• Sonuç bulunamadı

2.1. PSİKOLOJİK ŞİDDETİN (MOBBINGİN)TARAFLARI

2.1.1. Psikolojik Şiddet (Mobbing) Uygulayanlar

2.1.1.1. Psikolojik Şiddet (Mobbing) Uygulayanların Kişilik Tipleri ve

2.1.1.1.1. Narsist Mobbingci

Narsisim terimi, etimolojik olarak Yunanca’da “Duyarsızlık” anlamına gelen “Narke” sözcüğünden türetilmiştir (Geçtan, 2003:254). Narsist kişilik bozukluğu ise, klinik olarak sosyal özürlü olan ve korktuğu kişileri kontrol altında tutmak için, elindeki gücü kullanmaya kendini yetkili gören, gerçekten ziyade gösterişli bir hayal ortamında yaşayan, kendini sürekli olarak diğerlerinden üstün gören ve bunun kabul edilmesini arzulayan kimselerde görülen zihinsel bir bozukluktur (Davenport, Swartz ve Elliott, 2003:42).

Narsist kişilik, bir karakter bozukluğu olarak “Güçlü bir benlik sevgisinin tam zıttı” olarak da tanımlanabilmektedir. Son yüzyıllarda, kendilerini tanımlayabilecek bir sınıf kültürüne sahip olmayan, bilgi ve yeteneklerini salt kendileri için kullanamayan ama sokaktaki insandan farklı olan beyaz yakalı çalışanların artmasıyla birlikte, narsist kişilik özelliğine sahip kişilerin sayısı da giderek artmıştır. Narsist kişilik özelliklerine sahip bireyler için örgütler, kendi kişilik ve değerlerini tanımlamaya yarayan bir yapı olarak değerlendirilir. Bu nedenle işyerindeki konumları, kişisel gücün simgesi olarak görülmektedir. Bu bireylerin kişilik ve güçlerinin örgüte bağımlı olmasından dolayı da disiplin ve tahakküm kurallarına

karşı koyma yetenekleri kaybolmuştur. Buna göre psikolojik şiddet uygulayan narsist kişilerin, başkalarına karşı gücünü arttırmak veya otorite kurmak için bu tür davranışlar sergilediklerini söylemek mümkündür (Sennet, 2000:418-424).

John Wise’ın ifade ettiği gibi kendini sevme ve kendini koruma insanoğlunda hakim olan karakteristiklerdendir, ancak psikolojik şiddet uygulayanların kendine karşı olan hayranlığı abartılı (narsist) bir hayranlıktır (Tutar, 2004:45, Çobanoğlu, 2005:34). Ancak bu duyguların hangi aşamada abartılarak kişilik bozukluğuna dönüştüğünü belirleyen ölçütleri tanımlamak pek mümkün değildir. Narsist mobbingcilerde, aşırı derecede kendini beğenmişlik, karşısındaki kişileri ise küçümseme durumu söz konusudur. Bunlardan hareketle, narsist kişiliğin aşağıdaki gibi üç temel patalojik sonucunun olduğu söylenebilir (Geçtan, 2003:254).

a. Çalışmanın kendisi bir doyum aracı olarak yaşanmadığı için üretkenliğin azalması,

b. Kendi yönünden hiçbir çaba göstermeksizin dünyadan çok şey beklemek, c. Sürekli acılar ve düşmanca tutumlar sonucu insan ilişkilerinin giderek

bozulması.

Narsist mobbingcilerin kişilik özelliklerinde ön plana çıkan en belirgin unsurlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Tarhan, 2003:156);

* Kendini Özel ve Önemli Görmek: Narsist mobbingciler, kendilerini diğer insanlara göre daha özel ve önemli görürler. Kendilerini “Özel” bulmaları nedeniyle, ancak özel kişiler tarafından anlaşılabileceklerini düşünürler (Futterman, 2004:19). Hatta kendilerini büyük bir güç, engin bir deha, kusursuz bir güzellik ve mükemmel bir varlık olarak görürler (Tutar, 2004:45). Her şeyi herkesten daha çok hak ettiklerine inandıklarından dolayı (Lelord ve Andre, 2007:122) narsist mobbingcilerde, hak duygusu hep kendilerine yöneliktir. Hak kazandığı, kayırılması gerektiği, sırada beklememesi gerektiği, hep kendine ayrıcalık yapılması gerektiği beklentisi içindedirler (Tarhan, 2003:156). Fakat bu ayrıcalığa karşılık vermeye zorunluluk hissetmezler, bekledikleri ayrıcalık kendilerine sunulmadığı zaman kızar ve öfkelenirler (Lelord ve Andre, 2007:122).

Narsist kişiler insanlar üzerinde yarattıkları etkilerin hiç farkında olmazlar. Nadiren insanlarla göz temasında bulunurlar ve insanlara tepeden bakarlar. Konuşmalarının genel içeriği genelde kendileri ile ilgilidir ve ilgi merkezi olma istekleri çok bellidir (Geçtan, 2003:254). Övülmekten çok hoşlandıkları için, kendilerine iltifat edilmesi için ortam hazırlarlar (Tarhan, 2003:156).

