• Sonuç bulunamadı

3. Daha Önce Yapılmış Çalışmalar

2.2. Nüfus Hareketleri

2.2.1. Doğumlar ve Ölümler

Nüfus, belirli bir zaman ve belirli bir mekânda yaşayan insan sayısını ifade etmekte ve en basit şekilde doğumlarla artıp, ölümlerle azalmaktadır. Buna göre bir yerdeki nüfus, doğumların ölümlerden fazla olması durumunda doğal olarak artmaktadır. Ancak doğumlar ve ölümler hakkında kapsamlı bilgi vermemizi sağlayacak düzenli istatistiklere ulaşmamız mümkün olmamıştır. Nüfus Müdürlüğü’nden temin etmeye çalıştığımız bilgilerle, araştırma sahasında gerçekleşen göçler arasında tam bir ilişki kurulamadığından, yanıltıcı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Nitekim ihtiyacımız olan doğum ve ölüm kayıtları, ancak kişilerin nüfusa kayıtlı oldukları yerlerde bulunabilmektedir. Dolayısıyla göçe katılanları fert bazında takip etmemiz mümkün olmadığından onların nerede bulunduğu, sağ ya da ölü olma durumu gibi özelliklerin bilinmesi ve ülkemizdeki bütün il ve ilçe merkezlerindeki nüfus müdürlüklerinin kayıtlarının incelenmesi, değerlendirilmesi ve düzenlenmesi de mümkün gözükmemektedir. Ancak sağlık ocaklarının tuttukları kayıtlarla bir takım genel değerlendirmelerde bulunabilmekteyiz. Buna göre, Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü ve Kadirli’deki sağlık ocaklarının mevcut bilgilerine göre:

Araştırma sahasında canlı doğum sayısı 1999 yılında 1787, 2000 yılında 1702, 2005 yılında 1680 ve 2006 yılında 1803’tür. Doğum sayılarını, doğurganlık yaş aralığı kabul edilen 15–49 yaş grubundaki kadın sayısı (2000 yılında 29.613, 2005 yılında 31.183) ile oranladığımızda, araştırma sahasının 2000 ve 2005 yıllarındaki genel doğum oranının 2000’de % 5,75, 2005’te % 5,39 olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu değerler Türkiye geneli için 1990 yılında % 2,80 (Doğanay,1994, s.153), 2000 yılında % 2,53’dür (DİE, 2000). Aynı yıla ait verileri karşılaştırmak daha sağlıklı bir sonuç vereceği için, 2000 yılı itibariyle Kadirli’deki genel doğum oranının, Türkiye geneline oranla 2,3 kat daha fazla olduğu görülür. Bilindiği gibi tarım kültürünün en önemli kaynakları toprak ve insandır. Dolayısıyla Yukarı Çukurova’nın verimli arazilerinde, Tanoğlu’nun deyimiyle “tıpkı asırdide ağaçların kökleriyle sarıldığı gibi, adeta organik bir vahdet haline gelmiş bulundukları topraklarına sarılmış” (Tanoğlu, 1955, s.129) bu kültürün gelişen teknolojiye rağmen insan gücüne olan talepleri de fazla olmaktadır.

Doğumların büyük oranda araştırma sahasındaki hastaneler ve sağlık ocaklarında yapılıyor olmasından dolayı, ölü doğum ve doğum sonrası bebek ölümleri gittikçe düşük değerler göstermektedir. Örneğin, 1999 yılında gerçekleşen doğumların % 1,6’sı, 2006 yılında ise % 0,6’sı ölü doğumdur. Görüldüğü gibi, geçen yedi yıllık süreçte ölü doğum sayısı % 1 oranında azalmıştır.

Araştırma sahasında 60 köy ve şehir merkezini oluşturan 20 mahalle bulunmaktadır. Bu yerleşmelere ait doğum ve ölüm kayıtları, 12 sağlık merkezi tarafından tutulmaktadır. Elde ettiğimiz istatistikler, yerleşmelere göre ayrı ayrı değil, sağlık merkezlerinin toplam değerleridir.

