• Sonuç bulunamadı

Mağdurun Psikolojisinden Kaynaklanan Nedenler

1.3. PSİKOLOJİK ŞİDDET (MOBBING) TÜRLERİ VE ORTAYA ÇIKIŞ

1.3.2. Psikolojik Şiddetin (Mobbingin) Ortaya Çıkış Nedenleri

1.3.2.1. Mağdurun Psikolojisinden Kaynaklanan Nedenler

Mobbing, cinsiyet ve hiyerarşi farkı gözetmeksizin, tüm kültürlerde ve tüm iş ortamlarında gerçekleşebilecek bir olgudur. Bu nedenle, mobbing mağduru olma riski herkes için geçerlidir (Devenport, Scwartz ve Elliott, 1993:52; Tınaz, 2006:93). Adams (1992) ve Brodsky (1976) gibi bazı araştırmacılar örgütlerde yaşanan mobbingin örgütsel değil, kişisel özelliklerden kaynaklandığını ve işyerinde mobbingin kişilerarası ilişkilerden dolayı ortaya çıktığını ileri sürmektedirler (Vartia, 1996:204). Öncelikle belirtilmesi gereken konu, mobbinge maruz kalan kişiler psikolojik rahatsızlığı olan, çalışmayı sevmeyen ve işten kaçan veya zayıf insanlar değildirler. Tam tersine mobbinge maruz kalmalarının nedenleri arasında belki de en başta, bu kişilerin başarılı, yaratıcı, zeki, aktif, kariyer hedefleri olan, işini seven, şeflerinin her istediklerini yaparak kendini kullanmaya izin vermeyen bir yapıya sahip olmaları gelebilir. Kısaca kurbanların yapılan baskılara ve otoriteye direnme gücü hedef seçilmelerine neden olabilir. Daha sonraki aşamalarda, kurbanın saldırgan tarafından değersiz kılınması, etrafındaki kişilerin de bunu önce kabullenip sonra da desteklemeleriyle mobbingin uygulamalarının olanaklı hale gelebildiği söylenebilir (Hirigoyen, 1998:64; Westhues, 2002:5).

Araştırmacılar, bireyin sahip olduğu kişilik ve karakter yapısı ile mobbinge maruz kalma riski arasındaki ilişkileri ortaya koymaya çalışmışlardır. Bu bağlamda geçmiş yaşam ve şu anki yaşam koşullarının, mobbing nedeni olup olamayacağını sürekli tartışmışlardr. Mağdurun kişilik özelliğinin mobbingi tetiklediği bazı çevrelerce öne sürülse de yapılan ampirik araştırmalarda kişilik özelliğinin mobbinge neden olduğunu kanıtlayan bir bulgu ortaya konulmamıştır (Leymann ve Gustafsson, 1996:256). Klinik psikologları ise, mobbing mağdurlarının sahip oldukları kişisel özelliklerinden dolayı mobbinge maruz kaldıklarını savunmaktadırlar. Bu görüşlerini, “Mağdurlar sahip olduğu kişilik özelliklerinden dolayı mobbbing süreci içinde kendini savunamamaktadırlar” düşüncesine dayandırmaktadırlar. Söz konusu kişiler mobbing uygulamalarına karşı mücadele etmek yerin, her şeyi oluruna bırakmaktadırlar. Bu durumdaki kişiler genelde psikolojik

durumları iyice kötüleştiğinde veya örgütten ayrıldıktan sonra psikolojik yardım almaktadırlar. Fakat bu aşamaya gelen mağdurun psikolojisi zaten en ağır seviyeye ulaşmış olduğundan tedavi edecek uzman psikoloğun mobbing nedeninin, mağdurun kişisel özelliklerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlaması oldukça zor olacağını da göz önünde bulundurulması gereken bir konudur (Zapf, 1999:81).

