• Sonuç bulunamadı

2.3. Erken Okuryazarlık Sürecini Etkileyen Faktörler

2.3.3. Okulöncesi Eğitim Kurumları

Okulöncesi eğitimle birlikte çocuklar, kendi başına dış dünyaya açılır, yeni ilişkilere, kurallara, ortama uyum sağlamaya çalışır (Ahmetoğlu, Ercan & Aral, 2011). Okula başlama bütün çocukların yaşamında önemli bir geçiş basamağıdır ve okulla birlikte çocukların pek çok bilgi, beceri kazanmaları beklenir (Kargın vd., 2015). Çocukların keşfetmek ve öğrenmek için doğal bir eğilimleri vardır ve öğrenme çok erken yaşlardan itibaren başlayıp hayat boyu devam eder; bu öğrenme ve keşifler çocuğun çevresinde bulunan yetişkinlerin rehberliği, çocuklar için sunduğu zengin, destekleyici, olumlu bir ortam sayesinde gelişir (MEB, 2013a, s.10).

Çocuklar erken yaşlardan itibaren formal okuma yazmanın temeli olan çeşitli okuryazarlık aktiviteleri ile meşguldür (Han, 2010). Çevrelerinde gördükleri etiket, logo gibi yazılı- basılı materyalleri okumaya çalışırlar, karalamalar yaparak hikayeler oluştururlar, kendi isimlerini yazma denemeleri yaparlar, resimlerden hikayeler anlatırlar vb. Erken dönemlerde çocukların, görsel ve yazılı kaynakları fark etmeleri, yazının kendine özgü özellikleri olduğunu fark etmeleri, yazının bir anlam ifade ettiğini fark etmeleri, yazılı materyalleri okuyormuş gibi yapmaları, kağıda karalamalar yapıp bunların yetişkinler tarafından okunmasını istemeleri vb. okuma-yazma deneyimlerinin, çocukların formal okuma-yazma sürecine hazır olmalarını kolaylaştırdığı ve bu dönemde kazanılan deneyimlerin formal okuma yazmaya geçişi kolaylaştırdığı belirtilmektedir (Erdoğan, Özen Altınkaynak & Erdoğan, 2013; Smith, 2014, 283). Ayrıca erken yaşlarda kazanılan deneyimlerin çocukların okula, öğrenmeye ve kendi becerilerine dair geliştireceği tutumları belirlediği ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.10). Yapılan araştırmalara göre çocukların erken yaşlardan itibaren okuma-yazma ile ilgili deneyimlerinin, daha sonraki okuryazarlık gelişimleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu ve okumaya karşı erken ilgiyi desteklediği belirtilmektedir (Cassel, 2011; Fogo, 2008; Erdoğan vd., 2013; Erkan & Kırca, 2010; Parlakyıldız, 2014).