Bazı sağlık merkezlerinin hizmet sahalarında hem ilçe merkezindeki mahalleler, hem de köyler yer almaktadır. Dolayısıyla kır ve şehre ait değerlerin birbirine karıştığı 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu sağlık ocakları ile ilçe merkezinde yer alan Ana ve Çocuk Sağlığı Merkezi’nin istatistik verileri bir tarafa bırakılacak olursa; sadece kırsal kesime hizmet veren sağlık ocaklarının istatistik verileri dikkate alındığında, ilçenin doğumlar üzerine mekânsal analizinin yapılması mümkün olmaktadır. Buna göre:

Araştırma sahasındaki en yüksek doğum oranları, kuzeydeki dağlık ünitede görülmektedir. En düşük oranlara ise ova ünitesindeki köylerde rastlanmaktadır. Yamaçlar ve tepelik alanlar ise hemen pek çok konuda olduğu gibi yine geçiş sahası özelliği göstermektedir. 2000 yılı verilerine göre dağlık ünitede doğum oranı % 6,50, yamaç ve tepelik alanlarda % 4,35 ve ovada % 2,55’dir. Anlaşılacağı üzere dağlık kesimde doğurganlık yaş aralığında bulunan kadın başına yaklaşık yedi doğum düşerken, yamaçlar ve tepelik alanlarda bu değer beş, ova ünitesinde ise üç doğumdur (Tablo: 2.13.).

Tablo: 2.13. Kadirli Kırsal Kesiminde Morfografik Ünitelere Göre Doğumlar ve Doğurganlık Oranları (2000–2005)

Morfografik Üniteler Doğum Sayısı 15-49 Yaş Kadın Sayısı Doğurganlık Oranı (%) 2000 2005 2000 2005 2000 2005 Ova 57 99 2237 2035 2,55 4,86

Yamaç ve Tepelik Alanlar 91 100 2089 1975 4,35 5,10 Dağlık Alanlar 71 47 1092 1136 6,50 4,14

Kaynak: Osmaniye İl Sağlık Müdürlüğü.

Son yıllarda bu sonuçlar büyük oranda değişmiştir. Örneğin 2005 yılı verilerine göre dağlık alanlardaki köylerde kadın başına düşen doğum sayısı dörde düşerken, ova köylerinde yaklaşık olarak beşe yükselmiştir (Tablo: 2.13.).

2000–2005 yılları arasındaki bu değişim, büyük ölçüde kırdan kente olan göçlere bağlıdır. Bilindiği gibi, ülkemizde özellikle 2000’li yıllara kadar olan dönemde merkezden çevreye doğru artan kırsal karakterle birlikte doğum oranları da artmıştır. Ancak 2000’li yıllara gelindiğinde geçmişte atılan tohumlar ürün vermiş; sosyal, kültürel ve ekonomik alanlardaki gelişmelere bağlı olarak aileler daha bilinçli hareket etmeye başlamışlardır. Özellikle aile planlaması konusundaki çalışmalar, aileleri gerçek anlamda bilinçlendirmiştir. Ancak, kırsal alanlardan şehirlere yönelen göçlerle, kalabalık nüfuslu aileler Kadirli şehrinin sosyal ve kültürel yapısını büyük ölçüde değiştirmiştir. Kadirli’de yaşayanlar, şehirde yaşayan köylüler gibidir. Bu sosyal yargı özellikle 2000’li yıllarda daha fazla hissedilmektedir.

İlçede toplam ölüm sayısı, 2000 yılında 272, 2005 yılında 266’dır. Genel ölüm oranları ise, 2000 yılında % 0,27, 2005 yılında % 0,23’tür. Genel ölüm oranı Türkiye ortalaması 1990 yılında % 0,60 (Doğanay,1994, s.153) olduğu dikkate alınırsa, araştırma sahası ile Türkiye

ortalaması karşılaştırıldığında genel ölüm oranı açısından araştırma sahasının daha düşük bir değere sahip olduğu görülür.

Genel doğum oranı ile genel ölüm oranı arasındaki fark (2000 yılında % 5,75 - % 0,27 = % 5,48, 2005 yılında % 5,39 - % 0,2 3 = % 5,16) araştırma sahasındaki doğal nüfus artış hızını vermektedir. Bu oranlar, Kadirli ilçesindeki doğal artışın Türkiye genelinden (1990 yılında % 2,20, 2000 yılında % 2) 2,5 kat daha hızlı olduğunu göstermektedir. 2000 yılı yıllık nüfus artış hızı (% 5,56) ile doğal nüfus artış hızının (% 5,48) paralel oluşu, araştırma sahasında nüfus artışının iç ve dış göçlerden çok kırdan kente olan göçlere, doğum ve ölümlere bağlı olduğunu resmen kanıtlamaktadır.