Zapf ve Wolfgang (1999) araştırma sonuçlarında kişilerin psikolojik şiddete maruz kalma durumunda sahip oldukları kişiliğin, belirleyici olduğunu ileri sürmekle birlikte kişiyi mobbinge hedef yapan kişilik özellikleri hakkında tam bir görüş birliğine varamamışlardır (Zapf ve Wolfgang, 1999:70-80). Bu nedenle literatürde mobbing ve mobbinge hedef olan kişilerin özellikleri hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır (Devenport, Scwartz ve Elliott, 1993: 50-51; Zapf vd., 2001:370). Leymann, bu düşünceyi destekleyerek insanların mobbinge uğramadan önce ne durumda olduklarına ilişkin bir araştırmanın olmadığı için bu konuda bir fikir yürütmenin mümkün olmadığını belirtmektedir (Leymann, 1996:177-178).

Devenport, Scwartz ve Elliott, (1993), bu konuda Wyatt ve Hare’nin “Çocukluk izleri teorisi”ne dayanarak, çocuklukta insan hayatını sürdürme becerileri ve bağışıklık mekanizmalarını geliştirme şekillerinin, gelişme yıllarında utangaç ve suistimallere direnme yolunun, kişinin işyerinde de bu gibi durumlarla karşı koyma biçimini etkilediğini ya da mobbinge maruz kalmalarına neden olabileceğini belirtmektedirler. Ayrıca Andrea Adams’ın “Bullying at Work” (İşyerinde Zorbalık) kitabının “Zorbalık Yapılanın Psikolojisi” bölümünü yazan Neil Crawford’un da aynı şekilde düşündüğünü belirtmektedirler. (Devenport, Scwartz ve Elliott, 1993:52).

Çobanoğlu (2005) Türkiye’de bankacılık, borsa ve eğitim gibi sektörlerde çalışan kişiler üzerinde yaptığı çalışmalarda, mobbinge maruz kalanların çoğu kişinin gerek fiziksel gerekse entelektüel olarak seçkin insanlar olduğunu, bunların yanında çok iyi bir kariyerleri, üstün kavrayış ve sezgi yeteneklerinin olmasının yanında, dünyayı ve olayları farklı noktalardan ele alıp değerlendiren kişiler olduklarını belirtmektedir. Çobanoğlu mobbinge maruz kalan kişilerin %80’inden fazlasının duygusal zeka açısından oldukça gelişmiş insanlar olduğunu da belirtmektedir. Ayrıca duygusal tacize uğrayanların büyük bir bölümünün (%70) duygu ve his dünyası zengin kadınlardan oluştuğunu da ayrıca ortaya koymaktadır (Çobanoğlu, 2005:52).

Örgütlerde mobbinge maruz kalan mağdurların kişilik özelliklerini belirlemeye yönelik sistematik bir araştırma yapılmamış (Vartia, 1996:204) olmasına rağmen Rayner (1997) örgütlerde mobbingin nedenini genelde kişisel kıskançlık olarak belirtmiştir. Bu tür durumlarda mobbing mağduru, genelde saldırganın sahip olmadığı niteliklere sahiptir ve saldırgan, mağdurda kendisinin sahip olamadığı nitelikleri gördükçe kıskançlık duymaktadır. Örneğin mağdurun işyerinde popüler olması saldırgan için çekilmez bir durumdur. Saldırgan, işyerindeki pozisyonunu tehdit edici derecede nitelikli olan kişileri de kurban seçebilir. Diğer yandan, işyerinde bulunduğu yeri dolduramadığı düşünülen, çok utangaç, çok abartıcı veya çok meraklı kişiler de mobbinge maruz kalabilmektedirler (Rayner, 1997:178). Baykal (2005)’a göre, işyerlerinde yaratıcı kişilerin yeni fikirler geliştirebildikleri için mobbinge hedef olma olasılıkları oldukça yüksektir (Baykal, 2005:12). Crawford (1997)’a göre ise, bazı kişiler bulundukları iş ortamında saldırgan davranışları kışkırtır ve sonunda bundan kendisi zarar görür. Ancak yine de işyerinde mobbing yaşanmasında, saldırgandan ziyade mağdurun sahip olduğu özelliklerden dolayı mobbinge maruz kaldığını öne sürmek pek iyi niyetli bir bakış açısı değildir (Crawford, 1997:222).

