• Sonuç bulunamadı

NATO’nun Kuruluşunun Türk Basınına Yansımaları

C- NATO’nun Kurulması

4- NATO’nun Kuruluşunun Türk Basınına Yansımaları

NATO’nun kuruluĢu Türk basınında geniĢ yankı bulmuĢtur. Özellikle Türkiye’nin NATO dıĢında bırakılması Ģiddetle eleĢtirilmiĢtir. Gerek NATO’nun kurulması için yapılan görüĢmeler esnasında gerekse antlaĢma imzalandıktan sonra çeĢitli değerlendirmeler yapılmıĢtır.

75 Fahir Armaoğlu, a.g.e., s. 546.

76 Ali Halil, Atatürkçü Dış Politika ve NATO ve Türkiye, Gerçek Yayınevi, Ġstanbul Nisan 1968, s.

105.

77

Nitekim 31 Mart 1949 tarihli Cumhuriyet Gazetesi antlaĢmayı imzalayacak ülkelerin DıĢiĢleri Bakanlarının New York’a vardıklarını belirtmiĢ ve Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Bevin’in pakt hakkında söylediklerini yazmıĢtır. Bevin verdiği demeçte, Kuzey Atlantik Paktı’nın gelecek birçok nesli harpten koruyacak bir pakt olduğunu söylemiĢtir78

.

Gazete 4 Nisandaki sayısında Kuzey Atlantik AntlaĢması’nın gün içinde imzalanacağını duyurmuĢ ve paktı “Umumi kanaat bu tarihi vesikanın yeni bir harbe

mani olacağı merkezindedir” sözleri ile değerlendirmiĢtir79

.

Aynı gazete 5 Nisanda, Kuzey Atlantik Paktı’nı, “Artık demokrasi dünyası

münferit birliklerden müteşekkil değildir” Ģeklinde değerlendirirken80

, 7 Nisandaki sayısında ise Kuzey Atlantik Paktı’nın askeri yönünü ele almıĢ ve bu konuda Ģunları yazmıĢtır:

“Atlantik Paktı Avrupa ve Amerika milletlerine eski dünya kalesinin, yeni dünyanın kuvvetleri ile desteklenmesi ve düşmana her yerde mukabelede bulunulması imkânı sağlayacaktır…”81.

Son Telgraf Gazetesi 4 Nisandaki sayısında NATO’nun kuruluĢunu “Dünyayı

ilgilendiren mühim siyasi olay” Ģeklinde duyurmuĢ ve Sovyetler Birliği’nin paktı

BM’ye Ģikâyet edeceğini belirtmiĢtir82. Gazete 5 Nisandaki sayısında NATO’nun kuruluĢunu “Atlantik Paktı Dün Törenle İmzalandı” manĢeti ile duyurmuĢtur83.

Aynı gazetenin 4 Nisan 1949 tarihli sayısında, NATO’nun kuruluĢunu Ģu Ģekilde değerlendirmiĢtir:

78 Cumhuriyet Gazetesi, “Batılı DıĢ Bakanları Nevyork’a Vardılar”, 31 Mart 1949, s. 1. 79

Cumhuriyet Gazetesi, “Atlantik Paktı Bugün VaĢington’da Ġmzalanıyor”, 4 Nisan 1949, s. 1.

80 Cumhuriyet Gazetesi, “Atlantik Paktı Dün VaĢington’da Ġmzalandı”, 5 Nisan 1949, s. 1. 81 Cumhuriyet Gazetesi, “Atlantik Paktı’na Aid Askeri Program”, 7 Nisan 1949, s. 1. 82 Son Telgraf Gazetesi, “Dünyayı Ġlgilendiren Mühim Olay”, 4 Nisan 1949, s. 1. 83

“Kuzey Atlantik Paktı, Sovyetlerin protestolarına rağmen bugün 12 devlet tarafından Washington’da imzalanmaktadır. Bu tedafüi emniyet paktının Rusları niçin bu kadar kuşkulandırdığını bütün dünya basını sormaktadır. Paktın gizli protokolleri olmadığı ve maddeleri de sarahatle meydanda bulunduğuna göre bunu bütün dünyaya tecavüzi mahiyette olarak göstermek ancak mütecavizin kullanabileceği bayağı bir iddia olabilir…”84

.

