• Sonuç bulunamadı

4.1. Okul Öncesi Eğitimin Tarihsel Gelişimi

4.3.2. Öğretmen Yetiştirme

1970’te anaokullarına öğretmen yetiştirme kız meslek liselerinde bulunan çocuk gelişimi bölümü aracılığıyla yapılmıştır. 1970–1971 eğitim–öğretim yılında da ilköğretmen okulları 4 yıla çıkarılmış eğitim programlarında değişiklik yapılarak ikinci, üçüncü ve dördüncü yıllarda okul öncesi eğitim dersi koymuştur. Böylece ilkokul öğretmeni olarak yetişen mezunların, gerektiğinde ana sınıflarında öğretmenlik yapmasına imkân sağlanmıştır (MEB, 1995a: 7–8).

1973 yılında METK ile tüm öğretmen adaylarına yüksek öğrenim görme zorunluluğu getirilmiştir (MEB, 1995a: 7). Bu yasal düzenlemeden sonra öğretmen yetiştirme programları artık yüksek öğretim düzeyinde ele alınmış okul öncesi öğretmeni yetiştiren yüksek okullar ve programlar açılmaya başlamıştır (Duman, 2006: 367). Kadın Meslek Öğretmen Okulu aynı yıl Kız Sanat Öğretmen Okulu adını almıştır. 1976’da da yüksek öğretim kapsamına alınan bu okul Kız Sanat Yüksek Öğretmen Okulu adıyla Ankara’da ve Konya’da açılmıştır (MEB, 1995a: 7–8). Ancak yine 1976’ya kadar Ülküer’in (1987: 254) de belirttiği gibi, Kız Meslek Liselerinin Çocuk Bakımı ve Gelişimi mezunları anaokullarında öğretmenlik yapmaya devam etmiştir.

1977 yılında İlköğretim Genel Müdürlüğü bünyesinde okul öncesi şubesi kurulmasıyla ana sınıflarının ilkokul bünyesinde açılması, okul öncesi için öğretmen yetiştirilmesi, araç–gereç hazırlanması çalışmaları konuları üzerinde daha çok durulmaya başlamıştır (Meydan, 1984: 12). Aynı zamanda okul öncesinde meydana gelen sorunları da ortaya çıkarma ve çözme konusunda yapıcı çalışmalar ortaya koyan şube, 1978 yılında öğretmenlerin haftalık ders saatleri ile ilgili olarak ta bir düzenleme yapmıştır. Bunun üzerine aynı yıl Ek Ders Ücretleri Hakkında Kanun çıkarılmış ve yeni

düzenlemeyle yönetici durumunda olanlara, plan yapma, plan tetkik etme, plan işindeki rehberliğin karşılığı olarak ta ücret verme yükümlülüğü getirilmiştir (TBMM, 1978: 130; Resmi Gazete, 1978: 11654; Ünsal, 1978:125).

1978–1979 yıllarında da Pratik Kız Sanat Okullarında ilkokul mezunları için; çocuk bakıcılığı, ortaokul mezunları için; çocuk eğitmenliği kursu ile okul öncesi eğitim kurumlarında çalışma izni verilmiştir. Ancak bu dönemde Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Öğretmenliği Bölümü (MEB, 1995a: 7–8–9), 1980–1981 eğitim öğretim yılında Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Ana Okulu Öğretmenliği Bölümü (MEB, 1995a: 9) açılmış öğretmen yetiştirme işlevi giderek yüksek öğretim seviyesine kaydırılmaya başlamıştır.

1980–1981 öğretim yılında, Kız Sanat Yüksek Öğretmen Okulu, Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu adını almış ve bünyesinde bulunan iki yıllık Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Anaokulu Öğretmenliği Ön Lisans programı adıyla açılmıştır. 1982 yılında da yüksek öğretmen okullarının üniversitelere bağlanması ile bu önlisans programı YÖK tarafından benimsenip onaylanmış (MEB, 1995a: 7–8; Ülküer, 1987: 254; Alisinanoğlu, 2005: 291) böylece anaokullarına öğretmen yetiştirme yüksek öğretim seviyesine çıkarılmıştır. Turcan’ın (1992: 155) da belirttiği gibi, İlk Öğretmen Okulları ve çoğunlukla Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü aracılığıyla anaokullarına öğretmen yetiştirme görevi MEB’den YÖK’e devredilmiştir. Ancak yine yeterli düzeyde öğretmen sağlanamayınca ilkokul öğretmenleri ve kız meslek lisesi mezunları anaokuluna öğretmen olarak atanmıştır (Oktay, 1983: 21).

