• Sonuç bulunamadı

Öğrenci, Öğretmen Sayıları ve Okullaşma Oranları

4.1. Okul Öncesi Eğitimin Tarihsel Gelişimi

4.5.2. Sayısal Gelişmeler

4.5.2.1. Öğrenci, Öğretmen Sayıları ve Okullaşma Oranları

Eğitim kurumlarında öğrenci, öğretmen sayıları ile okullaşma oranlarında sağlanan artış, ülkenin kalkınmışlık seviyesine katkı sağlayan önemli göstergelerden birisidir. Bu artış okul öncesi eğitimde de yakalanmıştır. Ancak istenilen seviyede değildir. Bu durum Oral’ın (1974: 19) da belirttiği gibi, okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamında sayılmaması ile de ilişkilendirilebilir. Tablo 8’de okul öncesinde meydana gelen sayısal durumlara yer verilmiştir.

Tablo 8

Okul Öncesi Eğitimde Öğretmen, Öğrenci Sayıları ve Okullaşma Oranları

Eğitim yılı Öğretmen sayısı Öğrenci sayısı Okullaşma Oranı

Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam

1970–19711 9 176 185 2.299 1.902 4.201 1971–19722 15 227 242 2.898 2.701 5.599 1972–19733 7 265 272 3.129 2.770 5.899 1973–19743 18 271 289 3.144 2.583 5.727 1974–19754 8 226 234 2.738 2.205 4.943 1975–19765 1976–19776 9 240 249 2.898 2.358 5.256 1977–19787 10 254 264 2.628 2.227 4.855 1978–19798 7 269 276 2.285 1.920 5.105 1979–19809 5 272 277 2.686 2.223 4.409 1980–198110 8 257 265 2.590 2.122 4.712 1,940 1981–198211 6 274 280 3.033 2.549 5.582 2,240 1982–198312 7 286 293 3.039 2.747 5.786 2,240 1983–1984 13 18 292 310 3.310 2.819 6.129 3,140 1984–198514 10 1.125 1.335 7.803 7.007 14.810 3,240 1985–198615 22 1.361 1.383 52.438 47.048 99.486 4,340 1986–198716 30 6.282 6.312 54.995 49.572 104.567 440 1987–198817 7 6.185 6.192 54.257 48.947 103.204 4,140 1988–198918 14 6.511 6.525 56.073 49.851 105.924 4,340 1989–199019 23 7.221 7.244 59.534 52.519 112.053 4,640 1990–199120 29 7.095 7.124 63.225 56.641 119.866 4,940 1991–199221 34 7.961 7.995 70.305 62.660 132.965 5,140 1992–199322 28 8.372 8.400 71.611 64.506 136.117 5,340 1993–199423 34 8.874 8.908 76.123 67.226 143.349 6,141 1994–199524 49 9.049 9.098 77.738 70.350 148.088 7,3 1995–1996 25 46 9.725 9.771 84.065 74.299 158.354 7,6 1996–1997 26 41 9.930 9.971 92.672 82 038 174.710 8,9 1997–199827 67 10.300 10.376 96.690 85 843 182.533 9,344 1998–199928 67 10.912 10.979 107.935 96.526 204.461 9,3 1999–200029 109 11.482 11.591 111.637 100.966 212.603 9,842 2000–200130 166 11.730 11.896 119.821 107.643 227.464 10,141 2001–200231 302 13.993 14.295 133.036 120.477 253.513 9,142 2002–200332 478 13.356 12.878 148.214 283.305 135.091 11,242 2003–200433 694 17.511 16.817 179.988 164.753 344.741 12,542 2004–200534 1.161 22.152 20.991 207.812 434.771 226.959 16,114 2005–200635 19,943 2006–200736 1.181 23.594 25.475 334.252 306.597 640.849 24,443 2007–200837 1.218 24.683 25.901 366.209 335.553 701.762 22,443 2008–2009 38 1.644 27.698 29.342 421.033 383.732 804.765 29,143 2009–2010 39 2.069 40.647 42.716 469.527 511.127 980.654 26,92 (3–5 yaş) 38,55 (4–5 yaş) 1’den 34’e kadar olan veriler DİE’den (TÜİK’ ten), 36’dan 39’da kadar olan veriler TÜİK’in katkılarıyla hazırlanan MEB yayınlarından alınmıştır.

40

OÖEGM, (1993) “Okul Öncesi Eğitimi” Nisan: Ankara.

