• Sonuç bulunamadı

GELECEĞĠ ĠNġA EDECEK KADRO ―DĠRĠLĠġ ERLERĠ‖

4. SEZAĠ KARAKOÇ, GELECEK DÜġÜNCESĠNE HANGĠ

4.7. GELECEĞĠ ĠNġA EDECEK KADRO ―DĠRĠLĠġ ERLERĠ‖

Sezai Karakoç, kendi medeniyetiyle ve ruh dünyasıyla bağını hiçbir zaman koparmaz. DüĢünce yazılarını, hikâyelerini, piyeslerini ve Ģiirlerini bu kaynaklarla besler. DüĢünceleri ve sanatı geçmiĢle gelecek arasında bir köprü gibidir. Bu doğrultuda Ģahsına münhasır ve ideal bir insan tipi oluĢturur. Bu insan tipinin her zaman bir karĢılığı vardır.417

Sezai Karakoç; Ġslam‘ı, Ġslam coğrafyasını, Ġslam medeniyetini, Müslümanların birliğini ve ülkesini düĢünce dünyasının merkezine alır. ―Ġslâm‘ın diriliĢi‖nin gerçekleĢmesi için bu olguların merkeze alınması ona göre Ģarttır. Ona

415

Sezai Karakoç, DiriliĢ MuĢtusu, s.119-120.

416

Sezai Karakoç, Çağ ve Ġlham II: Sevgi Devrimi, s.13.

147 göre, bunun öncülüğünü yapacak olanlar da kendisinin ortaya koyduğu diriliĢ düĢüncesini gerçekleĢtirecek olan ―diriliĢ erleri‖dir. Zaman zaman onları ―diriliĢ insanı‖ olarak da ifade eder. Her bir Müslüman yazar, Ģair, entelektüel bu olgular için mücadele etmeli ve onları yüksek sesle duyurmalıdırlar. Onlar, Müslüman toplulukları kendi özlerine dönmek ve devletine, milletine sahip çıkmak için harekete geçirmelidirler. Aksi takdirde Batı‘nın güdümünde kalmak kaçınılmaz bir son olacaktır.418

Sezai Karakoç, bahsettiği ―diriliĢ erleri‖nin niteliklerini ortaya koymayı ihmal etmez ve bunları düĢünce yazılarında sıklıkla dile getirir. Bu doğrultuda ―diriliĢ erleri‖nin özelliklerini genel anlamda Ģu Ģekilde sıralamak mümkündür:

―DiriliĢ erleri‖ için özgürlük, önemli bir sorumluluktur. Bahsedilen özgürlük sorumlulukların yerine getirilmesiyle gerçekleĢecektir. O, her Ģeyden önce Allah‘a karĢı sorumlu hisseder kendini. Allah‘a karĢı sorumluluğuyla bağlantılı olduğu sürece baĢkalarına karĢı sorumlu olduğu düĢünür. O; insanları, eĢyayı, düĢünceleri, gücü, parayı putlaĢtırmaz, tapılacak yegâne varlığın Allah olduğu inancı ve bilincini taĢır.419

DiriliĢ insanı, kendini Allah yoluna adar ve onun en büyük davası Ġslam‘dır. O, her dem dirilmek için çabalar, ölüĢler onun mizacına uygun değildir.420 YaĢamıyla davası bütünleĢmiĢtir. Bu uğurda baĢta benliği olmak üzere her Ģeyini feda edebilir. Çünkü onun için önemli olan hakikatin gerçekleĢmesidir.421

―DiriliĢ erleri‖ tevekkül sahibidir, davası uğruna alın teri döker ve sonucunu Allah‘tan bekler. DüĢüncesi, duyuĢu, davranıĢı, inancı hep alın teriyle yoğrulmuĢtur. Bugün Müslüman coğrafyanın alın teri dökmekten kaçındığı için bu duruma düĢtüğünü fark eder ve bu durumdan kurtulmanın çarelerini arar. Karakoç‘a göre, alın teri dökmeyi sadece fiziksel bir çaba ile sınırlandırmamak gerekir çünkü onun ruhsal boyutu da vardır. Bunu Ģu Ģekilde açıklar:

418 A.e., s.193. 419

Sezai Karakoç, Ġnsanlığın DiriliĢi, s.147.

420

A.e., s.148-149.

