• Sonuç bulunamadı

5. SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER

5.1. Nicel Bulgulara Ait Sonuç ve Tartışma

5.1.1. GÖEM’e Dayalı ÇÖO’nun Akademik Başarı Üzerindeki Etkililiğine İlişkin Sonuçlar ve Tartışma

Araştırmanın akademik başarı testine ilişkin elde edilen bulgulara dayalı olarak ulaşılan sonuçlar ve tartışmalara aşağıda yer verilmiştir. Araştırmada başarı testine ilişkin bulgulardan elde edilen sonuçlar şunlardır:

 Araştırmada, DG öğrencilerinin akademik başarı sontest puanlarının KG öğrencilerinin akademik başarı sontest puanlarından istatistiksel olarak yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgu, GÖEM’e dayalı olarak hazırlanan çevrimiçi öğrenme ortamlarında öğrencilerin ÖİYD’de akademik başarılarının artmasında önemli etkisinin olduğunu göstermektedir. GÖEM, bilgisayar süreçlerine benzer öğrenme kuramıyla, öğrenmede dış değişkenlere Davranışçı psikoloji ilkeleriyle, bu süreçte içsel değişkenlere vurgu yapan Bilişsel psikolojinin ilkelerini birleştirerek, öğrenme odağını hem içsel hem dışsal süreçlerle yöneten bir model olma özelliği taşımaktadır. Bu özellikleriyle GÖEM’in akademik başarıyı desteklediğine dair alanyazında birçok araştırma sonucu yer almaktadır. Nitekim Merrill (1991, Akt: Uysal ve Yalın, 2012) bu konuda, ÖEK’na göre gerçekleştirilen bilgisayar destekli öğretim tasarımının, birinci nesil öğretim tasarım yöntemi ve kuramlarına göre yapılan öğretim tasarımlarından daha etkili olacağı yönünde görüş bildirirken, Gagné, öğretim

163

tasarımının öğrenmeyi destekler nitelikte olması gerektiğine dikkat çekmiştir (Gagné ve Briggs, 1974). Bu konuda, Uysal ve Yalın (2012) tarafından gerçekleştirilen çalışmada, ÖEK’e dayalı olarak tasarlanan öğretim yazılımı ile geleneksel olarak tasarlanan öğretim yazılımının uygulandığı gruplar arasında da ÖEK’na dayalı yazılımın kullanıldığı deney grubundaki başarının kontrol grubundaki başarıdan istatistiksel olarak yüksek çıktığı görülmüştür. Ayrıca GÖEM’in akademik başarı üzerindeki etkisinin karşılaştırmalı gruplarda incelendiği birçok çalışmada da, GÖEM’in kullanılarak derslerin tasarlandığı ve uygulandığı deney gruplarındaki başarının kontrol gruplarındaki başarıdan yüksek olduğu sonuçları (Taşkıran, 2017; Miner, Malow vd, 2015; Ullah, Rehman ve Bibi, 2015; Şengül Bircan, 2013; Baş, 2012; Menzi, 2012; Özkök, 2010; Karabagshiew, 2003; Sünbül, Gündüz ve Yılmaz, 2002) bu çalışmanın sonucunu destekler niteliktedir. Gerek bu araştırmada gerekse alanda yapılan diğer araştırmalardaki sonuçlar değerlendirildiğinde, mevcut öğretimin devam ettiği gruplar karşısında GÖEM ile öğretimin yapıldığı gruplarda öğrencilerin akademik başarılarının daha fazla arttığı sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim tüm bunların ışığında GÖEM’e dayalı hazırlanan ortamların başarıyı arttırmasının beklenen bir sonuç olduğu söylenebilir.

 Araştırmada, DG öğrencilerinin akademik başarı testi sontest puanlarının istatistiksel olarak öntest puanlarından yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgudan hareketle süreç boyunca öğrencilerin başlangıçtaki başarı seviyelerinde kalmadıkları ve ilerleme gösterdikleri söylenebilir.

 Araştırmada, KG öğrencilerinin akademik başarı testi sontest puanlarının istatistiksel olarak öntest puanlarından yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgudan hareketle süreç boyunca öğrencilerin başlangıçtaki başarı seviyelerinde kalmadıkları ve ilerleme gösterdikleri söylenebilir. Burada tartışılması gereken sorun, her iki grupta da ulaşılan mevcut başarının ne derecede yüksek ve anlamlı olduğudur.

