• Sonuç bulunamadı

NECĠP FAZIL KISAKÜREK‘ĠN ġĠĠRLERĠNDE GELECEK

2. SEZAĠ KARAKOÇ’UN ETKĠLENDĠĞĠ ĠSĠMLERĠN ġĠĠRLERĠNDE

2.2. NECĠP FAZIL KISAKÜREK‘ĠN ġĠĠRLERĠNDE GELECEK

Necip Fazıl Kısakürek‘in hayatı incelendiğinde fikir sancılarıyla dolu bir ömür geçirdiği görülmektedir. Onun hayatı iki bölümde değerlendirilebilir. 1934 yılına kadar geçen dönem hayatının birinci dönemidir. Bu dönemde, Doğu kültüründe yetiĢmiĢ bir insan olmasına rağmen eğitim hayatı Batı‘da geçtiği için Avrupai bir hayat yaĢamıĢ, bu hayat tarzı onu bohemliğe sürüklemiĢ, bunun sonucunda da daha ziyade iç âlemiyle alakalı sancılar çekmiĢtir. 1934 yılında Abdülhâkim Arvasî Hazretleri‘yle tanıĢtıktan sonra hayatı yeni bir zemine oturmuĢ, bu zemin hayatının ikinci dönemini oluĢturmuĢtur. Bu dönemde Ġslami bir hayat tarzını benimsemiĢtir. Bununla birlikte ülkesinin sorunlarına eğilmiĢ, Türk milletinin tarihi ve yaĢadığı dönemin aksaklıkları hakkında sorgulamalarda bulunmuĢ; bunlara Ġslami bir bakıĢ açısıyla çözümler üretmeye çalıĢmıĢtır. 1943 yılında Büyük Doğu dergisini çıkarmaya baĢlamıĢtır. Necip Fazıl‘ın gelecek tasavvurunu, bu dergide yayınlanan yazılarından oluĢan bazı fikir kitaplarından ve Ģiirlerini derlediği Çile adlı eserinden hareketle inceleyebiliriz. Bu incelemeler sonucu görülecektir ki Kısakürek, ülkesinin geleceğini her daim kendine dert edinmiĢtir.

BatılılaĢma hareketinin en yoğun hissedildiği Tanzimat, aynı zamanda bir medeniyet krizinin de yaĢandığı dönemin adıdır. Bu hareketin ülkeyi yaĢadığı sıkıntılardan kurtarması ve ileriye götürmesi beklenirken ülke - hazırlıklı olmadığı için- derin bir kaosun içine düĢmüĢ, çeliĢkiler içinde, pek çok kavram kargaĢası yaĢar hâle gelmiĢtir. Kimileri her Ģeyiyle Batı‘yı savunmuĢ, kimileri Doğu konusunda ısrarcı olmuĢ, kimileri ise bu ikisi arasında bir orta yolu takip etmeyi tercih etmiĢtir. Necip Fazıl‘ı bu üçüncü gruba dahil etmek yanlıĢ olmaz. Bu konuda Necip Fazıl‘ı

23 ayrıcalıklı kılan özellikse Batı‘nın en köklü üniversitesinde eğitim görme ve o devir Batı‘sını yakından tanıma Ģansına sahip olmasıdır. Kendisi Doğu ve Batı medeniyeti konusunda kuru bir muhakeme yapmamıĢtır. Doğu ve Batı medeniyetlerini Ģahsında yaĢamıĢ ve ikisi arasındaki derin çeliĢkileri de müĢahede etme fırsatı bulmuĢtur.61 Bu müĢahede sonucunda da ülkesini toparlayabilmek ve onun geleceğini sağlıklı bir Ģekilde inĢa edebilmek adına Büyük Doğu Hareketi‘ni baĢlatmıĢ ve Büyük Doğu dergisini çıkarmıĢ, bu dergideki yazılarını kitaplaĢtırmıĢ, ülkenin çeĢitli yerlerinde büyük katılımlı konferans düzenlemiĢ; milleti, özellikle yeni nesli uyandırmaya ve harekete geçirmeye çalıĢmıĢtır.

