• Sonuç bulunamadı

Mu’tezile’ye Göre Halku’l-Ef’âl

3. CEVAP KONULARI

3.5. Fiillerin Yaratılması (Halku’l-Ef’âl)

3.5.1. Mu’tezile’ye Göre Halku’l-Ef’âl

Ehl-i Sünnet ve Mu’tezile’ye mensup âlimlerin, Kur’an’ı tefsir ederken kendi mezheplerinin görüşlerini destekleyecek ayetleri bulmaya çalıştıklarına şahit olmaktayız. Bu tür bir çaba da maalesef bazen Kur’an metninin kendi bağlamından koparılıp farklı mecralara çekilmesine sebebiyet vermektedir. Kulların kendi fiillerinin yaratıcısı olup olmadıkları (Halku’l-Ef’âl) meselesinde de benzer bir durumla karşılaşmaktayız. Kulları kendi fiillerinin yaratıcısı olarak gören Mu’tezile’yi haklı çıkartan ayetler olduğu gibi Allah’ın dışında hiç kimsenin yaratıcı olarak vasıflandırılmaması gerektiğine vurgu yapan Sünni düşünceyi de destekleyen ayetler bulunmaktadır. İki mezhep de kendi görüşüne uygun gördükleri ayetleri muhkem olarak kabul ederken muhalifinin görüşüne destek niteliğindeki Kur’an ayetlerini ise müteşâbih olarak görüp te’vil etme yoluna başvurmuşlardır.189

94

Hicri I. Asırda, insanın fiillerinde mecbur olduğu anlamına gelen cebr görüşünü dile getirenler; insanın herhangi bir fiili yaparken zorunluluk altında olduğunu, insanın isteme gücünün ve iradesinin olmadığını ileri sürmüşlerdir. Hicri II. asrın başlarında ortaya çıkan Mu'tezile ise insanın fiillerini hür iradesiyle ve kendi gücüyle meydana getirdiğini ortaya koymuştur. İnsanının yapmış olduğu fiillerden sorumlu tutulmasını, söz konusu fiillerin özgür irade ile işlenmesi şartına bağlayan Mu’tezile, kulların kendi fiillerinin yaratıcısı olduğunu belirtmiştir.190

Mu'tezile'nin adalet prensibinin temelinde, insanların fiillerinde hür olduğu, yaptığı iyi ve kötü eylemlerin tamamen kendisine ait olduğu, dolayısıyla bunlardan sorumlu olduğu, aynı zamanda kötü fiillerin Allah'a nispet edilemeyeceği, Allah'ın zulümden uzak ve adil olduğu düşüncesi vardır. Mu'tezile'ye göre insan hürdür ve kendi fiillerini de özgür iradesiyle yapar. Allah insanlara bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü (irade) vermiştir. Şayet insan herhangi bir şeyi yapmak hürriyetine sahip değilse, o insanın yaptığı iyi veya kötü işlerden dolayı mükâfat ve ya ceza görmesi anlamsız olur. Eğer Allah'ın insanları belirli fiilleri yapmaya zorladığı kabul edilecek olsaydı, Allah'ın o fiillerden dolayı bir insanı cezalandırması zulüm olurdu.191

Mutezilî âlimlerden Kâdi Abdülcebbâr, Allah’ın kullarının fillerinin yaratıcısı olduğunu söyleyen kişilerin hata ettiğini söyler. Oysa Allah adildir ve bu sıfatının bir sonucu olarak da kullarına asla zulüm etmez ve onları herhangi bir işi yapma konusunda zorlamaz. Allah’ın insanı bir fiili yapma konusunda zorlamaması o insana fiillerini özgür iradesiyle yapma sonucunu beraberinde getirir.192

Mu’tezile, insanların fiillerinde özgür olduğu yönündeki görüşlerini Kur’an’dan ayetleri delil getirerek temellendirmeye çalışmıştır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:

‘‘ (Ey Peygamber) De ki: Ey insanlar! İşte size rabbiniz tarafından hak ve hakikatin ifadesi olan Kur’an geldi. Şimdi her kim Kur’an’ın çağrısına uyup imânâ gelirse bu tercihi elbet kendi hayrına olur. Ama kim de şirk ve inkârcılıkta ısrar ederse, bu tercihi sebebiyle ancak kendine zarar vermiş olur.’’(Yunus suresi 10/108)

190Harndi Gündoğar, Mu’tezile Mezhebinde İnsanın Fiilleri Problemi, Cumhuriyet Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: VIII/II, Aralık–2004, s. 206.

