• Sonuç bulunamadı

Nesefî’nin Nesh Konusunda Mu’tezile’ye Verdiği Cevaplar

3. CEVAP KONULARI

3.3. İlahî Emirlerin Değişebilirliği: Nesh Problemi

3.3.3. Nesefî’nin Nesh Konusunda Mu’tezile’ye Verdiği Cevaplar

Nesh konusunda Ehl-i sünnetin paralelinde görüş belirten Nesefî, Nahl suresi 16/101. ayette geçen آَنْلَّدَب (Tebdil etmek, değiştirmek) ifadesine dayanarak şer’î hükümlerde neshin olabileceğini belirtmiştir. Söz konusu ayetin meali şöyledir:

Biz bir ayeti değiştirip yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman –ki Allah hangi ayeti ne zaman indireceğini iyi bilir- o kâfirler Peygamber’e; ‘‘Bu dini sen uyduruyorsun’’ derler. Hayır! Gerçek şu ki onlar Allah’ın vahiy gerçeğini bilmiyorlar.’’

Nesefî, bir ayetin/hükmün yerine başka bir ayet/hüküm getirmenin nesh olduğunu belirtir. Zira Allah gördüğü lüzum üzerine ve hikmeti gereği önceki şeraitlerde yer alan bir hükmü başka bir hükümle değiştirir, nesh eder. Ayrıca Allah’ın, dilediği hükmü daha hafif veya daha ağır bir hükümle değiştirebileceğini de belirtir.

1. Delil:

Nesefî, Nahl suresi 16/101. ayetin tefsirinde şöyle der:

خسني لىاعت اللهو خسنلا وه ةيلآا ناكم ةيلآا ليدبت

161

} ٍةَياَء َناَكَّم ةَياَء آَنْلَّدَب اَذ إَو {

} ُل زَنُ ي اَ بم ُمَلْعَأ َُّلِلَاَو { هلوق نىعم وهو اهآر ةمكلْ عئارشلبا عئارشلا

عأ اللهو : هلوقو

مهاهنيو رمبأ مويلا مهرميأ هباحصبأ رخسي ادممح نإ نولوقي اوناك ضاترعا لزني ابم مل

قشلأبا نوهلأاو نوهلأبا قشلأا خسني ناك دقف اوترفا دقلو نوهأ وه ابم مهيتأيف ادغ هنع

‘‘Biz bir ayetin/hükmün yerine başka bir hüküm getirdiğimiz zaman…’’ Yani bir ayetin yerine başka ayeti getirdiğimizde ki bu nesh etmek, yürürlükten kaldırmak demektir. Çünkü Yüce Allah şeraitleri yine başka şeraitlerle gördüğü bir hikmet gereği nesh eder, hükümlerini yürürlükten kaldırır. Bu da ‘‘Allah neyi indireceğini çok iyi bilir’’ kavlinin mânâsıdır.

‘‘Allah ne indireceğini bilir’’ kavli itiraz cümlesidir. Müşrikler şöyle diyorlardı: ‘‘ Doğrusu Muhammed ashabıyla alay ediyor. Bugün onlara bir şey emrediyor, ertesi gün de onları bu şeyden menediyor. Onlara daha kolay olanını getiriyor.’’ Müşrikler bu davranışlarıyla iftiraya kalkışıyorlardı. Oysa Allah dilerse

80

ağır hüküm taşıyanı dilediği takdirde hafif olan hüküm ile değiştirir, daha hafif olan hükmü ise daha ağır olanı ile değiştirebilir. Bu tamamıyla Allah’ın iradesine bağlıdır.162

2. Delil:

Nesh tartışmalarının etrafında döndüğü ve bu tartışmaya kaynaklık eden en önemli ayet Bakara suresinin 2/106. ayetidir. Ayetle ilgili olarak Nesefî’nin görüşü şöyledir:

اهتنا نايب ةعيرشو ، ليدبتلا ةغل خسنلا يرسفت } اَه سنُن ْوَأ ٍةَياَء ْن م ْخَسنَن اَم {

