• Sonuç bulunamadı

3. Daha Önce Yapılmış Çalışmalar

2.3. Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Özellikleri

2.3.3. Nüfusun Sağlık Durumu

Herhangi bir yerin coğrafi olarak ele alınması, o yerin mekânsal analizlerinin her yönüyle ortaya konulması demektir. Coğrafi mekân, pek çok doğal faktörün bir araya gelerek oluşturduğu fiziki bir mekân olmasının yanında; insan faktörünün de içinde yer aldığı, doğal potansiyelin kontrolü, kullanımı, işlenmesi ve insan üzerindeki etkileri bakımından incelenmesi gereken, insanın yaşamak için oluşturduğu “beşeri mekânı” da ifade etmektedir. Dolayısıyla coğrafi çevreyi oluşturan doğal unsurlar kadar insan ve insana ait özellikler de önemlidir ve önemsenmelidir. Zaten Coğrafya ilminin temel konusu da budur. Buna göre coğrafya, insan ile yaşadığı ortam arasındaki ilişkileri tasvir ederken, insan faktörünü sadece miktar, artış, azalış ve araziye yayılma örüntüsü bakımından ele almaz. Aynı zamanda nitelikleri bakımından da irdeler. Böylece yeryüzünün çeşitli bölgelerinde yaşayan insanları geçim kaynakları, folklorik özellikleri, eğitimi, sosyal gelişim düzeyi, aile yapısı, statüsü ve sağlık durumu gibi nitelikleri bakımından sınıflandırma, tanıma, tanıtma ve kaynaştırma rolünü gerçekleştirmiş olur. Dolayısıyla bir yerdeki nüfusun sağlık yapısı mekânsal analizlerde dikkate alınması gereken önemli meselelerdendir.

Bir yerdeki nüfusun sağlık yapısı ele alınırken, sadece yörenin iklim koşulları ile insan fizyolojisi ve sağlığı arasındaki uyum ve uyumsuzluklar tasvir edilmeye çalışılmaz. Aynı zamanda çevredeki sağlık koşulları, sağlık kuruluşları, sağlık kuruluşlarının sayısı ve yoğunluğu, sağlık kuruluşlarının nitelikleri, sağlık kuruluşlarının personel durumu, hasta sayısı ve yoğunluğu, hastalık tür ve çeşitleri, sağlık araç gereç ve donanım durumu ve benzeri pek çok özellik dikkate alınmalıdır.

Buna göre, araştırma sahamız olan Kadirli ilçesi, coğrafi yönden sahip olduğu tabii ve beşeri özellikler, yer aldığı iklim bölgesinin özellikleri ve ilçenin sahip olduğu sosyo-ekonomik olanaklara göre Çukurova bölgesinden çok belirgin yöresel farklılıklar göstermez. Bu sebeple ilçe sınırları içerisinde nüfusun göstermiş olduğu sağlık profili şu şekilde özetlenebilir.

Kadirli ilçesi Akdeniz İklim Bölgesi içerisinde ve bu iklim tipinin etkisi altındadır. Akdeniz iklim özellikleri ilçenin hemen her köşesinde etkisini hissettirmektedir. İlçenin batısı, güneyi ve orta kesimlerini kaplayan ova ünitesinden ilçenin doğusu, güneydoğusu ve kuzey kesimlerine doğru geçildikçe yükselti ve eğim değerlerinin artmasına bağlı olarak sıcaklık, basınç, nem ve doğal bitki örtüsü koşulları nispeten değişmekte, bu durum yüksek ve engebeli sahalardaki iklim koşullarını belirgin bir biçimde karasallaştırmaktadır. Buna göre ilçe merkezi sınırları içerisinde doğal çevre koşulları bakımından adeta iki farklı yöre karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, ilçe halkının sağlık koşullarının değerlendirilmesi bakımından dikkate alınması gereken önemli bir husustur.

