• Sonuç bulunamadı

Kasr-ı Şirin Antlaşması'ndan 1718'e kadar Osmanlı Devleti, İran Devleti ile savaşmamıştır. Bunun nedeni ise Osmanlı Devleti'nin Avusturya ile olan savaşları, İran'ın da iç karışıklıklarıyla uğraşması idi. Osmanlı Devleti Pasarofça Antlaşması ile kaybettiği toprakların telafisini doğudan karşılamak istemiştir. İran'da taht kavgaları yaşanırken bundan daha iyi bir zamanlama olamazdı. Ayrıca Kafkaslar üzerinden İran yoluyla Hint Okyanusuna inme düşüncesine sahip olan Rusya da İran'da meydana gelen olaylardan ve karışıklıklardan haberdardı. Rusya emellerine erişmek için Tiflis, Dağıstan ve Şirvan'a saldırmıştır. Osmanlı Devleti ile Rusya'nın Kafkas'lardan aynı zamanda ilerlemesi iki devleti karşı karşıya getirmiştir.27 İran'ın kuzey batısının büyük bir kısmı Rusya hakimiyetine girmişti. İran'ın doğu tarafını ise

26 M. Münir Aktepe, 1720-1724 Osmanlı-İran Münasebetleri ve Silahşör Kemâni Mustafa Ağa'nın Revan Fetihnamesi, İstanbul Üniversitesi Fakülte Yayınları No:

1585, İstanbul 1970, s.9-11. Uluerler, s.21.

27 Cemal Gökçe, Kafkasya ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Kafkasya siyaseti,(

Basılmış Doktora Tezi) Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı Yayını No:1., İstanbul 1979, s. 30-31

23

Afgan Mir Üveys'in oğlu Mahmut Han ele geçirmiştir. II. Tahmasb'ın elinde ise Osmanlı Devleti'nin doğu sınırında olan İran şehirleri kalmıştı. Osmanlı Devleti 1723'te Kirmanşah, Erdelan, Hoy, Tasuç, Çars ve Selmas şehirlerini alarak Tebriz önüne kadar gelmişti. İran topraklarındaki bu ilerleyiş Osmanlı Devleti'ni Rusya ile karşı karşya getirmiştir. Rusya, Osmanlı Devleti'ne iki devletin aldıkları toprakların kendilerinde kalmasını teklif etmiştir. Fakat Osmanlı Devleti bu teklifi

kabul etmeyerek uzun süre Müslüman Türklerin hakimiyeti altında

kalmış olan Derbend, Bakü ve Dağıstan bölgelerinin Osmanlı Devleti'ne bırakılmasını istemiştir. Rusya bu isteğe yanaşmayınca müzakereler uzamış nihayetinde Rusya Hazar kıyılarına yerleşmede Osmanlı'ya karşı hiçbir art niyetinin olmadığının teminatını vermiş bunun üzerine Osmanlı Devleti bunu kabul etmiştir.28 II. Tahmasb, katılmadığı Rusya ile Osmanlı Devleti arasındaki müzakereler sonucunda belirlenen antlaşmaya karşı çıkmış ve bu anlaşmayı tanımadığını ilan etmiştir. Osmanlı Devleti, İran Devleti'nin bu tutumuna karşılık Tebriz, Hemedan, Nihavent ve Revan'ı 1724'te ele geçirmiştir.29İran'ın doğusunu ele geçiren Afganlı Eşref Han, Osmanlı Devleti ile 1727'de anlaşarak 12 Ağustos 1728 tarihinde İran'ın batısının Osmanlı Devleti'ne ait olduğunu kabul etmiştir. Horasan'a çekilmiş olan II. Tahmasb ise Doğu İran'da Nadir Şah'ın desteğini alarak onun komutasındaki kuvvetlerle İsfahan'ı Afganlıların elinden almıştır. Bu nedenle Osmanlı Devleti ile Eşref Han arasındaki antlaşma

28 Aktepe, s.12-23. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt. IV. Bölüm I. s. 174. Sarıkçıoğlu, s. 16.

24 II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİNDE KÜRT AŞİRETLERİ MESELESİ

geçerliliğini kaybetmiştir. Nadir Şah 1730'da Osmanlı Devleti'ne savaş açarak kuzeybatı eyaletlerini kısa sürede geri almış olmasına rağmen 1731'de Tebriz ve Hemedan'ı Osmanlı Devleti'ne geri vermek zorunda kalmıştır.30

