• Sonuç bulunamadı

Okul Öncesiyle İlgili Kanun, Yönetmelik ve Diğer Düzenlemeler

4.1. Okul Öncesi Eğitimin Tarihsel Gelişimi

4.2.2. Okul Öncesiyle İlgili Kanun, Yönetmelik ve Diğer Düzenlemeler

1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı METK’da okul öncesi eğitimin tanımı, amaç ve görevleri belirtilmiştir. Ancak okul öncesi eğitim, zorunlu eğitim kapsamı dışında

bırakılmıştır. Buna göre okul öncesi eğitim; mecburi ilköğrenim çağına gelmemiş çocukların eğitimi olarak tanımlanmış ve isteğe bağlı olduğu belirtilmiştir (md. 19). Amaç ve görevleri ise; çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak, onları ilköğretime hazırlamak, şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelenler için ortak bir yetişme ortamı yaratmak ve çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak (md. 20) olarak saptanmıştır. Böylece okul öncesi eğitim bir hüviyet kazanmıştır.

Bu görev tanımından sonra bazı kurumlara görev yüklenmiştir. Örneğin; 1983 yılında 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Kanunu çıkarılmış ve korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, özürlü, yaşlı ve diğer kişilere götürülen sosyal hizmetler ve bu hizmetleri yürüten teşkilatların faaliyetleri (md. 1) düzenlenmiştir. Ayrıca kanunla birlikte 0–12 yaş çocuk yuvaları, 0– 6 yaş kreş ve gündüz bakımevleri ile çocukların bakımı ve eğitimi ile ilgili kurumların açılması ve denetlenmesi Sağlık Bakanlığı’nın görevi olarak belirtilmiştir. 2005 yılında bu kurumlar arasına 0–18 yaş çocuk evleri (md. 3) de eklenmiş böylece okul öncesi eğitimde aile desteği bulamayan çocuklara devlet desteği sağlanmıştır. Böylece Günaydın’ın (2006: 14) da belirttiği gibi, okul öncesi eğitimde sorumluluk paylaşımı 1987 yılında sanayinin ülkeye katkısının tarımdan fazla olmaya başlamasıyla devam etmiştir.

Sanayileşme ve toplumdaki hızlı değişmeye paralel olarak kentleşme sonucu aile yapısında önemli değişmeler olmuştur (Özdemir, 2007: 191). Kadınların iş hayatına daha çok katılmaya başladığı ve iş yerlerinde çocuk yuvalarının kurulması zorunluluğunun ortaya çıktığı (İnan, 1969: 9) bu dönemde 1987 yılında 1475 Sayılı İş Kanununa Tabi İş Yerlerinde Gebe veya Emzikli Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Tüzük çıkarılmış ve çalışma hayatında olan annelerin çalışma koşulları düzenlenerek (md. 1) bu dönemdeki çocukların eğitimleri güvence altına alınmıştır.

Bu gelişmenin ardından 1996 yılında MEB’e bağlı resmi ve özel okul öncesi eğitim kurumlarının yönetim, eğitim, kuruluş, görev ve işleyişini düzenlemek amacıyla Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği (OÖEKY) düzenlenmiştir (MEB, 1996a: 511). Bu yönetmelikle okul öncesi eğitim bir standarda bağlanmıştır. Bu gelişmeden bir yıl sonra yani 1997 yılında işverenlerce kurulacak okul öncesi eğitim kurumlarının

eğitim ve işleyişini düzenlemek amacıyla 1475 Sayılı İş Kanununa Tabi İş Yerlerinde İşverenlerin Kuracakları Okul Öncesi Eğitim Kurumlarının Eğitim ve İşleyiş Esasları Hakkında Tüzük çıkarılmıştır. Bu tüzük ile işverenler; bir yaşından küçük çocukların bırakılması, bakılması ve emzikli kadınların çocuklarını emzirmeleri için emzirme odaları, 0 ile 72 ayını tamamlamayan çocukların bakım ve eğitimlerinin yapıldığı çocuk bakım yurdu–kreş ve 36 ile 72 ayını tamamlamayan çocukların bakım ve eğitimlerinin yapıldığı anaokulu (md.1–2) açmakla yükümlü kılınmıştır.