مكلْا ء

انقح في لايدبت ناكف يخاترلا قيرطب هرارمتسا انماهوأ في ررقت يذلا قلطلما يعرشلا

قح في اضمح نَايب

.عرشلا بحاص

دوجولا لمتيح مكح هلمحو دوهيلا نيعأ هوركنم هيعدي يذلا ءادبلا نع باوج هيفو

وأ تيقوت نم خسنلا فياني ام هب قحلي لم هسفن في مدعلاو

.ةللاد وأ اصن تبث ، ديبتأ

ا نود نَدنع بلقلا دقع نم نكمتلا هطرشو

.ةلزتعملل افلاخ لعفلا نم نكمتل

باتكلبا خسنلا زويج انمإو

خسنو مكلْا نود ةولاتلاو ، ةولاتلا نود مكلْاو ، مكلْاو ةولاتلا خسن زويجو افلتمخو اقفتم ةنسلاو

خسن هنإف صنلا ىلع ةديَزلا لثم مكلْبا فصو

بهذي نأ ءاسنلإاو.الله هحمر يعفاشلل افلاخ نَدنع

آَهْ ن م ٍْيرَ بخ تَْنَ { اهأسنن وأ بولقلا نع اهظفبح

آَه لْث م ْوَأ

ةيبآ يأ دابعلل اهنم يرخ ةيبآ تنَ يأ }

َْلمَأ { ضعبلا ىلع تيَلآا ضعبل ةليضف لا ذإ كلذ في .باوثلل رثكأ ابه لمعلا

َلَع ََّلِلَا َّنَأ ْمَلْعَ ت

لُك ى

هلثم ىلعو يرلْا ىلع ردقي وهف رداق يأ

163

} ٌري دَق ٍءْيَش

‘‘Biz bir ayetin hükmünü nesh eder, yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ya da ertelersek)…’’

Nesh: Lügatte tebdil etmek, değiştirmek demektir. Şeriat dilinde ise Nesh; Gecikme veya uzama yoluyla zihinlerimizde devam edeceği karar kılınmış olan şer’i bir hükmün sona erdiğinin açıklanmasıdır. Böyle bir şey bizim açımızdan ya da bizim hakkımızda tebdil olurken şeriat sahibi (yani Allah) açısından ya da O’nun hakkında sırf bir açıklamadan ibarettir.

162 Nesefî, Medârik, I/596.

81

Burada aynı zamanda, neshi inkâr eden Yahudilerin ve benzerlerinin ileri sürdükleri ‘‘bedâ’’ meselesine de bir cevap oluşmaktadır. Nesh meselesine gelince, bu bizatihi olması da olmaması da ihtimal dâhilinde olan bir hükümdür ki, bir delil veya nass ile sabit olmalı fakat neshe aykırı olan bir zaman ile ya da ebedilikle sınırlı bulunmamalıdır. Bunun da şartı şudur:

Burada Ehli Sünnet açısından kalbin buna inanması noktasından bir sağlamlığın olmasıdır; yoksa fiil açısından buna gerek yoktur. Yani hükmü yürürlükten kaldırılan (mensuh) ile hükmü yürürlükten kaldıran (nasih) arasında ayrı zaman olması gereğidir. Bu da itikat bakımından nesh edilen hükme inanılacak kadar zamanın mümkün olması demektir ki, nesh eden işte bundan sonra nazil olur. Ancak hükmü kaldırılan fiil ile ilgili bir yerleşme zamanına gerek yoktur. Fakat Mu’tezile buna muhalefet etmektedir.

Ayrıca neshin Kitap ve sünnet ile de olabileceği konusu üzerinde ittifak edilen noktalar olduğu gibi üzerinde tartışılan ve ittifak olunmayan noktalar vardır. Hem tilavetin hem de hükmün birlikte neshi caiz olduğu gibi, aynı zamanda hüküm nesh edilmiş olabilir ama tilavet mensuh olmayabilir ki bu da caizdir. Bazen de tilavet mensuh olabilir ama hüküm geçerliliğini sürdürür. Yine bu da caizdir. Aynı zamanda bir hükme dayalı olarak bir vasfın neshi de caizdir. Örneğin nass üzerine bir ziyade gibi. Bu biz Hanefilere göre nesh ise de Şafii’ye göre değildir.