148 ―Asıl ter, ruhların döktüğü terlerdir. Beden nasıl terleyerek içindeki kirli ve zehirli maddeleri dıĢarı atıyorsa, ruhlar da, çile terlemesi sonucunda, içteki kıskançlık, Ģöhret düĢkünlüğü, puta ve dünyaya taparlık, maddeye değer verme, gurur gibi kötü duygu ve düĢünceleri, duyarlık sapıtmalarını, benlik sanrılarını dıĢarı atar. Ruh, bu terleyiĢ sonunda arınır.‖422

―Erenler, pirler‖ ruhlarını bu terlemelerle saflaĢtırmıĢ yüce insanlardır. ―DiriliĢ erleri‖ de onların izinden giderek bu teri dökmelidirler.423

―DiriliĢ eri‖ maddeyi yüceltmez, ruha önem verir ve ona üstünlük tanır. Makam, mevki sahibi olmak gibi bir amacı yoktur; onun için önemli olan Ġslam‘a, devletine ve milletine hizmet etmektir. O, her adımını Allah‘ın rızası doğrultusunda atmaya çalıĢır. Ġslam uygarlığını yüceltebilmek için hikmeti, düĢünceyi, bilim ve sanatı bir araç olarak kullanır.424

―DiriliĢ erleri‖ insanlara kucak açar, onlara elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıĢır. BaĢkaları için suizanda bulunmaz çünkü bir Müslüman‘ın görevinin hüsnüzan olduğunun bilincindedir.425

O; insanlara, hayvanlara, tabiata bir ―muĢtu‖ olmaya çalıĢır, bunun kendisi için bir ödev olduğunun farkındadır. Bu sebeple gittiği her yere güzelliği ve sevinci taĢır.426

DiriliĢ insanı, geçmiĢi gerçekler ıĢığında yeniden yorumlar ve geleceği de hakikatler üzerine bina eder.427

O, gelecek zamanı tıpkı Ģimdiki zaman gibi gerçek kabul eder ve Ģimdiki zamanın iyi bir noktaya gelmesi için gayret sarf ederken geleceği de tanzim ettiğinin farkındadır. Zamanı zihninde böler fakat bunu yaĢantısına uygulamaz çünkü o, ―Bu dünyayı yaĢarken öteki dünyayı da yaĢar.‖ Öteki âlemdeymiĢçesine bir duyuĢ ve davranıĢ sergiler.428

Allah‘ın halifesi olduğu inancını taĢıdığından her adımını çok dikkatli atar.429

Hukuku, estetiği ve ahlakı metafizikle bağlantılıdır. Elinden geldiğince baki olan Ģeylerle haĢır neĢir olup fâninin tutsağı olmamaya çalıĢır. Hayatı hep bir mücadeleyle geçer. Bu mücadele 422 A.e., s.54. 423 A.e. 424

Sezai Karakoç, Ġnsanlığın DiriliĢi, s.149.

425 A.e. 426 A.e., s.152. 427 A.e., s.149. 428 A.e., s.151. 429 A.e., s.147.

149 inançsızlığa, ahlaksızlığa ve haksızlıklara karĢıdır. ġartlar ne kadar çetin olursa olsun umutlarını hiç kaybetmez ve yılmaz.430

―DiriliĢ eri‖ yeni bir sosyal doku kurmayı amaçlar. Bu sosyal doku ―diriliĢ toplumu‖dur. Onu kurarken ―diriliĢ erenlerinden, pirlerinden‖ istifade eder. ―DirliĢ toplumu‖nun temeline inancı koyar, bilim ve sanatla onu zenginleĢtirir. Kurduğu toplumun istikametini tüm insanlığa faydalı olacak Ģekilde tanzim eder.431

4.7.2. “DiriliĢ Erleri” ve Gelecek

Sezai Karakoç, eserlerini kaleme aldığı dönemi kastederek inançsızlığın çok yaygınlaĢtığını ve baĢ tacı edilmek istendiğini söyler. Bu sebeple bu dönemde her açıdan karanlık bir çağ yaĢanmaktadır. Fakat meyus olmaya lüzum yoktur. Ona göre, inancın yeniden yeĢereceği ve karanlıkların aydınlığa dönüĢeceği zamanlar gelecektir. Buna en büyük vesile ―diriliĢ nesli‖ olacaktır. Bu nesil gelecek günlerde belirecek, ruh ve iman diriliĢini gerçekleĢtirecektir.432 Bu diriliĢ inançta, bilimde, sanatta, hem ferdi hem toplumsal planda, ahlakta gerçekleĢecek ve her yanı aydınlatacaktır. Karakoç, bunun aksini düĢünmek istemez çünkü beklenen diriliĢin gerçekleĢmemesini kıyametin kopuĢuyla eĢdeğer görmektedir.433