İnsanoğlu, temel ihtiyaçları gereğince gereksinim duydukları maddeleri tüketmekte ve tüketim sonrası ortaya çıkan çöp ve benzeri atıklarını çevreye zarar vermeyecek ya da en az zarar verecek şekilde değerlendirme konusunda her zaman sorun yaşamıştır. Özellikle günümüz şehirleri ve sanayi toplumlarında bu sorun giderek daha da içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Bu sebeple çevre mühendisleri, çevre sağlığı uzmanları ve coğrafyacılar gibi daha pek çok alandaki akademik çalışma grupları “çevre, çevre sorunları, çevre sağlığı, çevre ve insan, …vb”. konularda çeşitli bilimsel projeler üzerinde çalışmakta ve yeryüzünün bu en önemli sorununa köklü çözüm bulma gayretleri içerisindedirler. Dolayısıyla başta Kadirli ilçe merkezi olmak üzere araştırma sahamızdaki diğer kırsal nitelikleri yerleşmelerde de bu sorun elbette vardır ve bir şekilde çözülmektedir. Kadirli Belediyesi çöp toplama ve çevre temizleme ekipleri, şehrin çöp ve genel temizliği ile son derece ciddi bir şekilde ilgilenmekte, şehrin çöp ve atıklarını Karakütük Köyü güney kesimlerindeki Poluşlu Mahallesi’nde “Hüseyinemmi Koyağı” olarak bilinen boş bir araziye dökerek depolamaktadırlar. Çöpün içeriğini şehirdeki sağlık kuruluşlarının tıbbi atıkları, küçük sanayi tesislerine ait atıklar, zirai ilaç ve gübre ambalajı,…vs. pestisitler, evsel atıklar ve diğer şehirsel atıklar oluşturmaktadır. Depolama sahası, toplam 12 hanelik Poluşlu Mahallesi ve ziraat alanlarının yakınında yer almaktadır.

Mahalle sakinleri dayanılmaz çöp kokusu ve karasineklerden oldukça mustarip olduklarını ifade etmektedirler (Foto: 2.4).

Foto: 2.4 Kadirli şehrinin tıbbi atık, sanayi atığı, pestisitler, evsel atık ve diğer şehirsel atıklardan oluşan muhteviyattaki çöpleri, Karakütük Köyü aşağı kesimlerindeki Poluşlu Mahallesi “Hüseyinemmi Koyağı” mevkiinde depolanmaktadır.

Özellikle yağışlı dönemlerde çöplükten sızan sular, yüzey sularına ve yeraltı suyuna karıştığından, bu suları içen çevredeki büyük ve küçükbaş hayvanlar ya hastalanmakta ya da ölmektedirler. Mahalle sakinleri içme suyu olarak Yukarı Karakütük’ten gelen kaynak suyunu şebeke suyu olarak kullandıklarını, ancak kurak dönemlerde şebeke suyu kesilince artezyen kuyuları kullanmak zorunda olduklarını ifade etmektedirler. Bu durum mahalle sakinlerinin çok sık hastalanmalarına da neden olmaktadır. Dolayısıyla halk sağlığı risk altındadır.

Ayrıca ova ünitesindeki köylerde sulamalı tarım ve diğer modern tarım metotlarının yaygın olması, kullanılan zirai ilaç ve kimyasal gübrelerin suda çözünerek toprağa karışması ve yeraltına sızmasının, yaygın olarak içme sularını artezyen kuyularından sağlayan bu köylerde halk sağlığını olumsuz yönde etkilediği de unutulmamalıdır.

Bununla birlikte, geleneksel tarım yöntemlerinin uzun yıllardır terk edildiği araştırma sahamızda, üretimde verim artışı sağlamak amacıyla çeşitli kimyasal maddelerin (zirai ilaç, kimyasal gübre ve çeşitli özellikteki hormonlar) kullanılması ve tohum ıslahı yoluyla ürünlerin genetik yapılarında meydana gelen değişiklikler, yörede sağlıklı beslenme koşullarını etkilemiş ve dolayısıyla doğal koşullara ve çeşitli hastalıklara karşı daha zayıf bünyelerin gelişmesine zemin hazırlamıştır.