Aquino ve Lamertz (2004:1026)’e göre; mobbing mağduru için iki temel rol söz konusudur. Bunlar;

* Kışkırtıcı Kurban Rolü: Saldırgan davranan bazı kişiler, diğerlerinin zararlı davranışlarına hedef olabilmektedir.

* Uysal Kurban Rolü: İçe dönük, kendine güveni ve saygısı düşük olan bireylerin gerçekleştirdiği rollerdir.

Öncelikle bir kişinin işyerinde mobbing mağduru kabul edilebilmesi için, bu kişinin işyerinde maruz kaldığı davranışlar karşısında kendini koruyamayacak durumda olması gerekir (Einarsen, 2000:381). İlgili araştırmalarda, mobbing mağdurlarının genelde uysal kurban rollerini sergiledikleri belirtilmiştir. Örgütlerde, mağdurun bu kişilik özellikleri, bir şekilde diğerlerinin saldırganlığını harekete geçirmektedir. Aynı şekilde, mağdurun diğerlerine karşı ilgisiz ve sosyal yönden korunmasız bir durumda olması da onun mobbinge uğramasında etkili olabilecektir (Einarsen 1999:21; Einarsen, 2000:388; Vartia, 1996:204). Coyne ve arkadaşları (2000:342) ise, mobbinge maruz kalan kişileri rekabetten kaçınan, sözünü esirgemeden

söyleyen, endişe, nevroz, şüphe ve hassasiyet özelliklerine sahip olan kişiler olarak belirlemişlerdir. Diğer yandan mobbing mağdurlarından kendilerini tanımlamaları istendiğinde, kendilerini utangaç, çatışma yönetimi becerisinden yoksun, kendine güveni düşük olarak ifade etmişlerdir (Einarsen, 1999:20). Bu nedenle bazı mağdurlar, mobbinge uğramalarında kendilerini suçlamaktadırlar (Vartia, 1996:213).

Mobbing davranışı ister toplumsal ister kültürel kaynaklı olsun toplum ve/veya birey daha sonra meydana gelebilecek mobbing davranışlarını kabul etme veya karşı çıkmama yönünde bir eğilime girebilmektedirler. Bu eğilimin nedenine davranış bilimlerinde “Öğrenilmiş çaresizlik” adı verilmektedir ve bireyin davranışsal ve zihinsel faaliyetlerinde etkili olmaktadır. Davranışsal etkiler; pasifize olma, boş vermişlik, işten uzaklaşma biçiminde olurken, zihinsel etkiler; hüsran duyguları, problem çözme konusunda sıkıntılar, olumsuz durumlar karşısında depresyon yaşama gibi çeşitli şekillerde olabilmektedir (McKean, 1993:179).

Amerika’da 2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre, sosyo-ekonomik düzey bakımından toplumun alt kesimini oluşturan kişiler, taşradan gelenler ve özellikle de Latin Amerika ya da zenci gençliğin daha çok mobbing tehtidi altında olduklarını ortaya koymuştur (Juvonen, Graham ve Schuster, 2003:1233). Bu görüşten hareketle, farklılığın ayrımcılığa dönüşerek, bir mobbing nedeni oluşturduğu söylenebilir.

Olafsson ve Johannsdottır (2004) ise, mobbinge karşı pasifize olma durumunun yaşla doğru orantılı olduğunu ortaya koymaktadırlar. Bu durum yaşlıların sisteme karşı güvenlerini kaybetmeleri ile açıklanmakla beraber, mobbing sonucunda işlerini kaybetme ve daha sonra yeni bir iş bulabilme korkusu ile hareket ettikleri sonucuna da ulaşılmıştır (Olafsson ve Johannsdottır, 2004:330).

Finlandiya’da yapılan bir araştırma da, işyerinde yaşlı çalışanların gençlerden daha fazla mobbing mağduru oldukları sonucu desteklenmektedir. Araştırmacılar bunun nedenini, yaşı ilerlemiş bir çalışanın gençlere göre yeni bir iş bulma kaygısını daha fazla yaşaması olarak belirtmişlerdir. Gençlerin işyerinde mobbing davranışları ile karşılaştıklarında, bununla baş etme stratejileri uyguladıkları veya yeni bir iş bulmak için

o işyerini terk ettikleri, böylece daha az zarar gördükleri de ayrıca belirtilmiştir (Einarsen ve Skogstad, 1996:196). Bu sonuçlar yukarıda yer alan araştırmada belirtilen mobbingin yaş ile de ilgili olabileceği sonucunu desteklemektedir.