―DiriliĢ erleri‖nden bahsederken Karakoç‘un Taha’nın Kitabı adlı eserine değinmek isabetli olacaktır. ―Taha‖ Kur‘an‘ın 20. suresinin adıdır ve bu surenin adı üzerine çeĢitli yorumlar yapılmıĢsa da huruf-u mukata‘dan olduğu için geniĢ ve net bir açıklama yapılamamaktadır. Sezai Karakoç‘un kitabına bu ismi vermesine ise Hz. Ömer‘in bu surenin vesilesiyle Müslümanlığı seçmesi etkili olmuĢ olabilir. Dolayısıyla ―Taha‖ ismi bir değiĢimin sembolü olarak değerlendirilebilir.434

Kitapta ismi geçen ―Taha‖nın bir sorumluluğu vardır ve ciddi bir bilinçle hareket eder. ―Taha‖ ile Karakoç‘un ortaya koyduğu diriliĢ düĢüncesi arasında sıkı bir bağ vardır. ―Taha‖ bir ―diriliĢ eri‖dir. Kimi zaman ―kavis‖ler görür, kimi zaman

430

A.e., s.153.

431 A.e., s.150. 432

Sezai Karakoç, Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi II: DiriliĢ ġoku, s.38.

433

A.e., s.48.

150 ―Samanyolunu‖nu izler, kimi zaman Ġslam medeniyetini temsil eden beldelerde dolaĢır kimi zaman da peygamberlerin izini sürer. O, yanlıĢla doğruyu birbirinden ayıracak bir Ģuura sahiptir, ayrıca cesurdur da. Peygamberlerle, ―gönül erleri‖yle arkadaĢlık eder, onların çilelerine ortak olur. Onların hayatlarından ders çıkarır. ―Taha‖ yeni zamanı diriltme çabasındadır.435

Batı‘yla, inançsızlıkla ve haksızlıklarla mücadele verir ve sonunda kazanır.

―Eline yas çubukları alarak Göze göz diĢe diĢ yaprak yaprak Havada kollarını bıçak gibi açarak Taha yürüdü yarasaların üstüne

Biliyordu kentten kendine bir fayda yoktu Kent savaĢçı değil belki bir savaĢtı Ġçki değil

Ġçki sofrasında kırılan bir bardaktı Göze göz diĢe diĢ yaprak yaprak Göğe gerili yarasa tellerini kırarak

Bir ırmak kıyısının öğle sıcağının güneĢini O güneĢin anısını yardıma çağırarak Kalbe uyum yapan marĢlar mırıldanarak Lâleli çiçeklerini kar içinde bırakarak Taha o gece savaĢını bütünledi‖436

Karakoç‘a göre, tarihin akıĢı içersinde bir süreklilik vardır. Bu hiçbir Ģeyin aynı kalamayacağının göstergesidir. Nasıl uzunca bir süredir inançsızlık yaygınlaĢmıĢsa bunun tam tersi de yaĢanacak ve inanç hüküm sürer hâle gelecektir. Ġnsanın yaratıldığı ilk günden beri hakikat ―sancaktarlarını‖ bulmuĢtur ve onun en büyük ―sancaktarları‖ peygamberlerdir. Kendisini de bir ―diriliĢ eri‖ olarak gören Karakoç, bu erlerin gelecek zamanın ihyasının gerçekleĢtirmek için peygamberlerin açtığı yoldan ilerlemekten baĢka çarelerinin olmadığını net bir dille ifade eder. ―DiriliĢ erleri‖ peygamberlerin taĢıdıkları sancağı yere düĢürmemek için maddi manevi elinden gelen tüm gayreti göstermelidir çünkü bu onun varoluĢ sebebidir. Bahsi geçen ―sancak‖ Allah inancını temsil eder. Karakoç‘a göre, bu ―sancak‖ sayesinde insan putlarını parçalar, diğer insanların ve eĢyanın önünde eğilmekten,

435

Ali Haydar Haksal, Sezai Karakoç: Eleğimsağmalarda Gök Anıtı, s.43.