32

Formal eğitime geçişte okulöncesi eğitim önemli bir rol oynamaktadır (Kandır & Orçan, 2009). Okulöncesi eğitim programında okuma-yazma öğretimi yer almamaktadır fakat okuma yazmaya hazırlık için gerekli olan tüm becerilerin gelişimini sağlayacak etkinliklere yer verilmektedir (Gönen vd., 2010). Okulöncesi eğitimde ilkokula hazırlık çalışmaları; çocukların okulöncesi eğitim kurumlarına devam ettiği süre boyunca bütün alanlarda (sosyal-duygusal, motor, bilişsel, dil ve özbakım) eşit şekilde desteklendiği çalışmaların bir bütünü olarak ifade edilmektedir. Okuma yazmaya hazırlık çalışmaları ise ilkokula hazırlık çalışmalarının içerisinde yer alan ve çocukların ilkokula geçişini kolaylaştıran, hazır bulunuşluk düzeylerini artırmaya yönelik yapılan çalışmalar olarak ifade edilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Okulöncesi Eğitimi Programında “kesinlikle okuma-yazma öğretmek amacını taşımadığı, programda okuma-yazma öğretiminin olmadığı, harfleri göstermek ve harfleri yazdırmanın da yer almadığı” vurgusu yapılmaktadır (MEB, 2013a, s.42). Okulöncesi eğitim kurumlarında, öğretmenlerin, çocuklara uygun erken okuryazarlık becerilerini destekleyecek, erken okuryazarlık deneyimleri yaşayabilecekleri fırsatlar sunularak yardımcı olunması gerektiği belirtilmektedir (Deretarla Gül & Bal, 2006). Örneğin, yazının anlamlı bir etkinlik olduğunu keşfetmesine fırsatlar verilmeli, sınıfta bir yazı merkezi oluşturulmalı (Alisinanoğlu & Şimşek, 2012), ortam yazılı materyallerle zenginleştirilmeli, çocukların tüm yazma-okuma girişimleri desteklenmeli, çocuklara günlük hayatta karşılaşabilecekleri bazı kelimeler tanıtılmalı, çocuklara farklı yazı materyalleri sağlanmalı, kitap okunmalı ve çocuklarla kitapla ilgili konuşmalar yapılmalı, kitap okuma sırasında yazıyı işaret etme olarak isimlendirilen görsel ve sözel etkileşimler sağlanmalı vb. birçok etkinlikle çocukların okuryazarlık becerileri desteklenmelidir (Şahin, 2015, s.121-122). Okulöncesi öğretmenlerinden okuma yazmayı öğretmek yerine okuma- yazma sürecine ilişkin ses farkındalığı, sözcük bilgisini artırma, görsel okuryazarlık, çizgi çalışmaları, dinleme, konuşma gibi çok çeşitli becerileri geliştirmelerine yardımcı olmaları beklenmektedir (Taşkın vd., 2015). Okulöncesi dönemde çocukların yazı algısının güçlendirilmesi için zenginleştirilmiş bir çevre oluşturulmasının çocukların erken okuryazarlık becerilerinin gelişiminde önemli olduğu, bu konuda ebeveyn ve öğretmenlerin duyarlı olmalarının, çocukların erken okuryazarlık becerilerini destekleyecek fırsatlar sağlamaları gerektiği ifade edilmektedir (Şimşek Çetin vd., 2014; Yıldız vd., 2015).

33

Sosyo-ekonomik düzeyin okuryazarlık becerilerine temel katkısının çocuğa sunduğu zenginleştirilmiş çevre ve yaşantılardan kaynaklandığı belirtilmektedir (Yıldız vd., 2015). Okulöncesi dönemde aile içinde yeterli seviyede okuryazarlık deneyimleri edinemeyen ya da çok düşük seviyede kazanan çocukların, bu eksikliğin üstesinden gelebilmeleri için görsel-işitsel okuma-yazma materyalleriyle zenginleştirilmiş bir ortama ihtiyaç duydukları ve bu noktada da kaliteli okulöncesi eğitimin çocukların okuma-yazma öğrenmenin ön koşulları olan davranışların kazandırılmasında önemli bir işleve sahip olduğu ifade edilmektedir (Çelenk, 2003). Okulöncesi eğitimin amaçları da göz önünde bulundurularak sosyo-ekonomik durum bakımından dezavantajlı olan çocuklar için okulöncesi eğitimde bazı hususların dikkate alınması gerektiği; okulöncesi dönem çocuklarının yazı algısının oluşması ve gelişmesi açısından çevrelerinin yazılı-basılı materyallerle zenginleştirilmesi (kitaplar, dergiler, sınıf içindeki merkezleri etiketlemeler, işaret levhaları, üzerine yazı yapıştırılabilen panolar bulundurulması vb.), çocukların, sınıf içindeki yazılara dikkatleri çekilerek yazının soldan sağa doğru yazıldığı, kağıdın üst tarafından alt tarafına doğru kullanılması gerektiği ile ilgili farkındalık oluşmasının sağlanması, aileleri de kapsayan okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi ile ilgili destek programlarının hazırlanıp uygulanmasının çocukların erken okuryazarlık becerilerinin gelişimi açısından önemli ve gerekli olduğu ifade edilmektedir (Yıldız vd., 2015). Bekman, Aksu-Koç & Erguvanlı- Taylan (2004) tarafından yapılan araştırmaya göre, sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan dezavantajlı olan çocukların okulöncesi eğitim hizmetleri ve erken çocukluk programları ile gerekli önlemler alındığında, daha iyi koşullarda yetişen akranları kadar başarılı olabildikleri ya da akranlarına yakın bir başarı düzeyine ulaşabildikleri ifade edilmektedir. Buna bağlı olarak sosyo-ekonomik düzey farklılıklarından kaynaklanan dezavantajların kaliteli okulöncesi eğitimiyle ortadan kaldırılabileceği ifade edilmektedir (Erkan, 2011). Çelenk (2003), okulöncesi kurumlarında çocukların pek çok öykü, masal dinlediklerinden ötürü, kitapların kişi ve toplum için önemini kavramakta olduklarını ve ilkokula başladıklarında yazılanlarda bir anlam aramaya başladıklarını ifade etmektedir. Bu durum bize özellikle ailelerinin kendileri için sağlayamadıkları çevreyi verebilmek, çocuklara eşit bir başlangıç olanağı sağlamak için aile dışındaki bir sistemin, okulöncesi eğitim kurumlarının çocukların erken okuryazarlık becerilerinin gelişmesindeki önemli rolünü göstermektedir (Erkan, 2011).