Kışın ilçe merkezi ve çevresinde oluşan hava kirliliği de araştırma sahamızdaki halk sağlığını tehdit eden unsurlardan biridir. Araştırma sahamızda iklim özelikleri itibariyle kışların ılık geçmesi, kısa süren bu mevsimde özellikle köylerde kömür yakıtlı soba ve kalorifer gibi ısınma araçlarının yerini odun sobası, klima, tüp gazlı katalitik ve elektrikli quartz soba gibi

alternatif ısıtıcıların almasını sağlamıştır. Ancak ilçe merkezindeki okullar, sağlık kuruluşları, lojmanlar ve diğer resmi kurum ve kuruluşlarda kalorifer kullanımının yaygın olması, bazı konutlarda ise odun kullanımının yetersiz olduğu durumlarda kömür sobalarının kullanımı normal şartlarda ortam havasında bulunması gereken gazların oranını etkilemektedir. Havadaki karbondioksit, karbonmonoksit ve hidrojen sülfür gibi gazlar su buharıyla birleşerek havadaki oksijenden daha ağır hale gelerek adeta şehrin üzerine çökmektedir. Bu durum havadaki oksijen oranını düşürdüğü gibi, şehirde hava kirliliğine neden olmakta; zeminden yansıyan güneş ışınları havadaki bu gaz katmanı tarafından tutularak, hava sıcaklığının anormal olarak artmasına (sera etkisi) neden olmaktadır. Bütün bu klimatik olaylar öncelikle insan sağlığı üzerinde kat’i olarak tehdit oluşturmaktadır.

Bunun yanında şehirsel yaşama ortamı gürültü, eğitim ve sağlık problemleri, iş stresi ve kazaları, sosyal çatışmalar,…vb, tetikleyici ve uyarıcılar aracılığı ile insanın ruh ve beden sağlığı üzerinde son derece etkili travmalar oluşturabilmektedir.

İlçe genelindeki çeşitli sağlık kuruluşlarında görev yapan 13 çevre sağlığı uzmanı, araştırma sahasındaki çevre sağlığını tehdit edebilecek konular üzerinde gerekli çalışmaları yürütmekte ve bu çalışmalara yönelik raporlarını yetkili resmi makamlara iletmektedirler. Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü ve Kadirli Kaymakamlığı Çevre Araştırma ve İnceleme Komisyonu’nun hazırlamış olduğu raporlara göre:

İlçe genelindeki yerleşmelerin kanalizasyon şebekesi, evsel atık isale hatları ve drenaj kanalları yakın çevredeki akarsulara kontrolsüz olarak boşalmakta ve akarsuların hidrografik ve hidrolojik özelliklerini olumsuz yönde etkilemektedir. Evsel atıklardaki deterjanlı suların içerdiği fosforlu maddeler, özellikle durgun sularda yaşayan bitkilerin hızla büyümelerini sağlamakta, ancak sudaki oksijen miktarı yeterli olmadığı hallerde bu bitkiler çürüyerek suyun dibinde zararlı gazlar çıkartmaktadırlar. Suyun rengini yeşile çeviren, çevreye kötü kokular yayan ve sudaki diğer canlılara zarar veren bu kirlenme şekline (ötrofikasyon) ilçenin yoğun nüfuslu sahalarında rastlanmaktadır.

Bununla birlikte, ova ünitesinde yükseltinin 50 metre ve altında olduğu alanlar ile akarsu taşkın yatakları ve çevresindeki yerleşim alanlarında çevre kirliliğine neden olan atıkların yüzey sularıyla zemine sızarak, içme suyunun artezyen kuyularıyla sağlandığı ova köylerinde halk sağlığını yakın zamana kadar olumsuz yönde etkilemiştir. Bu nedenle ova ünitesinde yer alan Aydınlar, Azaplı, Kabayar, Hardallık, Çukurköprü, Kiremitli, Kerimli, Mecidiye, Kesikkeli, Tatarlı, Öksüzlü, Tozlu, Tekeli ve Yeniköy gibi köylerde sıtma ve tifo gibi içme suyuna bağlı olarak ortaya çıkan ateşli hastalıklara özellikle geçmiş yıllarda sıkça rastlanmaktaydı. Günümüzde sağlık kuruluşlarına bu ve benzeri şikâyetlerle yapılan başvurularda yok denecek kadar azalmalar vardır.