NATO gazete haberlerine yansıması dıĢında gazetelerin köĢe yazılarına da konu olmuĢtur. Birçok köĢe yazarı gazetelerinde bu ittifak hakkında değerlendirme yapmıĢlardır. Peyami Safa, Ulus Gazetesi’ndeki 26 Mart 1949 tarihli yazısında Ģu değerlendirmeyi yapmıĢtır:

“…Bizi hesaba katmayan bir müşterek emniyet sistemini bizimde hesaba katmamıza lüzum kalmamıştır. Bu bizim dış politikamızı komşularımızın göstereceği anlayışa göre ayarlayabileceğimiz bir serbestliğe kavuşturur”85

.

Abidin Daver, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki 11 Mart 1949 tarihli yazısında Sovyetler Birliği’nin geniĢlemesi için en uygun yolun Akdeniz olduğunu, Türkiye ve Yunanistan NATO’ya alınmadığı için bu bölgenin savunmasız kaldığını ifade etmiĢtir. Daver ayrıca Ģu değerlendirmede bulunmuĢtur:

“…Müttefik devletler, tedafüi bir ittifak antlaşmasıyla Kuzey ve Batı Avrupa’yı taarruz istikametine kapadıkları fakat Akdeniz yolunu açık bıraktıkları takdirde, Sovyetler Birliği’nin bu açık yolu tercih ve bilhassa Türkiye’yi daha ziyade tazyik ve tehdit etmesi gayet tabidir. Buna karşı alınacak tedbir, ya ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’nin iştirak edecekleri bir Akdeniz Müdafaa Paktı meydana getirmek yahut da bir beyanname ile Türkiye ve Yunanistan’ın istiklallerini garanti etmektir…”86

.

84 Son Telgraf Gazetesi, “Dünya BarıĢının Koruyucusu Olan Pakt”, 4 Nisan 1949, s. 1. 85 Mert ÖzıĢıklı, a.g.e., s. 109.

86

Feridun Cemal Erkin, Türkiye’nin NATO dıĢında bırakılması hakkındaki düĢüncelerini Ģöyle dile getirmiĢtir:

“…Şu halde mukavemet cephesi Şimal Denizi’nden itibaren İtalya’ya kadar inen hat ile Akdeniz’in Batı kısmını muhafazaya değer sayıyor, Akdeniz’in şarkında komünizmin hamlelerine asıl maruz bulunan Yunanistan ve Türkiye kaderlerine terk ediliyorlardı…”87

.

Yusuf Hikmet Bayur, Kudret Gazetesi’ndeki 21 Mart 1949 tarihli yazısında, Türkiye’nin, NATO dıĢında kalmasını değerlendirmiĢ ve hükümete izlemesi gereken politika hakkında Ģu tavsiyede bulunmuĢtur:

“…Hangi adı taşır ise taşısın bizim de bu misakın sınırları içine alınmamızın bir ulusal dava haline getirilmesi zarureti vardır…”88.

Osman MenteĢeoğlu, Ulus Gazetesi’ndeki 26 Mart 1949 tarihli yazısında Ģöyle bir değerlendirmede bulunmuĢtur:

“Sovyetler Birliği, Atlantik Paktı’nın kendisine karşı yapıldığını bilmiyor mu? O halde bugün Akdeniz her türlü taarruz için serbest duruyor. Bunun önlemi ne zaman ve nasıl alınacak? Türkiye’nin emniyeti nasıl sağlanacak?”89

.

Sadi Irmak, 6 Nisan 1949’da Ulus Gazetesi’ndeki yazısında NATO’yu dünya barıĢı için çok önemli bir adım olarak ifade etmiĢtir. Irmak ayrıca Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında yaĢananların barıĢın korunması için yeterli olmadıını belirterek Ģu değerlendirmeyi yapmıĢtır:

“Harpten sonra barışı korumak için girişilen teşebbüslerin hazin macera akıbetleri bilinmektedir. Dünya harp içinde, Yatla Konferansı’nda ve sonra

87 Mert ÖzıĢıklı, a.g.e., s. 110.

88 Yusuf Hikmet Bayur, “Atlantik Misakı ve Diplomasimizin BaĢarısızlığı”, Kudret Gazetesi, s. 1. 89

Potsdam’da varılan taahhütler ve hele Birleşmiş Milletler Antlaşması’nda gelecek dünya barışı fert-millet ve milletler arası olduğuna göre barış, sadece bu genel formüllerin teferruatlı maddeler halinde yazılmasından ibaret olması lazımdır.”