151 onların karĢısında aciz kalmaktan kendini korur. Allah‘a teslim olur ve hakiki özgürlüğüne kavuĢur.437

Karakoç‘a göre, ―DiriliĢ nesli‖nin gelmesi Ġslam medeniyetinin kurtuluĢu için Ģarttır. Türk milleti, gaziliğin ve Ģehitliğin yüceliğini yeniden idrak etmelidir. Yeni nesil, inancı ve ideali uğruna Ģehit olan Hz. Hüseyin‘i örnek almalıdır, onun bilincine varmalıdır.438

Karakoç‘un bu neslin geleceğine dair inancı tamdır; bu nesil gelecek ve insanlığın kurtuluĢuna hizmet edecektir.

―YaklaĢıyor gölgeler Hayaller anılar ve sesler

Büyük aydınlıklarla birlikte geliyorlar Gittikçe beliriyorlar

Gittikçe yoğunlaĢıyor Doku et kemik kazanıyorlar Kasları çağa gerilmiĢ

Er kiĢiler çıkıyorlar bir bir geceden Biliyorum geliyorlar sancaklarıyla Geceyi silen sancaklarıyla

Gök yeĢilini getiriyorlar GüneĢin ıĢığını taĢıyorlar

KoĢanlar bunlardır çağırdığım fecre doğru Yoğrulacak bir fecre doğru

Aydan sütunlar taĢıyorlar Gün ıĢığından kemerler

Çerçeveler yerleĢtiriyorlar dört yöne Hayatları bir ölümce yağma edilmiĢ Anne ve babaların çilesinden ÇalınmıĢ miraslarının içinden ÖrselenmiĢ kefenlerinin içinden Geliyorlar ustalar çıraklar ġafak iĢçileri

Ġkindi mimarları

Çağı bir ortaçağ yayı gibi geren ülkülerine Ġnançsızlığın yıkıcılığın

Köleliğin sömürmenin Kör yüreğine ok atan Ġnkârı öldüren Ġnsanı dirilten Bir fecrin erleri

BatmıĢ medeniyetimizin Ruhumuzun arkeologları Çıkıp çıkıp bir lânetli geceden

437

Sezai Karakoç, DiriliĢ Neslinin Âmentüsü, s.11.

438

152 Geliyorlar‖439

ġiirin hemen devamında ise Ģair, ―diriliĢ erleri‖nin yardımcısı olması için Allah‘a dua eder; vahyin aydınlığıyla onları aydınlatmasını, ―peygamber dualarını kendilerine eĢ etmesini‖ ister.

―IĢık tut Rabbim

Büyük ıĢığını esirgeme bizden Koruyan acımana

Güzeller güzeli adlarına Sığınan bu erlere IĢık tut Rabbim

Kur‘an‘ın aydınlığını yay gönlümüze Peygamber duasını eĢ et bize

Saçılsın senin solmaz baharının gülleri yolumuza Sırrına sır katılsın ulusumuzun‖440

Sezai Karakoç‘a göre, tarih ―diriliĢ erleri‖ için büyük bir bilgi kaynağı ve önemli bir tecrübe alanıdır fakat onlar, tarihi aĢırı derecede yücelterek ona bağlanma gafletinde bulunmazlar. Her bir olayı kendi döneminin Ģartları içerisinde değerlendirir, tarihi gerçekleri ortaya çıkararak onu yeniden biçimlendirirler.441

Tarihe dönüp bakıldığında Müslümanların büyük devletler kurdukları ve bu devletleri baĢarıyla ayakta tuttukları görülmektedir. Karakoç, gelecekte de aynı baĢarıların gerçekleĢmesi ve Türkiye‘nin güçlü bir devlet hâline gelmesi için ―diriliĢ erleri‖nin canla baĢla çalıĢması gerektiğini söyler, bu onların ―tarihî misyonu‖dur.442

Karakoç‘a göre, diriliĢ inancını ve düĢüncesini benimseyen, bu davaya hizmet etmek isteyen insan ―kısa vâde adamı‖ olamaz. O, içinde bulunduğu coğrafyanın ve zamanın farkındadır. Bu farkındalıkla gözünü sonsuzluğa çevirir. Tarihle olan bağını koparmadan, Ģimdiki zamanda olduğunu unutmadan gelecek zaman için elinden geleni yapar. ―DiriliĢ eri‖ için tarih bir ―yarın‖dır. Bu bilinçle hareket eder. Tarihte

439 Sezai Karakoç, Gün Doğmadan, s.420-421. 440

A.e., s.421.