34

Çocukların, okuma yazmanın yaşantımızdaki önemini, yerini kavramasında etkili olacak durumlardan biri de okulda ve sınıf içinde yapılacak olan çevre düzenlemeleridir (Üstün, 2007, s.17). Okulöncesi eğitim kurumlarının, çocuklar için aile ortamından daha uyarıcı, ilgi ve öğrenme güdülerini doyurucu, sağlıklı ve dengeli bir hayat sağladığı değerde, çocukların gelişimlerine olumlu katkı sağlayacağı belirtilmektedir (Erdoğan, Şimşek Bekir & Erdoğan Aras, 2005). Okulöncesi eğitim kurumundaki araç-gereçlerin, zengin materyallerden oluşan bir ortamın ve okulöncesi eğitim programında yer alan etkinliklerin, çocukların özellikle dilsel ve bilişsel becerilerinin gelişmesini sağladığı bunun da gelecekteki okuma-yazma öğrenimlerine temel oluşturduğu belirtilmektedir (Erkan & Kırca, 2010).

2.3.3.1.Okulöncesi Eğitim Programı ve Okuma Yazmaya Hazırlık Etkinlikleri

Erken çocukluk eğitim programlarının temel özellikleri incelendiğinde Milli Eğitim Bakanlığı, 2013 Okulöncesi Eğitim Programında çocuk merkezli, esnek, sarmal, eklektik, dengeli, oyun temelli, keşfederek öğrenme öncelikli, yaratıcılığın ön planda olduğu, günlük yaşam deneyimlerinin ve yakın çevrenin imkanlarının eğitim amaçlı kullanılmasının teşvik edildiği, konuların/temaların araç olduğu, öğrenme merkezlerinin önemli, kültürel ve evrensel değerlerin dikkate alındığı, aile eğitimi ve katılımının önemli, değerlendirme sürecinin çok yönlü, rehberlik hizmetlerine önem verilen ve özel gereksinimli çocuklar için uyarlamalara yer verilmesini vurgulayan bir programdan söz edilmektedir (MEB, 2013a). Okulöncesi dönemin yaşamın temeli olduğu, öğrenme hızının çok yüksek, genel gelişim özelliklerinin aynı yaş grubu için ortak olmakla birlikte her çocuğun kendine özgü olduğu ifade edilmektedir. Okulöncesi eğitimin amaç ve görevleri, milli eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak şu şekilde sıralanmaktadır;

 “Çocukların duygu, beden, zihin gelişimini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak,