6 Nisan 1949 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde NATO’nun kuruluĢunu değerlendiren bir yazıda Atlantik Paktı’nın kuruluĢu ile Sovyetler Birliği’nin karĢısına demokrasi cephesinin dikildiği belirtilmiĢtir. Yazıda, Sovyetler Birliği’nin istila peĢinde koĢması, diğer cephenin ise savunma amaçlı kurulmuĢ olması iki grup arasındaki en temel fark olarak verilmiĢtir. Ayrıca Atlantik Paktı’na üye devletlerin, ilim, teknik, endüstri, ham madde açısından daha zengin oldukları belirtilmiĢtir. Yazıda ayrıca Sovyetler Birliği’nin Almanya’yı, ABD ve Ġngiltere’den gelen destekle mağlup ettiği de hatırlatılmıĢtır90

.

NATO üzerine bir kitap yazan Tekin Erer kitabında Kuzey Atlantik AntlaĢması’nı Ģu Ģekilde değerlendirmiĢtir:

“Komünist ülkelerle çıkacak anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi. Kuvvet ve tehdide başvurulmasına engel olunması. Üyeler arasında ekonomik işbirliği sağlanması. Saldırıya karşı savunma gücünün karşılıklı yardımlarla güçlendirilmesi. Taraflardan birinin tehdit edilmesi durumunda, istişareye başvurulması. Taraflardan biri veya birkaçına saldırıldığı takdirde, elbirliğiyle yardım ve dayanışma! Birleşmiş Milletler Anayasası’nın 51. maddesinin tanıdığı müşterek müdafaa hakkına dayanmak!91”

Bazı devlet görevlileri de NATO hakkında basına açıklamalar yapmıĢlardır. CumhurbaĢkanı Celal Bayar 30 Martta Cumhuriyet Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, yeni bir dünya savaĢı yaĢanırsa Türkiye’nin savaĢ dıĢı ve tarafsız kalmasının zor olacağını söylemiĢtir. Bayar, Türkiye’nin NATO’ya alınmamasının bir hata olduğnu ve bu hatanın telafi edilmesi gerektiğini belirtmiĢtir92

.

90 Mert ÖzıĢıklı, a.g.e., s. 112.

91 Tekin Erer, NATO’nun Hür Ufukları, Baha Matbaası, Ġstanbul 1969, s. 79. 92

Benzer Ģekilde DıĢiĢleri Bakanı Necmettin Sadak BM toplantısı için gittiği Amerika’da, Türkiye’nin NATO dıĢında kalması hakkında bir değerlendirme yapmıĢtır. Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için NATO’ya girmek istediğini söyleyen Sadak pakt dıĢında kalmanın Türk halkında hayal kırıklığı ve hoĢnutsuzluk yarattığını belirtmiĢtir93

.

NATO hakkında çıkan haberleri ve yazıları incelediğimiz zaman Türk basınının bu ittifakı olumlu karĢıladığı göze çarpar. Yapılan değerlendirmelerin neredeyse tamamı ittifakı destekleyici niteliktedir. Yine bu yazıların neredeyse tamamı Türkiye’nin antlaĢma dıĢında bırakılmasını eleĢtirmektedir. Yazarların birçoğu Türkiye’nin NATO’ya üye olmak için çaba sarfetmesini tavsiye edreken bazı yazarlar Türkiye’nin, kendisini kabul etmeyen bir ittifakı umursamadan kendi güvenliğini kendi baĢına sağlayacak bir dıĢ politika izlemesini tavsiye etmiĢlerdir. Ancak aydınların birçoğu ve devlet görevlileri ilk görüĢü tercih edecekler ve Türkiye bütün enerjisini NATO’ya üye olmak için sarfedecektir.