191 Gündoğar, Mu’tezile Mezhebinde İnsanın Fiilleri Problemi, s. 206.

192 Kâdi Abdülcebbâr, el-Muğnî li Ebvabi't-Tevhid ve’I-Adl, (Neşr. İbrahim el-Ebyarî-Taha

95

‘‘(Ey Peygamber) De ki: İşte bu Kur’an, rabbiniz tarafından vahyedilmiş bir kelâmdır. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.’’(Kehf suresi, 18/29)

‘‘ (Ey Peygamber) O müşriklere de ki: Rabbiniz tarafından onca ayet gelmiş ve size bu ayetleri anlamayı mümkün kılacak idrak kabiliyeti verilmiştir. Her kim hakikati görüp iman ederse kendine iyilik etmiş olur. Kim de hakikatten yüz çevirirse, bunun zararı kendinedir. Bilin ki ben sizi zorla iman ettirmekle mükellef değilim.’’(En’âm suresi, 6/104)

‘‘ Hesap vermek üzere Allah’ın huzuruna çıkacağınız çıkarılacağınız o günde (kıyamet gününde) tedbirinizi alın. Çünkü o gün herkese dünyada yaptıklarının karşılığı tastamam verilecek ve hiç kimseye haksızlık edilmeyecektir.’’(Bakara suresi 2/281)

Yukarıdaki ayetleri Mu’tezile, insanların fiillerinde özgür ve aynı zamanda kendi fillerinin yaratıcısı olduğuna delil olarak göstermektedir. Mu’tezile’nin esaslarından biri olan adalet ilkesine göre Allah kıyamette hiçbir kuluna zulmetmez, yaptıklarının karşılığını tastamam verir. Mu’tezile’ye göre bir kişinin mükâfat veya ceza görmesi söz konusu kişinin fiillerini işlerken özgür irade ile davranmasını gerektirmektedir. İnsan isteme gücüne sahip bir varlıktır. Allah’ın ona bahşettiği yapabilme gücü ile de fiillerini kendisi işler. Bu nedenle insan fiillerinin yaratıcısıdır.193

İslam düşünce tarihinde cebr görüşünü ilk olarak savunan Ca'd b. Dirhem ve Cehm b. Safvan'a göre insanlar fiillerinde bir mecburiyet altındadırlar. İnsanlar fiillerini meydana getirirken hür bir irade ve güce sahip değildirler. Ca'd b. Dirhem, Cehm b. Safvan ve cebr düşüncesini benimseyen diğerlerine göre Allah'ın dışında hiç kimsenin, ne fiili ne de ameli vardır. Ameller yaratılmışlara ancak mecaz yoluyla izafe edilebilir.194

Bu görüşlerin insanın iradesine aykırı olduğunu savunan Mu’tezile, Cebriyye’nin aksine insanın özgürlüğünü ve iradesini ön plana çıkarmıştır. Mu’tezile’nin kurucularından Vasıl b. Ata’ya (ö. 131/748) göre Allah hâkimdir, adildir. Allah’ın kötü olanı yaratacağını veya yarattıklarına haksızlık edeceğini söylemek caiz değildir. Allah insanlara bir şeyi gerekli kılar, sonra da onları sorumlu tutar. İnsan yapmış olduğu her türlü iyi ve kötü davranıştan, Allah’a olan iman ve