 Onları ilkokula hazırlamak,

 Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetiştirme ortamı sağlamak,

35

 Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak” (MEB, 2013a, s.8). Okulöncesi genel amaçlarıyla birlikte bazı temel ilkelere dayanmaktadır. Okulöncesi eğitimi çocuğun gereksinimlerine, bireysel farklılıklarına uygun, çocukların sosyal- duygusal, motor, dil, bilişsel gelişimini destekleyen, özbakım becerilerini kazandıran, onları ilkokula hazırlamaya yönelik, etkinlikler düzenlenirken çevre şartları göz önünde bulundurularak çocukların yakın çevresinden başlayıp, kolaydan zora ilkesi dikkate alınarak oyun temelli hazırlanan, çocuğun ve ailesinin etkin katılımının sağlandığı, rehberlik hizmetleri ile bütünleştirilmiş, değerlendirme sonuçlarının çocukların, öğretmenin ve programın geliştirilmesi için etkin olarak kullanılması ilkelerine dayandığı ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.9).

MEB Okulöncesi Eğitim Programında (2013), okulöncesi eğitim programındaki etkinliklerin öğretmen veya çocuklar tarafından yapılandırılmış\ yarı yapılandırılmış\ yapılandırılmamış olarak sınıf içinde ya da açık havada, tek tek veya bütünleştirilmiş etkinlik şeklinde hazırlanabileceği belirtilmektedir. Okulöncesi eğitim programında yer alan etkinlikler; Türkçe, drama, sanat, hareket, oyun, müzik, matematik, fen, okuma\yazmaya hazırlık ve alan gezileri olarak ifade edilmektedir (Aral & Can Yaşar, 2015, s.95).

Türkçe etkinliği; çocukların, Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını, kelimeleri ve sesleri

doğru telaffuz etmelerini, işitsel ve görsel algı becerilerini, dinleme becerilerini, iletişim becerilerini geliştirmelerini, kendilerini ifade etmelerini, neden-sonuç ilişkisi kurmalarını, yaratıcı düşünmelerini sağlayan, hayal güçlerinin genişlemesine yardımcı olan bir etkinlik olduğu ifade edilmektedir. Sohbet(paylaşma), bilmeceler, tekerlemeler, şiir, öykü çalışmaları (okuma “etkileşimli kitap okuma”, anlatma, tamamlama, görsellerden yeni bir öykü oluşturma vb.), parmak oyunları gibi çalışmalar Türkçe etkinliğinde ele alınan etkinlikler olarak ifade edilmektedir (Aral & Can Yaşar, 2015, s.95).

Drama etkinliği; çocukların, hayal gücünün, yaratıcılığının gelişmesini sağlayan, olayların,

yaşadığı çevrenin farkına varmasını destekleyen, sosyal-duygusal açıdan ihtiyaçlarını tanımalarına ve öğretmenlerin çocukları tanımalarına imkan sağlayan, çocukların yaparak yaşayarak öğrenmelerini amaçlayan, olayları sözel veya sözel olmayan iletişim yöntemleriyle ifade etmeye dayalı; ısınma, canlandırma ve değerlendirme aşamaları olan bir etkinlik olarak ifade edilmektedir. Drama etkinliğinin, başlı başına bir etkinlik olmakla

36

birlikte okulöncesi eğitim programında oyun, dil, fen, müzik, matematik, okuma yazmaya hazırlık çalışmaları ile bütünleştirilerek gerçekleştirilebileceği belirtilmektedir (Bulut Pedük & Erdoğan, 2015, s.114-115; MEB, 2013a, s.41).

Sanat etkinliği; çocukların hayal gücünü, yaratıcılığını, duygu ve düşüncelerini kullanarak