Sonuç olarak, ilçe genelindeki akarsular, içme ve kullanma suları ve kaynaklarında insan sağlığını tehdit edecek derecede kirlilik ve kirliliğe neden olabilecek herhangi bir neden, risk kabul edilebilecek değerlerde değildir (Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü ve Kadirli Kaymakamlığı, 2007).

Ayrıca, ilçe genelinde halk sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek kontrolsüz bir sanayi tesisi bulunmamaktadır. Pek çok sanayi kuruluşu ait olduğu sektörler ve sistemleri itibariyle çevreyi kirletici özelliklerde olmadığı gibi, söz konusu alanda çevreyi kirletecek kapasitede, teknoloji ve donanıma da sahip değillerdir. Dolayısıyla ilçede, özellikle de ilçe merkezinde çevre kirliliğine sebebiyet verebilecek ölçekte sanayi yoğunluğu olmadığı gibi; sanayi kökenli katı, sıvı ya da gaz atık sorunu da tespit edilememiştir.

Bir yerdeki nüfusun sağlık durumu ile ilgili yapılacak bir çalışmada üzerinde durulması gereken diğer konular, sağlık kurum ve kuruluşları ile onların özelliklerine ait bilgiler olmalıdır. Buna göre araştırma sahasında 1 devlet hastanesi, 11 sağlık ocağı, 1 SSK sağlık istasyonu, 1 ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, 1 halk sağlığı laboratuarı, 1 veremle savaş dispanseri, 1 hızır 112 acil servis ve 1 sağlık grup başkanlığı olmak üzere toplam 18 sağlık hizmeti veren resmi kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bu sağlık kurum ve kuruluşlarının % 66,6’sı ilçe merkezinde yer almaktadır.

Araştırma sahasındaki sağlık ocakları sağlık hizmetleri bakımından belirli bir hinterlant alanına sahiptirler. Söz konusu hizmet alanlarının belirlenmesinde sağlık ocaklarının bulunduğu konum ve sağlık ocağına yakınlık bakımından ulaşım şebekesi dikkate alınmıştır. Buna göre, ilçe merkezindeki yirmi mahalle yerleşmesi ile altmış köy yerleşmesine sağlık hizmetleri verebilmek için araştırma sahasında farklı dönemlerde on bir sağlık ocağı kurulmuş ve bu kurumların hizmet sahaları belirlenmiştir (Şekil: 2.19).

İlçe merkezindeki ilk sağlık kurumu, günümüzde 2 Nolu Sağlık Ocağı olarak kullanılan binasında 1961 yılında hizmete giren Verem Savaş Dispanseri’dir. Araştırma sahasındaki sağlık hizmetleri 1974 yılına kadar bu dispanser tarafından yürütülmüştür. 1974 yılında Devlet Hastanesi hizmete girmiştir. Daha sonraki yıllarda sağlık kurumlarının sayısı giderek artmıştır. 1982 yılında 1 Nolu Sağlık Ocağı, 1992 yılında Ana Çocuk Sağlık Merkezi, 1994 yılında 2 Nolu Sağlık Ocağı, 1995 yılında SSK Sağlık İstasyonu, 1997 yılında 4 Nolu Sağlık Ocağı, 1998 yılında 3 Nolu Sağlık Ocağı, 1999 yılında 3 Nolu Sağlık Ocağı’nın 3. katında Ana Çocuk Sağlığı Merkezi ve 2004’te 5 Nolu Sağlık Ocağı hizmete girmiştir. Böylece 1995-2007 yılları arasında üç sağlık ocağı, bir sağlık merkezi ve altı özel polikliniğin açılmasıyla ilçe merkezindeki sağlık müdahale tesisi sayısı beş iken on beşe ulaşmıştır. Ayrıca yine 1995-2007 yılları arasında Kadirli’ye bağlı köylerden Aşağı Çiyanlı, Yukarı Bozkuyu, Kızyusuflu, Yalnızdut, Yoğunoluk ve Hardallık’ta altı sağlık ocağı daha hizmete girmiştir. Böylece araştırma sahasındaki resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sayısı, Halk Sağlığı

Laboratuarı, Hızır 112 Acil Servis ve Sağlık Grup Başkanlığı ile birlikte yirmi dördü bulmuştur (Tablo: 2.36).

Tablo: 2.36 Araştırma Sahasındaki Sağlık Kurum ve Kuruluşları (2007).

Sağlık Kurum ve Kuruluşları

Özel Kurum ve Kuruluşlar Resmi Kurum ve Kuruluşlar

Doktor Muayenehanesi 26 Sağlık Ocağı 11 Dişçi Muayenehanesi. 27 Hastane 1 Veteriner Muayenehanesi 6 Hızır Acil 112 1 Eczane 33 Sağlık Grup Başkanlığı 1 Özel Poliklinik 6 Verem Savaş Dispanseri 1 SSK Sağlık İstasyonu 1 Ana Çocuk Sağlığı-Aile Planlama 1 Halk Sağlığı Laboratuarı 1

Toplam 98 Toplam 18

Kaynak: Arazi çalışmaları, 2007.

Yukarıda belirtildiği gibi araştırma sahasındaki sağlık kurum ve kuruluşları, nitelikleri, sayıları ve etkinlik sahalarından başka, bu tesislerin personel, araç-gereç ve donanım durumunu da ortaya koymak gerekmektedir. Böylece, araştırma sahasındaki sağlık kurum ve kuruluşlarında özel poliklinikler hariç toplam 427 sağlık personeli bulunmaktadır. Sağlık müdahale personeli dışında olduğunu düşünerek memur, şoför ve hizmetlilerden oluşan 64 kişilik personeli değerlendirme dışında bırakacak olursak,

bu sayı 363 kişidir (Tablo: 2.37).

Buna göre, mevcut sağlık müdahale personelinin yaklaşık % 57’si ebe ve hemşirelerden meydana gelmektedir. Onları yaklaşık % 26 ile sağlık uzmanları ve teknisyenleri izlerken, doktorların oranı ise sadece % 17’dir. Özel polikliniklerdeki sağlık personelinin önemli bir kısmının aynı zamanda ilçe merkezindeki resmi sağlık kuruluşlarında da görev yapmasından dolayı değerlendirme sonuçlarını etkilememek amacıyla özel poliklinikler göz ardı edilmiştir (Tablo: 2.37).

Tablo: 2.37. Araştırma Sahasındaki Sağlık Kurum ve Kuruluşları Sağlık Personeli Durumu (2007).

SAĞLIK KURUM ve KURULUŞLARI Sağlık Personeli TOPLAM Dokto r Toplum Sağ. Çevre Sağ. Sağlık

Teknisyeni Hemşire Ebe Memur Şoför Hizmetli

Devlet Hastanesi 34 - - 47 41 49 12 7 9 199

1 Nolu Sağlık Ocağı 6 1 3 3 4 12 1 1 2 33

2 Nolu Sağlık Ocağı 5 1 4 4 7 15 1 - 5 42

3 Nolu Sağlık Ocağı 4 3 3 1 10 10 1 - 4 36

4 Nolu Sağlık Ocağı 3 4 2 2 7 13 2 - 3 36

5 Nolu Sağlık Ocağı 3 2 - 1 5 8 2 - 2 23

Aşağı Çiyanlı Sağlık Ocağı 1 - - - 1 1 - - 1 4

Kızyusuflu Sağ. Ocağı 1 - - - 1 1 - - 1 4

Hardallık Sağlık Ocağı 1 - - - - 2 - - 1 4

Yoğunoluk Sağ. Ocağı - 1 - - - 2 - - - 3

Yalnızdut Sağlık Ocağı - - - - 1 3 - - - 4

Yukarı Bozkuyu Sağ. Ocağı - - - - 1 - - - - 1

Ana-Çocuk Sağ. Mrk. 2 1 - 1 5 6 1 - 1 17

Halk Sağ. Laboratuarı - 1 1 3 - - 2 - 1 8

Verem-Savaş Dispanseri 1 - - 4 4 - 1 - 3 13

TOPLAM 61 14 13 66 87 122 23 8 33 427

Araştırma sahasındaki sağlık kurum ve kuruluşlarının personel, araç-gereç ve donanım durumuna paralel olarak kurum ve kuruluşlarda kayıtlı yıllık hasta sayısı ve yoğunluğu, sağlık kuruluşlarına başvurularda en fazla şikâyet edilen hususlar, hastalıklar ve çeşitleri hakkında da bilgi vermek gerekirse:

Sağlık kurum ve kuruluşlarının 2006 yılı hasta kayıt defterlerine göre araştırma sahasındaki toplam hastalık başvuru sayısı 183.863 kişidir. Bu değer, kendilerine doğrudan müdahalede bulunabilecek sağlık personeline oranlandığında hasta yoğunluğunun 507 kişi olduğu görülür. Bu durum, sağlık personelinin hafta sonları ve yıllık izinlerinde çalışmadıkları düşünülürse, yılda yaklaşık 240 gün çalışmakta ve günlük ortalama kişi başına 2 hasta düşmektedir. Poliklinik hasta sayısı doktor başına yılda 3014 kişi, günlük hasta muayene sayısı ise ortalama 12-13 kişidir (Tablo: 2.38). Araştırma sahasındaki sağlık kurum ve kuruluşlarına hastalık şikâyetleriyle başvuranların % 85’i (156.733 kişi) “ÜSYE, Sinüzit, Farenjit, Tonsillit, Larenjit, Astım-bronşit ve diğer akciğer hastalıkları” gibi çeşitli alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisi nedeniyle bu tesislerden yararlanmıştır (Tablo: 2.38).

Tablo: 2.38 Araştırma Sahasındaki Sağlık Kurum ve Kuruluşlarının Kayıtlarına Göre En Çok Görülen Hastalıklar (2006).

Hastalıklar D ev le t H as ta ne si 1 N ol u Sa ğl ık O ca ğı 2 N ol u Sa ğl ık O ca ğı 3 N ol u Sa ğl ık O ca ğı 4 N ol u Sa ğl ık O ca ğı 5 N ol u Sa ğl ık O ca ğı A şa ğı Ç iy an Sa ğl ık O ca ğı K ız yu su fl u Sa ğl ık O ca ğı Y un ol uk Sa ğl ık O ca ğı Y al zd ut Sa ğl ık O ca ğı A na oc uk Sa ğl ığ ı M rk . T O P L A M ÜSYE 10564 1852 2144 2256 - 110 4 25 40 20 4112 21127 Sinüzit 7387 2423 1114 1078 243 563 - 32 3 19 1522 14384 Faranjit 19442 4520 4461 1248 4777 2030 - 25 4 47 2329 38883 Tonsillit 27766 5187 8788 4452 1871 3235 133 2 32 137 3928 55531 Laranjit 1143 484 111 418 - 130 - - - 2286 Astım-Bronşit 10507 3015 3019 1617 560 996 39 7 6 52 2951 22769 AkciğerHastalıkları 1570 44 137 - - 2 - - - 1753 OtitsMedia 1205 841 29 122 - 2 - 4 - - - 2203 Anemi 2589 581 848 532 - 118 15 5 2 47 793 5530 İshaller 2154 151 426 385 366 152 15 - 1 - 538 4188 Hipertansiyon 5536 1906 283 1951 - 198 45 13 4 97 1039 11072 Diabet 1307 1 22 354 403 87 - 5 - 8 427 2614 Guatr 1480 - 43 - - - 1523 TOPLAM 92650 21005 21425 14413 8220 7623 251 118 92 427 17639 183863

Kaynak: Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü

Sözü edilen sayısal değerler yakından incelendiğinde araştırma sahasındaki resmi sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların ve sağlık personeli başına düşen hasta sayısının ilçe nüfusuna göre düşük değerlerde kalması, sağlık kurum ve kuruluşlarına başvuruların genellikle soğuk algınlıklarına bağlı enfeksiyon hastalıkları gibi hafif kabul edilebilecek rahatsızlıklar olması, yöre insanının sağlık hizmetleri bakımından daha fazla imkan ve olanakları bulunan Adana ve Osmaniye gibi yakın çevredeki büyük merkezleri tercih ettiğinin bir göstergesidir. Dolayısıyla Kadirli ilçe merkezi, sağlık hizmetleri imkân ve olanakları bakımından idari olarak sorumluluğunu üstlendiği kırsal yerleşmeler için çekici bir merkez olmaktan çok, sağlık fonksiyonu bakımından etkisiz bir niteliğe sahiptir.