Necip Fazıl, İdeologya Örgüsü kitabının baĢında ―Büyük Doğu‖nun çeĢitli niteliklerini verir. Kimi zaman onu ―…çizmeli ayaklarla dıĢımızdaki iklimlere doğru kaba ve nefsanî bir yürüyüĢ olmaktan ziyade, rüzgârdan hafif topuklarla içimizdeki iklimlere doğru ince ve ruhanî bir sefer…‖62

olarak tanımlar, kimi zaman ―…hem bir mâna, hem bir madde, hem bir zaman, hem bir mekân ismi; ve belli baĢlı bir ruhun, kendisiyle beraber bütün insanlığa örnek halinde donatacağı Doğu âlemine remz…‖63

olarak, kimi zaman da ―…Ġslâmiyetin emir subaylığı…Büyük Doğu, Ġslâm içinde ne büyük bir mezhep, ne de yeni bir içtihat kapısı…Sadece ‗Sünnet ve Cemaat Ehli‘ tabirinin ifadelendirdiği mutlak ve pazarlıksız çerçeve içinde, olanca saffet ve asliyetiyle Ġslâmiyet‘e yol açma geçidi…‖64

olarak tanımlar. Bu düĢünce tarzından hareketle de ülkesinin bugününü ve yarınını Ģekillendirmek ister. Bu düĢüncelerin ıĢığında büyük bir arzuyla iyi bir gelecek arayıĢına giren Necip Fazıl, bunu ―Büyük Doğu‖ Ģiirinde Türk milletine seslenerek Ģöyle dile getirmiĢtir:

―Yürü altın nesli, o tunç Oğuz‘un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Nur yolu izinden git, KILAVUZ‘un! Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!‖65

61

Dursun Ali Tökel, ―Bir Medeniyet EleĢtirmeni Olarak Necip Fazıl‖, Hece Büyük Doğu ve Necip

Fazıl Kısakürek, Ankara, Özel Sayı: 9, 2004, s.64.

62

Necip Fazıl Kısakürek, Ġdeologya Örgüsü, 19.bs., Ġstanbul, Büyük Doğu Yayınları, 2012, s.10.

63

A.e.,s.12.

64

A.e.

65

24 ―Büyük Doğu‖ ideali; Türk milletinin geçmiĢini de geleceğini de kuĢatır, bu milleti medeniyetin en ileri seviyelerine taĢımaya çalıĢır, bunu yaparken de Batı hayranlığından ve taklitçiliğinden uzak kalma iddiasındadır. Bununla birlikte Ġslamiyet‘i yanlıĢ yorumlayan ―yobaz‖ kesime de Ģiddetli tepki gösterir. Bu ideal gerçekleĢtirilirken Ġslam, en önemli dayanak noktasıdır, Necip Fazıl‘ın buna inancı tamdır. Bunu ―Muhasebe‖ Ģiirindeki Ģu mısralarla ifade eder.

―Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni; Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!‖66

Büyük Doğu dergisinde bölümler halinde yayınlanan, daha sonra kitaplaĢtırılan ve yazarı tarafından en ehemmiyetli eseri olarak kabul edilen İdeologya Örgüsü‘nde de Necip Fazıl, gelecek tasavvuruna geniĢ çapta yer vermiĢtir. Bunu yaparken tarihle, yaĢadığı sistemle, onun ideolojisiyle ve bu ideolojinin dayattığı resmî tarihle de büyük ölçüde hesaplaĢmıĢtır. Tarihten neyin alınıp neyin alınmaması gerektiğini dile getirmiĢtir. Kısakürek, dönem içinde yaĢanılan sıkıntılardan kurtulma reçetesini de vermeyi ihmal etmez.

―…sağ elimizde Allah‘ın kul parmağı girmemiĢ biricik kitabı ve sol elimizde insanoğlunun olanca fikir ve iĢ kütüphanesi, âni bir ĢahlanıĢla, kendi kendimizi bulma!...KurtuluĢumuzun ve dünya çapında kurtarıcılığımızın reçetesi sadece budur: Ve bu reçetenin temel unsuru Ġsâmiyet‘tir…‖67

Kısakürek, bu düĢüncelerini ―Düzen‖ Ģiirinde Ġslamiyet‘in ezelî ve ebedî oluĢunu vurgulayarak dile getirmiĢtir.

―Doğan güneĢler her gün aynı her gün yeni; Ezelden ebededek, iĢte Ġslâm düzeni!‖68

66

A.e., s.404.

67

Necip Fazıl Kısakürek, Ġdeologya Örgüsü, s.92.