441

Sezai Karakoç, Çağ ve Ġlham III: Yazgı Seçkisi, s.28.

153 yaĢananları değerlendirirken Ģimdiki zamanı ve geleceği de kurma çabası içindedir.443

Sezai Karakoç, Taha’nın Kitabı‘nda birçok yerde ―Samanyolu‖ndan bahseder, ona çeĢitli anlamlar yükler. ġair, ―Samanyolu‖nu insanoğlunun yaĢadığı maceraların göğe yansıması olarak görür. ―Samanyolu‖ Doğu insanının günlük yaĢamından geçmiĢinde yaĢadığı önemli olaylara kadar birçok temel unsuru bünyesinde barındıran bir realitedir. ġair, eğer dikkatle bakılırsa onda Ġslam beldelerinin, peygamber hayatlarının, Ġslam medeniyetinin görülebileceğini söyler.444 Ona göre, ―DiriliĢ erleri‖ de yüzünü ―Samanyolu‖na çevirmeli ve ondaki hakikatlerle ferahlamalı ve geleceği aydınlatmalıdır.

―Bir keçi bir Samanyolu‘na bakarsa ondan bir Ġncil doğmaz Ġncil‘i daha iyi anlar Samanyolu‘na bakarsa bir çoban Güldür çiğ gibi yağan samanyollarından

Uyanır uyanmaz güneĢe saldıran doğu çocuklarına Güzün badem kıra kıra eriĢir kadınlar ona

Geceleri bir zikir gibi kimi toprak mezarlara Su gibi yansıtır ağıtları aya ve bakıra Gökte akan bir Dicle‘dir ama

IĢık salmaz kavunlara umut vermez kan kırmızı karpuzlara Geceleri Kur‘an‘ı indirir arılara karıncalara

Gündüzleri bir yakıdır zeytinlere incirlere narlara …

Bir dondurma serinliği erken gelmiĢ bir sabah ıĢıyıĢı Alnı yeni zamanların gelecek çağların mimarlarınca zorlananlara‖445

Sezai Karakoç, Ġslam ülkelerin radikal bir değiĢime ihtiyaçlarının olduğunu düĢünür. Bu değiĢim ise ne BatılılaĢma ne de devrim ile gerçekleĢtirilebilir. Hakikatten uzak bu atılımlar Ġslam medeniyetiyle örtüĢemez. Ġslam medeniyetinin değiĢimi ancak diriliĢle olabilir. DiriliĢle birlikte Ġslam ülkeleri içine doğru güçlü bir değiĢim sergileyerek Batı‘nın yıkıcı etkilerine karĢı bir set çekip özlerine döneceklerdir. Daha sonra bunun dıĢa yansıması da görülecektir. Karakoç, beklenen ―diriliĢ erleri‖nin devrimin ve BatılaĢmanın çok ötesinde olan diriliĢi gerçekleĢtirerek

443

Hüseyin Su, a.g.m., s.19.

444

Selahattin Ġpek, a.g.m., s.177.

154 çağın yüzüne ―Devrim yok, DiriliĢ var‖, ―Gerçek Devrim DiriliĢtir‖, ―Devrim ötesi var: DiriliĢ‖ gibi sloganları yazacaklarına dair umut taĢımaktadır. Bu güçlü adımlar sayesinde Batı belki yıkıcı etkiye sahip devrimi bırakarak diriliĢin rüzgârından etkilenir. Bu durum, insanlık için büyük bir kazanç olur.446 Sezai Karakoç, bu düĢüncelerine Hızır’la Kırk Saat‘te de yer verir.