* Empati Kuramamak: Narsist mobbingciler, başkalarının ne hissettiğini, nelere ihtiyaç duyduğunu anlayamaz ve hissedemezler (Futterman, 2004:19). Başka bir ifadeyle narsist mobbingciler, “Önce ben” duygusuyla hareket ederler, çevresindeki çalışanlarını birer eşya veya nesne olarak algılarlar ve empati duygusu hissetmezler (Wyatt ve Hare, 1997:104). Örneğin, arkadaşları hastalanarak verdiği randevuya gelemese buna kızar ve şaşırırlar. Onun bu mazeretini anlayamazlar (Tarhan, 2003:156). Çünkü bu bireylerde kendilerini başkalarının yerine koyma (empati) duygusu gelişmemiştir (Lelord ve Andre, 2007:122).

Narsist kişiler, başkalarının duygularından kesinlikle etkilenmezler (Lelord ve Andre, 2007:122). Duygusal derinliğe sahip olmadıkları ve başkalarının karmaşık duygularını anlayamadıkları gibi, kendi duygularında da farklılaşma yoktur. Duygularında değişimler olsa da anlık olarak bu duygular dağılır. Özellikle içten üzüntü ve yas dolu özlem duyguları hissetmezler; depresif tepkiler yaşamamaları, kişiliklerinin temel özellikleridir. Başkaları tarafından terk edildiklerinde veya düş kırıklığına uğradıklarında, yüzeyde depresyona benzer bir tepki gösterirler, ancak daha yakından incelendiğinde bu durumun, değer verdikleri bir kişiyi kaybetmekten kaynaklanan üzüntüden çok, intizam arzuları ile yüklü öfke ve gücenme duygusu olduğu ortaya çıkar (Kernberg, 2006:200).

* Kin/Öfke ve Kıskançlık Duyguları: Narsist mobbingcilerin en belirgin kişilik özelliği; kin, öfke ve kıskançlık duygularının fazla olmasıdır. Acıma ve affetme gibi duyguları kendi çıkarlarına göre hisseder ve bunları kullanırlar (Tarhan, 2003:156). Bu kişiler kendilerinin sahip olmadıkları şeylere sahip görünen ya da hayatlarından memnun görünen kişilere yoğun kıskançlık duyarlar (Kernberg, 2006:200). Bunun yanında diğer çalışanların da sürekli olarak kendisini kıskandığını

düşünür (Futterman, 2004:19). Bu kişilerin geçmişinde çok sık rastlanan bir özellik, üstü örtülü, ancak şiddetli saldırganlığı olan müzmin/kronik soğuk ebeveyn figürleridir. Bu tür ortamlarda aşırı kıskançlık ve nefret duyuları ortaya çıkmaktadır (Kernberg, 2006:206). Narsist kişilik bozukluğu görülen kişiler, duymaya aciz oldukları acılarını ve kabul etmeyi reddeddikleri iç çatışmalarını bir başkasına yükleyerek dengelerini bulmaya çalışan, bu nedenlerden dolayı da kolayca psikolojik şiddet uygulayabilen kimselerdir (Hiriyogen,1998;152’den akt. Tınaz, 2006:59).

* Özgüven/Özsaygı Duygusu ve Başkalarından Övgü Beklentisi: Aşırı narsist kişiliğe sahip olanlar zayıflıklarını, başarısızlıklarını ve kişiliklerinin olumsuz yönlerini inkar ederler ve kendilerini yüksek düzeyde özsaygıya sahip bireyler olarak ifade ederler (Raskin, Novacek ve Hogan, 1991:35). Bunun yanı sıra yetersiz bir özsaygının da, saldırganlık ve depresif durumlar gibi bir çok psikolojik bozukluğun temelinde yer aldığını belirtilmektedirler (Cheek ve Melchior, 1990:52; Pardeon vd., 1993:760).

Ertekin ve Yurtsever (2001); narsistik kişiliğe sahip olan bireylerin temel özelliğini, sınırsız başarı, zenginlik ve güç elde etme tutkusu olarak sıralamaktadır. Bu kişiler aşırı şekilde hissettikleri özgüven duygusunu koruyabilmek için sürekli taktir edilmeyi ve kendilerine hayranlık duyulmasını istemektedirler. Bekledikleri hayranlığı ve takdiri kendilerine göstermeyenlere karşı acımasız olabilmektedirler. (Ertekin ve Yurtsever,2001;39-40; Tutar, 2004:44).

* Eleştirilere Aşırı Duyarlılık: Narsist mobbingciler eleştirilere karşı aşırı derecede duyarlılık gösterirler. Kendilerine yapılan eleştiriye, iyi amaçlı eleştiri bile olsa aşağılanmış olma, öfke ve utanç duyguları ile tepki verebilmektedirler (Tarhan, 2003:156).