Bu tüzükle 1987 yılında çıkarılan tüzüğün kapsamı genişletilmiş, her yaş çocuğun eğitimi güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Yine aynı yıl bu yıla kadar ihmal edilen bir nokta özel eğitim gerektiren çocukların eğitimi üzerinde durulmuş ve 1997 yılında özel eğitim gerektiren bireylerin, genel ve mesleki eğitim görme haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla (md.1) Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış özel eğitim gerektiren çocuklara okul öncesi eğitim olanağı tanınmıştır. Ayrıca kanunda bu eğitimin özel eğitim okulları ile diğer okul öncesi eğitim kurumlarında verilmesi, gelişim ve bireysel özellikleri dikkate alınarak, gerektiğinde çocukların okul öncesi eğitim sürelerinin uzatılabileceği (MEB, 1997c: md.7) karara bağlanmıştır. Bu gelişme geç de olsa ülke için oldukça önemli bir gelişmedir. Bu sayede, evlerinde ebeveynleri tarafından eğitim almak zorunda kalan çocuklar, dışarıya çıkarak diğer çocuklarla eşit şartlarda eğitim almışlardır.

2004 yılında ise iş yerlerindeki gebe, yeni doğum yapmış veya emziren işçilerin işteki güvenliklerinin ve sağlıklarının korunması ve geliştirilmesini destekleyen önlemlerin, çalışma şartlarının, emzirme odalarının veya çocuk bakım yurtlarının nasıl olacağı (md. 1) bu defa yönetmelik düzeyinde belirlenmiş ve Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelikle belirlenmiştir.

2006 yılında da OÖEKY tekrar düzenlenmiş ve böylece okul öncesi eğitim kurumları bugünkü halini almıştır. Yönetmeliğe göre; okul öncesi eğitimi; 36–72 ay çocukların eğitimi için açılan anaokulu, 60–72 ay çocukların eğitimi için örgün eğitim kurumları bünyesinde açılan ana sınıfı ve 36–72 aylık çocukların eğitimi için MEB’e bağlı okul öncesi eğitimle ilgili program uygulayan eğitim–öğretim kurumları bünyesinde açılan uygulama sınıfı olarak 3 grupta toplanmıştır. Okul öncesi eğitim kurumları, İl Millî Eğitim Müdürlüğünün teklifi ile Valilikçe açılmakta ve aynı yolla

kapatılmaktadır (md. 5). Bununla birlikte kamu kuruluşları da okul öncesi eğitim kurumu açma yetkisine sahiptir (MEB, 1965b: md.191). Kamu kuruluşlarının yanı sıra belediyelerin de okul öncesi eğitim kurumu açma yetkisi bulunmaktadır (Resmi Gazete, 2005: md. 14). Devlet Kuruluşlarına ek olarak Sivil Toplum Kuruluşları da Devlet kuruluşlarıyla işbirliği altında ya da tek başına okul öncesi eğitim hizmeti verebilmektedirler. Bu kuruluşlar arasında; Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve uluslararası bir kurum olan UNICEF (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği [TÜSİAD], 2005: 80) yer almaktadır.

2009 yılında da Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Kurumları Gezici Sınıflar Yönergesi çıkarılmış ve nüfusu az ve dağınık yerleşim birimleri ile ekonomik durumu yetersiz ailelerin yaşadığı bölgelerde, otobüs içinde gezici sınıflar hazırlanarak (md. 1) okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına çalışılmıştır (MEB, 2009a: 249). Yine aynı yıl MEB tarafından yayınlanan 53 sayılı genelge ile okul öncesi eğitim; “0-6 yaş arasındaki çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişmesini destekleyen, onları toplumun kültürel değerleri doğrultusunda yönlendiren ve temel eğitim bütünlüğü içinde ilköğretime hazırlayan eğitim süreci” şeklinde tanımlanmış ve mevcut okul öncesi eğitim kurumlarının tam kapasite ile çalışması konusunda her türlü önlemin alınacağı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra yine aynı yıl MEB tarafından yayınlanan diğer bir genelgeyle (2009/65), okul öncesi ve ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin okula adaptasyonlarının sağlanması, okul kaygısının giderilmesi, öğretmene güven duyup günlük akışa uyum sağlaması, öğrenme ortamını tanıması, okul kurallarını öğrenmesi, evine güvenle gidip–gelme eğitimi alması amacıyla eğitim– öğretime diğer sınıflardan bir hafta önce başlaması uygulamasına geçilmiştir. Bu uygulama halen devam etmektedir.

Yasal düzenlemelerle ilköğretimde meydana gelen ilerlemeler tarihsel süreçte millî eğitim şûraları, kalkınma planları ve hükümet programlarında da destek bulmuştur. Aşağıda politikalar teması altında bu gelişmelere yer verilmiştir.