25 Necip Fazıl, İdeologya Örgüsü kitabının ―Beklediğimiz Ġnkılâp‖ baĢlıklı bölümünde neyi beklediğinin iĢaret taĢlarını göstermiĢtir. Özlediği, idealize ettiği Müslüman tipinde bir inkılap beklemektedir ve Ġslam anlayıĢında bir inkılap gerçekleĢtirmek istemektedir. Hâkim olduğu modern dile rağmen modernist bir Ġslam anlayıĢından uzak durmayı tercih etmiĢtir. DonmuĢ bir geleneksellik anlayıĢına karĢı çıkarak geleneğin içinde yenilenme anlayıĢını savunmuĢtur. Onun için gelecek, geleneğin içinde yeni bir formdur.69

Kısakürek, Ġslam‘ı iĢine geldiği gibi yorumlayan, sadece nefsî istekleri doğrultusunda hareket eden, okuyup kendini geliĢtirmeyen, ülkenin gerilemesine neden olan ―yobaz‖ların Ģiddetle karĢısında durur, Ġslamiyet‘in bu olmadığını onlara adeta haykırır zira ona göre Ġslam, tedenni değil terakki dinidir.

Necip Fazıl, Türk milletinin geleceği düĢünmeyen ve göremeyen; gelecekle ilgili büyük tasarılar, plan ve projeler geliĢtiremeyen, yapıcı düĢünceden uzak bir millet olduğunu iddia eder. İdeologya Örgüsü‘nde Türk milletinin ―dünya çapında düĢünür‖ ler çıkaramamıĢ bir millet olduğunu dile getirir. Ancak bunun farkına varır ve elden gelen yapılırsa Türk milletinin diriliĢi gerçekleĢir.70 Kısakürek, bu mefkûreyi gerçekleĢtirebilmek adına tüm zorluklara, devrin baskılarına ve engellemelerine rağmen Büyük Doğu dergisini çıkartmaktan vazgeçmemiĢ; ülkenin dört bir yanında verdiği konferanslarla da halkı uyanıĢa davet etmiĢtir. Ona göre, bu uyanıĢ için yegâne unsur, azimle çalıĢmaktır.

İdeologya Örgüsü, Necip Fazıl‘ın yaklaĢık otuz yılda yazdığı ve onun fikirlerini özetleyen en önemli eseridir. Bu eseri anlamak Türk milletinin tarihini, dinini ve geleneğini anlamak demektir. Bu eserde Ġslam, hem bir tarih muhasebesinin ölçüsü hem de geleceğin kurtarılmasında bir rehber olarak ifade edilmiĢtir. Eser, Ġslam‘ı tüm yönleriyle ortaya koyar ve benzeri olmayan bir devlet tasarısını teklif eder. Doğu ve Batı‘yı değerlendiriĢi ve gelecek hakkındaki önerileriyle son derece cesur bir tavır sergiler.71 Bu idealini gerçekleĢtirmeye çalıĢmanın, yaĢadığı devir

69

Âkif Emre,"Büyük Doğu ve Gelecek Tasavvuru", Hece Büyük Doğu ve Necip Fazıl Kısakürek, Ankara, Özel Sayı:9, 2004, s.55.

70

Abdurrahman Karadeniz, ―Büyük Doğu‘nun Siyaset, Toplum ve Devlet Tasarımı‖, Hece Büyük

Doğu ve Necip Fazıl Kısakürek, Ankara, Özel Sayı:9, 2004, s.19.

71

26 açısından düĢünüldüğünde, ne kadar zor olduğu anlaĢılmaktadır. Bu uğurda büyük fedakârlıklar gösteren Necip Fazıl; hapislerde yatmıĢ, türlü engellemelere muhatap olmuĢ fakat yine de Türk milletine ve onun geleceğine karĢı ümidini yitirmemiĢ, davasından vazgeçmemiĢtir. Bu ümidini ―Gelir‖ Ģiirinde Ģöyle dile getirmiĢtir:

―Gam çekme, böyle gitmez bu devran, Nihayet sonuncu durağa gelir.

