişimi ve yeni teknolojilerle nitelikli işgücüne talep artmakta ve yeni çalışma türleri oluşmaktadır. Bununla birlikte rekabet artmakta ve baskının artmasıyla maliyetlerin düşürülmesi öncelik kazanmaya başlamıştır. Yaşanan rekabet ortamı üretimin kalitesinin ve miktarının ucuz maliyetle artırılmasını gerekli kılmıştır. Teknolojik alandaki yenilikler ve rekabet etme ihtiyacının artması nitelikli işgücüne olan talebi arttırmıştır. Dolayısıyla mesleki eğitime verilen önem artmaya başlamış, uygulamada değişiklikler yapılmıştır (Anapa, 2008: s.40).

Bir ülkenin üretken kapasitesindeki artış, ülkenin eğitim sisteminin çeşitli düzeylerindeki gelişimi, yani okullaşma oranları ile değil, mezunların işgücü piyasasında yer almaları, istihdam edilmeleri ile ilişkilendirilmektedir. Eğitimin ekonomik katkısı konusunda karşı çıkılmayan nokta, işteki yetiştirmelerin verimliliğe etkisidir. Çalışma yaşamı boyunca bireyin eğitilmesinin verimliliği hangi yolla etkilediği tartışılmakla birlikte, eğitim ile verimlilik arasındaki en doğrudan ilişki olarak işgücünün yetiştirilmesine yönelik eğitim etkinlikleri görülmektedir (Aksoy, 2003).

Gelişen teknolojiye bağlı olarak meslek alanlarındaki çeşitliliğin artması ve mevcut mesleklerdeki nitelik ve niceliğin değişimine ayak uydurabilme meslek öncesi eğitimin önemini arttırmıştır (Şimşek, 2002). Ulusal ve evrensel düzeyde meydana gelen değişiklikler mesleki ve teknik eğitimi etkilemektedir. Değişimin meydana getirdiği sonuçlar bir bakıma gereksinimlerin ortaya çıkmasının bir göstergesi durumundadır. Özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan birçok ülkede işsizlik sorunu bunlar arasında yer almaktadır. Hızlı nüfus artışı buna karşın sanayileşmede geri kalınması toplumlardaki işsizliği artırmaktadır. Bu işsizlerin büyük bir kısmının da vasıfsız olması üretken iş gücü oranının azlığına neden olmakta sonuçta ise birçok sosyal problemi beraberinde getirmektedir. Bu noktada eğitim kurumlarına büyük görev düşmektedir. Eğitim kurumları işsizlik problemlerine gerekli hassasiyet göstererek niteliksiz ve üretime katkıda bulunmayan nüfus oluşumuna engel olabilmelidir. Mesleki eğitim nitelikli insan gücü yetiştirerek hem istihdam sorununa hem de sektörler arasındaki dengenin sağlanmasına katkıda bulunur (Öncü, 2006: s.22).

Sağlık işgücü planlaması ise topluma bugün sunulan ve gelecekte sunulacak sağlık hizmetlerini gerçekleştirmek üzere sağlık çalışanlarının yeterli nicelikte, yüksek nitelikte, düzgün bir dağılımla, yerinde bir zamanlama ile ve doğru bir şekilde istihdam edilmesidir. Bu tanımdan hareketle sağlık insan gücü planlaması; toplumun kısa, orta ve uzun vadede ortaya çıkacak gereksinimleri öngörülerek, coğrafi ekonomik ve sosyo kültürel özellikler ile maliyet ve etkin sağlık hizmeti sunumu arasındaki oran dikkate alınarak sağlık hizmeti sunacak insan gücünün planlanması, istihdam ve yönetimi olarak ifade edilebilir. ( DPT, 2010: s.3)

Mesleki eğitim, sanayi ve hizmet sektörünün gereksinim duyduğu bilgi ve beceriye sahip nitelikli işgücünü yetiştirerek, çalışanları daha verimli kılıyor olmasına rağmen bazı alanlarda mezunların istihdamı konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunun temel nedeni ise, sektörün ihtiyacı olan meslek elemanı eğitimlerinin bölgesel ihtiyaçlar dikkate alınarak oluşturulmamasıdır.

Son yıllarda sağlık alanında eğitim veren ortaöğretim kurumlarının hemşirelik alanında ki ihtiyaçlar doğrultusunda bireyler yetiştirmesi için, 25/07/2007 tarihli ve 26510 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hemşirelik Kanununa geçici 2.madde eklenmiştir. Bu madde ile üniversitelerin hemşirelik programlarında ülke ihtiyacını karşılayacak yeterli kontenjanlar oluşturulmak üzere 5 yıl süre ile sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve hemşireliğe eşdeğer sağlık memurluğu programlarına öğrenci alınmasına devam olunacaktır. Hemşirelik bölümünde olduğu gibi ülke ihtiyaçları doğrultusunda bireyler yetiştirilmesi gerekmektedir.

İhtiyaç duyulan alanlardan mezun olanların istihdamında sıkıntı yaşanmamakta ancak ihtiyaç alanlarının doğru belirlenememesi, birçok alanda yetiştirilmiş eleman ihtiyacı varken, gerekli olmayan alanlarda mezunlar verilmesi istihdam sıkıntısı yaratmaktadır. Hizmet ve sanayi sektöründe doğru tespitler yapıldığında bu problemler ortadan kalkacaktır.