İnsâ: Kalplerde yerleşmiş ve ezberlenmiş olan bir şeyin unutturulmasıdır. ‘‘ Daha iyisini veya bir benzerini getiririz.’’ Yani, kullar bakımından ondan daha hayırlısını, iyisini getiririz ki, kendisiyle amel olunacak olan bu yenisi yürürlükten kaldırılana göre daha sevap getirir. Ya da benzerini getiririz ki, bazı ayetlerin bazılarına göre bir fazileti aranmaz, bu, söz konusu değildir.

‘‘Allah’ın her şeye Kâdir olduğunu bilmez misin?’’ Yani Allah hayra Kâdir olduğu gibi diğer şeylere de Kâdirdir.164

3. Delil:

Neshe konu olan ayetlerden bir diğeri de Ra’d suresi 13/39’dur. Ayet mealen şöyledir: ‘‘Allah dilediği hükmü/şeriatı kaldırır, dilediğini de daimi kılar. Bütün her şeyin bilgisi O’nun sınırsız ilminde mevcuttur.’’

164 Nesefî, Medârik, I/74.

82

Nesefî, ayetin birkaç duruma işaret ettiğini belirtir. Ayetin tefsirinde bunların ne olduğunu belirtir.

َو ُءآَشَي اَم َُّلِلَا اوُحَْيم {

وأ خوسنم يرغ هكتري وأ ءاشي ام هلدب هخسن ءاشي ام خسني } ُت بْثُ ي

هلجأ ناح نم تييم وأ منهايمإ تبثيو ينبئاتلا رفك وحيم وأ هيرغ تبثيو ءاشي ام ةظفلْا ناويد نم وحيم

حوللا وهو باتك لك لصأ يأ } با َت كْلا ُّمُأ اُهَدن عَو { يلعو ةزحمو يماشو نيدم ت بثيو هسكعو

هيف بوتكم نئاك لك نلأ ظوفلمحا

‘‘Allah dilediği hükmü/şeriatı kaldırır, dilediğini de daimi kılar.’’

‘‘Yani hükmünü yürürlükte bırakır ve onu nesh etmez. Ya da hafaza meleklerinin defterinden dilediğini yok eder ve başkasını yani dilemediklerini de sabit bırakır. Yahut da tevbe edenlerin küfürlerini silip yok eder ve imanlarını onun yerine geçirip sabit bırakır. Ya da süresi yani eceli yaklaşanı öldürür, ya da eceli gelmemiş olanı da ecel vaktine kadar sabit bırakır.

Kıraat imamlarından Medine ve Şam Okulu mensuplarıyla Hamza ve Kissaî تّبثي olarak okumuşlardır. Bütün her şeyin bilgisi O’nun sınırsız ilminde mevcuttur.’’ Bütün kitapların asıl kaynağı O’nun katındadır ki bu da Levh-i-Hahfuz’dur. Çünkü olabilecek her şey orada yazılı bulunmaktadır.’’165

Kanaatimizce, Kur’an’da neshin var olduğunun kabul edilmesi Allah’ın ilminde herhangi bir tebdil, tağyir ve tahvil olduğu anlamına gelmez. Veya bunun kabulü Allah’ın ilminde herhangi bir eksiklik de olduğunun kabul edilmesi anlamına da gelmez. Aslında burada göz ardı edilmemesi gereken temel meselenin, Kur’an’ın insanı muhatap aldığı hakikatidir. Bunun bir neticesi olarak da şer’i hükümler insanlarla ilgili hükümlerden teşekkül etmektedir. Bir olayı değişmeyen hükümlerle sınırlandırmak doğru değildir. Dolayısıyla insanın söz konusu olduğu durumlarda neshi inkâr etmek mümkün değildir.

165 Nesefî, Medârik, I/641.

83