* Menfaatçilik: Narsist mobbingciler, kişilerarası sömürücü davranış geliştirerek (Futterman, 2004:19), kişilerarası ilişkileri kendi çıkarları için kullanma eğilimi gösterirler (Tarhan, 2003:156). Başka bir ifadeyle, amaçlarına ulaşmak için başkalarını kullanırlar ve sömürürler (Lelord ve Andre, 2007:122) ve amaçlarına

ulaşmak için, her türlü hile ve aldatmayı normal kabul ederler. Büyük ideallerine kavuştuklarında gerçek kişilikleri daha çok ortaya çıkar. Her masada farklı konuşmak, durumlara göre ilkelerini değiştirmek yaşam felsefeleridir (Tarhan, 2003:156).

* Aşırı Derecede Tutkular: Narsist mobbingcilerin hayal dünyalarında; güç, deha, başarı, şöhret, para, güzellik ve aşk ön planda yer almaktadır (Çobanoğlu, 2005:34; Futterman, 2004:19; Tarhan, 2003:156). Bu nedenle, aşk ve meslek yaşamlarında elde edilebilecek büyük başarıların tutkularıyla hareket ederler. Bunların yanında, çoğunlukla fiziksel görünümlerine ve giysilerine pek düşkündürler (Lelord ve Andre, 2007:122),

Ayrıca narsist mobbingciler, oldukça tatminsizdirler. Küçük bir düzensizliği ve hatayı büyük bir tehdit olarak algılarlar. Kendilerinden ve başkalarından beklenti standartları oldukça yüksektir. Sürekli öfkeli, gergin ve doyumsuzdurlar. Güçlü ve dikkat çekici karakter yapısı ve parlak bir kariyeri olan kimselerin, narsist kişilerin yanında kolayca barınamayacakları ifade edilmektedir (Tarhan, 2003:156).

* Başkalarına Bağlı Olma Aczi: Narsist mobbingcilerin başka bir kişiye bağlı olma aczi çok önemli bir özelliktir. Bu kişiler genellikle başarılı olan bir bireye ihtiyaç duyarlar ve kendilerini başarılı kişinin bir parçası gibi görürler. Hayranlık duyulan kişi tarafından reddedilmeleri durumunda, korku ve endişe duymaktadırlar. Reddedilmenin etkisiyle, hayranlık duydukları kişiye karşı kin duyarak ona zarar vermeye başlayabilirler. Buradan hareketle hayranlık duyulan kişi ile aralarında gerçek bir ilişkinin olmadığını söylemek mümkündür. Bu aşamadan sonra narsist mobbingci, hayranlık duyduğu fakat reddedildiği kişiyi narsist bir biçimde kullanmaya çalışır. Narsist kişiler, yönetici pozisyonunda olurlarsa etrafında kendisine hayran olan kişilerin yer almasına gayret gösterip, onları kullanmaya çalışabilirler. Çevresinde yer alan kişilerin hayranlıkları arttıkça, onları acımasızca sömürürler veya kötü muamele yapabilirler. Fakat zaman içinde hayran listesinden ayrılan kişi anında hedef konumuna da gelebilir (Kernberg, 2006:207).

Bazı durumlarda narsist mobbingci, yanında çalışanlara karşı resmi, hatta gergin ve kaba davranır. Onlarla arasına mesafe koyar, her vesileyle kendisinin ulaşılmaz olduğunu sergilemeye çalışır. Bu mesafeyi kabullenmeyenleri terörize eder, konuşanları susturur. Böyle bir iş atmosferinde çalışanlar hata yaparak, sürekli stres içinde yaşayarak işlerinden nefret edebilmektedirler (Baykal, 2005:10).

Narsist mobbingcilerin kişilik özellikleri dikkate alınırsa, aşırı narsist bir patronun, işyerinde yanlış yönlendirmelere, düşmanlıklara neden olabileceğini ve işletmesine ciddi zararlar verebileceğini söylemek mümkündür. Öte yandan, yapılan araştırmalarda narsist kişiliklerin “Orta yaş bunalımı” sırasında, ortalamaya göre daha önemli bir depresyon geçirme tehlikesi içinde olduklarını; çoğunlukla, duygusal (Jarreta vd, 2004:517) veya mesleki bir başarısızlığın ardından psikiyatra başvurdukları belirtilmektedir (Lelord ve Andre, 2007:129-130).

Sonuç olarak erişkinliğin erken dönemlerinde başlayan, üstünlük hisleri, beğenilme ihtiyacı ve kendisini başkasının yerine koyamayıp, insanlara uygun yaklaşımlarda bulunamama ile seyreden narsistik kişilik bozukluğunun, psikolojik şiddet uygulayan kişi tarafından tüm örgütsel iklimi bozan bir kişilik sorunu olduğunu belirtmek mümkündür (http://www.canaktan.org/yonetim/psikolojik- siddet/kisilik. htm,2006).