1732 İstanbul İncili Köşk Antlaşması ile Osmanlı Devleti Şirvan'ı kendine sınır edinmiştir. Nadir Şah, II. Tahmasb'ın Osmanlı Devleti ile imzaladığı antlaşmayı beğenmemiştir. Nadir Şah, II. Tahmasb'a karşı bir darbe yaparak onu tahtan indirmiş ve henüz birkaç aylık olan II. Tahmasb'ın oğlu III. Abbas'ı tahta geçirmiştir. Kendisini de Vekilü'd-devle ve Naibü's Saltana ilan ederek yönetimi ele geçirmiştir. Yapılan taht değişikliğinden dolayı İran'da taht kavgaları başlamıştır.31 Nadir Şah'ın Afganlıları ülkeden çıkarması, İran'ın doğu ve güney doğusunda hakimiyeti sağlaması, yaptığı seferler sonucunda Rusların elinden Gence, Revan ve Şirazı alması, Sünnî olmasına rağmen Şii ulema ile iyi geçinmesi onun gücünü ve prestijini artırmıştır. Kazandığı başarılar sayesinde toplanan İran kurultayında “ Şah” ünvanıyla 1736'da devletin başına geçmiştir. Nadir Şah İran Devleti'nin başına geçme şartı olarak Caferi mezhebinin benimsenmesini istemesine rağmen Şii ulemadan oluşan kurultay Nadir Şah'ın devletin başına geçmesini istemiştir. Sonuç olarak İran yönetiminin başına Türk -Afşar boyundan biri geçmiştir.32

30 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt IV. Bölüm I. s.221.

31 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt IV. Bölüm I. s.223.

32 Sarıkçıoğlu, s. 17. Uluerler, s. 24. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt IV. Bölüm I. s. 234.

25

Osmanlı Devleti ile Nadir Şah arasındaki savaşlar Osmanlı'nın yenildiği Revan savaşıyla son bulmuş ve bu savaş on dört yıl sürmüştür. Osmanlı Devleti İran sınırına yakın yerlerdeki topraklarını Nadir Şah'a karşı koruyabilmiştir. Nihayetinde 1746 yılında iki devlet arasında 1639'daki sınır çizgisini koruyan II. Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalanmıştır.33

Nadir Şah Caferiliği beşinci Sünnî mezhep olarak kabul ettirmeye çalışmış ancak Nadir Şah'ın bu isteğini Osmanlı Devleti ve uleması kabul etmemiştir. İran'daki Şii kesimlerde de Nadir Şah'a karşı bir tepki meydana gelmiş ve Şii muhalefeti gittikçe kuvvetlenmeye başlamıştır. Caferilik mezhebinin kabul edilmesi adına yapılanlar zamanla İran yönetimine karşı pek çok isyanın çıkmasına zemin hazırlamıştır. Nadir Şah çıkan bu isyanları bastırmaya çalışırken 1747 senesinde kendi karargahında öldürülmüştür. Nadir Şah'ın ölümünden sonra başa yeğeni Ali Kuli Mirza Han geçmiş fakat onun döneminde hazine yağmalanmış ve ülke ağır bir buhranın içine sürüklenmiştir. Mirza Han'a karşı Kaçar Türkleri isyan etmiş ve onu tahtından indirmiştir. Nadir Şah'ın ailesinden Şahruh izlediği politika ile Şii ulemanın desteğini alarak 1750'de devletin başına geçmiştir.34 İran'ın böyle bir kargaşa içinde olmasından cesaret alan valiler ülkenin her yanından bağımsızlıklarını ilan ederek kendi başına buyruk hareket eder olmuşlardı. Şahruh sadece Horasan'da tutunabilmişse de Zend Hanedanından Kerim Han Zend onu tahtan indirmiş ve devletin yönetimini ele geçirmiştir.35

33 Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu 1700-1922, (Çev. Ayşe Berktay), İletişim

Yayınları, İstanbul 2002, s. 75-77. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt IV. Bölüm I. s.309. Sarıkçıoğlu, s. 18-19.

34 Uluerler, s. 28.

26 II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİNDE KÜRT AŞİRETLERİ MESELESİ

1.3. ZEND HANEDANLIĞI DÖNEMİ OSMANLI-İRAN