• Sonuç bulunamadı

Kültür-Eğitim ĠliĢkisi

4. SEZAĠ KARAKOÇ, GELECEK DÜġÜNCESĠNE HANGĠ

4.2. KÜLTÜREL CANLANMA

4.2.3. Kültür-Eğitim ĠliĢkisi

Eğitim ve kültür arasında sıkı bir bağ vardır. Bunlardan birinde görülen ilerleme ya da gerileme diğerini de hemen tesiri altına alacaktır. Sezai Karakoç, 20. yüzyılı kastederek o dönemki eğitim sisteminde ciddi aksaklıklar olduğunu, bunun birçok kiĢi veya kurum tarafından tespit edildiğini fakat kaynağında yatan asıl sebeplerin bir türlü gün yüzüne çıkarılamadığını söyler. Karakoç‘a göre, eğitimin geldiği bu nokta ―iki yüzyıllık kültür değiĢimi maceramız‖ ın bir tezahürüdür. Bu değiĢim toplumu her alanda olduğu gibi eğitimde de sarsmıĢtır. Eğitim sisteminin, kökünü geçmiĢinden alan ve geleceğe umutla bakan bir ideale Ģiddetle ihtiyacı vardır.257

255

Sezai Karakoç, Sütun: Günlük Yazılar II, s.147.

256

A.e., s.148.

89 Sezai Karakoç‘a göre, eğitim büyük bir gayretle, sabırla ve fedakârlıkla millî kültürü yaĢatma idealini taĢımalıdır. Bu ideal zaten Ġslam kültürünün kendi bünyesinde bulunmaktadır. Batılı gibi olmaya çalıĢtıkça, Batı‘ya kayıtsız Ģartsız teslim oldukça bu ideallerden toplum olarak kopuldu. Karakoç‘a göre, Türk milleti kültürünü temsil edecek ve yaĢatacak Ģahsiyetler yetiĢtirmek zorundadır, bu varlığını devam ettirebilmesi için temel Ģarttır. Batı‘nın hakikatlerden ve değerlerden uzak insan ideali, kesinlikle Türk milletine uygun düĢmez.258

Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet kitabında Ġslam kültüründen uzak kalıĢı sorgular. Onu yeniden ihya etmenin çarelerini düĢünür ve Ģu çözüm yoluyla karĢımıza çıkar:

―En evvel, bunu duyan insanların eseri olacak bir felsefe sistemi ortaya koyulacak, kültür üniversitelerimizin ruhu olacak, neĢriyatın ideal özünü teĢkil edecek olan bu felsefe, bizim kâinatımızın, Türk dünyasının bütün değerleriyle toplu bir halde görünüĢü olacaktır. Türk halkının, Türk gençliğinin Ģuurunun altına yerleĢtirecek ve beyninin, hatta bütün uzvunun hücrelerindeki iradenin tahlilini verecek olan bu felsefe, kumanda halinde ölü ve insanı zorlayan inançları teklif etmeyecek…Dokuz yüz yıllık tarihin harpleri, zaferleri, sefaletleri, isyanları, sevinçleri, secdeleri, mezarları, harabeleri ve saltanatlarıyla nesi varsa, neleri var olmuĢsa hepsinden sızan iradenin bir terkip içinde birleĢmesinden meydana gelecektir.‖259

Karakoç‘a göre, üniversiteler doğruyu temsil eden, güvenilir kurumlar olmalıdır. Toplum içersinde iyiliği ve güzelliği yaymayı; ahlakı, hakikatleri, estetiği önemseyen ve yüce ideallere adanmıĢ yeni nesiller yetiĢtirmeyi kendine düstur edinmelidir. Bu kurumların hiçbiri; inançla, bilgiyle, sanatla, edebiyatla kısacası zengin Ġslam kültürüyle çeliĢmemeli, tümü bu değerleri daha da zenginleĢtirecek faaliyetlerde bulunmalıdır. Ancak bu Ģekilde güçlü bir millet ve devlet olunabilir, geleceğe umutla bakılabilir. Üniversiteleri bu iĢleve sahip hâle getirmek devletin önemli bir görevi olmalıdır.260

Kültüre sahip çıkmak sadece üniversitelerin görevi olamaz. Liseler de kendi Ġslam kültür ve medeniyetini tanıtmalı; inanca, ilme, sanata ve edebiyata ciddi

258

A.e., s.90.

259

Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet, s.26.