eleştirel ve çözüm odaklı düşünmesine, problem çözmesine, hedef belirlemesine, karar vermesine, organizasyon yapma ve sonuca ulaşma becerilerinin gelişmesine, el-göz koordinasyonunun gelişmesine, kendilerini çizgi, renk, söz gibi araçlarla etkili, estetik bir biçimde ifade etmesine, iletişim becerilerinin gelişmesine, içinde bulunduğu kültürü ve farklı kültürleri tanımasına olanak tanıyan etkinliklerdir (MEB, 2013a, s.43; Ulutaş & Demiriz, 2015, s.12-16). Sanat etkinliklerinin gün içerisinde ayrı bir etkinlik olarak ele alınabileceği gibi öğrenme merkezlerinde yapılabileceği; çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre bireysel olarak gerçekleştirilebileceği gibi küçük grup çalışması olarak da planlanabileceği ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.43). Boyalarla (pastel, kuru, sulu, parmak boyası vb.) yapılan çalışmalar, yoğurma maddeleriyle (oyun hamuru, kil, talaş hamuru vb.) yapılan çalışmalar, artık materyallerle yapılan kolaj çalışmaları, bir sanatçının atölyesinin ziyaret edilmesi gibi çalışmaların sanat etkinliği çalışmalarına örnek olarak verilebileceği ifade edilmektedir (Ulutaş & Demiriz, 2015, s.12-16).

Hareket etkinliği; çocukların fiziksel, motor, dil, bilişsel, duygusal, sosyal, özbakım

gelişimine katkı sağlayan, algılama, anlama, öğrenme, hareket, kuvvet, dayanıklılık, esneklik, algısal motor ve hareket becerilerinin, denge, nesne kontrolü gibi becerilerinin geliştirilmesini içeren etkinlikler olarak ifade edilmektedir (Duman, 2015, s.10-14; MEB, 2013a, s.47). Etkinliklerde doğadaki farklı yapılara sahip (denge için kullanılabilecek kütükler, taşlı-kumlu-topraklı zeminler gibi) materyaller kullanılabileceği gibi yarı yapılandırılmış (top, tebeşir, ip gibi) materyallerin de kullanılabileceği belirtilmektedir. Ayrıca etkinliklerin en az 30 dakika (ilk 5 dk ısınma, 20 dk önceki hareketlerin tekrarı ve yeni temel hareketler, son 5 dk soğuma) olarak planlanması gerektiği, açık havada uygulanabileceği gibi sınıf içinde de uygulanabileceği ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.47).

Oyun etkinliği; çocukların en doğal ilgi alanı olmakla beraber yaşlarıyla birlikte gelişimsel

bir süreç olan, çocuklar için haz veren, hayal dünyasının gelişmesine, tüm gelişim alanlarına (motor, dil, bilişsel, sosyal, duygusal, özbakım gelişimine) katkı sağlayan, aktif

37

öğrenmenin gerçekleştiği, deneyimlerinin arttığı, sosyal ve kültürel kavram, dil, okuma- yazma, kavram becerileri, dikkatini yoğunlaştırma, problem çözme becerilerini geliştirme, gözlem yapma, yeni keşiflerde bulunma gibi birçok gelişime imkan sağlayan etkinlikler olarak ifade edilmektedir (Işıtan, 2015, s.82-85; MEB, 2013a, s.45). Günlük eğitim programı kapsamında çocukların oyun oynama ihtiyaçlarını karşılayabilmek için farklı tür ve farklı kazanımlara hizmet edecek; yapılandırılmamış oyun/serbest oyun, yarı yapılandırılmış oyun, yapılandırılmış oyun oynama fırsatları sunmanın önemli olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca sağlık ve güvenlik tedbiri alınmış her şeyin etkili bir eğitsel materyale dönüştürülebileceği belirtilmektedir (MEB, 2013a, s.45-46).

Müzik etkinliği; çocukların bütün alanlarda öğrenmesine katkı sağlayan, el-göz

koordinasyonunu destekleyen, ritim duygusunu geliştiren, yeni bakış açısı kazanmalarını sağlayan, üretken, yaratıcı, iletişim becerilerini, özgüvenlerini ve özsaygılarını artıran, başarı duygusunu tatmış bireyler olarak yetişmelerini, yerel, ulusal, evrensel müzikleri tanımasını destekleyen etkinlikler olarak ifade edilmektedir (Dikici Sığırtmaç, 2015, s.13- 14; MEB, 2013a, s.46). Şarkı söyleme, bir müzik aleti çalma, ses, müzik dinleme ve ayırt etme çalışmaları, ses ve nefes çalışmaları, yaratıcı dans, hareket, müzikli öykü oluşturma gibi çalışmalar müzik etkinliğinde ele alınan etkinlikler olarak ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.46).