Eğitim sektöründe yapılan bir araştırmaya göre, okullarda öğretmenlerin öğrenciler tarafından mobbinge maruz bırakılmasında öğretmenlerin kişisel özelliklerinin ve öğretmenin bir şekilde farklı veya okulun bulunduğu toplumun dışından olmasından kaynaklanabileceği ifade edilmiştir. Burada kurban seçilen öğretmen okuldaki çoğunluktan farklı bir kültürden veya etnik yapıdan gelebilir, çok genç veya açıkça görülebilen bir engeli olabilir veya kadınların çalışmasının olumsuz karşılandığı bir bölgede kadın öğretmen olabilir. Öğrenciler genelde yaptıklarına karşılık veremeyecek kadar güçsüz gördükleri öğretmenlere karşı gruplanarak onları mobbinge uğratmaya çalışırlar. Öğrencilerin mobbing taktikleri cinsel taciz, ırk ayrımcılığı veya daha genel olarak öğretmeni horlama şeklinde kendini gösterebilir. Kurban seçilen öğretmenin eşyalarına zarar verme de mobbing davranışları içinde yer alabilir. Böyle durumlarda en büyük zorluk da, mağdur öğretmenin bu davranışları, ciddi bir zarar görene kadar okul yöneticisine bildirmede isteksiz olmasıdır. Bunun nedeni ise, bu durumu yaşayan birinin genellikle yönetime karşı öğrenciler ile başa çıkamayacak kadar yetersiz görülmek istememesidir (O’conner, 2004:4-5).

Çeşitli araştırmalar sonucunda elde edilen mobbinge maruz kalanların genel karakteristiğini yansıtabilecek bireysel özellikler aşağıdaki gibi sıralanabilir (Çobanoğlu, 2005:24; Einarsen, 1999:20; Zapf, 1999:76, Down vd, 2003:490, Baykal, 2005:12, Devenport, Schwartz ve Elliott, 2003:49);

* Fiziksel özellikleri, * Aksanları,

* Cinsiyetleri,

* Performansının ortalamadan yüksek veya düşük olması, * Gruptakilerden farklı olması,

* Özel hayatının diğerlerinden farklı olması, * Mağdurun fiziksel engeli,

* Milliyeti,

* Kariyer veya mevkisi,

* Üstün bir duygusal zekaya sahip olması, * Diğerlerine göre daha genç veya yaşlı olması,

Bunların yanında Gary Namie ve Ruth Namie’nin 2005 yılında mobbingle mücadele için kurulan internet sitelerinden biri olan www.bullyinginstitute.org üzerinden yürüttükleri araştırma sonuçlarına göre, mobbinge hedef olanların temel özelliklerini şu şekilde sıralamaktadırlar (Hermes, http://www.bullybusters.org/press/repam011106.html, 2007);

* Boyun eğmeyi reddetme : %58

* Teknik açıdan donanımlı olma : %56

* İşyerinde gıpta edilen, sevilen kişi olma : %49 * Yasal ya da etik olmayan sonuçları üstlerine bildirme : %46 *Saldırıya açık, savunmasız olma : %38

Burada görüldüğü gibi, bir kişinin çalıştığı örgütte mobbing mağduru olması, onun sadece olumsuz kişilik özelliklerinden değil, aynı zamanda bir örgüt için gerekli olabilecek olumlu özelliklerinden de kaynaklanabilmektedir. Bu durumda mağdurun kişilik özelliklerinin bir örgütte mobbinge tek başına neden olabileceğini söylemek zordur. Genel olarak kişilik özelliklerinin diğer çalışanları tetiklemesi, örgütün özelliklerine ve örgüt iklimine bağlıdır diyebiliriz (Çobanoğlu, 2005:22-23).

1.3.2.2. Saldırgan/Saldırganların Psikolojisinden Kaynaklanan