90 manada önem veren kurumlar olmalıdırlar. Bu konuda diğer ülkelerle kıyas yapan Sezai Karakoç; Ġngilizlerin, Fransızların ya da Almanların kolejlerinde okuyan gençlerin bütün klasik yazarları ve Ģairleri okuyup tanıyarak mezun olduklarını söyler. Bu durum diğer büyük ülkeler için de değiĢmez fakat Türkiye henüz bu seviyeye gelememiĢtir.261

Karakoç, bu yönde eğitilmemiĢ gençlerden hiçbir Ģey beklenemeyeceğini Ģu cümlelerle ifade eder: ―Klasik musikisini her fırsatta duyup ruhuna geçirmemiĢ, büyük tarihçilerin ve yazarların eserlerini okumamıĢ, Ģairlerinin Ģiirlerini ezberlercesine divanlarla haĢır neĢir olmamıĢ, medeniyet ve fikirler üzerine kafa yormamıĢ ve bütün bu entelektüellik sorunlarıyla gece gündüz sarsılıp gönenmemiĢ gençlikten ne beklenir?‖262

4.2.4. “Kültür Seferberliği” ve Gelecek

Hayatın her alanında yer alan, toplumu toplum yapan ve ona değer katan millî kültüre sahip çıkılmak zorundadır. Eğer onun topluma çizmiĢ olduğu istikametten çıkar baĢka kültürlere özenip onlar gibi yaĢamaya kalkıĢılırsa büyük bir toplumsal buhran baĢlar. Nurettin Topçu, bugün Türkiye‘de yaĢanan birçok sıkıntının kökeninde aslında bunun yattığını düĢünmektedir. Ona göre, problemler doğru tespit edilmelidir ki çözüm üretilebilsin.263

Karakoç‘a göre, bir ülkeyi yıkmak için onun medeniyetini yok etmek, tarihi ve kültürüyle olan bağını kopartmak güçlü silahlar kullanmaktan daha tesirli olacaktır. Bugün Türk milletine yapılmak istenen budur. Kendi kültür ve medeniyeti Batı tarafından planlı bir Ģekilde halkın gözünde değersizleĢtirilmeye, onu geriye götürecek unsurlar olarak gösterilmeye çalıĢılmaktadır. Karakoç, kendi kültür ve medeniyetiyle bağını koparan milletlerin ayakta duramayacağını söyler. Ona göre, ayakta duramayan bir milletin de geleceğini inĢa etmesi imkânsızdır.264

261 A.e., s.19. 262

A.e.

263

Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet, s.29.

91 Sezai Karakoç, Hızır’la Kırk Saat’te ―ġakk-ı Kamer‖ mucizesine atıfta bulunmuĢtur. ġair; ancak böyle bir mucizeyle sahip olduğu kültürün, inancın ve değerlerin tekrar canlanabileceğine inanmaktadır.

―Böl ayı yıkalım ayın ve Ev‘in içindeki yapıları Atalardan miras biçimleri

Tazeleyelim beyaz badanayı Döndürelim üzümü üzüm sınırına Kanı kan sınırına

Anne diyelim kardeĢ diyelim çocuk diyelim kadınlara Sıfır yüzdesinde tutalım faizi

Gömmeyelim toprağa Varlığından utandığımız kızı Böl ayı kurtar saralıları Ay çarpmıĢları‖ 265

ġaire göre, eğer millet inancı doğrultusunda yaĢarsa hakikatlerden aldığı güçle hem kendisi hem de tüm insanlık için yapamayacağı Ģey yoktur.

―Ayı böl parçala dediler Ayı böl bizi inandır dediler

Ayı bölmek için yeter bir bakıĢımız Bir el uzatıĢımız

Bir kelime söyleyiĢimiz Ayı yüreğimizde diriltiĢimiz Yankısına dönüĢümüz suda Ölümü anıĢımız ayıĢığında Hızır‘la helâlleĢmemiz Bir bengisu mehtabında Bir deniz buluĢumuz altında‖266

Bugün insanlık, Doğu baĢka medeniyetlere özenirken, onun kültür ve medeniyetini didik didik araĢtırmakta âdeta bunları kendisinden daha iyi tanımaktadır. Karakoç, bu durumu Doğu‘nun köleleĢtiğinin acı bir göstergesi olarak

265

Sezai Karakoç, Gün Doğmadan, s.250.