Matematik etkinliği; çocukların deneyimledikleri olguları akılcı yollarla açıklamasına,

neden-sonuç ilişkisi, muhakeme, problem çözme, örüntüleri fark edebilme gibi zihinsel becerilerin işlevsel hale gelmesini sağlayan, çocukların matematik kavramlarını kullanarak iletişim kurabilmesine, matematiğe karşı olumlu bir tutum kazanmasını amaçlayan etkinlikler, matematiğin temelini içeren bir süreç olarak ifade edilmektedir (Deniz Tarım, 2015, s.12-13; MEB, 2013a, s.41). Sayma çalışmaları, ölçme çalışmaları (cetvel, terazi gibi standart olan ve ayak, el, kürdan, kitap gibi standart olmayan ölçme birimleriyle yapılan çalışmalar), ilişki kurma, eşleştirme, gruplama, örüntü oluşturma, geometrik şekilleri tanıma, grafik hazırlama çalışmaları gibi çalışmalar matematik etkinliğinde ele alınan etkinlikler olarak ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.41).

Fen etkinliği; çocukların soru sorma, gözlem yapma, veri toplama, veri yorumlama, neden-

sonuç ilişkisi kurma, iletişim kurma, tahmin etme, bağımsız düşünme, problem çözme gibi becerilerinin gelişmesini destekleyen, çevre hakkında bilgi edinmelerini ve bilimsel

38

düşünmenin gelişmesine katkı sağlayan etkinlikler olarak ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.46; Yurt, 2015, s.12-16). Doğal ortamlarda yürüyüş yapma, doğadaki canlı ve cansız varlıkları inceleme, icatlar, keşifler yapma, hava durumu panosu hazırlama, fotoğraf çekme, inceleme, deney yapma, mıknatıs, büyüteç, pusula gibi basit araçları tanıma, kullanma gibi çalışmalar fen etkinliklerinde ele alınan etkinlikler olarak ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.46-47).

Alan Gezileri; çocukların, eğitim programında yer alan kazanımlara ulaşmalarına,

kavramları öğrenmelerine ortam hazırlayan, çevreyi tanımalarına, keşfetmelerine, araştırma, yerinde gözlem yaparak doğrudan ve anlamlı öğrenmelerine imkan sağlayan etkinlikler olarak ifade edilmektedir. İçinde bulunulan tarihi bir yer, müze, sanat atölyesi, tarla, bahçe, park gibi mekanlar alan gezileri yapılabilecek yerler olarak ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.47-48).

Okuma\yazmaya hazırlık etkinliği; okuma-yazma becerileri, dinleme, düşünme,

konuşmayla birlikte yazılı ve sözlü dilin önemini kavramayla ilgili; bilişsel, sosyal, dil, psikolojik yönleri olan, çocuğun doğumundan itibaren başlayıp yakın çevresinden etkilenerek hayat boyu devam eden karmaşık ve aktif bir süreç olarak ifade edilmektedir (Bayraktar & Temel, 2014).

Okulöncesi eğitim programında, okuma yazmaya hazırlık becerileri ilkokula hazırlık çalışmaları içerisinde yer almaktadır. İlkokula hazırlık çalışmalarının, çocukların okulöncesi eğitim kurumlarına devam ettiği süre boyunca tüm gelişim alanlarında (bilişsel, dil, motor, öz bakım, sosyal ve duygusal) eşit şekilde desteklendiği çalışmaların bir bütünü olduğu ifade edilmektedir. Bu alanda yapılacak olan tüm çalışmaların birbirini kapsayacak ve birbiri üzerine eklenerek gidilmesi gerektiği belirtilmektedir. Çocukların bir beceriyi tam anlamıyla kazanabilmesi için uzun yıllara ihtiyaç olduğu ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.42). Okuma yazmaya hazırlık etkinlikleri, okulöncesi dönemdeki çocukların ilkokula başlamadan önce doğal olarak katıldıkları, formal okuma yazmaya başlaması için gerekli tüm bilgi ve becerilere sürekli, gelişimsel bir sırayla sahip olma süreci olarak ifade edilmektedir (Akbaba Altun, Şimşek Çetin & Bay, 2014; Erdoğan vd., 2013).