Hasretle beklenen gelir mutlaka; Sultan fikir Ģanlı otağa gelir. Yırtılır güneĢin kapkara zarı, Dünyamız yepyeni bir çağa gelir.‖72

Necip Fazıl, kendisinin ve ―Büyük Doğu‖ düĢüncesini destekleyen insanların karĢılaĢtığı engelleri ilerleme anlamında bir kamçı olarak görür ve hiçbir zaman bu ilerleyiĢin durdurulamayacağını savunur. Çünkü ona göre bu ilerleyiĢ inanca, azme, ihlasa ve ilme dayalı bir ilerleyiĢtir. O, gelecek tasavvurunu ve zorluklara bakıĢını Allah‘a seslenerek Ģöyle ifade eder:

―Rabbim, Rabbim; bize ne güzel bir yol nasip ettin! Sırlarının ve nimetlerinin hazinesi olan bir saraya, elbette ki, bundan daha kolay Ģartlarla gidilemezdi. Madem ki zorluk bu kadar müthiĢ, o halde yolun üzerindeyiz, o halde yürüyeceğiz ve eriĢeceğiz! Çünkü biz, her türlü bedavacılık ve lüpçülükten uzak, senden, nimetinle mütenasip ebedî devleti istiyoruz; o halde her çileyi çekeceğiz ve sonunda -yalnız senin dilemen Ģartiyle- bu devleti kazanacağız! Mademki ıstırap bu kadar büyük, mazhariyet ve devlet de o nisbette azim olacaktır.‖73

Bu fikriyatını mısralarında da gösteren Necip Fazıl, ―ġarkımız‖ Ģiirinde kaybetmediği ümidini Ģu dörtlüklerle dile getirmiĢtir:

―YokuĢlar kaybolur çıkarız düze, KavuĢuruz sonu gelmez gündüze, Sapan taĢlarının yanında füze,

72

Necip Fazıl Kısakürek, Çile, s.408.

27 BaĢka âlemlerle farkımız bizim.

Kurtulur dil, tarih, ahlâk ve iman; Görürler, nasılmıĢ, neymiĢ kahraman! Yer ve gök su vermem dediği zaman, Her tarlayı sular arkımız bizim. Gideriz nur yolu izde gideriz, TaĢ bağırda, sular dizde, gideriz, Bir gün akĢam olur, biz de gideriz, Kalır dudaklarda Ģarkımız bizim…‖74

Tüm bunlardan hareketle Necip Fazıl‘ın hayalini kurduğu nizamı Ģöyle özetleyebiliriz: Her türlü teknolojiyi kendisi üretebilen, gerekirse Garp‘tan ilim alan fakat ruhi boyutta ve yaĢam tarzı açısından onu taklitten uzak duran, ülkeyi geriye götüren ve ahlaki anlamda çöküĢüne sebep olan meyhane, kumarhane vs. gibi unsurları ortadan kaldıran, hem dinî ölçülere düĢman olanlara hem de bunlara dost görünüp bu ölçüleri anlamayan ―yobaz‖lara hayat hakkı tanımayan, öncelikli amacı halkı değil Hakk‘ı razı etmek olan; sanatı, tiyatroyu, edebiyatı, fikriyatı millîleĢtiren ve daha sonra bunu dünyaya ulaĢtırabilen, Garp‘tan aldığı ilmi özümseyebilen bir nizam. Ona göre, bunları da ancak ―Ġslam‖ çatısı altında bir arada bulabiliriz.75

Necip Fazıl, ülkesinin geleceği hakkındaki düĢüncelerini Ģekillendirirken en büyük desteği gençlerden beklemektedir. Gençleri, idealini fiiliyata dökecek , bunu ileriki nesillere aktaracak ve vatanına sahip çıkacak taze bir kan olarak görmektedir. Ona göre, bu gençliğin göğsü iman nuruyla doldurulmalı, fikri aydınlatılmalıdır. ―O, sonsuz hayat kanıdır ve imanın cevheridir.‖76

Bu taze kan; Batı taklitçiliğinden, onların yaĢam tarzlarından uzak durmayı bilmeli, Ġslam dinini ihlasla ve tüm bağnazlıklardan uzak bir biçimde yaĢayabilmelidir. Ayrıca tarih ve gelenek konusunda da nitelikli bilgi birikimine sahip olmalıdır. Tüm bunların yanında davasına sımsıkı sarılmalı, azmini ve aĢkını hep diri tutmalıdır. Kısakürek, bu

74

Necip Fazıl Kısakürek, Çile,s.412.

75

Necip Fazıl Kısakürek, Ġdeologya Örgüsü, s.547.