41MEB, (2002). “Millî Eğitim Sayısal Veriler 2001–2002”, Baskı:4 Ankara: Akşam Sanat Okulu Matbaası.

42

DPT (2001). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 2001–2005. Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı. 43Akt. Taner Derman, M. ve Başal, H.A. (2010). Cumhuriyetin İlanından Günümüze Türkiye’de Okul

Öncesi Eğitim ve İlköğretimde Niceliksel ve Niteliksel Gelişmeler. Sosyal Araştırmalar Dergisi

(3) 11. 560–569.

44

Tablo 8’de görüldüğü gibi, 1970’lerde okul öncesi eğitimde öğrenci ve öğretmen sayıları oldukça azdır. Ayrıca Tural’ın da belirttiği (1977: 21) ve II. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda da önerildiği üzere okul öncesi eğitim ilkokul düzeyinde tüm okullaşma olarak ele alınmış okul öncesi eğitimde ayrı bir okullaşma oranına yer verilmemiştir. Dolayısıyla 1970–1980 yılları arasında okullaşma oranıyla ilgili olarak herhangi bir veri bulunmazken 1980’lere gelindiğinde okullaşma oranları açısından istatistiklerin daha düzenli olarak yapıldığı söylenebilir. Şöyle ki 1980’de okul öncesi eğitimde okullaşma oranı % 1,9 iken, 1990’da % 4,9, 2000 yılında % 10,1, 2010 yılında ise 3–5 yaş arası çocuklar için % 26,92, 4–5 yaş çocuklar için % 38,55 olarak ortaya koyulmuştur. Bu ivme öğretmen ve öğrenci sayısında da görülmektedir.

1980’lere gelindiğinde okul öncesi eğitimden çağ nüfusunun çok az bir bölümünün yararlanabildiği gözlenmektedir (Şahin ve Çağlar Özteke, 2003: 191). 1981 yılında toplanan X. Millî Eğitim Şûrasında okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması yönünde karar alınmış bunun için bir uygulama planı hazırlanmıştır (TED, 1983: 268). Plan; özellikle Türkçeyi yeterli düzeyde konuşamayan bölgelerde, hızlı sanayileşme sonucu işlerin yoğunlaştığı yerlerde, gecekondu ve kırsal yerleşim bölgelerinde 1983– 1984 öğretim yılında uygulanmak üzere faaliyete geçirilmiştir (MEB, 1983b: 329). Böylece 1983 yılında okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına hız verilmiştir (TED, 1983: 269, Kızıloğlu, 1989: 624). Bu faaliyetin tabloda da görüldüğü üzere öğrenci ve öğretmen sayıları ile okullaşma oranını arttırdığı söylenebilir.

1984–1986 yılları arasında kırsal kesimlerde, gecekondularda yaşayan çocuklar, işçi çocukları ve Türkçesi zayıf çocuklar için okul öncesi eğitimin gelişmesine büyük öncelik verilmiş (MEB, 1990d: 113) çocukların kendi çevrelerinde öğrenemedikleri kelime, kavram ve bilgileri öğrenerek ilkokula diğer çocuklarla eşit koşullarda başlama olanağı sağlanmaya çalışılmıştır (MEGSB, 1984: 89). Bu durum kamu ve özel kesim teşvikiyle okullaşma oranlarında belli bir artışa neden olmuştur (DPT, 1985: 141). Bu teşvik özel kurumların da giderek artmasına neden olmuştur. Ancak Emir’in (1986: 216) de belirttiği gibi, özel ve resmi okul öncesi kurumlarına devamlı olarak yenileri eklenmesine rağmen okul sayıları ihtiyacı tam olarak karşılayacak seviyeye ulaşamamıştır.

Ayrıca bu dönemde aileler arasındaki bölge, seviye ve çevre farklılıkları, sosyal ve ekonomik hayatın zorlaşması okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasını zorunlu kılan nedenler arasında sıklıkla yer almaya başlamıştır (Millî Eğitim, 1973: 11). Bu ihtiyacın giderilmesinin yanı sıra anaokullarında ve ana sınıflarında birlik ve beraberliği sağlamak amacıyla Anaokulları ve Anasınıfları Yönetmeliği’ne ihtiyaç duyulmuştur (MEGSB, 1985: 23). Bu yönetmelik okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına yasal olarak öncülük etmiştir. Bu 1985–1986 yılı öğrenci öğretmen sayıları ile okullaşma oranındaki artışın bir göstergesidir denilebilir.