92 ifade eder. Ona göre, Doğu‘nun uzun zamandır Batı karĢısında düĢtüğü durum bundan ibarettir.267

Sezai Karakoç, ―Ötesini Söylemeyeceğim‖ Ģiirinin çıkıĢ noktası emperyalist Fransa‘ya karĢı Cezayir ve Tunus‘un vermiĢ olduğu istiklâl mücadelesidir. Bununla birlikte, bu Ģiirin genelinde Ġslam inancına sahip Doğu medeniyetiyle seküler Batı medeniyetinin arasındaki zıtlıklara da yer verilmiĢtir. ġiir, Doğu‘yu temsil eden bir kız çocuğunun ağzından Batı‘nın acımasız, dünyevi ve gayriahlaki kültürünün eleĢtirisi Ģeklinde kaleme alınmıĢtır.268

ġiirde hitap edilen ―Bay Yabancı‖ modern Batı dünyasını simgelemekte, Ģair kimi zaman ona ―Medenî Adam‖ diye de hitap etmektedir. Bu küçük kız ―Bay Yabancı‖ nın topraklarında yaĢamasından huzursuz olmakta onun buraları terk etmesini istemektedir. Çünkü ona göre ―Bay Yabancı‖ ve yanındakiler; yaĢam tarzlarıyla, ahlaklarıyla ve kıyafetleriyle yaĢadığı topluma zarar vereceklerdir. Burada Ģairin anlatmak istediği, Batı dünyasının Ġslam kültürü üzerindeki yıkıcı etkisidir; bu konuda bir an önce tedbir almak gerekmektedir.

―Gidiniz ve öteki yabancıları beraber götürünüz Tuhaf ve acaip Ģapkalarınızı da beraber götürünüz emi Boynunuzdaki o uzun ve süslü Ģeritleri de

Kirli çamaĢırları tahta döĢemelerin

Üzerinde bırakmamanızı yalvararak isteyeceğim Yalvararak isteyeceği diyorum Medenî Adam Siz bilmezsiniz size de anlatmak istemem KardeĢim Ali gömleğinizi mutlaka giyecektir Halbuki ben Bay Fransız sizin gömleğinizi

Hatta Matmazel Nikol‘un o kırmızı ipekli gömleğini Hani Ģöyle etekleri kıvrım kıvrımdır ya

Bile giymek istemem istemeyeceğim.‖269

ġair, Ģiirin sonlarına doğru milletini güçlü kılan, ona huzur veren ve yaĢadıklarına anlam katan metafizik unsurlara yer verir; ahiret inancından bahseder.

267

Sezai Karakoç, Sütun: Günlük Yazılar II, s.148.

268

Murat Sönmez, ―ġahdamar‖, Hece Bir Uygarlık Tasarımı Olarak DiriliĢ Dergisi ve Sezai

Karakoç, s.150.

269

93 Batı bunlardan uzaktır çünkü o, her Ģeyi maddi boyutla sınırlandırmakta maddenin arkasındaki manayı görememektedir.

―Sizin Matmazel bir ölse siz onu bir daha göremezsiniz Halbuki bizim ölülerimizi teyzem görüyor

Onlarla konuĢuyor onlara ekmek veriyor Onlar ekmek yiyor anladın mı Bay Yabancı Matmazel bir ölse ona kimse yemek vermez Onun için gidin Ģapkalarınızı da beraber götürün Melekler bir demir parçasının üzerine oturmuĢlar Her biri bir damla atıyor aĢağıya

ĠĢte yağmur bunun için yağıyor Ben bunun için yağmuru seviyorum Yağmur bizim için yağıyor

Çalılar için Süleyman‘ın tabancası için‖270

ġiirin son iki mısraında küçük kız ―Bay Yabancı‖ yı ve etrafındakileri kovar. Kendi kültür ve medeniyetinden uzak durmalarını ister.

―Kalkıp gidin kırmızı kiremitler üzerine Bizim tahta evin üzerine yağmur yağıyor‖271

Batı, yaklaĢık iki yüz yıldır Ġslam kültürünü ortadan kaldırmak için düĢünce sistemleriyle, tekniğiyle, ekonomik gücüyle, politikasıyla ve sanatıyla büyük çaba harcamıĢtır, halen de harcamaktadır. Uzun süredir onların bu baskısı altında Ġslam kültür ve medeniyeti büyük darbeler almıĢ fakat yine de ölmemiĢtir, yeni yeni kendine gelmeye çalıĢmaktadır. Karakoç‘a göre, bu kıpırdanıĢlar bilinçle, gayretle ve sabırla artırılırsa; Türk milleti, aydınları ve sanatçıları bu yönde çalıĢırsa kültür ve medeniyetin geleceği eskisi gibi parlak olacaktır. Bu yöndeki inanç ve aĢk hiçbir zaman kaybedilmemelidir.272

Bir ülke uzun süre ayakta kalmak istiyorsa sadece tarihine yüzünü dönüp onunla ilgilenmesi, tüm çareleri orada araması yanlıĢ olur. Bu durum, değil uzun süre ayakta kalmasına, o ülkenin çökmesine bile sebep olabilir. Karakoç‘a göre, buradan

270

A.e., s.49.