―Evrim günlük sularla Devrim irinle kanla Bizse diriliĢi gözlüyoruz

Bengisu bengisu kayna ve çağla‖447

Ġslam dünyasının sıkıntılı zamanlar yaĢadığı bir dönemde Anadolu‘da bir yeniden doğuĢ hareketi gerçekleĢtirilmiĢti. Bu hareket Ġslam kaynaklarından, Ġran ve Türk düĢünce ve edebiyatından beslenmekteydi. Anadolu‘nun her bir köĢesinde ―pirler‖ aydınlatıyorlardı. Onlar hem dindar kiĢilerdi hem de ilim ve sanat alanında kendilerini yetiĢtirmiĢlerdi. Bir yandan medeniyetin görünür planda yer alan hasarlarını onarmaya çalıĢırken bir yandan da inançlarıyla, ahlaklarıyla ve faziletleriyle Anadolu‘nun manevi yapısını yoğurarak geliĢtirmeye çalıĢıyorlardı. Ayrıca bu insanlar gündüz ihtisaslaĢtıkları mesleklerinde çalıĢarak halka hizmet ediyorlardı. Bu sayede Osmanlı Devleti‘nin yeniden doğuĢu gerçekleĢtirildi. Ġslam dünyasının son zamanlardaki hâline bakıldığında da, aynı sıkıntıların yaĢandığını müĢahede edilmektedir. Karakoç sahip olduğu medeniyeti bu durumdan çıkaracak ve onun diriliĢini gerçekleĢtirecek dindar, ahlaklı, feraset sahibi, gayretli ve sabırlı insanlara ihtiyaç olduğunu söyler. Bu insanların dıĢarıdan gelip ülkeyi kurtarması beklenemez. Türk milleti onları içinden çıkarıp nitelikli bir ―diriliĢ nesli‖ yetiĢtirmelidir. Bu nesli yetiĢtirirken de Ġslam medeniyetinden faydalanmalı, ―pirleri ve erenleri‖ örnek almalıdır. Sezai Karakoç, gelmekte olduğunun ilk sinyallerini veren ―diriliĢ nesli‖ nin inançlı, sağduyulu, benliklerini dize getirmiĢ, sabırlı ve

446

Sezai Karakoç, Ġnsanlığın DiriliĢi, s.80.

155 gayretli bir nesil olacağına ve hem ülkesine hem de Ġslam coğrafyasına büyük hizmetler vereceğine inanmaktadır.448

Karakoç, Gül Muştusu kitabında ―diriliĢ erleri‖nin sinyallerini verir. ġiirin bir bölümünde Ģair, namazı anlatarak baĢlar ve onu ―gül Ģarabı‖ na benzetir. Bu Ģarabı damıtan ise ―oruç‖tur. Namaz; tüm kötülüklerin karĢısında durur, karanlıkları aydınlığa çevirir, insanlığa enerji verir ve diriliĢin gerçekleĢmesini sağlar.

―Gül Ģarabından içtik sabahları Namazın ta kendisi gül Ģarabı Bir Ģarap oruçlarımızdır damıtanı …

Gün doğmaz bu Ģarap doğar Gül açılır ve bu Ģarap ġaraba karĢı bu Ģarap Saçılır göğümüze SavaĢçı bilgin anne Çıkarız birbir bir sisten Çanların alacakaranlığından Toprak karabasanından Ölüm kasabasından Gün doğusuna Sabah çağrısına DiriliĢ pazarına Gül Ģarabının

Atları yerinden sıçratan CoĢkunluğu sarhoĢluğuyla‖449

Bu mısraların ardından Ģair, ―güneĢ adamı‖ndan kendisini kınamamasını ister. Burada ―güneĢ adamı‖ imgesiyle Ġslam inancına uygun yaĢayan insan kastedilmiĢtir. ġair, aynı zamanda bir ―diriliĢ insanı‖dır. Henüz inancı doğrultusunda tam manasıyla yaĢayamadığı ve diriliĢini gerçekleĢtiremediği için kınanmamayı talep etmektedir.

―Kınama beni güneĢ adamı Ak kundaklardan çıkıp

Gökyüzü beĢiklerinde sallanan Yeraltı maden damarlarından Daha ağırsam

448

Sezai Karakoç, Sûr: Günlük Yazılar III, s.25-26.

156 Kınama beni ayağa

Daha kalkamadıysam‖450

ġiirin son kısmında ise Ģair, yani ―diriliĢ insanı‖ uyanır, namazın hakikatiyle kendine gelir. Artık bilinçlenmiĢtir ve davasına hizmet etmek üzere kente inebileceğini söyler.