1992 yılında OÖEGM’nin kurulmasıyla birlikte okul öncesine daha fazla eğilinmiş ve bu durum öğrenci, öğretmen ve okullaşma oranlarına da yansımıştır (Tekiner, 1999: 23). 1992–1993 öğretim yılında okullaşma oranı %10 olarak hedeflenmiştir (DPT, 1990: 291, MEB, 1993b: 70). Ancak bu hedefin yarısına ulaşılabilmiştir (OÖGM, 1993; Dikici, 1992: 30). Bu dönemde okul öncesinin istenilen düzeye gelememesi ya da yeterince yaygınlaştırılamaması hızlı nüfus artışı, göç olayı (Yüzbaşıoğlu, 1992: 486; Ayaz, 1993: 75) ve okulların isteğe bağlı olması şeklinde açıklanabilir. Ayrıca eğitim yatırımlarına ayrılan kaynakların yetersiz olması da okullaşma oranlarının yeterince arttırılamamasına neden olmuş (Ayaz, 1996: 91–92), anne eğitiminden yoksun çocukların eğitimde yeterli gelişme sağlanamamıştır (Develioğlu, 1974–1975: 31–32). Bu oranların hedeflenen düzeyde olmaması (Baloğlu, 1990: 59), çocukların eğitiminin aileye bırakılması anlamına gelmektedir. Bu da ailelerin okul öncesi eğitim konusunda eğitim almaları gerektiğini ortaya çıkarmaktadır (Durmaz, 1993b: 15). Bunun için sosyo–ekonomik düzeyi daha düşük ailelerden başlamak üzere eğitime ilişkin farkındalığın artırılmasına yönelik pek çok proje çalışması yapılmıştır (DPT, 2008 Programı: 204). Sosyo–ekonomik ve kültürel yönden az gelişmiş bölgelerde uygulanacak okul öncesi eğitimin, daha sağlam kişiliklere sahip, daha sosyal, daha kendine güvenen bir nesil hazırlamakta önemli bir rol oynayacağı bir gerçektir (Öztürk, 1969: 4). Bu önemle sayısal hedefler sürekli artış göstermiştir. Örneğin; VIII. Kalkınma Planında, 2005 yılının sonunda, %25 oranında okul öncesi eğitiminde okullaşma oranına ulaşılması hedeflenmiştir (Çelik, 2004: 280). Ancak okul öncesi eğitimde okullaşma oranının yaklaşık %20’lerde kaldığı görülmüştür (Erdoğan, 2005b: 613).

Yine bir sonraki dönem kalkınma planında da (2007–2013 dönemini) okullaşma oranlarında %50’lik bir hedef belirlenmiştir (Dokuzuncu Kalkınma Planı, 2006: 86). Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının artmaya devam ettiği düşünüldüğünde öngörülen %50’lik hedefe ulaşılması umulsa da (DPT, 2008 Programı, 2004) bu durum zaman içinde görülebilecektir. Bu durum, bu alana hızlı bir biçimde yatırım yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır (Tuzcu, 2006: 104). Çünkü Doğan’ın (2004: 556) da belirttiği gibi, okul öncesi eğitim çağdaş ülkelerde artık eğitimin temel unsuru olarak eğitimin temel dinamiği haline gelmiştir.

Bugün Türkiye’de okul öncesi eğitimde yaygınlaştırma ve eğitimde kaliteyi arttırma çalışmaları, öğrenci başına düşen öğretmen sayısının artırılması ve kızların da okula daha fazla gönderilmesi gibi gelişmeler hız kesmeden devam etmektedir. Son yıllarda MEB’in öncelikli konularından birisi olan okul öncesi eğitimde, 2009–2010 eğitim yılında 32 ilde okul öncesi eğitimin zorunlu hâle getirilmiştir (TRT Haber Arşiv, 2009b: 78’33” –80’27”). Ancak son yıllarda okul öncesi eğitimde okullaşma oranında artış sağlansa da bu oranın dünya ortalamasının altında olduğu açıktır (DPT, 2010 Programı: 189). Bu duruma yönelik olarak ülke genelinde bir seferberlik anlayışıyla yoğun ve yaygın hizmetler gerçekleştirmek (Sağlam, 1998: 797) okullaşma oranlarının artırılmasında alternatif bir yol olarak gösterilebilir. Bu sayede 2014’te okul öncesi eğitimde %100 okullaşma oranına ulaşılabilecektir (TRT Haber Arşiv, 2009b: 78’33” – 80’27”).