76

28 düĢüncelerini ―Zindandan Mehmed‘e Mektuplar‖ Ģiirinde dile getirmiĢtir. ġair, bu Ģiirde oğlu Mehmet‘in Ģahsında tüm Türk gençliğine hitap etmektedir.

―Mehmed‘im, sevinin, baĢlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuĢ, gün batmıĢ, ebed bizimdir!‖77

―Genç adam‖ ıstırap çekebilme kabiliyetine sahip olan adam demektir. Çünkü oluĢ bir hummadır. Nasıl tohum çatlamadan önce sancı çekiyorsa ya da toprağın altında kömür milyonlarca sene yanıp kavrularak elmasa dönüĢüyorsa ―genç adam‖ da bu süreçlerden geçecek, olgunlaĢıp güçlenecektir.78

―Kâbus‖ Ģiirinde bu düĢüncelerinden hareketle Ģair, özlediği nesle hitap etmekte ve onları ―Hakka‖ çağırmaktadır.

―Bir nesil özlüyorum Doğrultsun yatıkları! Somunları taĢ olsun, Zehir de katıkları! Yorganları devirsin, DiĢlesin yastıkları! Bir damla göz yaĢına, Sonsuzluk, sattıkları. Hakka dönünüz Hakka, Hakkın yarattıkları!‖79

Necip Fazıl; geçmiĢi hakkında derin araĢtırmalar yapmıĢ, dönemini kapsamlı bir Ģekilde analiz etmiĢ, karĢılaĢtığı sorunlara da çözüm odaklı yaklaĢmıĢ, ülkesinin geleceğini dert edinmiĢ bir mütefekkir olmakla birlikte sanatını ve yeteneklerini de bu doğrultuda kullanmayı amaç edinmiĢ bir Ģairdir. ġiirleri, derdini ve davasını ortaya koyma konusunda kendisine hız kazandırmıĢtır. Bu konuda ön plana çıkan

77

Necip Fazıl Kısakürek, Çile,s.422.

78

Necip Fazıl Kısakürek, Ġman ve Aksiyon, s.100.

29 Ģiirlerinden biri de ―Meydan‖dır. Burada Ģair, Ģiirine Türk milletinin istikametini belirleyerek baĢlamıĢtır.

―Tek istikamet Kâbe; Ve tek örnek sahabe… Böyle yükseldi sütun Böyle kuruldu kubbe.‖80

ġiirin devamında dönemin aksaklıklarını sert bir dille eleĢtiren Ģair, beklediği neslin ve bu neslin kuracağı düzenin özelliklerini anlatır. Beklediği nesil; ―Rabbi‖nin emir ve yasaklarına riayet eden, madde bataklığından kurtulmuĢ, manaya ehemmiyet veren bir nesildir.

―Bir nesil bekliyoruz, Büyük nizama gebe. Nedir o nizam nedir? Boyun eğmektir Rabbe! Milliyet ruha bağlı Kıymet sadece kalbe Fatih‘te erimiĢtir,

Cengiz Han ve Kurt Cebe.‖81

ġiirin son kısmında ise Türk milletini benliğinden koparan, gerilemesine neden olan, onu oyalayan ve yolundan alıkoyan esaretlerden kurtulup bir an önce harekete geçmesini isteyen Ģair, milletine Ģöyle seslenir:

―Bizde, kutsi emanet Bizde yarın galebe Gün geldi, saat çaldı; Yetmez mi esaretin; Ey Türkoğlu, davran be?‖82

80

Necip Fazıl Kısakürek, Öfke ve Hiciv, 8.bs., Ġstanbul, Büyük Doğu Yayınları, 2011,s.49.

81

A.e., s.52.

30 Sonuç olarak görülmüĢtür ki, Necip Fazıl sanatıyla, fikirleriyle ve mücadelesiyle idealist bir insandır. Onun gelecek tasavvurunu, ideali üzerinden okumak mümkündür. O, Türk milletinin geleceği konusunda fikir sancıları çekmiĢ, tüm çabasını bu yönde harcamıĢtır. Bunu gerçekleĢtirirken de en güçlü dayanak noktası olarak Ġslam‘ı görmüĢtür. Kısakürek, Türk milletinin geleceğinden yaĢadığı dönemin tüm aksaklıklarına rağmen ümitvardır.

31

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM