• Sonuç bulunamadı

3.2.1. İran'ın Gevran Aşireti Ağalarından Sultan Ali Meselesi

İran'ın Gevran Aşireti Ağalarından Sultan Ali, 1898 senesinde Osmanlı topraklarında Osmanlı'ya tabî olan Caf Aşiret reisi Mahmud Paşa ile görüşmek istemişti. Bu yüzden yanına aldığı adamlarıyla birlikte huduttan zorla geçmeye çalışmışlardı. Fakat huduttan geçmek yasaktı. Bu nedenle Bağdat'a bağlı Hanekin kazasındaki Zent Ali Han Kalesindeki zabitler bu geçişe izin vermemiştir. Fakat Sultan Ali ve adamları uyarıları dinlemeyince Zabitlerin açtığı ateş sonucunda Sultan Ali vurulmuş ve ölmüştür. Gevran Aşiretinin Sultan Ali'nin intikamını almak için kaleye saldırma gibi bir düşünceleri olabileceğinden önlem için Osmanlı, bölgeye 40 zabit ve tabur ağası göndermiş ve kaleyi korumaya almıştır.183 İran Devleti, İran Elçiliği aracılığıyla Sultan Ali'nin öldürülmesi olayında suçlu olanların bulunup haklarında gerekli hukuki cezalandırmanın yapılmasını istemiştir. Bu konuyla ilgili Hariciye ve Dahiliye Nezaretlerinde gerekli yazışmalar yapılmıştır.

181 Hurşid Paşa, s. 248.

182 Derviş Paşa, s. 104 – 105.

183 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Fon Kodu: DH. TMIK. M.., Dosya No: 84., Gömlek No: 6.

101

Osmanlı Hükümeti, olayın büyümemesi ve bu durumdan ötürü olabilecek bir hudut saldırısının önlenmesi için gerekli emirleri Bağdat ve Musul Vilayetlerine bildirmiştir.184

3.2.2. Piran Aşiretinin İran Hududuna Tecavüzü

1892 senesinde Piran Aşireti ve beraberindeki bazı aşiretler ile İran askerleri arasında çarpışma meydana gelmişti. Piran Aşireti ve bazı aşiretlerden oluşan 3000 kişi sınırı geçmiş Lahican ve Savucbulak taraflarında talan ve adam öldürme gibi vukuatları gerçekleştirmişti. Bu vukuatlar İran hükümeti tarafından Osmanlı Devleti'ne bildirilmişti. İran, Osmanlı hükümetinden bu vukuatları gerçekleştiren aşiretleri cezalandırmasını istemiştir. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti, bu hususta gerekli araştırmaların yapılması için durumu Musul Vilayetine telgrafla bildirmişti.185 Osmanlı Devleti'ne tabî olan Piran Aşiretinin sınır ihlalleri genelde İran aşireti olan Mamış Aşireti ile aralarındaki düşmanlıktan kaynaklanmaktaydı. Tahran Elçiliği, Piran Aşireti'nin sınırı geçmesi durumunda İran tarafından alınacak tedbirleri belirten 4 Ağustos 1894 tarihli bir telgrafnameyi Osmanlı hükümetine göndermişti. Piran Aşireti'nin daha önce yaptığı sınır ihlalleri yüzünden İran aşiretleri sıkıntı çekmişti. Bu nedenle İran hükümeti tedbir almayı zorunlu görmüştü. Eğer Piran Aşireti sınıra gelip Lahican hududunu tekrar geçecek olur ise İran aşireti de buna karşılık vermeye mecbur kalacaktı. Bu yüzden İran hükümeti hududun emniyeti ve muhafazası için hududa İran askerinin sevkini gerekli görmüştü. Alınan askerî

184 BOA., Bab-ı Ali Evrak Odası (BEO.), D. No:1476, G. No: 110653.

102 II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİNDE KÜRT AŞİRETLERİ MESELESİ

tedbirle Piran Aşiretinin sınırı geçmesi böylelikle engellenmiş olacaktı.186 Osmanlı ve İran devletleri aşiretlerin sınır ihlallerini durdurmak ve çıkacak karışıklıklara engel olmak için çoğu zaman asker sevkiyatını ve kalelerin askerle güçlendirilmesini zorunlu tedbir olarak görmüşlerdi. İki devlette asker sevkiyatını bazen bildirmiş bazen de bildirmeyip keyfi davranmıştır. Böyle keyfi durumlar iki devleti çoğu zaman karşı karşıya getirmiş ve iki devlet arasındaki ilişkileri bozmuştur.

3.2.3. Haydaranlı Aşiretinin Hudut Tecavüzleri

1895 senesinde İran'ın Haydaranlı Aşiretine mensup kırk eşkıya, Osmanlı topraklarına saldırmak için sınırı geçmişlerdi. Bu eşkıyalar, Mahmudi kazasına bağlı Küpkıran köyüne saldırmış ve bir hayli hayvanı da gasp ederek götürmek istemişlerdi. Bunun üzerine köyün ahalisi ile eşkıya arasında çarpışma meydana gelmişti. Eşkıyalar çarpışmada ahaliye zarar vermiş ve bir kişiyi de yaralamışlardı. Sonra gasp ettikleri mallar ile tekrardan İran'a kaçmışlardı. Bölge kaymakamlığı durumu hemen Van Vilayetine bildirdi. Van Vilayeti, bu olayın Tahran Elçiliğine bildirilmesi ve çözümü için Hariciye Nezaretine bir yazı gönderdi.187

1898 senesinde İran'ın Haydaranlı Aşireti ile Musikan Aşireti, 400 kişilik bir kuvvetle Osmanlı hududuna tecavüz etmişti. Bunlar Perit köyünü basmıştı. Köyde meydana gelen çarpışmada Haydaranlılardan

186 BOA., BEO., D. No: 72, G. No: 5351.

187 BOA., Bab-ı Ali Sadaret Dairesi Kalemleri, Sadaret Mektubi Mühimme Kalemi (A.) MKT. MHM.) D. No: 723, G. No: 16.

103

dokuz diğer taraftan yedi kişi öldürülmüştü. Bununla da yetinmemiş ayrıca Külketi(?) köyünden hayvan gasp etmişlerdi. İran'ın Haydaranlı Aşireti bu vukuatları her yaz gerçekleştiriyordu. Bu olaylardan mustarip olan bölge halkı, Osmanlı hükümetinden artık buna kesin bir

çare bulup neticelendirmesini istemiştir.188 Sekizinci Ordu

Kumandanlığı, Perit köyüne saldıranların üzerine Osmanlı kuvvetlerini göndermiş ve suçluları yakalamaya çalışmıştı. Fakat bu gibi olaylar yazları hiç eksik olmuyordu. Bu yüzden öncelikle durum Dördüncü Ordu Kumandanlığına oradan da Hariciye Nezaretine bildirilmiştir. Hariciye Nezareti ise İran hükümetinin bu duruma artık bir son vermesi için Tahran Elçiliğine yazmayı gerekli bulmuştur.189 İki devlet arasında yapılan resmi yazışmalar olayları durdurmamıştır. Kürt aşiretleri bu gibi olayları iki devletin arası bozuk olduğunda daha sık yapmıştır. Aksi bir durum da söz konusuydu eğer iki devletin arasındaki ilişkiler iyi ise bu sınır ihlalleri nispeten daha az olmuştur. 1903 senesinde Osmanlı aşiretlerinden olan Haydaranlı Aşireti, Çaldıran taraflarından İran sınırına tecavüz etmişti. Haydaranlı Aşireti bu sınır ihlallinde 200 baş kara sığır, 300 baş hayvan ve 90 camış gasp etmiş ve bir kişiyi de katletmişti. O günden beri iki yüz ya da üç yüz kişiyle hududa tecavüz edip İranlılarla mücadele etmişlerdi. Ayrıca bunların başlarından birinde Hafif Suvari alayından olduğuna dair bir alamet bulunmuştu. Bu durumdan rahatsız olan Makü Hakimi bu hudut ihlallerine bir son verilmesi için durumu İran Elçiliği aracılığıyla Osmanlı hükümetine

188 BOA., BEO., D. No:1160, G. No: 86933.

104 II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE OSMANLI – İRAN İLİŞKİLERİNDE KÜRT AŞİRETLERİ MESELESİ

bildirmiştir. İran'dan gelen bu bildiri üzerine Seraskerlik Makamı durumu incelemeye almıştır.190

Haydaranlı Aşiretinin 1903 senesinde Çaldıran taraflarından İran hududuna saldırdığına dair Makü Hakimi tarafından alınan şikayet üzerine incelemeler yapılmıştı. Yapılan incelemelerde olayın aslı ve esasının olmadığı görülmüştür. Bu incelemelerin neticesi Seraskerlik Makamından Hariciye Nezaretine bildirilmiştir.191

3.2.4. İran'ın Sencabi Aşiretinin Hudut Tecavüzleri

İran'ın Sencabi Aşireti, 1901 senesinde Kani Beyz Zaptiye Kalesi'ne hücum etmiş ve kale zaptiyeleriyle çarpışmaya girmişti. Bölge kaymakamlığının isteği üzerine hemen piyadelerin bir kolu tertip edilmiş ve olay yerine gönderilmiştir. Piyadeler Sencabi Aşiretinin Kani Beyz civarındaki bir köyden çaldığı koyunların bir kısmını almaya çalışmışlardı. Osmanlı askerleri ile İran'ın Sencabi Aşireti arasında meydana gelen çarpışmada Osmanlı askerlerinin tarafında bir zayiat olmamasına karşı Sencabilerden sekiz kişi öldürülmüştü. Bu vukuatan dolayı İran'ın Sencabi Aşiretinin tekrardan kaleye ve civar köylere saldırması muhtemel olduğundan, Osmanlı Devleti gerekli bazı tedbirler almıştı.192

190 BOA., BEO., D. No: 2178, G. No:163317.

191 BOA., BEO., D. No: 2231, G. No: 167255.

192 BOA., Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Askeri Maruzat (Y.. PRK. ASK.), D. No: 168, G. No: 46.

105

İran'ın Sencabi Aşireti Reisi Şir Han ile oğullarının bir kereye mahsus değil daima Osmanlı topraklarına saldırdıkları bölge halkı tarafından hükümete şikayet edilmişti. Bunun üzerine durum hudud memurları tarafından Hariciye Nezaretine bildirilmişti. Hariciye Nezareti, İran'ın bu konuda bir önlem almasını istemiş bu yüzden durumu Tahran Elçiliğine bildirmişti. Bağdat Vilayeti de Sencabi Aşiretinin bu vukuatları hakkında bir telgrafname Osmanlı hükümetine göndermiştir.

gönderilen telgrafnameye göre, Bağdat Vilayeti'nin Osmanlı

hududunda asayişi bozacak durumlara izin verilmemesi konusunda gerekli itinayı göstermesine rağmen, Sencabi Aşiretinin hududa saldırıları devam etmiştir. Ayrıca Sencabi Aşireti, Kani Beyz Kalesine saldırmış, orayı kurşuna tutmuş ve Osmanlı askerleri ile çarpışmaya girmiştir. Durum inkar edilmeyecek kadar aleni bir surette meydana gelmesine rağmen İran hükümeti tarafından bu vukuat inkar edilmiştir. Osmanlı Devleti, bunun üzerine Şir Han'ın resmi sıfatını kaldırarak kendisinin huduttan çıkarılması ve saldırılarının önlenmesi kararı almıştır.193

3.3. GÖÇEBE KÜRT AŞİRETLERİNİN YAYLAK - KIŞLAK