Okulöncesi eğitim kurumlarında okuma yazmaya hazırlık etkinliği kapsamında yapılan çalışmalar ile çocukların hazırbulunuşluklarını artırmak ve ilkokula geçişini kolaylaştırmak amaçlanmaktadır. İlkokula hazırlık çalışmalarının sadece okuma yazmaya hazırlık

39

etkinlikleri içinde yapılan bir senelik bir çalışma olmadığı, okulöncesi eğitimi programında yer alan bütün etkinliklerin aynı zamanda ilkokula hazırlık programı olduğu ifade edilmektedir (MEB, 2013a, s.42). Bu nedenle okulöncesi eğitimi programında yer alan etkinliklerin bütünleştirilmesi önem kazanmaktadır (Akbaba Altun vd., 2014). Okulöncesi eğitim programında asıl amacın, çocukların ilkokulda okuma yazmayı hızlı öğrenebilmesi için gereken ön becerileri kazandırmak olduğu ifade edilmektedir. Öğrenme potansiyelinin yüksek olduğu okulöncesi dönem içerisinde çocukların öncelikle, okuma yazmanın gerekliliğini, gerçek yaşam ile ilişkisini anlamalarının önemli olduğu, çocukların böylelikle, okuma yazmaya ve okula karşı olumlu bir algı geliştirmelerinin destekleneceği belirtilmektedir (MEB, 2013a, s.42). Yapılan araştırmalarda okulöncesi eğitimin, çocukların ilkokula hazırlık sürecinde olumlu kazanımlar elde etmesi açısından önemli olduğu, özellikle dezavantajlı ailelerden gelen çocuklardan okulöncesi eğitim alan çocukların okulöncesi eğitim almayan çocuklara göre ilkokula daha hazır oldukları, birinci sınıftaki okuma ve matematik becerilerinde daha iyi oldukları ifade edilmektedir (Erkan & Kırca, 2010; Şahin vd., 2013). Yapılan araştırmalar, okulöncesi dönemde etkili bir okuma yazmaya hazırlık eğitimi alan çocukların okuma-yazma becerilerini istenilen nitelikte kazandıklarını ortaya koymaktadır (Erdoğan vd., 2013).

Okuma-yazma becerilerinin kazanılmasında kritik dönemlerin olduğu göz önünde bulundurulduğunda (Erdoğan vd., 2013), okulöncesi eğitim kurumlarında ilkokula hazırlıkta temel olan becerilerin gelişimini desteklemeye yönelik örnekler şu şekilde sıralanabilir (MEB, 2013a, s.42-43):

 El-göz koordinasyonu, şekil-zemin ayırımı, şekil sabitliği, mekanda konum, mekansal ilişkiler gibi görsel algı çalışmaları.

 Dinleme, konuşma, sesleri ayırt etme, aynı sesle başlayan ve biten kelimeler üretme gibi işitsel algı/ fonolojik farkındalık çalışmaları.

 Akılda tutma, hatırlama, benzerlik ve farklılıkları bulma gibi dikkat ve hafıza çalışmaları.

 Okulöncesi eğitimi program kitabında yer alan kavram listesinde bulunan ve gerekli görülen kavramlarla ilgili çeşitli temel kavram çalışmaları.

40

 Kalemi doğru tutabilme, kalem kontrolü ve doğru kullanabilme, çizme, boyama gibi kalem kullanma, kesme, katlama, yoğurma ve el becerisini geliştirici çalışmalar.

 Problem çözme ve tahmin çalışmaları.  Öz bakım becerilerini geliştirme çalışmaları.  Güven ve bağımsız davranış geliştirme çalışmaları.  Sosyal-duygusal olgunluk geliştirme çalışmaları.

 Okuma-yazma farkındalığı ve motivasyon geliştirme çalışmaları.  Duyu eğitimi çalışmaları.

 Nefes ve ritim çalışmaları vb.