―ĠĢte uyandık kınama bizi güneĢ adamı Uyandık Ashab-ı Kehf gibi

Güllerin açılma vakti Ağacağız kente Ģimdi Gül uygarlığı

Gül Ģarabının uygarlığı Gül kokusundan mest olup Ölüyken dirilenler gibi Ağacağız kente Ģimdi‖451

Sezai Karakoç, Anadolu‘da yeni bir oluĢumun meydana geleceğine inanmaktadır. Bu oluĢum günümüz Ģartlarında eski kültürün yeni nesle aktarılması ve geleceğin büyük devletinin temellerinin bu nesille atılması ile gerçekleĢecektir. Anadolu, Ortadoğu‘da büyük bir devlet kuracak ―diriliĢ nesli‖ nin yetiĢtirilmesi misyonunu taĢımaktadır.452

Karakoç, ―Ġslam‘ın diriliĢi‖ni, ―insanlığın diriliĢi‖nden ayırmaz. ÇeĢitli menfi etkilerle tıkanmıĢ inanç, düĢünce, duyarlılık, ahlak ve davranıĢ kanallarını açmak; öfkenin ve kinin yerine sevgiyi ve barıĢı, kibrin yerine alçak gönüllüğü getirmek; kolay olan yıkıcılığı bırakıp zor da olsa yapıcı olmayı tercih etmek, hakikatlerin yeniden eskisi gibi yaĢanması için sabırlı, güçlü ve gayretli olmak suretiyle Ġslam‘ın ve insanlığın diriliĢinin gerçekleĢeceğine inanır. Seza Karakoç‘a göre, arzu edilen ve beklenen ―diriliĢ nesli‖ ancak böyle bir zeminde yetiĢtirilebilir.453

Yüzyıllardır Batı, Ġslam medeniyetini çökertmek için her yolu denemiĢtir. Bunu kimi zaman savaĢlarla ve saldırılarla aleni bir biçimde kimi zaman da Ġslam

450 A.e., s.385. 451

A.e., s.386.

452

Sezai Karakoç, UnutuĢ ve HatırlayıĢ, s.34.

157 medeniyetinin yaĢam tarzına, inancına ve değerlerine fark ettirmeden tesir ederek yapmıĢtır. Sezai Karakoç, bu Ģer güçlerin ne yaparlarsa yapsınlar çabalarının boĢa gideceğine inanmaktadır. Çünkü hakikatler çok güçlüdür ve Ģiddeti ne olursa olsun, her türlü darbeyi alt edebilir. Ona göre, Batı‘nın tüm bu yaptıkları ancak hakikatin daha çok parlamasına hizmet edecektir. ―DiriliĢ erleri‖nin yapacakları çalıĢmaların neticesinde beklenen diriliĢ gerçekleĢecek ve zafer Türk milletinin olacaktır.454

Sezai Karakoç, Hızır’la Kırk Saat‘te diriliĢ insanının eğer isterse mücadelesiyle her türlü imkânsızlığı imkâna çevirebileceğini dile getirir. O, ―bir bozkırdan dağ doğurtabilir, çıbandan gül toplayabilir ya da bir katedralden cami çıkarabilir.‖ Avrupa‘nın tüm dünyaya yaptığı zulümler Ġslam coğrafyasını kaygılandırsa da ümitsiz olmaya gerek yoktur. ―DiriliĢ erleri‖ davalarını gerçekleĢtirmek üzere mutlaka gelecek ve bu zulmü ortadan kaldıracaklardır.

―Bir dağ doğurtabilirsin bir bozkırdan Gül toplayabilirsin bir çıbandan

Narlar menekĢeler devĢirebilirsin bir kurbandan Bir azizi sağlarsın bir Roma yangınından Bir cami çıkartabilirsin bir katedralden Sen ne denizler gördün

GüneĢin batıĢında

Kesildiği andaki bir kurban gibi Kıvranan

Ve çamlara çarpmıĢ yaralanmıĢ Cam parçalamıĢ kargalardan Bir çan çalıyor

Bütün eski köprülerinde Avrupa‘nın Bir sancak kaygılanıyor

Sancısından dünyanın

Erleri yeni yeni yerleĢiyor yerlerine Âraf‘ın

IĢıkları bir kez daha yanıyor Cennet‘teki dâvanın‖455

Türk milleti sağduyusunu yeniden canlandırabilirse etrafında yaĢanan olayları daha sağlıklı bir biçimde değerlendirebilir. Gerçek ilerleme ve geliĢimle sahtesi