 Araştırmada, DG öğrencilerinin kalıcılık puanlarının KG öğrencilerinin kalıcılık puanlarından istatistiksel olarak farklılaşmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Menzi

164

(2012) tarafından gerçekleştirilen çalışmada Öğretim Durumları Modeli temel alınarak hazırlanmış internet temelli öğretim uygulaması ile geleneksel öğretimin uygulandığı gruplar arasında ÖEK’na dayalı yazılımın kullanıldığı deney grubunun öğrenmede kalıcılığının kontrol grubundaki kalıcılıktan istatistiksel olarak yüksek çıktığı, Polat (2015) tarafından yapılan çalışma da ise çevrimiçi öğrenme ortamında gerçekleştirilen sınıf yönetimi uygulamalarının kalıcılıkta istatistiksel olarak anlamlı farklılığa yol açmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Gerek bu araştırma sonucu gerek farklı araştırma sonuçlarına bakıldığında çevrimiçi öğrenme ortamlarında kullanılan farklı uygulamaların kalıcılık ile ilgili farklılık gösterdiği görülmektedir.

5.1.2. GÖEM’e Dayalı ÇÖO’nun ÇÖOT Üzerindeki Etkililiğine İlişkin Sonuçlar ve Tartışma

Araştırmanın ÇÖOTÖ’ye ilişkin elde edilen bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlar ve tartışmalara yer verilmiştir. Araştırmada ÇÖOTÖ’ye ilişkin bulgulardan elde edilen sonuçlar şunlardır:

 Araştırmada, DG öğrencilerinin ÇÖOTÖ son tutum puanları ortalamasının, KG öğrencilerinin ÇÖOTÖ son tutum puanları ortalamasından istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği, ancak aritmetik ortalamasının daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bireylerin davranışları gerçekleştirmeyle ilgili tavrı, davranışı yaşama uyarlama konusundaki niyetini ve bu niyeti de gerçek davranışını etkilemektedir (Lee, Bray, Carter-Wells, Glaeser, Ivers and Street, 2007: 886; Arı, Yılmaz ve Doğan, 2015: 388). Bu bağlamda bireyin uzaktan eğitim ve teknolojilerine karşı tutumu, kişinin öğrenmesi ile doğrudan ilişkilendirilebilir. Olumsuz tutum sergileyen öğrenenlerin ortama alışma ve başarı düzeyleri de bu duruma etki etmiş olabilir (Birişçi, Metin ve Demiryürek, 2011). Kişinin öğrenmesiyle doğrudan ilişkili olduğuna vurgu yapılan tutum kavramı ile ilgili Gagné, bir öğrenme teorisinin insan becerilerini açıklaması gerektiğine dikkat çekerken öğrenme becerilerinden birinin de tutumlar olduğundan bahsetmiştir. Gagné’nin tutumlar olarak bahsettiği beceriler Bloom’un duyuşsal alan sınıflamasına karşılık gelmektedir. Öğrenme de duygu ve hisleri içeren bu beceriler, epistemolojik inançlarla da ilişkilendirilebilir.

165

Öğrenmede tutumlar; eğilim, tavır, his ve duyguları ifade eder (Olkun ve Uçar, 2014). Alanyazına bakıldığında çevrimiçi öğrenme ortamları kullanılarak yapılan çalışmalardan çevrimiçi öğrenme ortamlarına yönelik tutumların incelendiği ve uygulama sonunda öğrencilerin çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumlarının arttığı sonuçları çalışma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir (Polat, 2015; Ataizi, 2013; Özonur, 2013). Gerek bu çalışmanın gerek yapılan diğer çalışmaların sonuçlarına ve gerek alanyazına bakıldığında yeni bir öğrenme ortamına tabi kalan öğrenenlerin, o ortama dair hislerinin kullanılan öğrenme teorisinden etkilendiği ve bu etkilenmenin olumlu olduğu sonucu çıkarılabilir.

 Araştırmada, ÇÖOTÖ Etkililik ve Direnme alt boyutlarında, DG öğrencilerinin son tutum puanları ortalamasının, KG öğrencilerinin son tutum puanları ortalamasından istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği, ancak her iki alt boyutta da aritmetik ortalamasının daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgudan yola çıkarak GÖEM’e dayalı yapılan öğretimin çevrimiçi öğrenme ortamlarının etkililiğine yönelik tutumları olumlu yönde arttırdığı gözlemlenirken, çevrimiçi öğrenme ortamlarına yönelik direnci de arttırdığı gözlenmektedir.