271

A.e.

94 kesinlikle geçmiĢi unutmak, sadece içinde bulunulan zamana ve geleceğe yoğunlaĢmak da anlaĢılmamalıdır. Ona göre, toplum tarihini çok iyi araĢtırmak, onu yanlıĢları ve doğrularıyla değerlendirmek zorundadır. Bu sayede kültürünü, medeniyetini Ģimdi ve gelecekte canlandırıp yaĢatabilir.273

Sezai Karakoç, birçok kitabında ―insanlığın diriliĢi‖ ne çareler aramıĢtır. Batı toplumlarının tek yanlı, maddeye dayanan ve erdemden yoksun sistemleri insanlığı büyük bir yıkılıĢa sürüklemiĢtir. Bu yıkılıĢı durdurmak için en sağlam ve doğru yol Doğu kültürünün, estetiğinin ve değerlerinin yeniden canlandırılmasıdır. Bu, hem Doğu hem de Batı insanı için elzemdir. Sezai Karakoç, bu konunun önemini Ģöyle izah eder:

―…Ġnsanlığın yeniden kendini bulmasında, yani yeni bir ruh diriliĢinde, politik, ekonomik ve teknik ağın maddî duvarını aĢması, materyalizmin kısırlaĢtırıcı etkisinden sıyrılması, bugüne değin, ortaya konulan metafizik, ahlâk ve bunları da içine alan din ve kültür planında, yaĢayan değerlerin yeni bir derleniĢ toparlanıĢından yeni bir ufuk çıkarması, zaruretlerin zarureti gibi kendini gösterecektir.‖274

Sezai Karakoç, Hızır’la Kırk Saat‘te değerlerin yaĢadığı toplum için ne kadar ehemmiyetli olduğundan, bu değerlere uygun hareket etmenin topluma Ģimdi ve gelecekte ne gibi güzelliklere getireceğinden Ģöyle bahseder:

―Suyu arayan adam değil Suyun aradığı adam ol sen de

Sen doğru olursan güneĢ sana gelecektir Sen kuĢluk olursan kuĢ sende ötecektir Sen kuyuda oturacak bir ders taĢı bulursan Bir kabri dıĢından oyan yontan değil Ġçinden insan biçiminde kıĢkırtan olacaksın Her lâmbanın bir kuyusu vardır

Ordan aldığıyla aydınlanır‖275

273

Sezai Karakoç, Çağ ve Ġlham III: Yazgı Seçkisi, s.97.

274

A.e., s.101.

95 Karakoç‘a göre, Ġslâm dünyası istenilen diriliĢi gerçekleĢtirebilmek için toplu hâlde hareket etmek ve bir ―kültür seferberliği‖ yapmak zorundadır. Zengin bir kültüre, güçlü bir medeniyete sahip olmasına rağmen Ġslam dünyası böyle bir ―seferberlik‖ bilincinden çok uzaktadır; ne tarihçileri tarihinden ne mimarları mimarîsinden ne de sanatçıları kendi alanlarına ait klasik eserlerden haberdardır. ġairleri için de durum pek farklı değildir. Onların da çoğu, geçmiĢinde yer alan ve nitelikli Ģiirler yazmıĢ Ģairlerin sahip olduğu divanları okumuĢ değildirler.276

Herhangi bir konuda sorunu tespit etmek o sorunun çözülmesinde önemli bir adım atmak demektir. Karakoç‘a göre, Türk milleti kültürünün almıĢ olduğu hasarın farkına vararak bozulan noktaların düzeltilmesi için gayret sarf etmelidir. Bu millet ruhunda hasara yol açan putları yıkıp hakikatlere sarılan, sanatını, mimarisini, ilmini daha iyi noktalara taĢıyacak; okuyan, araĢtıran, gayretli ve erdemli bir nesil yetiĢtirmeyi amaç edinmelidir. Ancak böyle bir nesil, Ġslam dünyasının ihtiyacı olan ―kültür seferberliği‖ hareketini baĢlatabilir ve sahip olduğu kültürün diriliĢini gerçekleĢtirebilir.277