1990’larda ise okul öncesi eğitime öğretmen yetiştirme, uzun bir gecikmenin ardından 4 yıllık lisans eğitimi veren kurumlar haline getirilmiştir (Oktay, 1993: 114; Baloğlu; 1990: 78; Şahin, 2005: 15). Anaokulu öğretmenliği programı yüksek öğretim seviyesine çıkarılınca 1991–1992 öğretim yılından itibaren daha nitelikli öğretmen yetiştirilmeye başlamış ve bu alanda lisansüstü çalışmaların başlatılmasına da temel hazırlamıştır (MEB, 1995a: 7–8). Ayrıca bu gelişmeyle öğretmenler arasındaki statü farklılığı ortadan kalkmış, öğretmenlerin birbirlerine olan bakış açıları arasındaki farklılık büyük ölçüde önlenmiştir (AÇEV, 1995: 33). Ancak bu defa Erdem’e göre (2010), öğretmen yetiştirme görevini üstlenen fakültelerin yeterli donanıma sahip olmaması gerçeği ile de yüz yüze kalınmıştır. “Ne laboratuarlar ne de onların yetişmesi için gerekli şartlar yerine getirilmemiştir”. Ancak yine de öğretmen yetiştiren

fakültelerde anaokulu öğretmenliği bölümü hızla açılmaya devam etmiştir. 1993–1994 eğitim öğretim yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1994–1995 eğitim öğretim yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültelerinde Ana Okulu Öğretmenliği Bölümü açılmıştır (MEB, 1995a: 9).

1998 yılına gelindiğinde, YÖK eğitim fakültelerinde yeniden yapılanmaya ihtiyaç duymuştur. Öncelikle okul öncesi öğretmenliğini anabilim dalı olarak ilköğretim bölümüne bağlamış ve sadece eğitim fakültelerine bu hakkı tanımıştır (Alisinanoğlu, 2005: 291). Bu fakültelerden mezun olanlara MEB’e bağlı özel okul öncesi eğitim kurumlarında 3–6 yaş anaokulu ve 5–6 yaş ana sınıfı ve MEB’e bağlı kamu ve özel ilköğretim okullarında 5–6 yaş ana sınıfı öğretmeni olma hakkı tanınmıştır. Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü mezunu olanların ise okul öncesi eğitim kurumlarında usta eğitici adıyla istihdam edilmeleri kararlaştırılmıştır. Bu kişilere aynı zamanda Gerçel’in (2008: 14–15) de belirttiği gibi, SHÇEK’e bağlı özel okul öncesi eğitim kurumlarında 0–2 yaş kreş, 2–6 yaş gündüz bakım evi, 0–6 yaş kreş ve gündüz bakım evlerinde grup lideri olarak çalışma olanağı sağlanmıştır. Günümüzde ise 32 üniversitenin eğitim fakültesinde okul öncesi öğretmenliği bölümünde (ÖSYM, 2011: 73–153) öğretmen yetiştirilmeye devam edilmektedir.

Öğretmen yetiştirme sisteminde meydana gelen gelişmelerin yanı sıra Uşun ve Cömert’in (2003: 127) de dediği gibi, öğretmenlerin geliştirilip, yeni bilgilerden haberdar edilebilmeleri amacıyla, hizmet içi eğitim programlarının düzenlenmesi ve bu çalışmalara katılanların teşvik edilmesi de oldukça önemlidir. Bu önemle aşağıda okul öncesi eğitimde hizmet içi eğitimin tarihsel sürecine yer verilmiştir.

4.3.2.1. Hizmet İçi Eğitim

1970 döneminde pratik kız sanat okullarında başlatılan ilkokul mezunları için; çocuk bakıcılığı, ortaokul mezunları için; çocuk eğitmenliği meslek kursları aracılığıyla hizmet içi eğitim sağlanmaya çalışılmıştır. 1975’te Hizmet İçi Eğitim Genel Müdürlüğü’nün kurulmasıyla bu hizmetler belirli bir düzen içerisinde yapılmaya başlanmıştır. Ancak 1982’de Hizmet İçi Eğitim Dairesi Başkanlığı adını alan bu kurum daha çok ilköğretimde hizmet içi eğitim faaliyetlerini koordine etmiş okul öncesi eğitim alanına fazla ağırlık vermemiştir.

Ayrıca sivil toplum örgütleri aracılığıyla da zaman zaman hizmet içi eğitimler verilmeye çalışılmıştır. Örneğin; 1990 yılında ÇYDD tarafından erken çocukluk döneminin geliştirilmesine yönelik yapılan bir proje ile görevli öğretmenlere üniversitelerin ilgili uzmanlarından oluşan ekiplerce bir aylık, bir haftalık ya da iki günlük, yerinde hizmet içi eğitim verilmiştir.

2000’li yıllarda ise okul öncesi öğretmenlerin mesleki yeterliliklerini yükseltmeleri açısından hizmet içi eğitim faaliyetlerine daha fazla yer verilmeye başlanmıştır. 2010 yılında 20 bir hizmet içi eğitim yapılmıştır (MEB, 2010a: 1–59). Görüldüğü gibi tarihsel süreçte sistemli bir gelişme olmadığından okul öncesi eğitimde hizmet içi eğitimlerin arzu edilen düzeye kavuşturulamadığı söylenebilir.

Hizmet içi eğitimlerin yanı sıra Yalçın’ın (2006: 67) da belirttiği gibi, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve niteliğini arttırmak amacıyla Türkiye’de çeşitli proje çalışmaları da yapılmıştır. Aşağıda yapılan bu projeleri görmek mümkündür.

4.4. 1970–2010 Yılları Arasında Okul Öncesi Eğitimde Yapılan Projeler

Burada ülke genelinde okul öncesi eğitimi geliştirmeyi, yaygınlaştırmayı sağlayan ve çeşitli ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirilen projelere yer verilmiştir.