 Araştırmada, DG öğrencilerinin ÇÖOTÖ’nün tamamında ve alt boyutlarında son tutum puanlarının istatistiksel olarak ön tutum puanlarından yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Polat (2015) tarafından yapılan çalışma da çevrimiçi öğrenme ortamına yönelik tutumların, ölçeğin alt boyutlarında son tutum lehine arttığı sonucu araştırma sonucuyla paralellik göstermektedir. Bu bulgudan hareketle süreç boyunca çevrimiçi öğrenme ortamında bulunan öğrencilerin tutumlarının olduğu gibi kalmadığı ve olumlu tutum geliştirdikleri söylenebilir.

 Araştırmada, KG öğrencilerinin ÇÖOTÖ’nün tamamında ve alt boyutlarında son tutum puanlarının istatistiksel olarak ön tutum puanlarından yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgudan hareketle, süreç boyunca çevrimiçi öğrenme ortamında bulunan öğrencilerin tutumlarının olduğu gibi kalmadığı ve olumlu tutum geliştirdikleri söylenebilir.

166

5.1.3. GÖEM’e Dayalı ÇÖO’nun ÖİYDT Üzerindeki Etkililiğine İlişkin Sonuçlar ve Tartışma

Araştırmanın ÖİYDTÖ’ye ilişkin elde edilen bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlar ve tartışmalara yer verilmiştir. Araştırmada ÖİYDTÖ’ye ilişkin bulgulardan elde edilen sonuçlar şunlardır:

 Araştırmada, DG öğrencilerinin ÖİYDTÖ son tutum puanları ortalamasının, KG öğrencilerinin ÖİYDTÖ son tutum puanları ortalamasından istatistiksel olarak daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Taşkıran (2017) yapmış olduğu çalışmasında GÖEM’in Sosyal Bilgiler Dersine yönelik tutumlarını incelemiş ve deney grubu öğrencilerinin tutumlarının kontrol grubu öğrencilerinin tutumlarından yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır. Baş (2012), İngilizce dersinde GÖEM’in etkilerini incelediği çalışmasında öğrencilerin derse yönelik tutumlarındaki değişimlere de bakmıştır. GÖEM’in kullanıldığı deney grubu öğrencilerinin derse yönelik tutumlarının kontrol grubu öğrencilerinden istatistiksel olarak yüksek çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. Yine Özkök (2010) tarafından GÖEM’in öğrencilerin matematik dersi tutumlarına etkisini incelediği araştırmanın sonucunda da GÖEM’in öğrenci tutumunu arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Taşkıran (2017), Baş (2012) ve Özkök (2010) tarafından gerçekleştirilen çalışmaların sonucu araştırmanın sonucuyla paralellik göstermektedir. Bu sonuçlara göre, GÖEM’e dayalı yürütülen dersi alan öğrencilerin, mevcut öğrenmeye dayalı gerçekleştirilen dersi alan öğrencilere göre, tutumla ilgili olan daha önemli, daha etkili, daha yaşama dönük ve daha öğretici vakitler geçirdikleri söylenebilir.

 Araştırmada, ÖİYDTÖ Önemseme, Benimseme ve Yadsıma alt boyutlarında, DG öğrencilerinin son tutum puanları ortalamasının, KG öğrencilerinin son tutum puanları ortalamasından istatistiksel olarak daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Buna göre, GÖEM’e dayalı derslerin öğrencilerin dersi önemseme ve benimsemelerini desteklediği söylenebilir.

 Araştırmada, DG öğrencilerinin ÖİYDTÖ’nün tamamında ve alt boyutlarında son tutum puanlarının istatistiksel olarak ön tutum puanlarından yüksek olduğu

167

bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgudan hareketle, süreç boyunca ÖİYD’ni GÖEM’e dayalı çevrimiçi öğrenme ortamında takip eden öğrencilerin tutumlarının süreç boyunca geliştiği söylenebilir.

 KG öğrencilerinin ÖİYDTÖ’nün tamamında ve alt boyutlarında son tutum puanlarının ön tutum puanlarından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği ancak aritmetik ortalamalara bakıldığında ise yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgudan hareketle süreç boyunca ÖİYD’ni çevrimiçi öğrenme ortamında takip eden öğrencilerin tutumlarının olduğu gibi kalmadığı ve olumlu tutum geliştirdikleri söylenebilir.