193 Kâdi Abdülcebbâr, Muğnî, VIII. s. 3. 149

96

inkârından, itaatinden ve ma’siyetinden sorumludur. Allah’ın insana gücünün üzerinde bir sorumluluk yüklemesi de mümkün değildir.195

Mu'tezile'ye göre kişinin tasarrufuyla meydana gelen fiil onun kastı ve isteğiyle meydana gelir. Şayet fiil meydana gelme yönüyle ona ait olmasaydı o zaman fiilin onunla ilgisi olmazdı. Mu'tezile'ye göre Allah, işlerini yaptığı esnada insanda kudreti yaratır. Ehl-i Sünnet bu konuda orta yolu bulmaya çalışmış ve insan fiillerinde ‘‘kesb’’ kavramını ön plana çıkarmıştır. Kesb ise bir kişinin iş yaparken iradesini ve kudretini o işe sarf etmesidir. Ehl-i Sünnet insan fiillerinin yaratıcısının Allah olduğunu, Allah’ın insanlarda yarattığı kudret ile insanların fiillerini kesb ettiğini belirtmektedir.

Mu’tezile’ye göre Allah insanlardan yararlı ve hayırlı amellerde bulunmalarını, onların çirkin söz ve davranışlardan da uzak durmalarını istemektedir. İnsanlara da yapmış oldukları bu davranışlar neticesinde de mükâfat veya ceza verileceğini bildirmiştir. Bu da söz konusu davranışların özgür irade ile işlenmiş olmasına bağlıdır. Ayrıca Mu’tezile, bir fiilin iki failinin olamayacağını belirterek insan fiillerinin Allah’a izafe edilemeyeceğini dile getirir.

Ehl-i Sünnetin kesb görüşüne karşı çıkan Kâdi Abdülcebbâr, kendi görüşlerine ayetlerden de örnek vermiştir. Söz konusu ayetlerden biri şöyledir:

‘‘ (Ey Kâfirler) Nasıl oluyor da Allah’ı inkâr ediyorsunuz. Siz yokken Allah sizi var edip hayat sahibi kıldı. Vakti gelince sizin canınızı alacak, sizi yeniden hayata kavuşturacaktır. Sonunda hepiniz hesap vermek üzere onun huzuruna çıkarılacaksınız…’’196

Kâdi Abdülcebbâr, bu ayette Allah’ın kâfirlerin kendisini inkâr etmelerini ve bu inkârda ısrar etmelerini hayret karşıladığını ifade ediyor. Şayet Ehl-i Sünnet’in kesb anlayışı doğru olsaydı Allah burada hayret bildiren ifadeler kullanmazdı. Allah insan fiillerinin yaratıcısı olsaydı o zaman kendisinin yaratmış olduğu fiillere hayret etmezdi. Hayret etmesi fiilin başkası tarafından işlendiğine delalet etmektedir. Bu da insanın kendi fiillerinin yaratıcısı olduğunun delilidir. Dolayısıyla kulların fiilleri Allah’a izafe edilemez. Eğer Allah onların yaratıcısı ise, kulların o fiillerde bir gücünün olmaması gerekir, çünkü bu fiillerde kulun gücüne gerek kalmaz.197

195 Hamdi Gündoğar, Mu’tezile Mezhebinde İnsanın Fiilleri Problemi, s. 208. 196 Bakara Suresi, 2/28.

97

Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde insanın irade bakımından hür olduğundan ve bunun da bir neticesi olarak fiillerinden sorumlu olduğundan bahsedilir. Ayrıca yaptıklarına karşılık olarak ahirette ceza veya mükâfat verileceği de belirtilir. Kanaatimizde Mu’tezile’nin burada temel aldığı mesele Allah’ın adil olduğu ve adaletinin bir gereği olarak da insanların dünyada yapmış oldukları fiillerden kendilerinin sorumlu olmalarıdır. Zira cebr ile veya gayr-i ihtiyari olarak yapılan davranışlardan insanın sorumlu tutulması mümkün değildir.